15 Temmuz 2025 10:18
Güncelleme: 15 Temmuz 2025 14:19
T24 Haber Merkezi
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne yönelik başlatılan operasyonların ardından boykot uyarısı yaptığı HaberTürk'e konuştu. CHP lideri, 15 Temmuz darbe girişiminin yıl dönümü dolayısıyla gerçekleştirilen yayında, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik sert eleştirilerde bulundu. CHP'li belediyelere yönelik başlatılan Kent Uzlaşısı operasyonlarına tepki gösteren Özel, iktidarın PKK lideri Abdullah Öcalan'la "yurt uzlaşısı" yaptığını söyledi. "Erdoğan kendisinden sonra Cumhurbaşkanı olması olası Ekrem İmamoğlu'na darbe yaptı" diyen Özel, "Erdoğan belli bir yaşa gelmiş, muhakeme ve yönetme yeteneğini kaybetmiş, muhaliflerini hapse atacak kadar şuurunu kaybetmiş, demokrasiden nasibini almamış birine dönüşmüş durumda. Erdoğan'ın o sözünü bu sözünü çok kıymetlendirerek konuşmanın hiçbir anlamı yok" dedi.
Manavgat Belediyesi operasyonunda, "kumpasın içinde yer aldığını" iddia ettiği Belediye Başkan Yardımcısı Mehmet Engin Tüter'in odasında rüşvet parası olarak servis edilen baklava kutusundaki para görüntüsüyle ilgili de konuştu. "O baklava kutusunun üzerine basılmak istenen CHP ambleminin yapışmadığını" söyleyen Özel, "Baklava kutusu üstünde AKP amblemi varmış! Şimdi koysunlar o baklava kutusu üstüne ampulü sonra da paylaşsınlar elimize yüzümüze bulaştırdık diye" ifadelerini kullandı.
CHP lideri Özel, Türk Silahlı Kuvvetleri içindeki cunta yapılanması tarafından 15 Temmuz 2016'de gerçekleştirilen darbe girişiminin yıl dönümü dolayısıyla yayımlanan Haber Türk yayınına katıldı.
Özel, darbe gecesi neler yaşadığını, meclis binasınlar neler olduğunu şöyle anlattı:
"O gün Meclis kapalıydı. 1 gün önce geç saatlere kadar çalıştı Meclis. Akşam üstü 17.00 gibi Meclis'ten ayrıldım. Benim burada ailem yok misafirhanede kalıyorum. Misafirhaneye giderken çok alçaktan birkaç uçak geçti. Reuters'in muhabirini gördüm köprüyü kapatmışlar haberininiz var mı dedi. Ben o gece grubumuza Genel Merkez'de toplanalım diye SMS attım. Orada kısa bir değerlendirme yaptık. Bütün darbelerin bir hedefi vardır, sembol mekanları hedef alırlar. 'Meclis'i kuşatacaklardır, Meclis'e sahip çıkalım' dedik. Meclis'e geldik. Genel Başkanlarımız uçaktaydı, ona ulaşamıyorduk. 3 parti vardık ama HDP'den de Ankara'da olmadıklarını, bildiriye destek vereceklerini söylediler.
Konuşmada, 100 yıllık partiyiz, millet ne görev verirse onu yapıyoruz. Millet bize ana muhalefet görevi verdi. Seçilmiş parlamentonun, yöneticilerin, hükümetin, demokrasinin arkasındayız; darbenin karşısındayız dedim. Biz o gece buradan herkesi darbeye direnmeye çağırdık. Darbeyi kim yapıyor, niye yapıyor hiç önemi yok. Millete karşı yapıyor.
FETÖ böyle büyüdü, çok sinsi bir örgüt. Her yere sızan, giren bir örgüt. FETÖ ile mücadelede şunu kabul etmek lazım; emniyette, yargıda çok sayıda bağlantılı kişi uzaklaştırıldı. İş, siyasetçilere gelince durdu. Darbenin siyasi ayağına gelince, en üst düzeyde siyasetçilerin akrabaları aklanınca bu iş yarım kaldı. Bundan sonra gelecek iktidar FETÖ'nün siyasi ayağının üzerine gidip, kamudan temizlenmeden bu iş bitmez. Sayın Cumhurbaşkanı FETÖ'ye karşı dirayetli bir tutum sergilemiştir ama etrafındakilerin yönlendirmesiyle 19 Mart darbesini talimatlandırıyorsa; bu sistem denge-denetlemeyi ortadan kaldırdığı için sonuca ulaşmamıştır. Bir AK Partili tanıdığınız varsa kendinizi kurtardınız. Bu sabah çıkan her FETÖ'cünün altını kazıyın AKP çıkar. O enfeksiyon devam ediyor devlette. Gelip temizlenmelerini sağlayacağız."
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın çözüm süreci kapsamında partisi, MHP ve DEM Parti'nin ittifak olduğunu iddia etmesini eleştiren Özel, şöyle devam etti:
"Cumhurbaşkanı üçümüz varız diyor. Sonra yer yerinden oynadı. Erdoğan'ın oyu düşmüş 29'a. Meydanlar 19 Mart darbesine karşı direniyor. Ahlaki, psikolojik, çoğunluk enerjisi CHP'de. Her zaman geçmişte de kalabalık meydanlar için memurları topla getir, bu gücünü de kaybetti. Şimdi bir tarafta İstanbul'da 100 bin kişi ayakta, haftasonu Bayburt'ta 25 bin kişi ayakta. Dönüyor diyor ki, 'Yeni bir oyun kurdum, ben, MHP, DEM'le beraberim. Biz kalabalığız korkmayın' kendi kitlesine bu mesajı veriyor. Aciziyet toplantısıdır. Siyaseten sefil duruma düştüğü için büyük bir aciziyet içinde. İnsan utanır. Sayın Pervin Buldan 'Siyasi ittifak yok, süreçle ilgili görüşüyoruz' diyor.
Erdoğan 19 Mart'ta demokrasi treninden indi. 19 Mart 2028 en geç, Saraçhane'de ben Habertürk'te canlı yayında konuşacağım. Erdoğan kendisinden sonra Cumhurbaşkanı olması olası Ekrem İmamoğlu'na darbe yaptı. Trump'ın yardımcıları; '3. dünya ülkelerinde bunlar olur. Erdoğan bu işi halletti' diyene itiraz etmiyor, o Erdoğan CHP'li 17 belediye başkanını içeri attırdı. Bir kör kuruş yok ortada. Attıkları bütün yalanlar çöktü. Bütün yalanlar çöküyor, Erdoğan 19 Mart'ı yönetiyor ya da yönetenlere mani olamıyor.
Özel “Adıyaman'daki, ‘CHP’nin Kürtlerle ilişki kurma açısından DEM Parti’ye ihtiyacı yok’ açıklamanızda tam olarak neyi kastediyorsunuz” sorusuna karşılık şunları söyledi:
“Alıntıyı tam yapalım: ‘CHP'nin Kürtlerle ilişki için DEM Parti'ye; DEM Parti'nin Türklerle ilişki için CHP'ye ihtiyacı yok ama Türklerle Kürtlerin birbirine ihtiyacı var. Gelecekte güçlü olmamız için birlikte olmamız lazım’ dedim ve en çok da bu alkışı aldı. Kim tartıştıysa o tartışan kötü niyetli. Çünkü Adıyaman gibi Kürt ve Türk nüfusun çok yoğun olduğu bir memlekette en çok alkışı Türklerle Kürtlerin bir arada geleceği kurmaları alıyorsa bu başka bir şey. ‘Terörsüz Türkiye’ dediğimiz mevzu, Erdoğan'ın kişisel hırs ve ihtiraslarından zaman zaman ayak sürümelerinden, önde koşmalarından; bazen geride kalıyor çünkü gerekli cesareti gösteremiyor. Çünkü geçmişte kötü yönettiği bir süreç var. Kendisine geçmiş dönemde CHP, 'Biz sana destek verelim, kredi verelim ama doğruları yap' dediğinde, 'Al krediyi, başına çal' demişti. O zaman MHP, Erdoğan'ı terör örgütü elebaşıyla işbirliği yapmakla suçluyordu. Erdoğan da Sayın Devlet Bahçeli'ye 'Kan emici. Kandan besleniyorsun' diyordu.
Bu süreçte ortaya çıkan bir durum var: PKK silah bırakacak. Devlet Bey buna, 'Terörsüz Türkiye' diyor. Ben buna 'Terörsüz ve demokratik bir Türkiye' diyorum. DEM buna başka bir şey diyor. Ama biz hepimiz şöyle bir noktadayız: ‘Silahlar bırakılacaksa ve Türkiye birlikte barış içinde, güven içinde yaşanacak bir ülke olacaksa, bu teröre giden paralar milletin kursağından geçecekse bu iyi bir şeydir, Biz buna destek olacağız’ diyoruz. Ve biz diyoruz ki ‘Bu Meclis çatısı altında olduktan sonra en müspet katkıları sağlayacağız. Neden Kürt'ün, Türk'ün anası ağlasın? Neden sıvasız briket evlere koca koca Türk bayrakları asalım? Neden camı olmayan naylondan penceresi kapanmış evlere şehit ateşi düşsün? Düşmesin. Ben çok şehit cenazesine gittim. Anası-babası, ‘Vatan sağ olsun’ diyor. Beş sene sonra git bakalım, o ateş düşmüş şehidin evinde ne olmuş? Kardeşine bir tane iş veriyoruz, anası bayılınca devletimiz iğne yapıyor. Beş sene sonra git bakalım, o evde ağlarsa anam ağlar, gerisi yalan ağlar oluyor. O yüzden bu terörün kökünün kazınması lazım. Tamamen terörden kurtulunması lazım. Güçlü bir demokrasi inşa edilmesi lazım. Burada da Meclis'in etkili rol oynaması lazım. Bizim bu konuda da Erdoğan'ın abiliğine falan da ihtiyacımız yok."
Kent uzlaşısını suç diye tanımladılar. Onlar Öcalan ile yurt uzlaşısı yaptı. Bizimkiler içeride duracak, onlar da vicdan rahatlatacak. Geçmişte DEM üyesi olmuş ve sırf Kürt diye içeride tuttuğun herkesi dışarı çıkaracaksın. DEM'li belediyeleri geri vereceksin. Akıl yok, fikir yok. Her türlü yalana sessizlik, dünya kadar tutarsızlık. Sonra Erdoğan'ın konuşmasının kodları ne? Ne kodu ya? Acziyetin, ilkesizliğin kodu mu olur? Erdoğan belli bir yaşa gelmiş, muhakeme ve yönetme yeteneğini kaybetmiş, muhaliflerini hapse atacak kadar şuurunu kaybetmiş, demokrasiden nasibini almamış birine dönüşmüş durumda! Erdoğan'ın o sözünü bu sözünü çok kıymetlendirerek konuşmanın hiçbir anlamı yok."
Terörsüz Türkiye komisyonuna ilişkin değerlendirme ve önerilerini paylaşan Özel, partisinin birinci parti konumunda olduğunu ve 'dayatma' bir sisteme katılamayacaklarını belirterek şu şekilde konuştu:
"16 maddelik oldukça kuvvetli bir görüş verdik. Partilerin evet dediği bir komisyon kurulacaktı. Şimdi kendi kendine böyle olacak diye kurup dayatırsa yanlış yapar. Samimiyetle dedim görüşün, fikir toplayın. Bir makulde anlaşalım. Bu makulu de ilan etmeden bizimle paylaşın. Bu kadar iyi niyetle giderken adını, sanını, sayısını belirleyip bize dayatacaksa doğru değil. Türkiye demokratikleşsin. Kürt ve terör sorunu demokratikleşerek çözülebilir. CHP iyi niyetli katkı verecek. Biz en müspet katkıyı sağlayacağız. Türkiye demokratikleşsin. Türkiye'de Kürt sorunu, demokratikleşerek çözülebilir. Türkiye'de terör sorunu demokratik adımlar atılarak çözülebilir. Bu süreçte yasamaya düşecek görevlere CHP müspet katkı, olumlu katkı, iyi niyetli katkı verecek.
Ama sırf CHP'yi bu sürecin dışında tutmak istiyor diye Erdoğan; olur olmaz, çer çakal işler yapmaya kalkılırsa bunlara da sessiz kalmaz. Hem kandıracaksın, aldatacaksın, verdiği sözleri tutmayacaksın; ondan sonra da döneceksin ‘CHP ne yapıyor?’ Öyle konforlu siyaset kalmadı. Akıllarını başlarına alacaklar. Türkiye'nin birinci partisiyle muhatap olan, birinci partisiyle muhatap olduğunu bilerek konuşacak. Öyle, ‘Çağırırım, gelen gelir, gelmeyen gelmez. Biz üçümüz bir taraftayız, siz çeperdesiniz. Lazım olunca Meclis’ girersiniz’ böyle bir şey yok. Meclis Başkanı da Türkiye'nin birinci partisiyle muhatap olduğunu bilerek görüşmeler yapacak, adımlar atacak; Cumhurbaşkanı da öyle yapacak Bakanlar da öyle yapacak bürokrasi de öyle yapacak. Asker, sivil, bürokrasi; CHP'nin bu ülkenin birinci partisi olduğunu, iktidar namzeti olduğunu, milletimizin takdiriyle gelecek seçimlerde CHP'nin bu parlamentonun birinci grubu olacağını, Cumhurbaşkanının bir CHP'li olacağını bilecekler. Hesaplarını, kitaplarını ona göre yapacaklar.”
Manavgat Belediyesi'ndeki rüşvet görüntülerini ve operasyonu ise Özel, şu sözlerle açıkladı:
"Baklava kutusunda rüşvet alan kişi CHP üyesiydi. Biz onu aday yaptığımız için büyük utanç içindeyiz. Adaylaşmasında süreci yönetenlerin üyeliklerini askıya aldık. Rüşveti alan kişiyi ve iki kişiyi daha attık. Rüşveti alan kişi bnizim belediye meclis üyemiz sanıyorduk. Ama itirafçıymış. Kaçak içki ve uyuşturucu ticareti yapıyormuş. Sonra bunu donatıp, eğitip baklava kutusunu almak üzere belediyeye yollamışlar. Rüşveti alanın o kutuyu nereye koyduğunu polis nereden biliyor? Onun oraya konulacağını da biliyorlar. Zarf açma aparatıyla cerrah titizliği ile açıyor. Eli bile titremiyor, eli bile! O gün AKP'liler baklava kutusu üzerine CHP amblemi bastı ya. Ben dedim ki o kutuya o amblem yapışmaz. Sonra kumpas olduğu ortaya çıktı zaten. Baklava kutusu üstünde AKP amblemi varmış! Baklavacı pazar gecesi ertesi gün belediye CHP'den AKP'ye geçsin diye istifasını alarak CHP'nin sayısını düşürmeye çalıştı. Belediye meclis seçiminde çoğunluk AKP'ye geçsin diye 7 üyemiz istifa etti. Şimdi koysunlar o baklava kutusu üstüne ampulü sonra da paylaşsınlar elimize yüzümüze bulaştırdık diye."
© Tüm hakları saklıdır.