Gündem

Otizmli bireylerin eğitim aldığı kurumda ‘doktor’ olmadığı ortaya çıktı: “Sadece ecza dolabı vardı”

Yaşamını yitiren Mustafa Recep Koç’un annesi Kadriye Koç: Biz çocuklarımızı buraya sporcu olsun diye değil, iyi bakılması için verdik; bu olmasaydı çocuğum şu an yaşıyor olacaktı

Fotoğraf: Arşiv

21 Aralık 2022 16:57

İstanbul’da Otizm ve Yaşam Kulübü Merkezi’nde 3 otizmli bireyin darp edildiği ve eziyet gördüğü gerekçesiyle 7 yılın ardından açılan davanın ikinci duruşmasına 50. Asliye Ceza Mahkemesi’nde devam edildi. Sanık ifadelerinin alındığı duruşmaya Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın avukatı da katıldı. Sağlık Bakanlığı’nın denetlemediği ortaya çıkan Otizm Merkezi’nde ‘doktor’ olmadığı, kurumda sadece ‘ecza dolabı’ olduğu belirtildi.

Otizmli bireyler Barış Gedikoğlu, Ahmet Sürücü ve Mustafa Recep Koç’un ailesi, çocuklarının İstanbul Zekeriyaköy’deki Otizm ve Yaşam Kulübü Merkezi’nde eğitim aldıkları sırada fiziksel şiddet ve eziyete maruz kaldıkları gerekçesiyle 2015 yılında Otizm Merkezi’ne, çalışanlarına ve sahibinde suç duyurusunda bulundu.

Sanıklar; Mehmet Arif P., Muhsin Noyan K., Erbil Ç. Ve Selçuk T. hakkında, “kendisini bedenen ve ruhen savunamayacak kişiye karşı ihmal suretiyle basit yaralama” suçlamasıyla soruşturma açıldı.

TIKLAYIN | Otizmli üç birey darbedildi, 7 yıl süren soruşturmanın ardından açılan davada otizm merkezlerinin denetlenmediği ortaya çıktı

Hafta sonu ‘stajyer’ olarak çalıştığını söylemişti; kazanın Cuma günü olduğu hatırlatıldı, işi ‘gönüllü’ yaptığını ifade etti

Bugün (21 Aralık) görülen duruşmada sanık savunmaları alındı. Otizmli bireylerin yakınları, sanıklara suçlamalar yöneltti. Kendi çocuklarına yapılanları anlatan yakınlar, sanıkların ‘kurum yetkililerini koruduğunu’ iddia etti.

Sanık Mehmet Arif P.'nin 2015 yılında başlatılan soruşturma kapsamında 2019'da ifadesi alındı. Mehmet Arif P., o dönem verdiği ifadesinde 'stajyer' olduğunu söylerken, bugünkü duruşmada ise 'gönüllü' olarak çalıştığını açıkladı.

Mehmet Arif P'nin sorumluluğunda olan mağdur Barış Gedikoğlu'nun babası Ali Gedikoğlu ise Mehmet Arif P.'nin yalan söylediğini ifade etti. Gedikoğlu, oğlunun yaşadığı ‘bisiklet kazasının’ cuma günü yaşandığını belirtti.

Polis memuru olduğunu söyleyen Mehmet Arif P. savunmasında, Ali Gedikoğlu’nun oğlu Barış için bisiklet öğrenmesini rica ettiğini söyledi. Barış’ın bacaklarının güçsüz olduğunu vurgulayan Mehmet Arif P., ekstra bacak egzersizleri uygulandığını belirtti.

Mehmet Arif P, “Yavaş yavaş bisiklete geçtik. Kaskı takar, seleden ben tutarım o pedal çevirir. Kurumun arkasında çimenlik alan vardı ya da kulübün önünde düz yol var çok araç geçmez orada yaptırırdık müsaitse. Böyle böyle barış dengede durdu, bisikleti öğrendi” diye konuştu.

“Kolunu açarken bağırıyordu, bu nedenle devam etmedik”

“Barış bisiklete binmeyi öğrendiğinde aileye verilmek üzere öncesi ve sonrasına dair video klip yapmak istedik” diyen sanık Mehmet Arif P., “Öğrendikten sonra bu videoyu çekmek için dışarı çıktık. Tümsekten geçerken bacaklarını açtı, frene bas dedim komutumu almadı. Barış’ı tutamadım olduğu yere devrildi. Kaskı vardı, dizlik ve kolluk yoktu. Kolunda çizikler vardı. Tentürdiyot döktük. Üzerini giyinirken kolunda şişlik fark ettim.” ifadelerini kullandı.

Suçlamaları kabul etmediğini söyleyen sanık Mehmet Arif P., “Barış’ın tedavisi yapıldı. Ben 1 hafta yoktum daha sonra döndüğümde Erbil Hoca, Barış’ın fizik tedavi gördüğünü söyledi. Hareket kısıtlılığı olmaması için de kolunu açıp kapatma yönünde çalışma yapmamız gerektiğini söyledi. Ancak Barış kolunu açıp kapatırken bağırıyordu bu nedenle devam etmedik. Ben Barış’ın babası Ali Bey’i bisiklet öğretilmeden doğrudan Barış’ın yola çıkarıldığı yönündeki iddialarını kabul etmiyorum. Kendisi de bir gün kuruma geldiğinde Barış’ın bisiklet kullandığını görüp video çekmişti. Suçlamayı kabul etmiyorum.” dedi.

“Doktor yoktu, ecza dolabı vardı”

Sanık ifadelerinin alındığı duruşmaya Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın avukatı da katıldı. Avukatın, “Kurumun doktoru var mıydı?” sorusuna sanık Mehmet Arif P., “Yoktu, ecza dolabımız vardı” yanıtını verdi.

Otizmli çocuğun annesi: Kurumdan çok memnunum

Sanık Muhsin Noyan K., Erbil Ç. Ve Selçuk T., daha önceki savunmalarını tekrar ederken, 20 yaşındaki otizmli kızını Otizm Merkezi’ne gönderdiğini söyleyen tanık Bilge M. ise, “2012 yılının sonunda Mersin’den İstanbul’a gelince bu merkeze yazdırdık. Kapanana kadar oradan hizmet aldık. Olayla alakalı bir bilgim yok. Kurumla ilgili asla şikâyetim olmadığı gibi bize kattıklarından dolayı sonsuz müteşekkirim.” diye konuştu.

“3 Bakanlık da denetlemiyor”

Dava dosyasındaki 14.07.2021 tarihli bilirkişi raporunda İstanbul Otizm Spor ve Yaşam Kulübü Merkezi’nin “görevlerini yerine getirmeyerek kusurlu bulunduğu” belirtildi. Raporda ayrıca Barış Gödekoğlu’nun vücudunda, bisiklet kazasından önce ailesi tarafından fark edilen morluklara yönelik, kulübün, bisiklet oturağından kaynaklandığını söylediği açıklamasının da “Bu durumun mümkün olduğu söylenemez” görüşüne yer verilmişti.

Mağdur Barış Gödekoğlu’nun babası Ali Gödekoğlu ise, kurumun 3 Bakanlık tarafından denetlenmediğini söyledi. CİMER’e şikâyet sonucu Bakanlıklardan yanıt alındığını belirten Gödekoğlu, “Sağlık Bakanlığı, ‘bende böyle bir mevzuat yok’ diyor. Senin doktorun olması lazım. Psikoloğun olması lazım. Aile Bakanlığı, ‘bizim denetlememiz yoktur. Gençlik ve Spor Bakanlığı ilgileniyor’ diyor. Gençlik ve Spor Bakanlığı, yazı yazdı. ‘Bu kurumları ben denetliyorum’ diyor. Hiçbir yasallığı yok bu kurumun. ‘Halı saha, soyunma dolaplarını kontrol ederim’ diyor Bakanlık. 2015’te izin verdim diyor.” diye konuşarak, üç bakanlıktan aldığı yanıtı aktardı.

“Sanıklar kurum yetkililerini korumaya çalışmaktadır”

Otizm Merkezi’nin ‘hiçbir yasal dayanağı olmadığını’ ifade eden Gödekoğlu, konuşmasına şöyle devam etti:

“Kurulun kuruluş ve benim çocuğumun yaralandığı tarihte hiçbir yasal dayanağı olmadığı Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın yazısında anlaşılmaktadır. Bakanlık bu kuruma 11.02.2015 yılında onay verdiğini söyledi. Kaza ise 06.02.2015 yılında bu olay tarihinden önce olmuştur.

Apar topar gidip izin alıyorlar. 2014 yılında müracaat ediyor. Bir sürü eksikliği var. 07.03.2016 yılında kurum kapatılmış. Resmi olarak 1 sene 26 gün çalışmış kurum.

300’e varan bu kurumlarda kanunsuz izinsiz. Üçte ikisinin yasal izni yok.  Tanıştırılan eğitmenlerin yasal yönetmelik ve mevzuatlardaki gereklilikleri taşımadığı da ortadadır. Tüm diğer sanıklar kurum yetkililerini korumaya çalışmaktadır.”

“Çocuğun yaralanmamanın sebebinin bizi gösterilmesi de bizi rencide etmektedir”

Mağdur bireylerden Ahmet Sürücü’nün babası Hüseyin Sürücü konuşmasında, iddialarının doğru olduğunu ifade ederken; çocuğunun yaralanmasındaki kusur için kendilerine suç atılmasına ‘rencide edici’ bir durum olduğunu aktardı. Sürücü, şöyle devam etti:

“Bizlerin burada toplanmasının bir nedeni var. Biz yok yere birilerine suç atıp mahkeme koridorlarında toplamak gibi bir hobimiz yok. 85 milyon insandan neden buradakiler olsun.

Ortada doktor gerektirecek bir durum var demek ki ve iddialarımız doğrudur. Açıkça benim gözümde bir itiraftır. Çocuğun yaralanmamanın sebebinin bizi gösterilmesi de bizi rencide etmektedir. Tüm bu savunmalar gerçek dışıdır.  Bizimle alay etmekten ibarettir. Şikayetim devam etmektedir.”

“Biz çocuklarımızı buraya sporcu olsun diye vermiyoruz”

Şiddet gördüğü Otizm Merkezi’nden devlet bakımevine alındıktan sonra yaşamını yitiren Mustafa Koç’un annesi Kadriye Koç, kurumun ‘Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından denetlenmesine’ gönderme yaparak, “Biz çocuklarımızı buraya sporcu olsun diye vermiyoruz, iyi bakılması öfke nöbetlerinin azalması için yolluyoruz” diye konuştu.

“Bu olmasaydı çocuğum şu an yaşıyor olacaktı” diyen Koç, “Çocuğumun doktora götürdüğü ifadesi gerçek değildir. Kurumu korumaya yöneliktir. Çocuğumun kulağı apse yapmış iltihap toplamıştır. Biz çocuklarımızı buraya sporcu olsun diye vermiyoruz, iyi bakılması öfke nöbetlerinin azalması için yolluyoruz. Bu olmasaydı çocuğum şu an yaşıyor olacaktı.” ifadelerini kullandı.

Dava ertelendi

Sanık ve mağdur yakınlarının ifadelerinin alınmasının ardından avukatlar, olay yerinde keşif yapma talebinde bulundu. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın katılma talebi oldu.

Davanın üçüncü duruşması 26 Nisan 2023 tarihine ertelendi.

“Denetim, kurumun inisiyatifinde”

T24’ün ulaştığı ‘Özel Eğitim Kurumu’ yöneticisine göre yasalardaki açıklar, özel eğitim kurumlarının denetlenmesini ‘kişinin inisiyatifine’ bırakıyor. Kaynaktan edinilen bilgiye göre herhangi bir bakanlığın denetlemesi olmadan açılan özel eğitim kurumları, vergi dairelerine bağlı.

Otizmli bireylerin bakımından sorumlu eğitimcilerin diplomaları ve yeterlilikleri de sadece ilgili kurumun inisiyatifine kalmış durumda.

Yönetici; “Özel eğitim kurumlarında denetim olması gerekiyor, ama bizim yapabileceğimiz bir şey yok. Tamamen kurumun kendi inisiyatifinde. Denetim ise muamma.” dedi.

T24 tarafından görüşleri alınmak üzere aranan kurumlar, denetim ve yönetmelik konusunda bilgi vermekten kaçındı.

Ne olmuştu?

İstanbul’da Otizm ve Yaşam Kulübü Merkezi’nde 3 otizmli bireyin aileleri, çocuklarının darp edildiği ve eziyet gördüğü gerekçesiyle şikâyette bulundu. Otizmli bireylerin eğitim aldığı kurumların, Sağlık Bakanlığı ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından denetlenmediği ortaya çıktı. Gençlik ve Spor Bakanlığı ise kurumu yalnızca “Özel Beden Eğitimi ve Spor Tesisleri Yönetmenliği” hükümleri çerçevesinde denetlediği anlaşıldı. Çocukların eziyet gördüğü şikayetiyle hakkında 2015 yılında soruşturma başlatılan Otizm ve Yaşam Kulübü’nün ilk duruşması bakanlıklardan gelen geç cevaplar ve sanıkların ifadelerinin geç alınmasıyla birlikte 7 yıl sonra görüldü. Merkez ise, açıldıktan 10 ay sonra ruhsat almasının ardından, sahibinin dilekçesi ile kapatıldı.

Savcılık, şüpheliler Erbil Ç. Mehmet Arif P. Muhsin Noyan K ve Selçuk T. hakkında ‘kendisini bedenen ve ruhen savunamayacak kişiye karşı ihmal suretiyle basit yaralama’ suçlamasıyla soruşturma açtı. Soruşturmada Otizm ve Yaşam Kulübü sahibi Nilüfer C’nin isminin geçmemesi dikkat çekti.

İlk duruşmadan

İlk duruşmada Otizmli bireylerden Barış Gödekoğlu’nun babası Ali Gödekoğlu, Otizm ve Spor Kulübü’nde Barış’ın düştüğünü ancak hastaneye götürülmediğini söyledi. Ali Gödekoğlu söylediklerini kendisi de davanın müştekilerinden olan ve aynı spor merkezinde eğitim gören Ahmet Sürücü’nün babası Hüseyin Sürücü’nün görgü tanıklığına dayandırdı. Hüseyin Sürücü gördüklerini davanın ilk duruşmasında hâkime şöyle anlattı: “Kendi oğlumuz için spor merkezine gittiğimizde Barış’ın kolundan esnek bir iple tavana asılmış olduğunu gördük. Filistin askısı gibiydi. Çocuğun kolunu açma egzersizi diye kolu tavana bağlıyken Barış’ı merdivenlerden indirmeye çalışıyorlardı. Çocuk acısından bağırıyordu ama onlar bunu yapmaya devam ediyorlardı.”