Teorik olarak mümkün olan bu dönüşümü 2001 sonrasında yaşamıştık. O dönemde bağımsızlığı kanunla tesis edilen TCMB reel faizi yüzde 20’li seviyelere çekerken uygulanan programa duyulan güven ile doğrudan yabancı yatırımlar ciddi şekilde artmış ve büyüme rakamları 2002-2006 döneminde yüzde 5’in üzerinde gerçekleşmişti.

Bugün benzer bir noktadan uzağız. Reel faiz ciddi şekilde negatif. OVP sunumu sonrası Cumhurbaşkanımızın “ekonomik büyümeden kesinlikle taviz verilmeyeceğinin” altını çizmesi eğer büyüme ya da dezenflasyondan birisi seçilecekse büyümenin seçileceğini düşündürüyor.

Büyümeyi hepimiz istiyoruz. Ancak büyümeden feragat etmeden büyüyebilmek için tıpkı 2001 sonrası dönemde olduğu gibi gerekirse büyümeden feragat edeceğinize piyasaları inandırabilmeniz gerekiyor.