Gündem

Öldürülen Helin Palandöken'in babası: Bireysel silahlanmanın yasaklanması için Meclis'e sunulan önergelerimiz hükümet tarafından reddedildi

10 Mayıs 2021 16:09

Bireysel silahlanma ve şiddete karşı mücadele veren Umut Vakfı’nın “Türkiye’nin Silahlı Şiddet 2020 Haritası”na göre, geçtiğimiz yıl Türkiye’de 3 bin 682 silahlı şiddet olayı yaşandı. 2 bin 40 kişi hayatını kaybetti.

Mustafa Yetgin tarafından pompalı tüfekle vurulup öldürülen lise öğrencisi Helin Palandöken’in babası Nihat Palandöken de insanların silaha erişimde zorluk çekmediğini belirterek, “İnternette peynir ekmek gibi satılıyor. Kızımı öldüren katil de internetten taksitle silah temin etmişti. Bireysel silahlanmanın yasaklanması ve denetlenmesi için sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte hareket ediyorum. Meclise dilekçeler yazdım. Mecliste oylamaya sunulan önergelerimiz hükümet tarafından reddedildi. Ardından imza kampanyası düzenledik ve kampanya devam ediyor. Bizim canımız yandı, başkalarının canı yanmasın. Ömrümüz ve gücümüz yettiği kadar da başka hayatların kurtulması için mücadele edeceğiz.” dedi.

Ruhsatsız silah oranı yüzde 85

Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı'nın haber portalı, Gazetecilik Platformu'ndan Serkan Akdemir'in haberine göre, yasaya göre yivsiz tüfeğe sahip olmak için 18 yaşını doldurmak yeterli. Sağlık kontrolünden geçen ve olumsuz sicili olmayan herkes ”bulundurma ruhsatı” elde edebiliyor. Yivli tüfek ve tabancada yaş sınırı 21. Tabanca ruhsatını ise herkes alamıyor. Döviz bürosu sahipleri, avukatlar, üst düzey bürokratlar, kuyumcular ve bazı özel meslek grupları ruhsat elde etme hakkına sahip. Cirosu yıllık 19 milyon 530 bin TL’nin üzerinde olan şirket sahipleri de tabanca ruhsatı alabiliyor. Açıklanan 2021 verilerine göre, 5 yıllığına silah bulundurma ruhsat harcı 2 bin 434 TL iken taşıma ruhsatı için de 7 bin 606 TL harç ödemek gerekiyor. Türkiye’de yüzde 85’i ruhsatsız olmak üzere 25 milyon silah bulunuyor. Yasalar, yasa dışı silahlanmayı önlemek için yeterli değil.

Umut Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Ayhan Akcan, son 10 yıldır şiddetin daha ön planda olduğu görüşünde. Akcan, “Şiddeti her yerde görebiliyoruz. Evimizde, sokakta her an şiddete uğramak olası. Bir de salgınla birlikte insanlarda bir bunalım durumu var. Öfkelerini kontrol edemiyorlar, umutsuz ve çaresizler. Güvenlik kaygısının artmasının da silah alımını çoğalttığını görüyoruz.” dedi.

Barışçıl bir dil kullanılmalı

Barışçıl bir dilin kullanılmasının silahlı şiddeti azaltacağını belirten Akcan, “Bireysel silahlanmaya karşı çıkılması gerekiyor ve bu üst mercilerden dillendirilmeli. Her gün medyada şiddet haberleri görüyoruz. Eğlence, kutlama gibi olayların yanında her vesileyle bilinçsizce silah kullanma yüzünden onlarca kişi yaralanıyor ya da hayatını kaybediyor. Hayatını kaybedenler hep masum insanlar. Bireysel silahlanma yasaklanmalıdır.” diyerek çağrıda bulundu.

Vahim tablonun önüne geçilmeli

Yaşanan vahim tablonun önüne geçilmesi gerektiğini vurgulayan Akcan, çözüm önerilerini şu şekilde sıraladı: “Taşıma ruhsatında hâkim ve avukat referans sistemi getirilmeli. Evde silah bulundurmak için eş rızası aranmalı. İnternetten satış yasaklanmalı. Ekranlarda hiçbir silahın kullanılmasına izin verilmemeli. Oyuncak silahlara satış ve sergileme sınırlaması getirilmeli. Silah temini öncesinden mutlaka eğitime tabii tutulmalıdır. İş insanıysa şirket veya kendi avukatından rıza istenmelidir.’’

“Kollarım boş kaldı…”

İstanbul Pendik’te lise öğrencisi olan Helin Palandöken, 2017 yılında arkadaş olmayı reddettiği Mustafa Yetgin tarafından pompalı tüfekle vurulup öldürüldü. Helin’in öldürülmesi kamuoyunda büyük tepki çekince katil müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Kızını kaybeden baba Nihat Palandöken, Helin 12 yaşındayken eşini de kaybetmiş. Çocuklarına iyi bir gelecek sağlamak için işçilik yaptığını dile getiren Palandöken, kızının hayatını kaybettiğine halen inanamıyor. Kızıyla arasında özel bir bağ bulunduğunu belirten Palandöken, “12 yaşındayken annesini kaybettik. Ben işe gittiğimde, küçük kardeşine o annelik yapardı. Artık ‘Helin büyüdü, o bize bakacak’ derken, olmadı. Annesinin yanına kendime yaptırdığım mezara kızımı koydum. Kızlarımı iki kolumda uyuturdum, artık bir kolum boş, bu acının tarifi yok.” şeklinde konuştu.

Peynir ekmek gibi silah satılıyor

İnsanların silaha erişimde zorluk çekmediğini ifade eden Palandöken, silahın internette “peynir ekmek gibi” satıldığını söyledi. Kızını öldüren katilin de internetten taksitle silah temin ettiğini dile getiren Palandöken, “Bireysel silahlanmanın yasaklanması ve denetlenmesi için sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte hareket ediyorum. Meclise dilekçeler yazdım. Mecliste oylamaya sunulan önergelerimiz hükümet tarafından reddedildi. Ardından imza kampanyası düzenledik ve kampanya devam ediyor. Bizim canımız yandı, başkalarının canı yanmasın. Ömrümüz ve gücümüz yettiği kadar da başka hayatların kurtulması için mücadele edeceğiz.” dedi.

Katilin peşinde, adalet arıyor

Ahmet Emre Çavuş ise 2015 yılında Gazi Mahallesi’nde yolda yürürken silahlı saldırı sonucu ensesinden vuruldu. Vurulduğunda 17 yaşında olan Çavuş, 2 yıl tedavi gördükten sonra hayatını kaybetti. Oğlunu kaybeden gazeteci Bülent Çavuş “Bireysel Silahlanmaya Hayır Platformu”nu kurdu. Platform çatısı altında oğlu ve bireysel silahlanma sebebiyle hayatını kaybedenler için adalet mücadelesi veren Çavuş, 6 yıldır adaletin tecelli etmediğinden ve oğlunun katilinin bulunmadığından şikâyet ediyor. Devlet görevlilerine yapılan tüm çağrılarının cevapsız kaldığını dile getiren Çavuş, “Sesimizi sosyal medya ve birkaç duyarlı basın kuruluşu yoluyla duyurabiliyoruz. Onun dışında kimse sesimize kulak vermiyor. İçişleri bakanına direkt soruyorum: Nerede oğlumun katili? Tek dileğimiz oğlum rahat yatsın. Başka çocuklar ölmesin.” diyerek yetkililere çağrısını yineliyor.

“Renkli kıyafet giyemiyor”

Oğlunun ölümünden sonra maddi manevi zorluklar yaşadığını aktaran Çavuş, “Eşim o günden sonra renkli kıyafet bile giyemiyor. Suyla sabunla mezarını yıkıyoruz. Mezarının başına oturak koymuşuz, o varmış ve bizimleymiş gibi sohbet ediyoruz. Bizim ne çektiğimizi, nasıl bir ruh halinde olduğumuzu kim anlayabilir ki?” diyerek yaşadıkları acıyı tarif etmeye çalışıyor.