Gündem
BBC Türkçe

'Neden bebeğimi öldüreceğimi düşündüm'

Anne olduktan sonra ortaya çıkabilen doğum sonrası depresyonla ilgili bir annenin deneyimleri.

14 Mart 2017 12:00

Anneler Günü yaklaşıyor ve her annenin bildiği gibi bu role soyunmak çalkantılı olabilir. Bazılarını ise yıkıma sürükleyebilir. Her 500 kadından biri doğum sonrası psikoza yakalanıyor. Üniversite hocası Sally Wilson da bunlardan biri:

Yukarıdaki fotoğrafta ben, eşim Jamie ve iki yaşındaki kızmız Ella, bir kaç hafta önce Fransa'da kayak tatilindeyken görülüyoruz.

Mutlu bir aile tatili gibi duruyor değil mi?

Ancak bu fotoğrafın çekildiği aile hayatımızı gösteren ana kadar gelişen olaylar diğer genç anne babalarınkinden çok daha farklı.

Bu bir yıkımın öyküsü. Her gün yaşadığım kabus, acı ve çaresizlik nedeniyle Kuzey Galler'deki evimizin yakınlarındaki denize yürüyüp kaybolmayı çok düşündüm.

Ella'yı doğurmadan önce doğum sonrası psikozdan (post partum psikoz) haberim yoktu.

2013 yılında Jamie ile planlandığımız gibi evlendik ve yaklaşık bir yıl sonra bir aile kurmaya karar verdik.

Gebeliğim gayet iyi gidiyordu. Doğum bir hafta gecikmişti ve yapay sancı verildi.

Doğum gayet acılı geçiyordu bunda şaşıracak bir şey yok. Ama saatler geçtikçe her şey ters gitmeye başladı. Kafam çok karışmıştı. Zamanı algılamakta zorluk çekiyordum. Hiç uyuyamadım ve ateşim çıktı.

Yapay sancı için vücuduma hormon, gaz, hava ve petidin verilmişti. Ella'nın kalp atışları giderek düşüyordu ve stres içindeydi.

Ella Mart 2015'te sezaryenle dünyaya geldi.

Ben ayılırken daha da kötü şeyler olmaya başladı.

Kafam daha da karışmıştı. Çevremdekilere ne olduğunu anlamadığımı, neden doktorların odada olduğunu soruyordum.

Beyin travması için tarama ve kan testleri negatif çıktı.

Bir noktada gözlerimin kafamın içinde tersine döndüğünü ve yatağa düştüğümü hatırlıyorum.

Akşam o kadar korkmuştum ki hemşirelere benimle oturmaları için yalvardım. Ayrıca ebelerin benim hakkımda konuştukları paranoyasına kapılmıştım.

Panik içindeydim ve bir şeyler yanlış yaptığım izlenimine kapılıyor ve kahroluyordum.

Bir kaç gün sonra her şey daha da kötüleşti. Tuvalete gitmek için ayağa kalktığımda yere düştüm. Ağlamaya başladım ve yerden kalkmayı reddettim.

Kafamda öldüğüme inanmıştım. Herkesi, ebeleri, Jamie'yi çevremde görüyordum. Bir ebenin Ella'yı götürdüğünü gördüm. Ona zarar verdiğim için bebeği hayata döndürmek üzere götürdüklerine inanıyordum.

O zaman ruhsal bir bunalım yaşadığımı şimdi biliyorum. Gerçekliğim kaymıştı. Ölüp başka bir dünyaya gittiğimi düşünüyordum. Sanrılar görmeye başlamıştım. Bebek ağlamaları kulaklarımı sağır ediyor, klimanın sesi beni boğuyor, kantinin yemek arabalarının sesi tren kazalarına benziyordu. Duvarlarda gölgeler görüyordum.

Bebeğime zarar verdiğim için öldüğümü ve ceheneme gittiğime ikna olmuştum.

Hemşireler Ella'yı getirip iyi olduğunu bana gösterdiklerinde onlara inanmadım. Ella yerine başka bir bebek getirdiklerini düşündüm.

O benim bebeğim değildi. Bebeğim ölmüştü. Onu ben öldürmüştüm.

"Jamie'ye ne oldu? Neden ağlıyor?" Ağlamıyor Sally bak iyi.

"Kapıda beyaz önlüklü insanlar kim?" Kapıda kimse yok Sally.

"Evet var. Beni hapise götürmek için geldiler. Aman Tanrım... bebeğime nasıl zarar verdim ben?"

Korkunçtu.

Psikiyatri kliniğine trasnfer edildim. Jamie'ye doğum sonrası psikoza yakalandığımı anlatmışlar. Tedavi için ilaç verildi.

Tek hatırlayabildiğim korkutucu bir labirentin içine sürüklendiğim ve insanları abartılmış karikatürler olarak gördüğümdü.

Bana karşı bir komplo kurulduğuna inandığım için kanımın alınmasına karşı çıkıyordum.

Jamie ve ailem Ella'yı ziyaret ediyorlardı. Onu kucağıma veriyorlardı ancak onun benim olduğunu anlayamıyordum. Hiç bir bağ hissetmiyordum ona karşı.

Bir hafta sonra doktorla randevumda daha iyi hissettiğimi söyledim.

Evde tedavi için bir ekip ayarlandı ancak olumlu pek bir gelişme olmadı. Ella'nın gıda ve altını değiştirmek gibi en temel ihtiyaçlarını karşılamayı başarabiliyordum. Ama bu işleri isteksizce yapıyordum.

Hala yüzde 100 bebeğimi öldürdüğüme inanıyordum.

Psikoz belirtileriyle daha da keskinleşen karanlık bir depresyona girmiş, dibe vurmuştum.

O gün gazetede okuduğum karavan parkındaki bir cinayeti benim işlediğime inanır olmuştum.

Evden çıktığımda halk otobüsünün üstündeki numaraya takıyor ve hep aynı otobüsün ben çıkınca geçmesinin bana karşı komplunun bir parçası olduğunu düşünüyordum.

Her şeyi sonlandırmak için denizin içine doğru yürüdüğüm görüntüler beynime yanıp sönüyordu.

Eve geldikten on ay sonra Jamie'ye artık devam edemeyeceğimi söyledim. Bana yardım etmek için büyük çaba harcayan kocam perişan oldu.

Bana yardım etmeye kararlı olan Jamie, doğum sonrası psikoz üzerine okumaya başladı. Elektrik şok tedavisi sıklıkla gündeme geldi.

Psikiyatrım Cardiff Üniversitesi'nde psikiyatr profesörü Ian Jones ile temasa geçti. O da şok tedavisinin işe yarayabileceğinde hemfikir oldu.

Bir sandalyeye bağlanarak elektrik verilmenin barbarca, berbat bir tedavi olduğunu düşünebilirsiniz.

Anestezi altındayken beyninizde bir nöbet başlatmak için elektrik alıyorsunuz.

On seanslık tedavinin ortasında düşüncelerimde değişme oldu. Berbat bir şey benden uzaklaşıyordu. Bu hayatımı kurtardı.

Giderek daha güç kazandım ve Ella'ya bağlandım.

Kaybettiklerimi düşünmek üzücü ancak ona şimdi bakarken mutlu ve sağlıklı olduğumuzu görüp heyecanlanıyorum.

Aynı kişi olduğumu söyleyemem ama hafta bir kaç gün işe gidiyorum ve anneliğin günlük zorluklarıyla uğraşıyorum.

Eğer doğum sornası psikpoz yaşadıysanız diğer gebeliklerde de bunu yaşama şansınız çok yüksek. Bu kişisel bir tercih ama azıcık bir olasılık bile olsa bunu yaşamaya değmez.

Bu hastalığın korkunçluklarını yaşayanlara umut vermek benim için çok önemli. Bunun asla bitmeyeceğine inanırsınız. Ben de inanıyordum.

Ancak hayatın yeniden bu kadar tatlı olduğunu hissetiğim bugün hiç gelmeyecek sanıyordum.

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştir