Gündem

Murat Yetkin: Erdoğan’dan İstanbul Sözleşmesi'nin feshini isteyen rapor aslında Cumhurbaşkanına hakaret anlamına geliyor

"Rapora göre aile içi şiddet vakalarında 'dağılacak aileyi huzura kavuşturacak' uzlaştırma imkânları reddediliyormuş"

23 Temmuz 2020 08:42

Gazeteci - yazar Murat Yetkin, Türkiye Düşünce Platformu tarafından hazırlanan ve İstanbul Sözleşmesi'nin feshini isteyen raporun Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'a hakaret anlamına geldiğini dile getirdi. Yetkin, "Çünkü 'Bunları nasıl zamanında göremedin de imzaladın, bir de Avrupa ülkelerine imzalattın?' anlamına geliyor. Malum, tam adı 'Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi' olan raporu ilk imzalayan hükûmet, dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan’ın AK Parti hükûmeti." değerlendirmesinde bulundu. 

Raporun içeriğine dair bilgileri de aktaran Yetkin, " İstanbul Sözleşmesi toplumsal cinsiyet eşitliği kavramıyla 'kadın ve erkek ilişkilerinde sonu cinsiyetsizliğe varan bir ideolojiyi' imzalayan ülkelere dayatıyormuş. Raporun yazarları, 'kadınların daha maskülen, erkeklerin ise daha feminen bir davranış şekline kaydığını' zaten gözlemliyormuş. Sözleşme toplumu 'cinsiyetsizleştirmeyi' amaçlıyor, cinsiyet algısı tamamen silinmek isteniyormuş. (Gerçekten kafayı fena takmışlar, ciddi söylüyorum.) Sözleşmenin, 'kadın-erkek eşitliğini sağlamaktan ziyade toplumun din, sosyal ve kültürel kodlarıyla oynamayı hedeflediğine inanılmaktaymış'. (Başka kimlerin inandığı yazılmamış.) Toplumsal cinsiyet kavramıyla aile kurumunun zayıflatılması amaçlanıyormuş. Çünkü mesela aile içi şiddet vakalarında 'dağılacak aileyi huzura kavuşturacak' uzlaştırma imkânları reddediliyormuş. Toplumun din, kültür, örf, töre, namus, edep kavramlarının değersizleştirilmesi amaçlanıyormuş. Bundan sonra şiddet kavramına giriyoruz ki, işler iyice çığırından çıkıyor. Raporun imzacılarına göre, 'Töre cinayeti, namus cinayeti gibi kavramsallaştırmalar da', şimdi sıkı durun, 'iyi niyetli olmaktan çok toplumu ayakta tutan değerlerin itibarını azaltmaya' yönelikmiş." ifadesini kullandı. 

Yazının devamı için tıklayın