Medya

Mehmet Altan yazdı: Askerlerin çıkardığı basın yasası

"Çok gariptir ki, ilk gerçek basın yasası olan 212 sayılı kanun darbe sonrasında askerler tarafından çıkarılmıştı"

16 Ekim 2019 18:36

Mehmet Altan*

"Bu bizim coğrafya, dünyada müzik değişse de ritmini bir anda hızlıca değiştiremiyor… Dünyanın ritmi bir yanda, buranın değişmeyen yeknesak ve köhnemiş salınması diğer yanda kalıyor. 
 
Batı dünyasında günlük gazeteler, 1600 ile 1650 yılları arasında sanayileşmenin çiçek açmaya başlamasıyla birlikte pıtrak gibi ortalığı sarıvermiş.
 
Osmanlı’da ise, Batı’da gazetelerin doğumundan iki asır sonraya, 1850’lere gelindiğinde bile henüz sadece iki gazete yayınlanmakta… Bunlardan biri devletin resmî gazetesi Takvim-i Vekâyi, diğeri Ceride-i Havadis
 
Bir de Vekâyi-i Tıbbiye dergisi.
 
Tüm matbuat budur."
 
Bu satırları geçen yıl 16 Ağustos'ta "Basından önce yasakları geldi" başlıklı yazıda yazmışım...
 
Şimdi bir soru: ilk gazete Batı'dan iki asır sonra çıktıysa, basın mesleğinin kendine özgü çalışma şartlarını düzenleyen  kapsamlı ilk yasa ne zaman çıkmış olabilir? 
 
Maalesef 1961 yılında, hem de gene maalesef darbe sonrası oluşan Milli Birlik Komitesi sayesinde.
 
***
 
Basın çalışanlarının hakkını, hukukunu ilk önceleri  3008 sayılı İş Kanunu düzenliyordu. Bu kanuna göre fikir işçileri Borçlar Kanunu’nun 313–354 maddelerinde düzenlenen hizmet sözleşmesi hükümlerine tabiydi.  Ardından Basın Birliği Kanunu geldi. Bu kanun gereği gazeteciler  bir meslek odası etrafında etrafında toplanmışlardı. Birliğin amacı; gazetecilerin maddî, manevî, bireysel, ortak çıkarlarını korumaktı. Ancak kısa bir süre sonra Basın Birliği Kanunu yürürlülükten kalktı, gazeteciler tekrar Borçlar Kanunu hükümlerine tabi oldu.
 
Daha sonra her meslek grubunun kendine özgü çalışma şartlarını düzenleme fikri doğdu. Bu ilk kez 5953 sayılı yasa ile basın çalışanlarına uygulandı.
 
Kanun’un en önemli özelliği, fikir işçisi olarak tanımlanan gazetecilerin işverenleri ile ilişkilerini düzenlemeyi amaçlamasıydı.
 
Ama basın çalışanlarının haklarına sahip çıkan ilk anlamlı yasa Milli Birlik Komitesi'nin çıkardığı ve yürürlükteki 5953 Sayılı yasayı köklüce revize eden  212 Sayılı Kanun olmuştur. Yasanın 1. maddesi "Türkiye’de yayınlanan gazete ve mevkutelerle haber ve fotoğraf ajanslarında her türlü fikir ve sanat işlerinde çalışan ve İş Kanunu’ndaki ‘işçi’ tanımı kapsamı dışında kalan kimselerle bunların işverenleri hakkında uygulanacağını" vurgular.
 
Bu yasa basın çalışanlarına özel haklar sağlamıştır.
 
Gazete patronları bu yasaya karşı ayaklanmıştır.
 
***
 
212 sayılı kanunun  gazetecilere sağladığı haklar şunlardı:
 
1- Kıdem hakkı; eski kanunla gazetecinin kıdemi çalıştığı gazeteye girişi ile başlıyordu. Mesleğe ilk giriş tarihi göz önünde tutulmuyordu. Yeni kanun ise mesleğe ilk giriş tarihini kıdemin başlangıcı saydı.
 
2- Ölüm ödeneği: Yeni kanun gazetecinin ailesine, Sosyal Sigortaların yaptığı ödemelerin dışında, kıdeme göre bir ödeme yapılması zorunluğunu koydu. 
 
3- Kanun, gazeteler kapanacak olursa gazeteciye iki aylık ödenekle birlikte kıdemine göre ödenek verilmesini kabul etti.
 
4- İstifa eden gazeteciye kıdem tazminatı verilmesi sağlandı. 
 
5- Aylıkların peşin olarak ödenmesi güvence altına alındı.
 
6- Gece çalışanlara haftada iki gün izin hakkı tanındı.
 
7- Kâr eden gazetelerin gazetecilerine her yıl bir maaş ikramiye vermeleri yasaya girdi.
 
8- İş anlaşmazlıklarının ticaret mahkemelerine değil, iş mahkemelerine görüşülmesi kanunda yer aldı.
 
9- Ödemelerin gecikmesinde her gün için % 5 faiz yükümlülüğü geldi.
Bunlar o kadar yeni ve basın emekçilerinden yana haklardı ki  212 sayılı kanunun yürürlüğe girdiği 10 Ocak günü «Çalışan Gazeteciler Bayramı» olarak kabul edildi.
 
Türkiye Gazeteciler Sendikaları Federasyonu bu konuda yayınladığı bildiride,"10 Ocak 1961 tarihini sosyal haklarımıza sahip çıkmamız yolunda önemli bir dönüm noktası olarak daima anacağız" demek ihtiyacı duydu.
 
***
 
212 sayılı kanun, basın çalışanları tarafından "eksikliklerine ve güncel olmamasına rağmen gazetecilerin mağduriyetini azaltan bir kanun" olarak tanımlanırken, basın patronları da sürekli olarak "ücretlerin  peşin ödenmesi, ödenmeyen ücretler için uygulanan yüzde 5 gecikme faizi, kıdem tazminatında tavan ücretinin olmaması, şirketin kâr etmesi durumunda ödenmesi zorunlu olan bir aylık ücret tutarındaki ikramiye" şartlarını yasadan çıkartmaya uğraştı.
 
***
 
Hazin olan, böyle bir yasanın sivil iktidar döneminde değil de darbe döneminde çıkmış olmasıdır.
 
İkincisi, o dönemlerde basının  kendi meslek onuruna nispeten daha düşkün, yüksek nitelikli ve mütevazı bir çalışma alanı iken bugün tefessüh etmiş bir pespayeliğin içine düşmesidir.
 
Belki bunun en güzel örneklerden biri gene 1961 ihtilalinin basının iktidarın gadrine uğramasını engellemek için oluşturduğu Basın İlan Kurumu yasasıdır.
 
Arama motorlarına girin "Basın İlan Kurumu" yazın bakın karşısınıza hangi güncel haberler çıkacak.
 
Yasasının ilk çıkışı ile bugün göreceğiniz o güncel haberler  tefessühün keskin kokusudur. Buna da daha sonra bakalım.  


*Bu yazı Bağımsız Gazetecilik Platformu P24'te yayımlanmıştır.