12 Temmuz 2025 07:13
Güncelleme: 12 Temmuz 2025 09:57
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin PKK lideri Abdullah Öcalan'a yaptığı çağrıyla başlayan, iktidarın "Terörsüz Türkiye", DEM Parti'nin ise "Barış ve Demokratik Toplum" olarak nitelendirdiği süreç, Süleymaniye'de örgütün silah bırakma töreniyle yeni bir boyut kazandı. Kendilerine "Barış ve Demokratik Toplum Grubu" adını veren bir grup PKK'lı, Süleymaniye'ye bağlı Sûrdaş kasabası sınırındaki Casene Mağarası'nda temsili olarak silahları imha ettiği bir tören gerçekleştirdi. Peki köşe yazarları, tarihi silah bırakma törenini nasıl değerlendirdi?
T24 yazarlarının değerlendirmeleri: Hasan Cemal yazdı: Tarihi bir gün mü? Evet öyle, PKK silah bırakıyor… Peki ya demokrasi... Gökçer Tahincioğlu yazdı: Demokratik entegrasyondan yeni anayasaya: Türkiye’yi ne bekliyor? Murat Sabuncu yazdı: Uzaktan ve umutla barışa bakmak, eksik barış-eksik demokrasi olmadan ortak geleceği kurmak Candan Yıldız yazdı: Tarihi törenden notlar: O tarihi ana tanıklık etmek ve yaşananlar Tuğçe Tatari yazdi: Silahlar yakılırken Barış Anneleri’nin gözyaşları… |
Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Hakan:
"Çok güzel bir güne uyandık dün. Kanın akmayacağı, silahların susacağı, terörün prangasının kırılacağı bir güne uyandık. Dağlarına bahar geldi memleketimin.
Emperyalist amaçların parçalandığı bir güne uyandık dün. Daha huzurlu bir ülkeye, daha huzurlu bir bölgeye uyandık. Dağlarına bahar geldi memleketimin. Annelerin güldüğü bir güne uyandık dün. Diyarbakır anneleri ile cumartesi annelerinin yarıştırılmadığı, bütün annelerin yüreklerinin aynı attığı bir güne uyandık. Dağlarına bahar geldi memleketimin.
Hıncın, öfkenin, düşmanlığın olmadığı bir güne uyandık dün. Barış türküleri söyleyeceğimiz, el ele halaylara duracağımız bir güne uyandık. Dağlarına bahar geldi memleketimin."
Yazının tamamı için tıklayın.
Hürriyet yazarı Fatih Çekirge:
"Evet arkadaşlar, tarihi bir gün yaşıyoruz. Yıllarca bizi bize karşı kullanan güçlere karşı; Gerçek bir 'barış direnişi'dir bu. Ve bu tarihi gelişme için altını çizerek bir kez daha yazıyorum: 'Yeni nesillerimize armağan olsun.'"
Yazının tamamı için tıklayın.
Sözcü yazarı Emin Çölaşan:
"Terörsüz Türkiye'yi hepimiz isteriz ama böyle bir komediyi, ya da rezaleti kabul etmek mümkün değildir. Bunu niçin söylüyorum... Çünkü tiyatronun ikinci aşamasının perdeleri dün Irak topraklarında, Süleymaniye'de açıldı. Örgütün 30 elemanı silahlarını yaktı! Peki, bu silahların kriminal incelemesi önceden yapılmış mıydı? Hayır... Belki yakılan o silahlarla nice Mehmetçiklerimiz öldürülmüştü, bilemiyoruz. Silah yakan kadın ve erkek teröristler acaba gerek Türkiye ve gerekse Irak'ta önceden suç işlemiş, birtakım terör olaylarında isimleri geçmiş miydi! İçlerinde devlet tarafından aranmakta olanlar, hüküm giymiş olanlar var mı? Memlekette binlerce terör mağduru var, daha da önemlisi şehit aileleri var. Rastgele alınan bu sözde teslim olma kararı konusunda acaba onlar ne düşünüyor!"
Yazının tamamı için tıklayın.
Sözcü yazarı Naim Babüroğlu:
"Şimdi... Önce, 'Meclis Komisyonu'yla 'Terörsüz Türkiye' süreci meşru zemine çekilecek. Ardından, 'ulus' ve 'üniter' devlet yapısının ortadan kaldırılması adımları atılacak. İşte... PKK terör örgütünü şımartan, bir medya ve bir kısım siyasi aktörün bayram coşkusu budur. Ve bu coşku, terörle mücadele tarihinde bir ilktir... Ve sadece, "Yeni Türkiye'ye özgüdür. '100 yıldır devlet olmamız engellendi' diyen SEVR sevdalıları ile 'Cumhuriyet'in 1923'te açılan bir parantez' olduğunu söyleyenlerin bayram sevincidir, yaşanan..."
Yazının tamamı için tıklayın.
Korkusuz yazarı Mustafa Mutlu:
"Bunun adı 'çözüm' değildir. 'Terörü bitirmek' hiç değildir. Yenilmektir. Teslimiyettir. Suçluyu güçlü hale getirmektir. Onu, sırf yeni cinayetler işlemesin diye 'yasalar karşısında ayrıcalıklı kılmak'tır. Buna 'barış' diyenler de bizim gibi sıradan vatandaşları salak yerine koymaya çalışanlardır."
Yazının tamamı için tıklayın.
Sabah yazarı Mahmut Övür:
"Dün Türkiye için tarihi bir gündü. Kendini feshettiğini ve silah bıraktığını açıklayan PKK, yeni adıyla 'Barış ve Demokratik Toplum Grubu' olarak silahları yaktı ve bir ilke imza attı. O çok bilinen 'silahları gömmek' yerine 'silahları yakarak' dünyaya anlamlı bir mesaj verdi. Böylece yine ilk kez bir 'isyan örgütü' 150 yıllık ezberi bozdu ve 'birlikte yaşama' dönemine hazır olduğunu gösterdi."
Yazının tamamı için tıklayın.
Sabah yazarı Okan Müderrisoğlu:
"Tarih yapılırken yaşamak bambaşka bir tecrübe. PKK terör örgütünün, fesih kararı almasının üstünden iki ay geçtikten sonra bu kez silah teslim/yakma aşamasına gelmesi gerçekten tarihi bir olay. Örgütün, 'yenilmedik ha!' anlayışıyla bilhassa tabanına ve işbirliği yaptığı emperyalistlere mesaj vermek adına gerçekleştirdiği seremoni, günün sonunda ana hedefe odaklı gelişti. PKK, silah bıraktı!"
Yazının tamamı için tıklayın.
Sabah yazarı Abdül Samet Çelikçi:
"Türkiye'ye çok ağır bir maliyeti olan terör sorununun kalıcı olarak çözüme kavuşturulması hedefiyle başlatılan Terörsüz Türkiye sürecinin ilerleyişinde toplumsal hassasiyetlerin gözetilmesi de son derece önemli ve gereklidir. Öncelik silahların bütünüyle bırakılmasının ve Türkiye'nin terörden arındırılmasının tam olarak sağlanmasıdır. Ancak bu koşulların oluştuğu bir zeminde ilerleme kaydedilebilir. Yani, şiddet ve terör tehdidinin olmadığı bir zeminin oluşturulması Terörsüz Türkiye'nin gerçekleştirilmesinin olmazsa olmazıdır. Silahların bırakılması sonrasında toplumsal bütünleşmeyi sağlayacak ve Türkiye'yi yeni yüzyıldaki hedeflerine ulaştıracak adımlar olgunlaşacaktır. Söz konusu adımların atılmasında ise geçmiş ve gelecek dengesinde toplumsal birliktelik temel gaye olacaktır."
Yazının tamamı için tıklayın.
Yeni Şafak yazarı Nedret Ersanel:
"Türkiye'nin 25 yıllık zorlu/sancılı hazırlık süreci sadece örgüt tarih olsun için değildir! Bölgesel terörün sona ermesi ve arkasının düşmesiyle "elimiz boşalacak”. Müsait olmadır… Dışarısı temizleniyor, dikkat, içerisi de temizleniyor ve tahkim ediliyor. Üzerine küresel konjonktür uygun… O halde? Terörü gömüp eve döneceğimiz, kapımızı kapatıp oturacağımız bir dönem değil. Bu, Hazar-Karadeniz-Akdeniz-Kızıldeniz-Basra'nın tek miğfere dönüştüğü havzada baskın politik karakter oluşturmakla ilgilidir. O dahi yetmez. Çünkü bahis konusu haritanın uçları Doğu ve Batı'ya açılan geçitleri tutuyor… Sonuç olarak; Türkiye büyük övgü hak ediyor ve terör örgütünün tamamen bitirilmesi, tacın büyük ve kıymetli taşıdır. Asıl o tacı istiyoruz. Fakat taç ne, anladık mı?"
Yazının tamamı için tıklayın.
Yeni Şafak yazarı Yasin Aktay:
"Biz sürecin Türkiye açısından bize yüklediği yeni siyaset sorumluluklarını düşünmek zorundayız. Olayı sürekli 'terör örgütü PKK'ya diz çöktürmek', 'örgütü yenmek, onu bitirmek' olarak bir zafer sarhoşluğuna dönüştürmek olabilecek en kötü sonuç. Doğrudur, PKK'nın şimdiye kadar uğruna mücadelesini verdiği şeyin Kürt sorunu olmaktan çoktan çıkmış olduğunu çok yazdık söyledik. Ancak geldiğimiz noktada PKK'nın da artık barıştan, terörsüz Türkiye'den yana ortaya konulan ufuktan yana bir tercih yapmış olduğunu unutmamamız lazım. Devlet Bahçeli'nin çağrısına uyan Öcalan'a bağlılık adına da olsa silahları bırakma, hatta yakma çağrısına verdiği olumlu cevap neticede bir tercihtir. Bu tercihin alternatifi şimdiye kadar yaptığı gibi onun veya bunun siparişlerini karşılamak üzere terör faaliyetlerine devam etmek olabilirdi ve biz millet olarak, ülke olarak ilanihaye bedeller ödemeye devam edebilirdik. Oysa ulaşılan bir barış ve kardeşlik iklimi şimdiye kadar çatışanların beraber verdiği bir kararla mümkün olabilmiştir. Bu yüzden tarafların bu iklimi bozacak söylem ve davranışlardan kaçınmaları çok büyük önem arz eder."
Karar yazarı Akif Beki:
"Doğru, yeni bir günün şafağındayız. Fakat burada bitmiyor. Geriye nasıl bir güne başlayacağımız kalıyor. DEM'den boşalan hedef tahtasına CHP konacak... DEM belediyelerinden çekilen kayyumlar, CHP'ninkilere atanacak... Terör örgütü kendini dağıtmış ve DEM üzerindeki Kandil vesayeti kalkmışken CHP'li başkanlar hâlâ yerel seçimde DEM'le işbirliği yaptılar diye terörden tutuklanıp yargılanacak... Terör bitecek ama muhalefetle mücadeleye terörle mücadele süsü veren istismar bitmeyecek... Öcalan'a ve DEM'e açılan demokratik siyaset kanalları, CHP ile İmamoğlu'na kapatılacaksa... PKK'nın sonu, neyin başlangıcı olacak?"
Yazının tamamı için tıklayın.
Karar yazarı Osman Sert:
"Nihayetinde ülkedeki bir çok insanı haklı şekilde tedirgin eden gelişmelere rağmen PKK'nın silah bırakma aşamasına gelmesi tarihi bir eşik. Gönül isterdi ki daha kapsamlı bir demokratikleşme yaşansa idi. Ancak toplumsal süreçler önden dizayn edilemiyor. Bugün yapılması gereken bu tarihi anın hakkını vermek ve gelecek için umut beslemek."
Yazının tamamı için tıklayın.
Yeni Akit yazarı Al Karahasanoğlu:
"Görüyorum ki.. Cumhur İttifakı karşıtları, birbirine taban tabana zıt kesimleri içlerinde barındırdıklarını bir defa daha gösterdiler... Sözcü gazetesi PKK'nın silah bırakmasından büyük bir rahatsızlık duyduğunu açık açık belirtmese de... Kemalistleri, ulusalcıları, kendisini milliyetci ve ülkücü olarak tanımlayan ama Kent Uzlaşısı'na da itiraz etmeyen Millet İttifakı içindeki Türkçü damarı provoke etmek için, dün şöyle başlık atmışlardı: 'Öcalan'a promter kurup, ‘Ulusal savaş' dedirttiler.' Okuyan herkes, Öcalan'ın silah bırakmaktan vazgeçip, 'ulusal savaş' başlattığını sandılar.. 'Biz demedik mi, silah bırakmazlar, iktidar yine aldatıldı. Milleti aldattı' diye başlayan yorumlar da, hemen devreye girdi.. Haberin içini okuyorsunuz: 'İmralı canisi 26 yıl sonra yayınlanan videosunda prompter kullandı. ‘Ulusal kurtuluş savaşı stratejisine son verildi' diye konuştu.' Başlıkta savaş başlatıldığı izlenimi veriliyor. Haberin içinde ise, "savaşa son verildiği”nin açıklandığı aktarılıyor..."
Yazının tamamı için tıklayın.
Yeni Akit yazarı Ertuğrul Akar:
"PKK, 'silah bırakacağım' dediğinde bile bırakmaz. Çünkü bırakması için bir neden yok. Zira arkasında hâlâ belli başlı küresel aktörlerin örtülü desteği mevcuttur. Ama bir başka gerçek daha var: Türkiye Cumhuriyeti devleti, 40 yıldır bu örgütle mücadele etmektedir ve bunu uluslararası hukuka uygun şekilde sürdürmektedir. Dolayısıyla mesele artık örgütün ne dediği değil, milletin ve devletin nasıl bir yol izleyeceğidir."
Yazının tamamı için tıklayın.
Yeni Akif yazarı Refik Tuzcuoğlu:
"Dün atılan adım çok önemliydi. Silahlar yakılmaya başlandı. Önümüzde her türlü provokasyona açık bir dönem var. Umarız emperyalizmin terörize ettiği gruplar doğdukları toprakların kardeşlik ruhuna dönmeyi başarır. Umarız Türkiye ve bölge kazanır."
Yazının tamamı için tıklayın.
BirGün yazarı Doğan Tılıç:
"Silahlarla barış ve demokrasi arasında karmaşık, bağlama bağlı ama genel olarak çelişkili bir ilişki vardır. Şiddet, tarihsel olarak, dünyanın hemen her yerinde demokratik yolların tıkalı olduğu ve barışçıl değişimin engellediği durumlarda ortaya çıkar. Demokrasi ve barış ise; diyalog, çoğulculuk, şiddet dışı ilişkiler ve adalet üzerinde yükselir. Silahların bırakılması demokratikleşme ve barışın zorunlu ilk adımıdır. Ancak, barış ve demokrasi kurumlaşmazsa, ülke kamuoyu siyasal hedeflere kimsenin önüne engellerin çıkarılmadığı koşullarda yarışılan seçimlerle ulaşılacağına ikna olmazsa, silahların suskunluğu kalıcı olmayabilir. Silahlar sustuktan sonra, asıl önemli olan onların bir daha konuşmasına ihtiyaç duyulmayacak bir geleceğin inşa edilmesidir."
Yazının tamamı için tıklayın.
Cumhuriyet yazarı Işık Kansu:
"Bakmayın siz, AKP’lilerin, 'Bu adımlar, hiçbir şekilde bir pazarlığın parçası olmayacak' demelerine. Manifestocu İmralı ve DEM, Saray ile anayasa pazarlığı yürütüyor. Yeter ki Saray’daki AKP’li ömür boyu seçilsin. Öyleyse 1923 Cumhuriyeti yerine, siyasi etnikçiler ve siyasi dinciler eliyle “Türkiye’nin yeni yüzyılı”nı kurmak için vur CHP’ye."
Yazının tamamı için tıklayın.
Cumhuriyet yazarı Mustafa Balbay:
"Şu unutulmamalı: Türkiye terörle mücadeleyi kazandı. Şimdi bir daha acıların yaşanmaması çabası var. Mücadelenin motorunu Cumhuriyeti kuranların temelini attığı 'yurttaşlık bağları' oluşturdu. 1990’lardan 2000’lere Güneydoğu’da köyleri yakılanlar, bölgeyi terk etmek zorunda kalanlar huzuru yine bu ülkenin batı kentlerinde aradı. Şimdi başka bir başlangıç yaşıyoruz! Barış insanların en güzel istemidir. Bu güzel istemin içine başka hedefler katmak en büyük ihanet olur!"
Yazının tamamı için tıklayın.
Cumhuriyet yazarı Mehmet Ali Güler:
"Evet, PKK’nin silah bırakmasına elbette aklı başında hiç kimse itiraz edemez. Ama perdenin önünde gösterilenle yetinmeyip perdenin arkasında aslında ne olduğunu sorgulamak geleceğimiz açısından, Türk-Kürt birliği açısından çok önemlidir. Üç gün önce 'siyaset yapan HDP/ DEM’e' bile tahammül edemeyen, partilerini kapatmaya çalışan, milletvekillerini TBMM’den kovmak isteyen Cumhur İttifakı ne oldu da üç gün sonra 180 derece pozisyon değiştirdi? Bunu sorgulamak, her açılımdan sonra ortaya çıkan yeni 'düşmanlıkları' önlemenin gereklerindendir.
Dış gelişmeleri içeride kullanarak iktidarını sağlamlaştıranların ve bunu yeni müttefiklerle devleti ve rejimi dönüştürmekte kullananların hesaplarını çözümleyebilmektir esas olan."
Yazının tamamı için tıklayın.
|
© Tüm hakları saklıdır.