Gündem

Kobani davası | Demirtaş: Devlet bizim ana vatanımızı işgal etti, erdemlilik anlaşmasını bozan devlettir

"Bizim de hatalarımız oldu, o da hakikatin peşinden gitmeme hatasıdır"

02 Ocak 2024 18:00

Eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Kobani davasındaki bugünkü beyanlarına, "Savunmamı okuma yazması olmadan alın teriyle 7 çocuk yetiştiren babama, Tahir ustaya ve bütün anne, babalara ithaf ediyorum" sözleriyle başladı. Demirtaş, "Sizin ve benim mensup olduğumuz devlet bizim ana vatanımızı zorla işgal etmiş. Erdemlilik anlaşmasını bozan devlettir. Suçlu aranacaksa o biz değiliz. Biz bunun mağduruyuz. Bizim de hatalarımız oldu, o da hakikatin peşinden gitmeme hatasıdır" ifadelerini kullandı.

Demirtaş, Kobani davasında savunmaya yaptı. Duvar'da yer alan habere göre mahkeme heyeti, babası Tahir Demirtaş'ı kaybeden ve Sincan Cezaevi Kampüsü’ndeki duruşma salonuna Edirne Cezaevi’nden SEGBİS ile bağlanan Demirtaş’a "Başınız sağ olsun" dedi. Duruşmaya devam edilip etmeyeceği sorulan Demirtaş, "Elimden geldiğince devam edeceğim" yanıtını verdi. 

X platformunda "HDPonline" hesabının paylaşımlarına göre, Demirtaş savunmasında şu ifadeleri kullandı: 

"Savunmamı okuma yazması olmadan alın teriyle 7 çocuk yetiştiren babama, Tahir ustaya ve bütün anne, babalara ithaf ediyorum."

"Neden bize bu kötülükler yapılıyor? Yıllardır bunları anlatıyoruz. Karmaşayı yaratan biz değiliz, ters yüz olan her şeyi yerli yerine oturtmaya çalışıyoruz. Öyle ki bu mücadele bizi demokrasi ve insan hakları uzmanı haline getirdi.

İnsanlık doğadaki her şeyin hakimi olduğuna inandırıldı. Biz kendi etik değerlerimizi yitirdik. Kendi icat ettiğimiz kötülüğü büyüttük. Barbarlık ya da vahşilik diyoruz ya yanlış! Biz barbarken bunları yaşamıyorduk. Medeni olduğumuz için bunlar yaşanıyor.

Sizin ve benim mensup olduğumuz devlet bizim ana vatanımızı zorla işgal etmiş. Erdemlilik anlaşmasını bozan devlettir. Suçlu aranacaksa o biz değiliz. Biz bunun mağduruyuz. Bizim de hatalarımız oldu, o da hakikatin peşinden gitmeme hatasıdır.

Yalanın üzerine kurulu bir düzen var. Din uğruna birbirini kesmeyen kalmadı. Genel merkezimizin önüne gidip sarı torba bırakan gruplara bir sorun bakalım, uğruna uğraştıkları dinin ve kimliğin ne kadar farkındalar?

Davanın sonucu, kazananı belirlemeyecek. Biz iyiliği ve doğruluğu savunduğumuz için daha ilk günden kazandık. Bunun bir bedeli var. Bu bedeli ödemeye devam ediyoruz.

Günü gelince mutlaka iyilik hakim gelecek. Hep denilir ya dünya iyiliğin yüzü, suyu hürmetine dönüyor. Biz de iyilik kazansın diye burada direniyoruz

Hepimiz yoksul çocuğu olarak okuduk; hakim, savcı, avukat olduk. Zenginlerin çocuğu hakim savcı olmaz. Babam 7 çocuğunu okuma yazma bilmemesine rağmen okuttu. Annem, bizi okutmak için gece yarısına kadar başkalarının elbiselerini dikti.

Bazen Herkes Türktür, bazen sadece Türkler Türktür, bazen Kürtler Türktür, bazen Kürtler Kürttür, bazen Kürtler yoktur. Bazen bütün dünya Türktür. Duruma göre ihtiyaca göre değişen pragmatist bir Türklük tanımı yaratıldı.

80 darbesinin asıl hedefi soldur. Kemalist devrim yaptığını iddia eden Kenan Evren Alevi köylerine camiler inşa ederek ve benzer uygulamalarla solun yerine İslamcı bir anlayış yerleştirdi. Bu darbe bütün kurum kuruluşları ve zihniyeti ile devam ediyor.

Bu fezlekelerde direniş dediğimiz her şeyin altını çizmişler. "Direniş eşittir terör." Bizim jargonumuz farklı, tarih bilincimiz farklı, kullandığımız kavramlar farklı. Barış için direniyoruz bu savaşı bitireceğiz bunun için direneceğiz diyoruz!

Bir fezlekede demokratik çözüm çadırları suç sayılmış. Bir halk çözüm istiyorum dedi diye nasıl suçlama konusu olur? Bu sabahtan beri anlattığım trajedinin bir başka örneğidir. Ortada bir suç yok hakkı ihlal edilenler Kürtlerdir!

Hepimiz Erdoğan’ın hayranı mı olacağız? O zaman biz biz olmayız onurumuzu kaybederiz. Kürt Sorunun bir tek çözüm yolu var, Kürdün olduğu gibi kabul edilmesi! Türk neyse o, biz Türkçe şekil vermeye çalışıyor muyuz?

Biz kendi tarihi büyüklerimizi andık diye yargılanıyoruz. Qadı Muhammed’i andık diye suçlanıyoruz. Kürtler kutuplarda hak elde etse ona bile karşı çıkarlar. Bir iglo yapıp Kürtlerin evidir deseler Türkiye Cumhuriyeti Devleti anında kutuplara nota verir."

 

Dava süreci

3 bin 530 sayfa ve 324 klasörden oluşan Kobani davası iddianamesinde Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş’ın da aralarında olduğu 18’i tutuklu 108 siyasetçi, Kobani olayları nedeniyle, “Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma” suçlaması ile yargılanıyor.

İddianamede siyasetçiler için 37 kez “insan öldürme” başta olmak üzere pek çok suçtan ceza isteniyor.

Kobani olaylarıyla ilgili ilk soruşturma 2014 yılında başlatılmıştı.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yürüttüğü soruşturma kapsamında 2 Ekim 2020’de 17 HDP'li siyasetçi tutuklanmıştı.

Savcılık, 30 Aralık 2020 tarihinde hazırladığı iddianameyi sundu. İddianame, 7 Ocak 2021'de Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi.

Sincan Cezaevi Kampüsü’nde devam eden davada blok halinde 33’ü aşkın duruşma gerçekleşti.

Demirtaş hakkında çeşitli tarihlerdeki farklı konuşmalarıyla ilgili 122 adet fezleke hazırlandı ve bunlardan 31'i ana dava dosyasında toplandı.

6-8 Ekim 2014'te düzenlenen eylemlere ilişkin davada 14 Nisan’da savcı esas hakkında mütalaasını açıkladı, Demirtaş ve Yüksekdağ'ın aralarında olduğu 36 sanığa en az bir kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istendi.

Savcılık mütalaasının ardından davada ilk savunmayı 4 Kasım 2016 tarihinden beri Edirne F Tipi Cezaevi’nde tutuklu olan Selahattin Demirtaş yaptı.

HDP'nin eski eş genel başkanı, iki yıldır devam eden duruşmalara SEGBİS ile katılıyor.


TIKLAYIN - Selahattin Demirtaş'ın babası Tahir Demirtaş hayatını kaybetti

TIKLAYIN - Siyasilerden hayatını kaybeden Selahattin Demirtaş'ıın babası Tahir Demirtaş için başsağlığı mesajları