Gündem

Kızıltepe ‘ölüm kuyuları’ davası | Gömülen kişi bile “sağ” sayıldı, dosya kapatıldı

Kararda, cinayetlerin sanıklar tarafından işlendiğine yönelik söylentiler, gizli tanık ve tanık ifadeleri dışında somut kanıta ulaşılamadığı da vurgulandı

18 Eylül 2019 12:09

JİTEM’in Mardin Kızıltepe’de 1992-96 yılları arasında 22 kişiyi öldürerek kuyulara attığı iddiasıyla
açılan davada bazı cinayetler için zamanaşımı, bazı cinayetler için beraat kararı veren, örgüt kurma
suçundan sanıkların beraatini kararlaştıran Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi, gerekçeli kararını
tamamladı. 237 sayfalık gerekçeli kararda, terörle mücadele amacıyla yürütülen devlet faaliyetlerinin
belirli dönemlerde legal çizgiden kaydığı, başta TSK olmak üzere bu alanda faaliyet gösteren
kurumlarda çalışan kamu görevlilerinin organize ettiği oluşumların işkence, öldürme eylemlerinde
bulundukları belirtilerek JİTEM’in varlığı kabul edildi. Buna karşılık, davanın 9 sanığının Kızıltepe’de
örgüt kurarak bu suçladıkları işlediklerine yönelik kanıta ulaşılamadığı vurgulandı. Kararda, bu
faaliyetlerin günümüz Türkiye’sinde hukuk devleti bünyesinde asla kabul görmeyeceği de belirtildi.
Gerekçeli kararda, kuyudan kemikleri çıkartılan, DNA ile kimliği tespit edilen ve cenazesi yıllar sonra
defnedilebilen Nurettin Yalçınkaya, boşanma davası kayıtlarında yaşıyor gözüktüğünden, “sağ” kabul
edildi.

Kızıltepe’de 22 kişinin farklı tarihlerde öldürülerek cesetlerinin kuyulara atıldığına yönelik soruşturma
2008’de başladı. Soruşturma sonunda 2014’te, cinayetlerin işlendiği dönemde Kızıltepe’de görev
yapan asker ve korucu 9 kişi hakkında dava açıldı. Soruşturma aşamasında, bölgedeki kuyular açıldı,
buradan çıkan insan kemikleri Adli Tıp Kurumu tarafından DNA analizine tabi tutuldu. Analizler
sonunda aralarında Yalçınkaya’nın da bulunduğu bazı kayıpların öldürülerek kuyuya atıldığı kesinleşti.
Güvenlik gerekçesiyle Ankara’ya nakledilen dosyaya Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi baktı. Eleştirilen
bir yargılama sürecinin ardından dosya geçtiğimiz hafta karara bağlandı. Mahkeme, öldürme ve örgüt
kurma suçlarından yargılanan sanıkların, bazı suçlar yönünden beraatine karar verdi, bazı suçlar
yönünden ise dosyanın zamanaşımına girdiğine hükmetti. Böylece, JİTEM’le ilgili açılan davalardan
onuncusu da kapatılmış oldu.

JİTEM var ama…

Mahkeme, gerekçeli kararını da tamamlandı. Toplanan kanıtlar kısmında, JİTEM’in varlığı tartışılırken,
savcılığın görüşü karara yansıtıldı ve şu ilginç ifadeler kullanıldı:

“PKK'nın kuruluşundan bugüne kadar geçen süre içinde Türkiye Cumhuriyeti nezdinde terörü sona
erdirmek amacıyla yürütülen faaliyetler esasen silahlı mücadele alanında yoğunlaşmış ve silahlı
mücadele de genel itibarıyla Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından yapılmıştır. Terörle mücadele amacıyla
yürütülen devlet faaliyetlerinin belirli dönemlerde legal çizgiden kaydığı, başta TSK olmak üzere bu
alanda faaliyet gösteren kurumlarda çalışan kamu görevlilerinin organize ettiği oluşumlar bünyesinde
örgüt mensuplarının, örgüte yardım edenlerin veya sempati duyanların haklarında adli süreç
başlatılmaksızın işkence, öldürme vb. hukuka aykırı eylemlere maruz bırakıldıkları da bir gerçektir.
Yukarıda ayrıntısıyla açıklanan cinayetler, zorla köy boşaltmaları ve işkence olaylarına ilişkin başlatılan bu soruşturma kapsamında yapılan araştırmalar neticesinde, söz konusu eylemlerin JİTEM adlı oluşumun faaliyetleri çerçevesinde gerçekleştirildiğine dair kuvvetli şüphe teşkil eden delillere
ulaşılmıştır. Bir dönem bazı kurumlar ve kişilerce bu yapının hayal ürünü olduğuna dair beyanat
verildiği bilinmekle birlikte, başta İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen Ergenekon terör
örgütüne ilişkin dava kapsamında verilen ifadeler ile ele geçirilen belgelerin yanı sıra bu davaya
paralel ilerleyen benzer dava süreçlerinde de JİTEM adlı oluşumun varlığını ortaya koyan delillere
ulaşılmıştır.”

“Artık hukuk devletiyiz”

Kararda, buna karşılık artık Türkiye’de bu faaliyetlerin olmadığı belirtilerek, “Bugün itibarıyla
ülkemizde, hukuk devleti bünyesinde hiçbir zaman kabul görmeyecek olan bu faaliyetleri yürüttüğü
iddia edilen kişilere yönelik muhtelif yargılama süreçleri devam etmektedir” denildi.

Örgüt yok

Kararda, JİTEM’in varlığına rağmen, sanıkların kurduğu bir örgütün bulunmadığı belirtilerek,
“İddianamede belirtilen bazı maktüllerin öldürülmesine ilişkin eylemlerin örgüt faaliyeti kapsamında
gerçekleştiğine ilişkin somut bir delilin mevcut olmadığı, iddia edilen örgütün varlığına ilişkin delillerin
gizli tanıkların anlatımından ibaret olduğu, beyanların somut verilere dayanmadığı, sırf tanık
anlatımıyla sözü edilen örgütün varlığının kabul edilemeyeceği, bu durum karşısında iddia edilen
örgütün varlığı dahi tespit edilemediğinden, sanıkların söz konusu örgütün kurucusu yöneticisi ve
üyesi olmalarından bahsedilemeyeceği anlaşılmıştır” denildi.

Zaten yaşıyor!

Kararda, cinayetlerin sanıklar tarafından işlendiğine yönelik söylentiler, gizli tanık ve tanık ifadeleri
dışında somut kanıta ulaşılamadığı da vurgulandı.

Kararın ilginç yönlerinden birisini ise kuyuda kemiği bulunan, DNA analiziyle kimliği saptanan, ailesi
tarafından cenazesi yıllar önce defnedilen Yalçınkaya ile ilgili kabul oluşturdu. Kararda, Yalçınkaya
hakkında Pendik 2. Aile Mahkemesi’nde görülen boşanma davası bulunduğu belirtilerek, “Dosya
kapsamına alınan nüfus kayıt örnekleri ile Nurettin Yalçıkaya ile ilgili Pendik 2. Aile Mahkemesi’nin
2009/483 esas nolu dosyasında boşanma dava dosyası dikkate alındığında, öldürüldüğü iddia edilen
kişilerin sağ olduklarının anlaşıldığı, bu nedenle sanıkların üzerine atılı kasten öldürme suçunun
unsurlarının oluşmadığı anlaşılmaktadır” ifadesi kullanıldı.