Gündem

Kaşıkçı cinayetini işleyen “Muhalif” belgeselinin yönetmeni Bryan Fogel: Bence Türkiye, davada doğru tarafta yer aldı, tarih bunu yazacak

21 Şubat 2021 09:43

“Muhalif” adlı belgesel ile Cemal Kaşıkçı cinayetini işleyen Oscar’lı yönetmen Bryan Fogel, “Dünyada gerçekten Suudi Arabistan’ı sorumlu tutan tek ülke Türkiye’ydi” dedi. Fogel, “Suudi Arabistan cinayeti itiraf etmezken, Türkiye onlara ellerinde bulunan kanıtları gösterdi ve sonunda itirafta bulunmaya zorladı. Bence Türkiye, Cemal Kaşıkçı cinayeti davasında doğru tarafta yer aldı. Ve tarih bunu yazacak” görüşünü dile getirdi.

Belgesel için 8 ay boyunca Türkiye’de bulunan Bryan Fogel, Hürriyet yazarı Barbaros Tapan’a konuştu. “Ben de Cemal Kaşıkçı cinayetinin hikayesini gerçek anlamda anlatmak için Türkiye’deydim. Ve bu işi yaparken, haftalar, aylar geçerken çok fazla güven oluştu ve sonuçta yetkililer hükümetin resmi tutanağını, polis görüntülerini, adli tıp raporlarını verdiler” diyen Fogel şunları kaydetti:

“Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın sesini ve görüntüsünü kullanmama izin verdiler. Başsavcı İrfan Fidan konuştu. Türk hükümetine bu hikâyeyi anlatabilmem için bilgi ve kanıt sağladıkları için müteşekkirim.”

“Sean Penn, Hillary Clinton ve daha nice yüksek profilli isim, filme duyduğu beğeniyi ifade etti. Film muazzam güzel eleştiriler aldı. Hepimiz Oscar’da kısa belgesel listesinde “The Dissident”ı görmeyi beklerken, filminiz göz ardı edildi ve kısa listeye dahi alınmadı. Hayal kırıklığı yaşadınız mı?” sorusna da yanıt veren Fogel, şöyle konuştu:

Tabii ki hayal kırıklığı yaşadım. Oylamayı etkileyecek perde arkasında yaşanan politikaları anlamıyorum ve bilmiyorum. Ama büyük dağıtımcı şirketlerin Akademi oylamasında sahip oldukları gücü biliyorum ve bu kesinlikle hayal kırıklığı yaratıyor. Diğer taraftan ödül için film yapmıyorum. Ödüller ve övgüler inanılmaz bir lütuf. Pastanın kreması ama işimi bunun için yapmıyorum. Güzel eleştiriler, aldığım e-postalar, basının ilgisi, filmimi izleyenlerin bana ulaşmak ve iletişim kurmak için bir yol bulmak istemeleri... Filmin onları nasıl etkilediğini anlatmak istemeleri... Bu sebepler için film çekiyorum. Akademi’nin kısa listesinde yer almadığım için hayal kırıklığı yaşamıyor muyum?  Tabii ki yaşıyorum. Ama kendim için değil. Ödüller filmleri daha çok insanın görebilmesine imkân sağlıyor. Bence bu filmi ne kadar çok insan görürse, gerçek bir değişimin gerçekleşmesi için o kadar çok şans var. Ama dediğim gibi ödül için film yapmıyorum, süreci sevdiğim için film yapıyorum. Ve önemli olduğunu düşündüğüm konuları üstlenmeyi seviyorum."

Röportajın tamamını okumak için tıklayın.