29 Mayıs 2025 15:22
Güncelleme: 29 Mayıs 2025 17:11
İnfaz düzenlemelerini de içeren 10. Yargı Paketi Meclis’e sunuldu. 30 maddelik teklifte 23 Temmuz 2023 öncesi suç işleyen ancak hükmü kesinleşmeyenlerin Covid-19 izninden yararlanmasına ilişkin düzenleme yer almadı. Hasta ve yaşlı hükümlülerin tahliyesinin önünü açan düzenlemeye ise pakette yer verildi.
Paketin içeriğine ilişkin Meclis’te basın toplantısı düzenleyen AKP Grup Başkanı Abdullah Güler, 9 farklı kanunda değişiklik içeren toplam 30 maddelik bir teklif sunduklarını söyledi.
Teklifin TBMM Adalet Komisyonunda görüşüleceğini kaydeden Güler, çalışma planlamasının hafta sonunu da kapsayacak biçimde yapılacağını ifade etti.
Teklifin katılımcı bir anlayışla hazırlandığını kaydeden Güler, infaz adaletinin sağlanması, suç işlenmesinin önlenmesi ve toplumsal huzurun öncelendiğini ifade etti. Güler, "'Terörsüz Türkiye’ hedefleri doğrultusunda ihtiyaçlar olursa önümüzdeki günlerde kanun hazırlamaya devam edeceklerini" söyledi.
Teklifte, kamuoyunda çokça tartışılan 23 Temmuz 2023 öncesi suç işleyen ancak hükmü kesinleşmeyenlerin Covid-19 izninden yararlanmasına ilişkin düzenleme yer almadı. Bu maddeye ilişkin DEM Parti ve AKP heyeti 2 saat 15 dakika süren bir görüşme yapmış ancak uzlaşı sağlayamamıştı. DEM Parti cezaevlerinde bu maddenin çıkacağına ilişkin yoğun bir beklenti oluştuğunu ifade etmiş, AKP ise kamuoyunda oluşabilecek tepkileri dikkate alarak düzenlemeyi çıkarmaya karar vermişti. AKP'nin bu düzenlemeyi tekliften çıkarmasının sebebi Gülen Cemaati üyelerinin de faydalanacak olması olduğu ifade edildi.
DEM Parti Grup Başkanvekili Sezai Temelli, infaz yasasına ilişkin olarak, "Gelecek teklifte sadece hasta tutuklular olacak. Kamuoyunun beklediği bazı infaz yasası değişiklikleri maalesef olmadı. İktidar, etki analizi yapılmadığını ve bu nedenle değişikliklerin sonbahara bırakıldığını söyledi" açıklamasını yapmıştı. |
5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 105/A maddesinde yapılan değişiklikle, denetimli serbestlikten yararlanmak isteyen hükümlülerin, koşullu salıverilme tarihine kadar olan sürenin en az onda birini ceza infaz kurumunda geçirmesi zorunlu hale getirildi. Bu sürenin beş günden az olamayacağı belirtildi. Bu düzenlemeyle, ‘Yatarı olmayan’ olarak tabir edilen iki yılın altındaki cezalarda oluşan cezasızlık algısının ortadan kaldırılması hedeflendi.
Teklifle mükerrir suç işleyenlerin koşullu salıverilmeden faydalanmasına olanak da sağlandı. İkinci defa suç işleyen hükümlülerin cezasının dörtte üçünün infaz edilmesinin ardından koşullu salıverilmesi düzenlendi. Hükümlünün salıverilmesi iyi hâl hükümlerine bağlandı. Bu düzenlemeden mevcutta cezaevlerinde bulunan 19 bin 800 kişinin faydalanacağı kaydedildi.
Teklifle hafta sonu infaz ve evde infaz düzenlemelerinin kapsamı genişletildi. 5275 sayılı Kanunun 110. maddesinde yapılan değişiklikle, geceleyin ve hafta sonu infaz sınırı kasten işlenen suçlarda 3 yıl, taksirli suçlarda 5 yıl olarak belirlendi. Düzenlemenin özellikle kadınlar ve çocuklar lehine geliştirildiği kaydedildi.
Teklifle suça teşebbüs cezalarının alt ve üst sınırları bir yıl arttı. 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 35. maddesinde, suça teşebbüs halinde ağırlaştırılmış müebbet yerine 14–21 yıl, müebbet yerine 10–18 yıl hapis ceza öngörüldü.
Kasten yaralama suçunun temel cezası da en düşük 1 yıl 6 ay olmak üzere artırıldı. Basit tıbbi müdahaleyle giderilebilecek fiillerde ve yaralama suçunun kadına karşı işlenmesi halinde alt sınır yükseltildi.
Ağır yaralama ile sonuçlanan suçlarda da ceza sınırları yükseltildi. Mağdurun zarar görme derecesine göre alt sınırlar 4–6 yıl, ölüm halinde 10–14 yıl veya 14–18 yıl olarak yeniden düzenlendi.
Anayasa Mahkemesi’nin iki kez iptal ettiği ‘örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen kişi, ayrıca 2 yıl 6 aydan 6 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır’ hükmü teklifte yer almadı. Düzenlemenin teklifte yer almamasının Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararının uygulanması ve maddenin yürürlükten kalktığı anlamına geldiği ifade edildi.
Teklifle ‘konutta infaz’ usüllerinin kapsamı da genişletildi. 20’nci madde hasta ve yaşlı hükümlülerin tahliyesinin de düzenlendiği madde oldu. Buna göre konutta infazIn kriterleri şöyle belirlendi:
Kadın, çocuk ve 65 yaşını bitirmiş hükümlüler cezalarının son üç yılını konutta geçirebilecek. Daha önce son bir yılını konutta geçirebiliyorlardı.
70 yaşını bitirmiş hükümlüler cezalarının son dört yılını konutta geçirebilecek. Daha önce son iki yılını konutta geçirebiliyorlardı.
75 yaşını bitirmiş hükümlüler cezalarının son 5 yılını konutta geçirebilecek. Daha önce son dört yılını konutta geçirebiliyorlardı.
Ayrıca, 80 yaşını bitirmiş kişilerin cezalarının son 6 yılını konutta geçirmesi teklifle düzenlendi.
Hastalık ve engellilik nedeniyle cezalarının son 5 yılını konutta geçiren hükümlülerin cezalarının son 10 yılını konutta geçirmesi teklifle düzenlenen bir başka madde oldu.
Ancak ağırlaştırılmış müebbet cezası alanlar 'hasta ve yaşlı hükümlüler' düzenlemesi kapsamına alınmadı. Maddeye eklenen bir fıkra ile ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alanlar kapsam dışı bırakıldı. Fıkrada şu ifadeler kullanıldı:
“Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkûm olanlar hariç olmak üzere hapis cezasına mahkûm olan veya adli para cezası infaz sürecinde hapis cezasına çevrilen hükümlülerden 16'ncı maddenin üçüncü fıkrasında belirlenen usule göre maruz kaldığı ağır bir hastalık veya engellilik nedeniyle ceza infaz kurumu koşullarında hayatını yalnız idame ettiremeyeceği tespit edilen ve toplum güvenliği bakımından ağır ve somut tehlike oluşturmayacağı değerlendirilenlerin cezasının konutunda çektirilmesine infaz hâkimi tarafından karar verilebilir.”
DEM Parti’nin talebi suç tipi ve süre sınırı konulmaksızın tüm hasta ve yaşlı tutukluların tahliye edilmesi yönündeydi. Düzenlemenin bu haliyle yasalaşması halinde örgüt suçlarından ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alan hükümlüler tahliye edilmeyecek.
Teklifte yer alan düzenlemeler ise şöyle sıralandı: MADDE 1: 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun ek 1. maddesinde değişiklik yapılarak, istinaf ve temyiz sınırlarında esas alınacak tarih, hüküm tarihi yerine davanın açıldığı veya şikayet başvurusunun yapıldığı tarih olarak düzenlenmektedir. Bu değişiklik, Anayasa Mahkemesi’nin iptali doğrultusunda yapılmaktadır. MADDE 2: 1512 Sayılı Noterlik Kanunu’nun 125. maddesi, disiplin cezalarının belirlenmesinde ölçülülük ve hukuki güvence ilkelerine uyum sağlanması amacıyla yeniden düzenlenmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin iptali doğrultusunda hazırlanan yeni metinle, eylem-ceza ilişkisi netleştirilmektedir. MADDE 3: Noterlik Kanunu’nun 126. maddesi yeniden yazılarak disiplinsizlik halleri ve bunlara karşı uygulanacak disiplin cezaları açıkça belirlenmiştir. Cezalar; uyarma, kınama, para cezası, geçici görevden uzaklaştırma ve meslekten çıkarma şeklinde sistematik olarak tanımlanmıştır. Bu madde de Anayasa Mahkemesi’nin iptali doğrultusunda düzenlenmektedir. MADDE 4: Noterlik Kanunu’nun 127. maddesi tamamen yenilenerek, bir üst veya alt derece disiplin cezası verilmesi şartları ve zamanaşımı süreleri belirlenmektedir. Aynı nitelikteki tekrar fiillerde daha ağır, olumlu sicil hâllerinde daha hafif ceza verilmesi öngörülmektedir. MADDE 5: Noterlik Kanunu’nun 157. maddesi yürürlükten kaldırılmaktadır. Disiplin hükümlerinin 125 ve 126. maddelerde yeniden düzenlenmiş olması nedeniyle bu maddenin uygulanabilirliği kalmamıştır. MADDE 6: Noterlik Kanunu’nun 159. maddesinde yer alan “(B) bendi” ifadesi, yeni sistemle uyumlu olarak “ikinci fıkrasının (l) bendi” şeklinde değiştirilmiştir. MADDE 7: 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nda değişiklik yapılarak, istinaf ve temyiz sınırlarının belirlenmesinde karar tarihi yerine dava tarihinin esas alınması öngörülmektedir. Bu düzenleme de Anayasa Mahkemesi’nin iptali doğrultusunda yapılmaktadır. MADDE 8: 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 35. maddesinde, suça teşebbüs halinde verilecek süreli hapis cezalarının alt ve üst sınırları artırılmaktadır. Ağırlaştırılmış müebbet yerine 14–21 yıl, müebbet yerine 10–18 yıl hapis cezası getirilmektedir. Bu düzenleme, diğer maddelerdeki ceza artışlarıyla orantılıdır. MADDE 9: Kasten yaralama suçunun temel cezası 1 yıl 6 aydan başlamak üzere artırılmaktadır. Basit tıbbi müdahaleyle giderilebilecek fiillerde ve kadına karşı işlenmesi halinde alt sınır yükseltilmektedir. MADDE 10: Neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama suçlarında ceza sınırları yükseltilmekte; mağdurun zarar görme derecesine göre alt sınırlar 4–6 yıl, ölüm halinde 10–14 yıl veya 14–18 yıl olarak yeniden düzenlenmektedir. MADDE 11: Tehdit suçunun cezaları caydırıcılığın güçlendirilmesi amacıyla artırılmaktadır. Malvarlığına yönelik tehditlerde hapis cezasının alt sınırı bir aydan iki aya çıkarılmakta, nitelikli tehdit hallerinde (silahla, örgüt gücüyle vb.) cezanın üst sınırı 7 yıla çıkarılmaktadır. MADDE 12: Genel güvenliği kasten tehlikeye sokan fiillere yönelik cezaların artırılması öngörülmekte olup bu kapsamda kamu düzenine yönelik tehdit oluşturan eylemlerle daha etkin mücadele etmek üzere ses ve gaz fişeği atabilenler dahil (kurusıkı tabanca) edilerek ayrıca toplu bulunulan yerlerde bu fiilin gerçekleştirilmesi halinde ceza ağırlaştırılacak şekilde düzenlenmiştir. MADDE 13: 5237 sayılı Kanunun 179. maddesinde yapılan değişiklikle, trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun cezası artırılmaktadır. Özellikle alkol veya uyuşturucu etkisiyle araç kullananlara yönelik cezalar ağırlaştırılmış, caydırıcılığın artırılması hedeflenmiştir. MADDE 14: 5237 sayılı Kanunun 223. maddesinde yapılan değişiklikle, yol kesme ve ulaşım araçlarının hareketini engelleme fiilleri daha etkin şekilde cezalandırılacaktır. Cebir ve tehdit suçun unsuru olmaktan çıkarılarak, hukuka aykırı her türlü yol kesme, araç durdurma, kaçırma veya alıkoyma eylemleri bu madde kapsamında suç sayılacaktır. Suç işlenirken başka bir suç da işlenirse, faile her iki suçtan ayrı ayrı ceza verilecektir. MADDE 15: 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 250. maddesinde yapılan değişiklikle, genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçunun toplu alanlarda işlenmesi hâli seri muhakeme usulü kapsamı dışına çıkarılarak bu nitelikli fiillere daha ciddi ve caydırıcı şekilde müdahale edilmesi lanmaktadır. MADDE 16: 5275 sayılı Ceza İnfaz Kanununun 11. maddesinde yapılan değişiklikle, çocuk hükümlülerin cezalarının önce çocuk kapalı ceza infaz kurumlarında infazına başlanması, ardından çocuk eğitim evlerine gönderilmeleri öngörülerek infaz sürecinde çocuklara uygun bir geçiş süreci sağlanmaktadır. MADDE 17: 5275 sayılı Kanunun 15. maddesinde yapılan düzenlemeyle, çocuk hükümlülerin cezalarına çocuk kapalı ceza infaz kurumlarında başlanması ve iyi hâl değerlendirmesi sonucuna göre çocuk eğitimevine geçişleri sağlanmaktadır. Kasıtlı suçlarda 3 yıl, taksirli suçlarda 5 yıl veya daha az ceza alan çocuklar doğrudan eğitimevlerinde kalabilecektir. Uygun şartları taşıyan bazı çocuk tutuklular da eğitimevlerinde barındırılabilecek, ancak güvenlik riski taşıyanlar hariç tutulacaktır. MADDE 18: 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 105/A maddesinde yapılan değişiklikle, denetimli serbestlikten yararlanmak isteyen hükümlülerin, koşullu salıverilme tarihine kadar olan sürenin en az onda birini ceza infaz kurumunda geçirmesi zorunlu hale getirilmiş ve bu sürenin beş günden az olamayacağı hüküm altına alınmıştır. Bu düzenlemeyle, hükümlülerin cezaevinde belirli bir süre kalması sağlanarak cezanın caydırıcılığı ve infazın etkinliği artırılmak istenmektedir. MADDE 19: 5275 sayılı Kanunun 108. maddesinde yapılan değişiklikle, ikinci defa tekerrür hükümleri uygulanan hükümlülere koşullu salıverilme imkânı tanınmaktadır. Süreli hapis cezaları için koşullu salıverilme oranı dörtte üç olarak uygulanacaktır. Hükümlünün salıverilmeden yararlanabilmesi, 89. maddeye göre yapılacak iyi hâl değerlendirmesine bağlıdır. Bu değerlendirmede; hükümlünün kurallara uyumu, yükümlülüklerini yerine getirme düzeyi, eğitim ve iyileştirme programlarına katılımı ile sosyal davranışları dikkate alınacaktır. MADDE 20: 5275 sayılı Kanunun 110. maddesinde yapılan değişiklikle, geceleyin ve hafta sonu infaz sınırı kasten işlenen suçlarda 3 yıl, taksirli suçlarda 5 yıl olarak belirlenmiştir. Hafta sonu infazı, cezaevinin uygun görmesi halinde hafta içi de uygulanabilecektir. Ayrıca, konutta infazın kapsamı genişletilmiş ve özel infaz usulüne tabi hükümlülerin denetimli serbestlikten yararlanmasına imkân tanınmıştır. Düzenleme özellikle kadınlar ve çocuklar lehine geliştirilmiştir. MADDE 21: 5275 sayılı Kanunun geçici 10. maddesinin sekizinci fıkrasında yapılan değişiklikle, ikinci defa tekerrür hükümleri uygulanan hükümlülere koşullu salıverilme imkânı tanıyan 108. madde değişikliğine uyum sağlanmaktadır. MADDE 22: 5275 sayılı Kanuna eklenen geçici maddeyle, 105/A maddesinde yapılan değişikliğin, yani denetimli serbestlikten yararlanmak için cezaevinde en az onda bir süre kalma şartının, bu maddenin yürürlüğe girmesinden önce işlenen suçlara uygulanmayacağı düzenlenmektedir. MADDE 23: 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanununun 2. maddesinde yapılan değişiklikle, Anayasa Mahkemesi kararı doğrultusunda “içeriğin çıkarılması” tanımı güncellenmiş ve artık içeriklerin internet ortamından çıkarılması şeklinde tanımlanması öngörülmüştür. Ayrıca, “uyarı yöntemi” tanımı netleştirilerek, ihlalin ilk bakışta anlaşıldığı durumlarda BTK veya ilgili kişilerce doğrudan içerik veya yer sağlayıcıya bildirim yapılabileceği düzenlenmiştir. MADDE 24: 5651 sayılı Kanunun 8. maddesinde yapılan değişiklikle, Anayasa Mahkemesinin iptal kararı doğrultusunda “içeriğin çıkarılması” kavramı yeniden tanımlanarak, içeriklerin internet ortamından çıkarılması şeklinde düzenlenmiştir. Ayrıca, iptal kararındaki ilgili gerekçeler dikkate alınarak maddenin dördüncü, dokuzuncu ve on birinci fıkralarında da değişiklik yapılmaktadır. |
© Tüm hakları saklıdır.