Gündem

İmamoğlu: Böyle bir süreçte iletişim hattına müdahale edenin aklı kıttır

26 Şubat 2023 14:14

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, "Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından internetin yavaşlamasına ilişkin olarak, "Böyle bir süreçte iletişim hattına müdahale edenin aklı kıttır" değerlendirmesini yaptı. 

İmamoğlu, HaberTürk yazarı Nihal Bengisu Karaca'nın sorularını yanıtladı. İmamoğlu şu ifadeleri kullandı: 

-Deprem olduğundan beri bir ayağınız Hatay'da bir ayağınız İstanbul'daydı. Deprem sonrası ilk günlerdeki koordinasyon boyutuna göre neden kaynaklandı? Sizin sorun analiziniz nasıl?

AFAD'ın görevlendirmesiyle birlikte İstanbul'daki bütün kurumlar olarak, Hatay korumamız var. Hatay Büyükşehir Belediye Başkanımızla, ekiplerimizle, diğer belediye başkanlarımızla ve ekiplerimizle çalışma korumamız var. Günün sonunda bu süreç, hepimiz için belki de en önemli sınavlardan bir tanesi. Çok büyük bir felaket yaşadık. Çok büyük bir üzüntü içindeyiz. Umutsuzluğumuzu ve karamsarlığımızı da mutlaka yeneceğimizden kimsenin şüphesi olmasın. İçimizde öfke var, isyan var. Ama bu duyguyu akılla ve mantıkla buluşturacağız. İnsanlığa, insanlığımıza güveneceğiz. Kol kola, omuza bu süre yaralarının sarılması için, öyle zannediyorum ki kısa, orta, uzun vadede bir seferberlik afişiyle, hep birlikte bu süreci aşmayı başaracağız. Ama doğal olarak gerçeklerle yüzleşebilirsek.

Büyük milletimizin yardımlaşma ve dayanışma toplantılarının çok emsalsiz olduğunu şu an bile hissediyoruz. El ele verince, başaramayacağımız hiçbir şeyin olmadığını da bir yanıyla hissediyoruz.

Devletimizin güçlü olduğunu unutmayacağız. Tabii bazen güçlü, hata yapmama diye bir pozisyonun ürettiğini de iddia edemeyiz. Hatalar oluyor. Belki hala yapılıyor. Ama bütün bunlar, geçmişten bugüne gelen ne var ise hatalar, eksikler; onları biraz öteleyeceğiz, daha sonra konuşacağız. Ve bu konudaki hatalarımızı, eksikliklerimizi, geçmişte bir araya gelemediğimizi ayrıca konuşacağız. Hukuki, ahlaki, insani olarak mutlaka bunları ele alacağımız günlerin de gideceğini ifade edelim.

Ama bugün ön sıraya koyacağımız şeyler var. Genellikle daha fazla hata yapılmasına izin vermemek. Her yöneticimizin birbirinden haberdar olarak, yönetici olarak, gidişini öğrenmeyi değil, ortak aklı almayı almayı, stratejik merkezi almayı hedeflemeyi hedefleyen bir tavırla hareket eğilimi. Ve bu hataları engelleyeceğiz.

Devletimizin bundan böyle tümünü zorlamadan, en etkili bir biçimde ortaya koyma zorunluluğu vardır. Devletin varlığı, milletine verdiği güvenden geldikleri hepimizdir. O zamanlar bu hassas dönemde her yetkilinin tavır, davranış, dil ve tutumlarına dikkat etme zorunluluğu vardır. Bugün yetki makamlarında bulunan herkes, devlete güveni sarsmadan hareket etmesi gerektiğini hatırlatıyor ve üzerimize düşen koruyucumuzu da almamız gerekiyor. Milletin her bir ferdine ayrım yapmadan, aynı sevgiyi, aynı saygıyı, aynı anlayışı, aynı hizmeti sunma karakterine sahip olmalıyız.

-İnternetin yavaşlatılması gibi kararlar sözkonusu oldu, siz buna karşı yargılanmalıdırlar gibi bir tepki verdiniz…Sözkonusu kararının sahadaki etkisinden bahseder misiniz?

Bu süreçte internetin yavaşlatılması meselesi, tam da o enkazın ağır anlarından birindeki o pozisyon çok acı bir karar. O kararı alan kimse, vesile olan kimlerse yargılanmalı. Kaldı ki internet meselesinin özellikle böyle bir afette ne kadar işe yaradığına birebir şahit oldum.

Başka bir acı şeyi söyleyeceğim. İnternetin var olması bir bölgede internet yokken bizim oraya mobil istasyonumuzun varmasıyla ve devreye alınmasıyla beraber enkazdan atılan mesaj depremzede yakınının cebine tek tek düşmeye başladı. Anlaşıldı ki orada yaşayan biri var ve saatlerdir mesaj atıyor... Böylesi bir iletişim hattına düşmanlık edenin aklı kıt. Bu ülkeye ve insanına kötülük yapıyor. Mecraları kötüye kullananlarla ilgili yasal düzenlemeler var. Ama topyekun şarteli kapatmak kabul edilebilir bir şey değil. Bu can kaybına da sebep olmuştur. Afet anında iletişim anında iletişim sorunu yaşamayacağız diye bir iki yıl önce taahhüt verenler mutlaka kamuoyuna hesap vermeli. Hukuken de hesap vermeli.

-Şimdi Hatay dahil genel olarak deprem bölgesinde hızlı bir imar ve inşa sürecinin başlaması için girişimler, yapılan açıklamalar var, günlerdir Hatay’da olan bir yerel yönetici olarak bu açıklamalara nasıl bakıyorsunuz?

Özellikle Hatay'ın kadim bir kent oluşu, 4 bin yıllık kent tarihine sahip oluşu, bu kentin ve diğer kentlerimizin özenli bir şekilde planlanması, önemli bir meseledir. Evet, Şehircilik Bakanlığımız, Kültür ve Turizm Bakanlığımız bu konuda ana koordinatördür. Ama bu kentin yerelliği asla unutulmamalı. Başta Hatay Büyükşehir Belediyemiz ve buranın yerel yöneticileri ile birlikte bütün yerel aktörler karar sürecine dahil olmalı. Sadece ve sadece, ‘Bize bina yeri gösterin ve yeni konutlar yapalım’ anlayışıyla, başka bir büyük hatanın, büyük yolculuğun başlangıcı tariflenmiş olur. O bakımdan biz diyoruz ki; Hatay'ın planı, bilimsel doğrular ve katılımcılık ilkesiyle hazırlanmalıdır. Ve bugün çadırı ve konteynerı konuştuğumuz yerde, hemen kalıcı konutların inşası yerine, geçici prefabrik konutların üretilmesi önemli bir zarurettir. Hatay’ımızın insanı, Maraş’ımızın insanı, Adıyaman’ımızın insanı sabreder. Yeter ki daha doğru konutlar üretilsin. Burada tek koşul vardır: Partiler üstü bir tutumla, afet sürecinde alınacak kararların, seçim vesaire gibi takvimlere endeksli birtakım vaatlere dönüşmemesi ve bu hususta söylenecek sözlerin insanların oyuyla eşleştirilmeden; 3 yıl, 5 yıl, 10 yıl sonra gurur duyacağımız temelleri attığımız şehirleri var etme amcının güdülmesi."