05 Haziran 2025 11:26
Güncelleme: 05 Haziran 2025 11:27
Halkın İklim Kanunu Kampanya Grubu, 5 Haziran Dünya Çevre Günü dolayısıyla bir açıklama yayımladı. Açıklamada, "İklim krizine ve ekolojik yıkıma karşı hak temelli, eşitlikçi, ekolojik bütünlüğü esas alan bir dönüşüm kaçınılmazdır. Bunun için de Halkın İklim Kanunu gibi halkın iradesine dayanan, gerçek anlamda adil ve bağlayıcı bir yasal çerçevenin hayata geçirilmesi gereklidir. Bizler, farklı alanlardan mücadele eden yurttaşlar, örgütler, meslek odaları, sendikalar, ekoloji ve emek hareketleri olarak, Halkın İklim Kanunu hazırlık sürecini tam da bu ihtiyaçtan yola çıkarak başlattık. Bu çağrı, sadece bir hukuk metni oluşturma çağrısı değil, aynı zamanda bir toplumsal mücadele çağrısıdır," denildi.
28-29 Haziran'da düzenlenecek Halkın İklim Kanunu Çalıştayı'nın bu sürecin önemli bir adımı olacağı vurgulanan açıklamada, Dünya Çevre Günü vesilesiyle Halkın İklim Kanunu mücadelesine katılım çağrısı yapıldı.
Açıklamanın tam metni şöyle:
"Halkın İklim Kanunu İçin Mücadeleye Çağırıyoruz!
Bugün 5 Haziran Dünya Çevre Günü.
Birleşmiş Milletler'in 1972 yılındaki Stockholm Konferansı'nda çevre hakkını kabul etmesinden bugüne kadar ekoloji mücadelesi verenler için bir durum değerlendirmesi yapılmasına vesile oluyor. Stockholm'den sonra BM tarafından 1992 yılında Rio'da gerçekleşen Dünya Zirvesi'nde BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi ile ilgili de önemli bir aşamaya geçildi. Ekolojik sorunlar ortak geleceğimiz için en önemli başlık haline gelirken BM düzeyindeki çevre hakkı ile ilgili çabalar Kyoto Sözleşmesi ve Paris İklim Anlaşması üzerinden devam ediyor. Bütün bu uluslararası toplantılar sırasında ekoloji hareketleri resmi salonlarla sınırlı kalmayarak sokaklarda da sözünü ve taleplerini dile getirdi. Bu yıl bir kez daha Rio'da resmi devlet temsilcileri yanında ekoloji aktivistleri COP30 için bir araya gelecekler. BM'nin çevre ile ilgili uluslararası çabaları iklim krizine odaklı olarak ilerliyor.
Bizler, bu resmi zirvelerin sınırlarını görerek, iklim krizi ile ilgili politikaları hükümet ve şirket temsilcilerine bırakamayacak kadar önemli buluyoruz.
Bu nedenle;
İklim krizine dair 'farkındalığı artırmak' için ilan ettiği bu günde, artık farkındalıktan çok daha fazlasını, acil ve köklü bir dönüşümün zorunlu olduğunu hatırlatmak istiyoruz.
Dünya, ekolojik yıkımın ve krizin, sermaye kaynaklı felaketlerin eşiğinde. Türkiye'de ise AKP tarafından TBMM'ye getirilen İklim Kanunu Teklifinde gördük ki, doğayı korumakla yükümlü kurumlar, bizzat doğa talanının önünü açan, şirketlerin çıkarını önceleyen politikalara hizmet ediyor. Ormanlarımız, sularımız, tarım alanlarımız, kıyılarımız, sermaye için yağmalanıyor.
İklim krizi derinleşirken alınan sözde önlemler, fosil sermayeyi koruyan ve halkı dışlayan 'yeşil yıkama' politikalarıyla sınırlı kalıyor.
Bu düzen böyle gitmez!
İklim krizine ve ekolojik yıkıma karşı hak temelli, eşitlikçi, ekolojik bütünlüğü esas alan bir dönüşüm kaçınılmazdır. Bunun için de Halkın İklim Kanunu gibi halkın iradesine dayanan, gerçek anlamda adil ve bağlayıcı bir yasal çerçevenin hayata geçirilmesi gereklidir.
Bizler, farklı alanlardan mücadele eden yurttaşlar, örgütler, meslek odaları, sendikalar, ekoloji ve emek hareketleri olarak, Halkın İklim Kanunu hazırlık sürecini tam da bu ihtiyaçtan yola çıkarak başlattık. Bu çağrı, sadece bir hukuk metni oluşturma çağrısı değil, aynı zamanda bir toplumsal mücadele çağrısıdır.
28-29 Haziran'da düzenleyeceğimiz Halkın İklim Kanunu Çalıştayı bu sürecin önemli bir adımı olacak. Herkesi, Dünya Çevre Günü vesilesiyle bir kez daha Halkın İklim Kanunu için mücadeleye katılmaya, birlikte yazmaya, birlikte dönüştürmeye çağırıyoruz.
Doğa için, halk için adalet!
Halkın İklim Kanunu'nu birlikte yazacağız!"
Mine Söğüt: ‘Ahlak Belanızı Versin’ atölyesi en çok zevk aldığım iş |
© Tüm hakları saklıdır.