Spor

WADA’dan Türkiye’ye doping şoku: 12 sporcu ceza aldı!

Rıza Kayaalp **

10 Mart 2025 17:53

Güncelleme: 10 Mart 2025 17:59

Türkiye’nin sanatla dolup taşan şehirlerinden İstanbul, Ankara ve İzmir’de bulunan tiyatro, sergi, atölye gibi etkinlikleri derleyen Haftanın Sanat Rotası, bu hafta otuz yedinci sayısıyla sizlerle. Bu haftanın derlemesinde birbirinden farklı sergiler ve tiyatro oyunları yer alıyor.

Her hafta cuma günü yayımlanan Haftanın Sanat Rotası'nda bu hafta 7-13 Haziran tarihlerindeki etkinliklerine yer veriliyor.

İşte İstanbul, Ankara ve İzmir’de sizler için derlediğimiz kültür sanat etkinlikleri:

İstanbul'da bu hafta

-Kaldırımın Bittiği Nokta / Anlaşıldığın Yerde

Galeri, yaz boyunca iki katında iki ayrı karma sergiye yer veriyor. “Kaldırımın Bittiği Nokta” başlıklı sergi, ziyaretçileri şehirle ve sokakla kurduğumuz bağı yeniden düşünmeye davet ediyor. Lennart Brede, Ramazan Can, Tuğçe Diri, Bilal Hakan Karakaya, Ardan Özmenoğlu, Daniele Sigalot, Cem Sonel ve Serpil Yeter’in eserlerini bir araya getiren seçkide sanatçılar, sokağın ve şehrin farklı noktalarından ilham alarak detaylarda saklı hikâyeleri çeşitli tekniklerle yeniden yorumluyor. 

“Anlaşıldığın Yerde” sergisi ise çiçeklenme teması etrafında dönüşüme odaklanıyor. İlhamını anonim bir söz olan “İnsan, anladığı ve anlaşıldığı insanda çiçek açar” ifadesinden alan sergi, nesnelerin deneyimlediği değişimlerin, görünmeyen potansiyelin ve zamana yayılan bir dönüşümün izlerini taşıyor. Sergi Ramazan Can, Ertuğrul Güngör & Faruk Ertekin, Bilal Hakan Karakaya, Ekin Su Koç, Ardan Özmenoğlu, Özlem Yenigül ve Hanefi Yeter’in eserlerini bir araya getiriyor. Sergi 31 Ağustos'a kadar Anna Laudel'de sanatseverlerin ziyaretine açık olacak. 

-Böylece / Sara Baruh

Sanatçının uzun bir aradan sonra gerçekleşen sergisi, hem birleşen hem de ayrışan izlekler üzerinde ürettiği yakın dönem çalışmalarını bir araya getiriyor. 

Tuvallerinde ve kâğıt eserlerinde nokta, çizgi, renk ve lekelerden oluşan enerji alanları yaratan sanatçı, bu alanları oluşturan dışavurumcu boya kullanımı, doğadan ödünç alınmış figür fragmanları ve akışkan formlar, bir soyut resim grameri içinde ve graffitiyi de anımsatan bir zindelikle hem bilinci hem de bilinçaltını harekete geçiren imgeler doğuruyor. Sanatçının eserlerini üretirken bir başlangıç noktası olarak gördüğü doğanın kendisi de sergide kendine yer buluyor. İç mekânlarda görmeye alışkın olduğumuz bitkiler, sergi boyunca onları canlı tutmak üzere tasarlanmış tam spektrum aydınlatmaların ışığıyla aşina olmadığımız biçimlere bürünüyor. Sara Baruh'un "Böylece" adlı sergisi 26 Temmuz'a kadar Bozlu Art Project'te ziyarete açık olacak. 

-365 Mevsim / Jorinde Voigt

Sanatçının pratiğinde yeni bir döneme işaret eden sergi, 2023’ten bu yana ürettiği yağlıboya resimlerini ilk kez izleyiciyle buluşturuyor. Yeni eserlerin yanı sıra, Voigt’un imzası haline gelen paslanmaz çelik heykelleri ve büyük ölçekli resimleri de sergide yer alıyor.

Zaman, mekân, hareket ve algı gibi kavramları müzik, felsefe ve fenomenolojiden beslenen bütünlüklü bir temsil sistemine dönüştüren yapıtlarıyla tanınan sanatçı uzun yıllardır mürekkep, kurşunkalem, suluboya, kolaj ve heykel gibi malzemelerle yapılandırılmış kompozisyonlar üretiyor. Bu sergisinde bakışını içe, doğrudan deneyimin kendisine çeviren sanatçı, yağlıboyayı seçerek resmettiklerini bedenselleştirdiği bir deneyim sunuyor.

-Elma Labrador Çimen

Matthew Seager ‘ın hem yazıp hem de oynadığı (In Other Words), 2017 yılında ‘The Hope Theatre’ tarafından sahnelenmeye başlamıştır. Duyulduğu andan itibaren de birçok başka ülkede farklı tiyatrolar tarafından oynanmıştır. 2023 yılında Fransa’da ‘private Theatre’ bu oyunla ‘en iyi oyun’ dahil 4 Moliere ödülü almıştır.

Bir çiftin yeniden anlatmak istedikleri 50 yıllık hikayeleri… Alzheimer hastalığıyla mücadeleye, müziğe, anılara ve birbirlerine duydukları aşka dair umut dolu, dinlemeniz için can attıkları kendi hikayeleri.

Engin Hepileri ve Nergis Öztürk’ü “Akciğer”den sonra yeniden sahnede buluşturan 75 dakikalık sarsıcı bir oyun. Elma Labrador Çimen adlı oyun 7 Haziran'da mosa Sahnesi'nde olacak. 

-Zincire Vurulmuş Prometheus

Antik Yunan Mitolojisinde yarı tanrı yarı titan, Prometheus isimli bir kahraman vardır. Dünya üzerinde karanlıkta yaşamaya mahkûm edilmiş insanları baş tanrı Zeus'un hışmından korumak ister ve ateşi çalıp insanlara armağan eder. Bu yaptığının cezası olarak da bir dağda kayalıklara zincirlerle bağlanır. Orada bir kartal tarafından her gün ciğerleri paramparça edilir. Kahramanımız her gün yeniden iyileşip yeniden o acıyı çekmeye mahkûmdur.

Ankara'da bu hafta

-Bir Delinin Hatıra Defteri

Nikolay’ın diktatör dönemlerinde hayatını sürdürmüş küçük bir devlet memurunun yaşam hikayesine odaklanan oyun, ana kahraman Popriçin’in delirmeye doğru giden yolunu anlatır. Sürdürdüğü bunaltıcı ve monoton hayata bir de üstünün kızına duyduğu tutku eklenince ortasında bulunduğu karmaşa iyiden iyiye büyür. Aksenti İvanoviç Popriçin’in dikta sistemde boyun eğmeme uğraşları ve yaşadığı psikolojik tramvalar kendisini İspanya Kralı zannetmesine kadar sürer gider ve akıl hastanesine kapatılmasıyla son bulur.

-Bir İshak'sın Bir Cemil

Hem güldüren hem de hüzünlendiren usta kalemin şimdi de 'Bir İshak'sın Bir Cemil' hikayesi baştan uyarlanmış ve hikayeye zarar vermeden sahneye taşınmış.

Ak ve kara gibi, belki iyi ile kötü gibi ama vazgeçilmez zıtlıklar hep bir arada, oyunumu 'Bir İshak'sın bir Cemil'de de öyle, biraz ak ama bir o kadar kara. İshak şehir yüzü görmemiş kalabalık sessizlikte bulunmamış biridir, fakat Cemil her kalabalığın sesine ses her karaya ak olmuştur. Şimdi ikisi de küçük bir hücrede bir umut ile yaşamaktadır. İshak umudun duygusu Cemil ise mantığı olmuş. 24 saatlik bir hikaye, 1 saatlik güldürü, fakat uzun bir süre etkisinde kalacağınız iddialı bir eser.

-Bir İdam Mahkumunun Son Günü

Bir İdam Mahkûmunun Son Günü, dünya edebiyatının ölümsüzlerinden Victor Hugo'nun (1802-1885) yirmi altı yaşında yazdığı bir gençlik yapıtıdır. Victor Hugo'nun içerik olarak bu romandaki amacı çok yalın, çok açık: İdam cezasının hem trajik, hem de saçma yanını göstermek. Onun büyüklüğünde, onun dehasında bir yazar için böyle bir savı insani ve etik boyutlarıyla sergileyerek kanıtlamak hiç de güç değil. Ama bu romanın büyük önemi başka özelliklerinden kaynaklanıyor. Bu yapıt, birinci tekil kişi ben ile yazılan romanın ilk örneği. Daha önce böyle bir yöntem bilinmiyor. Bu özelliğiyle önceleri sadece bir roman olan bu eser tarih sahnesinde birçok kez tiyatro sahnelerine taşınmıştır. Hugo Roman kahramanının adını ve işlediği suçun ayrıntılarını anlatmayarak idam cezasının insan psikolojisi üzerindeki derin etkisini, o dönem ki genel kanının aksine idamın ne kadar acımasız  ve uygarlıktan uzak bir ceza yöntemi olduğuna dikkat çekmeye çabalamıştır.

-Gece

İki insan, iki hamal, iki yitik hayat... Gece kadar karanlık bahtlarından kurtulmak isteyen iki duygu, son bir umutla çırpındıkça iyice kirlenir ve yitip giderler. Gecenin karanlığı onları bir çırpıda yutar.

-Nihayet Bitti

Nietzsche, "Beni öldürmeyen şey güçlendirir" demeden önce, bu sözleri düşünen bir adam... Kendini öldürmeye karar veren bir iş adamı, bir koca, bir çocuk, bir hasta, bir yazar ve hayal ettiği her şey olan ama hiçbirinden tatmin olamayan bir şizofren. Kendi çıkmazında debelenen, hayatına anlam arayan bir hikaye anlatıcısı. Bu oyunda, onun kendi hikayesini dinleyeceksiniz.

Peter Turrini’nin Nihayet Bitti adlı eseri, bireyin içsel mücadelelerini, yaşamı sorgulamasını ve kaçınılmaz sona doğru gidişini çarpıcı bir şekilde sahneye taşıyor. Karakter, hayatın derinliklerinde sayarken, bin'e kadar ulaşacak ve her şey bir anda değişecek. Hayat, ölüm, yalnızlık ve umutsuzluk arasında gidip gelen bu hikaye, izleyenleri kendi iç dünyalarına dönmeye davet ediyor.

İzmir'de bu hafta

-Uykusuz Bir Rüya, Salim

Salim; Adana’da ailesi ile yaşarken, İstanbul’a amcasının yanına gönderilir. Amcasının kebapçı dükkânında çalışırken, şahit oldukları onu geri dönüşü olmayan bir yola sürükler. Çocukluğundan bu yana en çok bildiği duygu olan çaresizlikle tekrar baş başa kalan Salim’e kaderi bir oyun daha oynamıştır. Salim de izleyiciye sorar: Keşke mi daha zordur kader mi?

-Jean Darc’ın Öteki Ölümü

Tarih, Jean D’arc’ın ateşle sonlanan hikayesini çoktan yazdı. Peki ya sonrası? Jean D’arc’ın öteki ölümü kutsal bir misyonla yola çıkan bir kadının’ kendini zamansız bir sorgu odasında bulmasıyla başlıyor. İnanç, kimlik ve kahramanlık kavramları beklenmedik sorulara, tuhaf yüzleşmelere ve bolca yanlış anlaşılmaya maruz kalıyor. Ciddiyetin kıyısında gezinen bu kara komedi, geçmişle bugünü birbirine dolarken izleyicisini hem düşündürüyor hem de gülümsetiyor.

-Karanlık

Babalarının ısrarı üzerine dağ evinin davetinde bir araya gelen dört kardeş ve genç üvey anneleri gizemli bir cinayetle karşı karşıya kalırlar. Babaları yatağında sırtında kocaman bir bıçakla ölü bulunur. Şeytanın kıyamet gününe kadar vakti var, katil içlerinden biri ama neden? Cinayet aydınlanırken sizi soluksuz bir psikolojik bir gerilim bekliyor olacak.  

-Bir Garip İnsanlık Hâli

Kasabadan şehre taşındıktan sonra okuyup büyük adam olan Fikri, gün gelir tekrardan başladığı yere geri döner. Dedesine olan son vazifesini yerine getirmek amacıyla geldiği yerde, bıraktıklarını bıraktığı gibi bulamaz.

Arabaların arkasından havlaya havlaya, her esen rüzgarda savrula savrula içindeki boşluğu doldurmaya çabalar, çabalar, çabalar...

-Bi' Oyun Var

Bir göç hikayesi... Yuvadan, aşktan, hayallerden. Ve bitmeyen bir umut doğurur her göç. Artık inadına yaşamak lazım. Tiyatrolarda temizlik işçisi olarak çalışan bir kadın Hörü. Seyirci ile Bulgaristan'dan zorunlu göçünü, annesini, büyük aşkını, kitapları ve umutları paylaşıyor. Bir söyleyip iki gülen, gözyaşlarını verdiği sözler için tutan bir kadın. Hörü, aklı, vicdanı, sözü olan tüm kadınlardır.

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştir