Politika

Gezi panelinde 'proje mi, eylem mi' tartışması

Konuşmacılar, muhalif kesimlerin 'eylem odaklılıktan' çıkarak, 'proje odaklılığa' geçmeleri gerektiğini söylediler

25 Ekim 2013 23:02

Gezi Direnişi sonrasında şekillenen semt forumlarından Zekeriyaköy Forumu, “Gezi ve sonrası”nı mercek altına alan geniş katılımlı bir panel düzenledi. “Gezi ve sonrası tahayyül dünyamız: Türkiye’deki sivil toplumsal alan için olası fırsatlar ve tehditler” adını taşıyan panele katılan akademisyenler, iktidar muhalifi kesimlerin siyasi arayışlarını “eylem odaklılıktan” çıkararak, demokratik kültürü geliştirip, katılımcılığı artıracak bir “proje odaklılığa” taşımaları gerektiğinin altını çizdiler.

Sarıyer Demirciköy Kültür Merkezi’nde dün akşam gerçekleştirilen panele konuşmacı olarak Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi (Radikal Gazetesi Yazarı) Doç. Dr. Koray Çalışkan, Marmara Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi (Taraf Gazetesi Yazarı) Doç. Dr. Yüksel Taşkın ve Koç Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi (T24 Yazarı) Yrd. Doç. Dr. Erdem Yörük katıldı.

“Gezi Direnişi”nin Türkiye açısından sonuçlarını yorumlan ve tahayyül dünyası üzerinde nasıl etkilerde bulunduğunun cevabını arayan panelistlerin ortak mesajı, “Gezi Bitti, meşruiyeti önemseyen, samimi ve naif yapısıyla önemli bir inanç tazeleme aracıydı ve hedeflediğini de başardı. Şimdi ileriye bakma ve gerçekleştirilebilir projeler, çabalar ortaya koyma zamanı” oldu.

Moderatörlüğünü Akdoğan Özkan’ın yaptığı panelde konuşan Doç. Dr. Yüksel Taşkın, Türkiye solunun inandığı şeylerin hayattaki somut karşılığını üretmek konusundaki zayıflığına dikkati çekerek, “şimdi seçimler var, istenilen sonuç alınamazsa, ‘Gezi’de güzel bir rüzgar yakalamıştık, olmadı’ deyip hayıflanacak mıyız” diye sordu. Taşkın, Solun artık inandığı şeyleri somut hayatta inşa etmesi ve “pratopyalara” sahip olması gerektiğinin altını çizdi.

Yüksel Taşkın şöyle konuştu: “Bunlara ‘pratopya’ yani pratik olarak gerçekleştirilebilir ütopya diyebiliriz. Bu tür fırsatları kaçırmayalım. Bir tarafımız reel politikada olmalı, çünkü orada çok önemli makro şeyler var. Orayı ihmal edemeyiz. Ama daha uzun soluklu derdimiz de olmalı. Bu derdimiz için de özveride bulunup zaman ayırmalıyız. İslami kesimde, örneğin Bursa’da bir iş adamları grubu kalkıp Azerbaycan’da bir okulu finanse ediyor. Belki bunu eleştirebilirsiniz, ama onun alternatifini yapmadığınız sürece öfkeli bir şekilde homurdanmakla kalırsınız. Bizler epeyce geç kaldık. Özellikle eğitim alanında çok büyük mücadeleler bekliyor bizi.”

Yrd. Doç. Dr, Erdem Yörük ise, AKP’nin başarılı bir siyasi strateji ile kendi kitlesini konsolide ederek toplumsal kutuplaşmayı artırdığının altını çizdi.  Yörük, Gezi’de şekillenen muhalif kitlenin üzerlerine yapışan “elitist” algısını kırması ve bir katılımcı demokrasi modeli yaratması gereğini dile getirdi.

Yörük, statü grubu şeklinde bir görüntü çizen “Gezicilerin” sınıfsal tabanını genişletmeleri ve farklı saiklerle AKP ile özdeşleşmiş kesimleri dağıtacak bir strateji izlemesi ihtiyacına da vurgu yaptı.

Yörük şunları söyledi: “AKP’nin konsolide olmuş kitlesini bu şekilde parçalamaya en uygun adaylardan birinin HDP olduğunu düşünüyorum. HDP, BDP ile 2007’den beri ittifak yapan çeşitli sosyalist parti ve grupların bir araya gelerek oluşturduğu bir parti. Bunun yanı sıra, Kürtleri, Alevileri, LGBT, anti-kapitalist Müslümanları da içeriyor. Kürt meselesinin sosyolojisine bakarsak neden Kürtlerin önemli olduğunu görürüz. Çünkü AKP’nin yapmaya çalıştığı şey Kürt hareketini sınıfsal bağlamından kopartıp, Kürtlüğe, etnik bir pozisyona sıkıştırmaktır. Oysa 1990’lardan sonra zorunlu göç Türkiye’nin sınıfsal yapısını değiştirdi. Kürtler işçileşirken Türkiye işçi sınıfı da Kürtleşti. O nedenle aslında sınıfsal bir temeli olan Kürt meselesinin işçilerle, kadınlarla, öğrencilerle, eşcinsellerle bağlantısını kurmak gerekiyor. Gezi sonrası siyasi tahayyül deyince benim aklıma bu geliyor.”

Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi (Radikal Gazetesi Yazarı) Doç. Dr. Koray Çalışkan ise, siyasetin aslen mecliste yapıldığını belirterek, “Gezi bitti. Zaten siyaset hep parkta yatmak olmamalı. Siyaset mecliste yapılır, kent meclisinde, ilçe meclisinde yapılır. Bunu başaramadığımız, bir parti otoriterliği örgütlediği için kendimizi parkta bulduk,” dedi. Çalışkan şunları söyledi: “Kürtleri ezmeye çalışan devlet şimdi herkese döndü. Biz yeni Kürtleriz artık. Ve mücadele laik merkez ile İslamcı merkez arasında artık. Bu nedenle yerel seçimler çok önemli. Çünkü oyunun kuralını belirleyecek. Gezi’de alınıp tutulan nefes 30 Mart’ta verilecek, gördüğüm bu. Tekrar kendimizi Gezi’de bulmamak için hep beraber çalışmamız gerekiyor. Ama yerel seçimlerde adres CHP olmalıdır.”

Panel, tüm konuşmacılara teşekkür beratı verilmesiyle sona erdi. Kamuoyu gündeminde önemli yer tutan kimi konuları mercek altına almayı hedefleyen Zekeriyaköy Forum, “Perşembe Buluşmaları” kapsamında kasım ayında da “Seçimler ve Demokrasi” konulu bir panel düzenleyecek.