Gündem

Gezi davasında tutuklananlar cezaevinden konuştu: Dimdik ayakta duruyoruz

Çizim: Murat Başol

02 Mayıs 2022 14:13

CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, Gezi davasında hapis cezası alan Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater ve Mine Özerden ile Bakırköy Kadın Cezaevinde yaptığı görüşmenin ardından onların mesajlarını aktardı. Yapıcı, Çakırözer aracılığıyla gönderdiği mesajında, "2014 yılında açılan davada biz beş kişi beraat ettik. Ve o beraat kararı kesinleşti. O yüzden eski Roma’dan beri evrensel kural olan ‘Non Bis İdem’ ilkesine göre aynı suçtan tekrar yargılanmam mümkün değil. Büyük hukuksuzluk" dedi. 

CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, Gezi davasında 18 yıl hapis cezası alan ve İstanbul Bakırköy Kadın Cezaevi’nde kalan Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater ve Mine Özerdem ile görüştü.

Çakırözer’in Bakırköy Cezaevi’nde ziyaret ettiği Özerden, Yapıcı ve Mater şu mesajları verdi:

Mine Özerden: “Hukuk katledilerek tamamen haksız bir biçimde tutuklandık. Hukukun gücü değil, gücün hukuku çalışıyor. Bir hakim net biçimde burada suç yok, delil yok beraat etmeleri gerekir derken, AKP’den aday adayı olmuş diğer hakim bize en ağır cezaları veriyor. Bu nasıl adalet? Tiyatro bile diyemeyeceğimiz bir müsamere bu yaşanan ve bize yaşatılan! Ayrıca garibimize giden bir başka husus daha var. Bakın 61. Hükümetin tüm bakanları, işte Arınç’ı, Çiçek’i, Babacan’ı Davutoğlu’su bu davada mağdur olarak karşımızda. Toplam 740 müşteki var. Hiçbiri ama hiçbiri de şikayetini geri çekmiş değil. Siyasetçilerin de biraz onurlu olmasını bekliyor insan.”

"Aynı suçtan tekrar yargılanmam mümkün değil"

Mücella Yapıcı: “Yaşlansak da gönül aynı gönül! Mücadeleye devam! Dimdik ayakta duruyoruz. Herkesin Bayramını kutluyorum. Mahkeme aşamasında da söyledim. Bir daha söylüyorum: 2014 yılında açılan davada biz beş kişi beraat ettik. Ve o beraat kararı kesinleşti. O yüzden eski Roma’dan beri evrensel kural olan ‘Non Bis İdem’ ilkesine göre aynı suçtan tekrar yargılanmam mümkün değil. Büyük hukuksuzluk. Kaçma şüphemiz var diye tutukladılar. Oysa ben dava sürerken üç kez yurtdışına toplantılara gittim. Kaçacak olsam kaçardım.”

"Almanya’daki işimi, projemi bırakıp geldim, şimdi diyorlar ki kaçma şüphesi var"

Çiğdem Mater: “Çok haklı olduğumuzu bildiğimiz için burada cezaevinde çok iyiyiz. Toplumun genelinden de destek görüyoruz. Bizi sarıp sarmaladıklarını hissediyoruz. Ama bu mesele sadece bizim meselemiz değil. Türkiye’nin hukuku ile ilgili. Yani herkesin paylaştığı ortak duygu şu: Bu yaşananlar bir gün bizim de başımıza gelebilir! İşte o yüzden bu sadece Osman’ın Mücella’nın Çiğdem’in, bu 8 kişinin meselesi değil. Türkiye’nin hukuk mücadelesi, adalet mücadelesi. Bakın ben Almanya’daki işimi, projemi bırakıp geldim. Girişte pasaportumun elimden alınacağını bilerek döndüm. Şimdi diyorlar ki kaçma şüphesi var onun için tutukluyoruz. İşte bu zihniyeti kabul etmiyorum ve tutukluluğumuza her yargı organında itiraz edeceğiz.”

Çakırözer, Yapıcı’nın 71 yaş gününü kutladığını aktararak, şunları söyledi:

“Yeni yaşına ve bayrama bu insanların cezaevinde girmesi büyük adaletsizlik ve hukuksuzluk. Ayrıca kendileri Türkiye’de milyonların kendi haklarında verilen bu adaletsiz cezaya tepkiyi izlemekte. Türkiye’nin Gezi’ye sahip çıkmasından memnunlar. Buradan bir kez daha söylemek isteriz ki ‘Yurt dışına kaçma şüphesi var’ denilerek burada tutulmaları, hem 18 yıl hapis cezasına çarptırılmaları hem de karar kesinleşmeden şu anda burada tutulmaları büyük bir hukuksuzluk. Bir an önce özgürlüklerine kavuşmaları gerekir. Bu insanlar yargılama sürerken dahi yurt dışında toplantıları varsa gittiler ve geldiler. Mesela Çiğdem Mater Almanya’dayken dava nedeniyle geldi. Mücella hanım bu süreçte iki, üç kez yurt dışına çıktı.

O yüzden bu insanların şimdi ‘Kaçma şüphesi’ var denilerek tutuklanıyor olmaları, ailesinden, sevdiklerinden mahrum bırakılması kabul edilemez. Gezi direnişinden suç çıkarma çabası nafiledir. O yüzden insanlarımız hapiste çürütmek yerine bir an önce özgürlüklerine kavuşturmalıyız. Bu haksız, hukuksuz, adaletsiz yargılamaların son bulması ve Gezi’den suç yaratma çabasından da artık vazgeçmek gerekir. Siyasi yargılamalar ve düşünce suçluları Türkiye’nin ayıbıdır. Türkiye’nin itibarına zarar vermektedir. Artık Türkiye bu ayıbından kurtulmalı. Düşünce suçları artık Türkiye’de son bulmalıdır.” (ANKA)