Gündem

Fişek Enstitüsü: Çocuk işçilik gerçekte bir devlet politikasıdır

TÜİK verilerine göre 15-17 yaş grubundaki çocukların iş gücüne katılım oranın yüzde 21.1

18 Nisan 2020 20:56

Fişek Enstitüsü Çalışan Çocuklar Bilim ve Eylem Merkezi Vakfı, “2019 Yılı Çocuk Emeği Değerlendirme Notu”nu paylaştı. Çalışma Ortamı Dergisi Nisan sayısında yer alan değerlendirme notunda, Türkiye’de saha çalışmaları dışında çocuk işçilik konusunda bilgi edinilebilecek bir verinin bulunmadığına dikkat çekiliyor. Çocuk işçiliğinin sınıfsal bir sorun olarak ele alındığı değerlendirmede, kayıt dışılığın çıraklık sistemi ile gizlendiği belirtilerek, “Çocuk işçilik gerçekte bir devlet politikasıdır dersek yanlış olmaz” diye ifade ediliyor.

Çocuk işçilik konusunda yürütülen faaliyetlerdeki sorunlara dikkat çekilen değerlendirmede; nicel durum, çocuk işçilik olgusunun ele alınma biçimi, mücadele politikaları ve çözüm önerileri sorgulanıyor.

“TÜRKİYE’DE ÇOCUK EMEĞİ KAYIT DIŞILAŞMAKTADIR”

Evrensel'den Burcu Yıldırım'ın haberine göre Türkiye’de, TÜİK anketleri ve SGK istatistikleri dışında çocuk işçiliği konusunda bütün yaş gruplarını kapsayan güncel bir veri bulunmadığına dikkat çekilen değerlendirmede, uzun süreler çalışan ve kayıt dışı çalışan çocukların artarak iş kazalarında hayatını kaybettiği belirtiliyor. Resmi olarak öğrenci konumunda olan ancak fiiliyatta çırak olarak çalışan çocuklar, kötü koşullarda daha ucuza çalıştırılan sığınmacı çocukların bilgisinin ise saha çalışmalarıyla ortaya konduğu ifade ediliyor. 

Yine 2018 TÜİK verilerine göre 15-17 yaş grubundaki çocukların iş gücüne katılım oranın yüzde 21.1’e ulaştığı bilgisi verilirken şu ifadeler yer alıyor; “15 yaş üzerindeki çalışan çocuklar arasında neredeyse kayıt dışılık esas, kayıtlı çalışma istisna durumundadır. Oysa ki SGK kayıtlarına göre Türkiye’de kayıtlı çalışan çocuk sayısı azalmaktadır. Bunun anlamı açıktır: Türkiye’de çocuk emeği kayıt dışılaşmaktadır”. 

Kayıt dışılığın en yüksek olduğu sektörün tarım olduğu ve çocuk istihdamının ağırlıklı olarak 1-9 işçi çalışan işyerlerinde yoğunlaştığı ayrıca 50’den fazla işçi çalıştıran işyerlerinde bile çocukların neredeyse yarısının (yüzde 44,5) kayıt dışı olduğu paylaşılıyor. Çocukların çalışması, işsizlik ve tek kazanımlı aile modeli ile açıklanırken düşük kadın istihdamı ve yüksek işsizlik süreci ile de artacağı öngörülüyor.

"Çocukların yüzde 53.36’sı haftada 40 saatten fazla çalışıyor"

Türkiye’de çalışan çocukların yüzde 53.36’sının yasal çalışma süresi olan 40 saati geçtiği belirtilen değerlendirme notunda, “Çalışan çocukların iş kazası geçirme oranı yetişkin işçilerden bariz bir şekilde daha yüksektir. 2018 yılında 67, 2019 yılında ise 29’u 14 yaş ve altında olmak üzere yine 67 çocuk işçi, ölümlü iş kazalarının kurbanı oldu” ifadeleri yer alırken çocuk işçilik olgusunun nicel boyutlarıyla ortaya ortaya konmadığı ve verilerin çıraklık sistemi ile gizlendiği belirtildi. Paylaşılan notta, SGK’nın 2017 verilerine göre ülke genelindeki çırak sayısının ise 368 bin 373 olduğu ayrıca belirtiliyor. 

"Çocuk işçiliğini asıl var eden kapitalist üretim biçimi"

Çocuk işçiliğinin çocuk kategorisi ya da başlığı altında genellenemeyecek sınıfsal bir sorun olduğu ve bu konuda birden farklı kuramlara yaslanıldığı ifade edilen değerlendirmede, “Çocuk işçiliğin nedeni olarak gösterilen sorunlar, analiz edilmeksizin verili olarak ve mekanik bir yaklaşımla sıralanmaktadır. Örneğin işsizlik, yoksulluk, göç, kayıt dışı istihdam vb olgular neredeyse her çalışmada çocuk işçiliğin temel nedenleri olarak gösterilmektedir. Asıl neden bu olguları var eden kapitalist üretim biçimi ve onun ortaya çıkarmış olduğu eşitsizliklerdir. Bu olgular irdelenmeksizin çocuk işçiliği her yerde ve her zamanda aynı niteliğe sahipmiş ve de ansiklopedik tanımlamalarla ifade edilebilirmiş gibi sunulmaktadır” deniliyor. 

"Ortaya atılan çözüm ve öneriler dilek ve temenniden ibaret"

Çocuk işçilik tartışmalarında çözüme ilişkin gündem ve önerilerinin sorunlu çalışmaların ise son derece yetersiz olduğu ifade edilen notta şunlara değiniliyor; “Ortaya atılan çözüm önerileri, büyük oranda, sorunların kim ya da kimler tarafından, ne zaman, nasıl ve ne şekilde hayata geçirileceği muğlak birtakım reçetelerden hatta dilek ve temennilerden oluşmaktadır”. 

Çocuk işçiliğini önlemek için devletin 2017-2023 dönemini kapsayan Çocuk İşçiliği ile Mücadele Ulusal Programı yürürlüğe koyduğunu ancak o gün bugündür bir bilgi notu dahi paylaşılmadığı belitirlen değerlendirmede, “Çocuk işçilik gerçekte bir devlet politikasıdır dersek yanlış olmaz. Çocuk işçiliğin önlenmesi şöyle dursun adı geçen Program’da yoksul çocukların çıraklık sistemine yönlendirilmesi resmi bir politika olarak belirlenmiştir” ifadeleri yer alıyor.

Çocuk işçiliği konusunda muhalefet partilerince verilen soru önergelerinin ise olayın aydınlatılması, takip edilmesi ve bir politika oluşturulmasından çok partinin emek çalışmaları kapsamında yürüttüğü çerçeve üzerinden ilerletildiğine dikkat çekilirken sınıfsal sorun olarak tanımlanan çocuk işçiliğine ise sendikaların ilgisizliği eleştiriliyor.