Gündem

Artık bizim zamanımız!

Artık yıllardır benden de çıkan ve anonim olan şarkımızın son dizeleri şöyle devam eder; "Sonunda YETER dedik. Bir daha susmayana dek…" Bunu bilmiyor olabilir muktedirler, bilhassa muktedir erkekler! Ama biz çok iyi biliyoruz, hem de çok iyi! Sonunda yeter dedik ve bir daha susmayacağız.

26 Temmuz 2020 23:30

Filiz Kerestecioğlu*

Susmamız oturmamız,
Hep boyun eğmemiz,
Hayatı seyretmemiz
İstendi bugüne dek…

Kadınlar Vardır
Kadınlar vardır
Kadınlar Her Yerde…

Yıl 1987. Bu şarkıyı yazıp, bestelediğim zaman, yani bundan tam 33 yıl önce.

Bir hâkimin mahkeme kararına hiç utanmadan "Kadının karnını sıpasız, sırtını sopasız bırakmamak gerek der atasözümüz" diye yazdırdığı yıl!

Sıpalarınız da, sopalarınız da vız gelir bize vız diyerek isyan ettiğimiz yıl! Ve kadınlarda bu isyan potansiyelinin görüldüğü, bizim de kendimizde bu potansiyeli büyük bir coşkuyla keşfettiğimiz yıl.

"Ama kadınlar Kazlıçeşme, Zeytinburnu'nda, daha çok da Doğu'da eziliyor. Siz ezilmiyorsunuz ki! Onlar için yürüsenize"lere karşı kimsenin kurtarıcısı olmayacağımızı, erkeklerden akıl almamayı, tüm kadınların ortak sorunlarını, toplumsal cinsiyet rollerini keşfettiğimiz yıl ve yıllar…

Kendi civarımızdaki erkeklerin, bir de "feminist sempatizanı" olanların, nasıl canımızı yaktıklarını; kadın kurultayına, mitinglere sızıp, arkadan sufle veren erkekleri; yargının köküne kadar içselleşmiş cinsiyetçiliğini, ifade alan hakimlerin cinsel saldırıları kendi "zevkleri" için defalarca anlattırdıklarını, polis tecavüzüne uğramış ayakta bile duramayan kadınların oturarak ifade vermesine, bir su içmesine rıza göstermeyen yargı mensuplarını; tecavüze uğradıktan sonra doğurduğu çocuğunu alıp kaçan Güldünya'yı sokak ortasında kurşunlayan aile meclisini, onu hastanede dahi koruyamayıp ölümüne neden olan emniyet mensuplarını; seks işçilerine tecavüz halinde cezada indirim uygulayan, kadının çalışmasını kocanın iznine bağlayan, velayette söz hakkını babaya veren, mülkiyeti erkeklere bahşeden, kadın emeğini yok sayan yasaları; cinsel saldırı halinde saldırganla mağduru evlendirerek faili, hatta birden çoksalar failleri kurtaracak yasa maddeleri yazan "yoksa ne olacak bu kızların hali" diyen profesörleri; "Eşitlik fıtratımızda yok" diyen siyasetçileri ve daha nicelerini gördük!

33 yıl çok yollar yürüdük, çok engeller aştık.

Birbirimizi daha yakından tanıdığımız, dayanışmayı öğrenip büyüttüğümüz nice yılları yaşadık bu süreçte. Çok öğrendik biz, çok büyüdük, caddelere, sokaklara sığmadık, sığınaklar, dernekler kurduk, mahkeme salonlarını doldurduk, yargı kararlarının o cinsiyetçi kodlarını etkilemeyi, yasaları değiştirmeyi başardık. Örtülü/örtüsüz, iffetli/iffetsiz ayrımına son! Bedenimiz, emeğimiz, kimliğimiz bizimdir dedik. Kadın meclisleri kurduk, özünde her türlü başkanlığa karşı olsak da eşbaşkanlık sistemini oluşturduk. "Kol kırılır yen içinde kalır"ın yenlerini uluorta saçtık ortaya. Erkek dayanışması ve özgüveniyle bilinmez, görünmez sandıkları tacizleri, istismarları; "ispat yükü yer değiştirmeli, kadın beyanı esastır" diyerek ortaya çıkardık, dengeleri sarstık.

Yani yaşamı seyretmedik, direndik ve yaşadık. Dönüştürdük, değiştirdik, mücadele ettik, etmeye de devam ediyoruz. İşte sıkıntıları, dertleri bundan! Yani "mağdur kadın" bir nebze makbul olabilir ve mağduriyet yine onların bildiği yollarla "giderilmeye" çalışılabilir. Bazen "kınarlar", bazen "analarımız bacılarımız; sizin ananız, bacınız yok mu" derler! Bazen Avrupa fonları gerekir, bazen "demokratik bir işbirliği" ve bir şeyler yapılır, bizim ilmek ilmek yollarını ördüğümüz İstanbul Sözleşmesi'yle, yine milliyetçi hamasetleri de kullanarak övünülür.

Ama bir yere kadar! O "bir yer" onların durmamızı istediği yerdir! Mağdur, makbul kadın/makbul olmayan, mücadele eden, talep eden kadın ayrımı burada başlar; dur deyince durmadığınızda…

Durmak istemesek de biz yüzyıllarca epey durdurulduk! O yüzden bi yana çekilin beyler! Durmayacağız, kararlıyız.

Artık yıllardır benden de çıkan ve anonim olan şarkımızın son dizeleri şöyle devam eder;

"Sonunda YETER dedik
Bir daha susmayana dek…"

Bunu bilmiyor olabilir muktedirler, bilhassa muktedir erkekler! Ama biz çok iyi biliyoruz, hem de çok iyi! Sonunda yeter dedik ve bir daha susmayacağız. İşte bu yüzden de sevgili dostum Şirin Tekeli'nin dediği gibi "21.YY kadın yüzyılı olacak", kadınların mutlu ve özgür yaşadığı bir dünyayı inşa edecek ve daha nice şarkılar yazacağız…


*HDP Ankara Milletvekili, TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu Katip Üyesi.