Dünya

Meksika'da obeziteyle mücadele kapsamında okullarda abur cubur satışı yasaklandı

Meksika'da obeziteyle mücadele kapsamında okullarda abur cubur satışı yasaklandı

30 Mart 2025 15:01

Güncelleme: 30 Mart 2025 15:04

T24 Haber Merkezi

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, NATO Dışişleri Bakanları Gayriresmi Toplantısı sonrası açıklamalarda bulundu. Dışişleri Bakanı Fidan, İstanbul'da yapılması planlanan Rusya-Ukrayna barış görüşmesine ilişkin olarak "Başlı başına bu ziyaretler dahi barış için gerekli iradenin nihayet ortaya çıkmakta olduğunu göstermekte. Tarafların pozisyonları arasında uyum sağlandığı ve güven tesis edildiği takdirde barış yolunda çok önemli bir adım atılmış olacak. Ben umutlu olmamız için yeterince sebebimizin bulunduğuna inanıyorum" dedi. Bakan Fidan, ABD'nin Suriye'ye yönelik yaptırımların kaldırılmasına karar vermesine ilişkin olarak da açıklamalarda bulunarak bugün ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ve Suriye Dışişleri Bakanı Esad Hasan Şeybani ile üçlü bir görüşmesinin olacağını duyurdu. Fidan, dün Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'da yapılan görüşmede liderler düzeyinde alınan kararların üçlü Dışişleri Bakanları toplantısında ele alınacağını açıkladı. 

Fidan'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle: 

"Antalya'daki görüşmelerimiz NATO'nun Avrupa-Atlantik güvenlik mimarîsindeki başat rolünü teyit etmiş durumda. Avrupa'nın güvenliği NATO'dan ayrı düşünülemez. Bu çerçevede NATO ittifakının en büyük ikinci ordusuna sahip olan Türkiye askeri yetenekleri ve savunma sanayi altyapısıyla Avrupa güvenlik mimarîsinde son derece önemli bir rol oynamaya devam edecektir.

Söz konusu mimarî günümüz şartları ışığında yeniden şekillenmektedir. Böylesi bir dönemde beklentimiz güvenlik alanındaki tüm adımların gereksiz tekrara, ayrışmaya ve NATO'dan kopuşa izin verilmeden atılmasıdır. Bu hususları hem toplantılarda hem de ikili görüşmelerimizde gündeme getirdik.

Bildiğiniz gibi Avrupa Birliği de son dönemde savunma sanayii alanında birtakım girişimlerini duyurmuş durumda. Bu girişimler ancak NATO'nun tüm üyelerine açık olduğu takdirde amacına hizmet edecektir. Bu konuda AB üyesi müttefiklerden beklentimiz savunma sanayii iş birliği planlarının müttefikler arasında kısıtlama olmaksızın yürütülmesi ve çalışmaların NATO'yu tamamlayıcı bir nitelik taşıması. AB'nin bu gayretleri Türkiye gibi AB üyesi olmayan Avrupalı müttefiklerin sürece tam katılımıyla başarıya ulaşabilir. 

Rusya-Ukrayna barış görüşmeleri: "Umutlu olmamız için yeterince sebep var"

Antalya'daki gündemimizde küresel ve bölgesel meseleler de vardı. Rusya ve Ukrayna arasındaki savaşın bitirilmeye dönük çabalar bildiğiniz gibi yoğunlaşmış durumda. Her iki ülkeyle de güçlü ikili ilişkilerimiz bulunuyor. Türkiye olarak Ukrayna'nın bağımsızlığını, egemenliğini ve toprak bütünlüğünü destekliyoruz. Biz savaşın başından bu yana adil ve kalıcı barışa ancak müzakere yoluyla ulaşılabileceğini savunduk. 2022'de olduğu gibi doğrudan müzakerelere ev sahipliği yapmaya hazır olduğumuzu ifade ettik. 

Bugün Ukrayna Cumhurbaşkanı Sayın Zelenski, Ankara'da Sayın Cumhurbaşkanımız'la görüşme halindeler. Rusya'dan teknik bir heyet İstanbul'da bulunuyor. Keza Amerikan heyeti de İstanbul'a gelmiş durumda. Dışişleri Bakanı Sayın Rubio da Antalya'da, burada bizimle beraberler. Basın toplantısından sonra da kendisiyle görüşeceğim. Başlı başına bu ziyaretler dahi barış için gerekli iradenin nihayet ortaya çıkmakta olduğunu göstermekte. Tarafların pozisyonları arasında uyum sağlandığı ve güven tesis edildiği takdirde barış yolunda çok önemli bir adım atılmış olacak. Ben umutlu olmamız için yeterince sebebimizin bulunduğuna inanıyorum şahsen. İnşallah adil ve kalıcı bir barışa ulaşılacaktır. 

"Suriye konusunda çalışmalarımızın sonuç vermekte olduğu görmek memnuniyet verici"

Bugün mevkidaşlarımla Suriye'deki yeni döneme ilişkin görüş alışverişinde bulunduk. Suriye'nin istikrar ve güvenliğinin sağlanmasının bir öncelik teşkil ettiği konusunda da mutabıkız. Söz konusu hedefe ulaşılmaması küresel düzeyde sorunlar ortaya çıkartacaktır. Bu nedenle Suriye'nin karşı karşıya olduğu sorunları aşması ve ülkenin yeniden imarı için ortak bir çaba sergilenmesi gerekmektedir. Biz Türkiye olarak Suriye'nin uluslararası topluma daha fazla entegre olması için çalışmaya devam ediyoruz. 

Geldiğimiz aşamada bu çalışmaların sonuç vermekte olduğunu görmekten memnuniyet duymaktayız. 

ABD-Suriye-Türkiye üçlü Dışişleri Bakanları toplantısı

Dün Riyad'da ABD Başkanı, Suriye Cumhurbaşkanı ve Suudi Arabistan Veliaht Prensi bir araya geldiler. Toplantıya Cumhurbaşkanımız da çevrimiçi olarak katıldılar. Bu toplantı Suriye'ye yönelik yaptırımların kaldırılması yönünde atılmış önemli bir adımdır. Bugün ABD Dışişleri Bakanı Sayın Rubio ve Suriye Dışişleri Bakanı Sayın Şeybani ile üçlü bir toplantı yapacağız. Gündemdeki konuları daha detaylı şekilde ele alma imkanımız olacak. 

Öte yandan İsrail'in hiçbir geçerli mazerete dayanmayan saldırıları Suriye'ye ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. Suriye'nin istikrarsızlığa sürüklenmesi kimsenin faydasına değildir. Suriye'nin tüm bileşenlerinin esenlik ve güvenliği merkezî hükümetin sorumluluğundadır. Şam yönetimi de görevi üstlendiği ilk günden itibaren kapsayıcılık konusunda titiz davranmaktadır. Aynı şekilde Suriye, DEAŞ dahil tüm terör örgütleriyle mücadele konusunda kararlı bir tutum sergilemektedir. Uluslararası toplum bu yaklaşımı desteklemelidir. Biz bazı bölge ülkeleriyle beraber Suriye'nin DEAŞ'la mücadele kapasitesini güçlendirmek için gerekli adımları atmaya başladık. 

Antalya'daki ikili görüşmelerimizde Gazze'deki durumu da ele aldık. GAzze'de ateşkesin sağlanması ve insani yardımların kesintisiz girişi her zamankinden daha önemli bir hale gelmiştir. Ateşkese bölgedeki gerginliğin azaltılması diplomatik girişimlerin önünün açılması için de ihtiyacımız var. Hamas'ın ABD vatandaşı rehineyi serbest bırakması önemli bir adımı teşkil etmektedir. Türkiye olarak bölgesel barış ve istikrarın tesisi için ateşkese yönelik tüm çabaları desteklemeye devam edeceğiz. Ateşkesin ardından Gazze'nin yeniden imarı ve iki devletli çözümün tesisi için de üzerimize düşeni yapmaya hazırız. 

Son günlerde ülkemizin merkezinde yer aldığı nadir rastlanan bir diplomasi yoğunluğuna tanıklık ediyoruz. NATO Dışişleri Bakanları toplantısı da bu trafiğin en önemli unsurlarından birini oluşturdu. Bu toplantıya ev sahipliği yaparak NATO'ya ve Avrupa güvenliğine, Avrupa-Atlantik güvenliğine atfettiğimiz önemi bir kez daha göstermiş olduk. Önümüzdeki yıl NATO Zirvesi de inşallah liderler düzeyinde Türkiye'de yapılacak. Türkiye olarak NATO'daki sorumluluklarımızı yerine getirmeye ve ittifakın güçlendirilmesine katkı sağlamaya devam edeceğiz. Hem bölgesel hem de küresel barışın tesisi için çabalarımızı devam ettireceğiz. 

Toplantımızın NATO'nun birlik ve dayanışmasını pekiştirmesi temennisiyle hepinize teşekkür ediyorum."

Rusya-Ukrayna arasındaki olası İstanbul görüşmesi

Dışişleri Bakanı Fidan, ABD merkezli The Washington Post'un "Ukrayna-Rusya arasında İstanbul'da gerçekleştirilmesi öngörülen müzakerelerle ilgili son durum nedir? Rusya'ya uygulanan yaptırımlar konusunda ne düşünüyorsunuz?" sorusuna şu yanıtı verdi: 

"Bildiğiniz gibi her iki taraf da prensipte ateşkes fikrine razı olduklarını açıklamış durumda. Ama her iki tarafın da ateşkes için bazı farklı düşünceleri var. Ukrayna tarafı şartsız koşulsuz bir ateşkesin hemen başlamasına tarafken Rusya tarafı anladığımız kadarıyla öncelikle bazı modalitelerin anlaşılması ve mutabık kalınması yönünde tutuma sahip. Bunlar her iki tarafın uzaktan ortaya koyduğu hususlar. Biz de zaten tam da bu nedenle müzakerenin ihtiyaç duyulan bir araç olduğuna inanıyoruz. Onun için taraflar bir araya gelmeli ve uzlaşmayan bu alanları uzlaştırıcı bir çaba içinde olmalı. Biliyorsunuz, ABD Özel Temsilcisi arabuluculuğunda başlatılan Ukrayna-Rusya müzakereleri belli bir aşamaya gelmiş durumda. Taraflar giderek Amerika'nın da ortaya koyduğu politik tercihle bir noktaya doğru görüşlerini eviriyorlar. Bence bizim bu sürece devam etmemiz lazım. Amacımız barışa ulaşmak olduğu sürece her iki tarafın da belli tavizler vererek ortak barışı tesis etme yolunda adım atmasını sağlamamız lazım. Açıkçası arabuluculara çok büyük iş düşmekte. Bu konuda biz her türlü desteği başından beri verdiğimiz gibi şimdi de vermeye devam edeceğiz. Cumhurbaşkanımız şu anda Sayın Zelenski'yi Ankara'da ağırlamakta. Rus heyeti İstanbul'a gelmiş durumda. Amerikalı heyetin bir kısmı İstanbul'da, Sayın Rubio burada bizlerle beraber. Avrupalı Dışişleri Bakanları'nın hepsi burada. Bu konuda şu anda yoğun bir trafik var. Birçok taraf birbiriyle görüşüyor. Sadece yüz yüze değil, telefonla görüşmeler devam ediyor. İnşallah bu yoğun diplomasi, trafik ki şu anda gördüğünüz gibi büyük çoğunluğu Türkiye'nin çeşitli illerinde oluyor. Üç şehirde aynı anda oluyor: Ankara, İstanbul ve Antalya. Devam eden yoğun diplomasi trafiği var, Ukrayna'daki ateşkesin sağlanması için. Netice vereceğini umuyoruz."

SDG-Şam anlaşması

Britanya merkezli Financial Times'ın "Türkiye, SDG ve Şara arasında yapılan anlaşmayı onaylıyor mu, uygun görüyor mu? Kürtlere tanınan özerkliği kabul ediyor mu? Suriye'nin kuzeydoğusunda bu anlaşma SDG'nin IŞİD'lilerin tutulduğu gözaltı merkezinin sorumluluğu üstlenmeye devam edeceği anlamına geliyor mu? SMO'nun Suriye'de bir rolü olduğunu da teyit ediyor musunuz?" sorusuna şu yanıtı verdi: 

"YPG ile Şam yönetimi arasında varılan mutabakatın maddelerine baktığımız zaman prensipte olumlu karşıladığımızı ifade etmiştik. Bu ilk imzalandıktan sonra buna ilişkin beyanımızı verdikten sonra şunu da ilave etmiştik: Burada bir beyan var ama bu sözlerin yerine getirilmesini bekliyoruz. Oradaki 8 maddelik anlaşmaya baktığınız zaman atılması gereken pratik adımlar var. Bu pratik adımların atılması neticesinde şunu görecektik: YPG'nin askeri yapılanmasının çözülmesi ve Suriye'deki yeni oluşan milli orduya her şeyin entegre eidlmesi, sınırların Suriye milli ordusu tarafından korunmaya başlanması, Suriye'de yaşayan Kürt kardeşlerimizin anayasal eşit vatandaşlık prensibinde bütün haklardan yararlanması, kimliklerini ifade etmede sorun olmaması. Bu yeni Suriye'nin ortaya koyacağı bir vizyon ve açılım olacaktı. Biz bu noktada Suriyeli muhataplarımızla konuştuğumuzda şu ana kadar YPG tarafından atılan bir adım olmadığını görüyoruz. Bu adımların da hayata geçmesini bekliyoruz. Suriye'deki istikrarın hayata geçmesi için kuşatıcı bir hükümet modelinin olması, tek bir silahlı meşru gücün Suriye'de bulunması ama bütün vatandaşlarının da her türlü can, mal, kimlik güvenliğinin de garanti altına alınması gerekiyor. Biz bu prensipler çerçevesinde Suriye'deki gelişmeleri takip etmeye devam ediyoruz."

Fidan-Rubio-Şeybani görüşmesinde gündem ne olacak?

ABD Dışişleri Bakanı Rubio ve Suriye Dışişleri Bakanı Şeybani ile yapılacak üçlü görüşmenin gündemine değinen Fidan, şunları söyledi: 

"Suriye konusunda uzun zamandır ortaya koyduğumuz diplomatik çabalar ortada. Cumhurbaşkanımızın özellikle sayın Trump iktidara geldiği günden itibaren yaptığı bütün üst düzey görüşmelerde gündeme getirdiği hususların biri de Amerikan yaptırımlarının kaldırılması konusuydu. Bu konud aiki lider arasında var olan önceden başlamış olan ilişki etkisini gösterdi. Bunu Sayın Trump da defaatle, dün de dahil olmak üzere ifade ettiler. Sayın Cumhurbaşkanımızın bu konudaki taleplerini de dikkate alarak Ahmed eş-Şara'yı oraya getirdiler. Hem karşılıklı tanıma oldu hem de yaptırımların kaldırılması kararı en üst ağızdan ilan edilmiş oldu. Bu bugüne kadar yaptığımız her seviyedeki diplomatik çabaların ortaya koyduğu bir aşama. Bundan sonrasını getirmek gerekiyor. Bugün biz Sayın Rubio ve Sayın Şeybani ile üçlü bir araya gelerek dün liderler düzeyinde alınan kararın pratikte hayata geçmesi için atılacak adımları tartışacağız.

Yaptırımlar dışında da Suriye'de yapılması gereken birçok konu var. Biz olaya Amerikan askerlerini bölgeye getiren şartlar neyse, o şartlaırn ortadan kaldırılmasıyla Amerika'nın da bölgeden problemsiz bir şekilde ayrılması mümkün olabilir. DEAŞ'la mücadele, istikrarla ilgili konular... Bence yeterince güvence görüldüğü zaman orada bir problem olmaz. Sayın Trump ve Pentagon'un yeni yönetimi bu konudaki niyetlerini defaatle ifade ettiler. Burada biz bölgesel sahiplenme prensibiyle hem DEAŞ'la mücadele hem de diğer terör formlarıyla mücadele hem bölge ülkelerine zarar vermeme hem de sınır güvenliğini içine alan bir pratikle yola devam ediyoruz."

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştir