Seçim 2023

Fehmi Koru: İkinci tura doğru, Türkiye büyük bir dönüşüm içerisinde ve bunun mimarı gözlerden kaçıyor

19 Mayıs 2023 06:02

* Fehmi Koru

İkinci tur seçime gidilirken adayların kampanyaları da başladı. Önümüzdeki 10 günü Tayyip Erdoğan ile Kemal Kılıçdaroğlu arasındaki atışmalara tanıklık etmekle geçireceğiz. 

Kampanyaların daha başındayken edindiğim izlenim şu: İki aday da ‘en milliyetçi’ kendilerinin olduğunu ispat etmeye çalışacak… Bunu yaparken de, doğal olarak, rakibinin ‘milliyetçilik’ iddiasının gerçeği yansıtmadığı iddiasını seslendirecek…

Atışmanın sonunda, hangi adayın en fazla, hangi adayın daha az ‘milliyetçi’ olduğuna bakıp oy kullanacağız.

Yukarıdaki cümleler ‘cek’ ve ‘cak’ ile bitiyor ama aslında o süreç başladı bile…

Şahsen benim seçime katılan adayların kamuoyu önünde atışmalarına itirazım yok, ancak bu konunun milletin oyunu yanına çekme amaçlı kullanılmasından da rahatsızlık duyuyorum. 

Toplumun ayrıştırılması, kutuplaştırılması, bir bölümün diğerine düşmanca hisler beslemesi söz konusu olduğunda, bu durumdan hoşlanmadığını kendilerinden dinleyegeldiğimiz siyasilerin, oy hesabıyla benzer bir tavra bürünmeleri bana ters geliyor, ne yapayım…

Yapacağım şu: MHP lideri Devlet Bahçeli’ye tebriklerimi sunmak…

MHP milletvekili seçiminde en büyük sürprizi yapan parti. İstisnasız bütün kamuoyu yoklamalarında oyu, onun için düşürüldüğü düşünülen %7 barajının altında görünüyordu MHP’nin; oysa eski baraj olan %10’un üzerinde oy almayı başardı MHP: Oyu %10.07…

Şu rakamları birlikte toplayalım: 10.07 + 9.68 + 2.43 = 22.18

Bu, seçimde MHP, İYİ Parti ve ATA İttifakı’nın toplam oyu. 

Denklemde ATA İttifakı’nın milletvekili seçiminde aldığı oyu değil de cumhurbaşkanı adayı Sinan Oğan’ın oyu olan 5.17’yi esas alırsak, toplam oyun %25’in üzerine çıktığını söyleyebiliriz.

Yüzde 25, uzun yıllar boyu politika arenasında olduğu halde oyu hiçbir zaman %20 üzerine çıkmamış, son genel seçimlerde ise (1 Kasım 2015: %11.90; 24 Haziran 2018: %11.13) barajın biraz üstünde oy alabilmiş bir partinin, -MHP’nin-, çekirdek kadroları vaktiyle kendi içerisinde yer almış, liderleri Devlet Bahçeli karşısında genel başkanlığa adaylıklarını koymuş yeni partiler doğurarak ideolojik tabanını genişletmesi anlamına geliyor.

Bölünerek güçlenme…

Devlet Bahçeli bunu başardı ve bu yüzden de tebriği hak ediyor.

Hatta daha da fazlasını.

MHP ile kader birliği edene kadar içte ve dışta ‘muhafazakar’ veya ‘siyasal İslamcı’ olarak tanımlanırken, Devlet Bahçeli’nin, o döneme kadar en sert eleştirilerine muhatap ettiği Tayyip Erdoğan’a ‘‘Gel, istediğin cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini birlikte gerçekleştirelim’’ teklifi yapması ardından meydana gelen gelişmelerle AK Parti büyük bir değişime uğradı.

‘İslamcı’ veya ‘muhafazakar’ sıfatlarından daha çok ‘milliyetçi’ sıfatını hak eden bir parti görünümünde bugün AK Parti.

O değişimi -daha doğrusu dönüşümü- ilk seslendirdiğinde anlaşılmaz gibi görünen teklifi sonrasında sağlayan yine Devlet Bahçeli’dir.

Ne zaman MHP’den söz edilse ‘iktidarın küçük ortağı’ kalıbı da devreye giriyor ama gerçekte AK Parti ile MHP iktidarda eş-değerde birer ortak…

Bunu sağlayan da Devlet Bahçeli elbette.

En yukarıda MHP ve diğer iki milliyetçi partinin oylarını toplayınca karşımıza %22.18 oranı çıkmıştı. Şimdi bu orana AK Parti’nin aynı seçimde aldığı %35.31 oranını da ekleyebiliriz. ‘Milliyetçi’ olma iddialı partilerin toplam oy oranı %57.49…

Şimdi de sıra zaten altı okundan biri ‘milliyetçilik’ olan ve tarihi kodları arasında milliyetçiliğin en aşırı özellikleri de bulunan CHP’yi yeniden o özelliğine kavuşturmakta galiba.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun iki gündür seçmen karşısına çıktığında vurguladığı temel özellik, kendisinin rakibi Tayyip Erdoğan’dan, temsil ettiği partinin de AK Parti ile MHP’den ‘daha milliyetçi’ olduğu iddiası değil mi?

AK Parti’nin 2015 sonrasında MHP ile yakınlaşarak uğradığı dönüşüme, 14 Mayıs’ta yapılan seçimle birlikte CHP de uğrayacak galiba. 

Vaktiyle şiddetle karşı çıktığı sistem değişikliğini, o konudaki ısrarından çoktan vazgeçmiş AK Parti’yi o yolda adımlar atıp gerçekleştirmeye zorlayarak, basit bir hamleyle, siyasi zemini kendi ideolojisi istikametinde dönüştürmüştü Devlet Bahçeli.

Rakiplerini partisi içinde tutmak yerine partiden ayrılmaya zorlayarak İYİ Parti ile Zafer Partisi’nin doğumuna ebelik yaptığını da hatırdan çıkarmayalım.

Nereden baksanız büyük bir başarı bu.

Başarının adresi de Devlet Bahçeli.

Gözlerden kaçtığını gözlemlediğim bu gerçeği, CHP’nin de aynı kervana doğru yol almaya başladığını fark edince, bir kez daha vurgulamak istedim.

Devlet Bahçeli kocaman bir tebriği hak ediyor.

*Bu yazı fehmikoru.com adresinden aynen alınmıştır.