9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel
17 Mayıs 2025 07:00
Güncelleme: 17 Mayıs 2025 09:34
İstanbul… 12 Ekim 1999…
Conrad Oteli…
Saat 20.00…
Büyük salonun sahnesinde karşı karşıya oturmuş iki kişi var.
Biri dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel.
Karşısında ise dönemin büyük gazetecisi Mehmet Ali Birand.
Saat tam 20.00…
Ve Türk medya tarihinde tarihî bir dönem başlıyor.
CNN Türk hayatına atılıyor.
İlk büyük yayın da bu program.
Mehmet Ali Birand soruyor, Demirel cevap veriyor.
Aşağıda seyirciler…
Dönemin üç Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli, Mesut Yılmaz ve Hüsamettin Özkan.
Onların yanında dönemin Doğan Medya Grubunun sahibi Aydın Doğan…
Ve müthiş bir sohbet başlıyor.
Bir gazeteci ile bir Cumhurbaşkanı arasında olabilecek en güzel sohbetlerden biri.
Anlatacağım konuşma işte o sohbette geçiyor ve aynen şöyle.
Gazeteci Mehmet Ali Birand, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e soruyor:
(*) “Emekliye ayrılınca ne yapacaksınız?”
Demirel cevap veriyor:
“Kim dedi emekliye ayrılacağım diye, nereden duydun?”
(Kahkahalar.)
Sohbet devam ediyor:
(*) “Bu bir mesaj mı?”
“Ben bordrolu değilim ki, emekliye ayrılayım."
(*) “Hayır, ben şeyi kastediyorum.”
“Bak, lafı hiç ağzında dolaştırma.”
(Kahkahalar.)
Demirel devam ediyor:
“16 Mayıs 2000 günü benim görevim biter, ben bitti dediğim için değil, Anayasa dediği için. Anayasa'nın 102. maddesinde ‘Cumhurbaşkanı seçilir’ diye yazar. Hiç kimse telaş etmesin, o madde gereğince Meclis Cumhurbaşkanı'nı seçer. Eğer, o maddeyi TBMM değiştirmek istiyorsa, bu da onların elindedir.”
Geliyorum sohbetin asıl vurucu bölümüne:
Birand şunu soruyor:
(*) “Eskaza birisi Cumhurbaşkanı seçilirse siz ne yapacaksınız?”
Demirel: Bunu eskazaya bağlamayın, Anayasaya bağlayın.
Yani Cumhurbaşkanı şunu söylüyor:
“Anasasa ne derse o olur.”
Ama aynı Cumhurbaşkanı şunu demiyor:
“Ben ne dersem o olur…”
Ben de diyorum ki:
İşte bu sisteme demokrasi denir.
Peki devletin son 35 yıllık hayatında söz sahibi olmuş, hem başbakanlık hem Cumhurbaşkanlığı yapmış bir insan, görev süresi dolunca hayatının geriye kalan kısmında ne yapar:
Demirel onun cevabını da şöyle veriyor:
“Merak etme, ben kendime iş bulurum.”
Program bu sözlerle biterken, salonda kahkahalar ve alkışlar patlamıştı.
En çok gülen ve alkışlayanlar da en ön sırada oturan üç başbakan yardımcısıydı.
Devlet Bahçeli’nin ender gördüğümüz gülen görüntülerinden biriydi bu.
Süleyman Demirel bu konuşmayı yaptığında 75 yaşındaydı.
Öldüğünde 91 yaşındaydı.
Yani Cumhurbaşkanlığından ayrıldıktan sonra 16 yıl kendine yapacak iş bulmuştu.
Yazım burada sona eriyor.
Bu harika sohbetin geri kalanını merak ediyorsanız, bugüne ışık tutacak bir bölümünü ek olarak sunuyorum.
Hem çok eğlenceli, hem de bugünün siyasetçileri ve gazetecileri için de derslerle dolu bir sohbet çünkü…
26 yıl önce bu ülkenin 1 ve 2 numaralı sorunu
|
© Tüm hakları saklıdır.