Gündem

Ertuğrul Özkök: Hey Cihangirli Gonzo, uyuma kalk, bak dün gece neler oldu

"Gece kalkıp Super Bowl’u seyrettin mi? Seyretmediysen Hunter S. Thompson çok fena bozulmuştur sana"

12 Şubat 2024 07:14

Zamanın Ruhu

Cihangirli bir entelektüel ve bir gazeteci için dün gece ne ifade ederdi?

Belki çok azı için sabaha kadar uyamamaya değecek bir şeydi dün gece…

Ama dünyada “Karşı Kültür “ hareketi olarak bilinen ve kültürün müesses nizamını yıkmaya azmetmiş “Boomerlar” için çok ama çok şey ifade ediyordu.

Dün gece futbolun en büyük gecesiydi

Dün gece, daha doğrusu Türkiye için bu sabah, dünya spor ekonomisinin en zengin gecesiydi…

Amerikan Futbol liginin final maçı vardı…

Ama kimse bu maçı bir ‘final’ olarak görmüyor……

Bunun adı bütün dünyada “Super Bowl” olarak biliniyor…

Bu sporu sevenlerin sayısı bütün dünyaki gibi Türkiye’de de giderek artıyor.

Nitekim dün gece Türkiye’de de SSport bu maçı canlı olarak verdi.

Seyredenlerden biri de bendim…

Super Bowl’ların Super Bowl’uydu

Ama dün gece Super Bowl sporun bütün sınırlarını da aşarak başka bir fenomen haline geldi.

Çünkü final Las Vegas’da oynandı…

Yani dünyanın bilinen en büyük eğlence merkezinde.

Las Vegas bu yıl önce Sphere denilen ve dünyanın kültür ve eğlence paradigmasını altüst eden bir teknoloji harikasının açılışına sahne oldu.

U2 konserleriyle başlayan açılış dünyanın dikkatini burada topladı.

Arkasından bir başka devasa spor olayı…

Formuna 1 yarışı…

Ve dün gece zirve…

Super Bowl…

Dün gece aynı zamanda küresel Love Story gecesiydi

Dün gecenin ikinci olayı da şuydu…

Finali oynayan Kansas City’nin Quarterback’i yani en önemli oyun kurucusu Travis Kelce’in maçıydı bu…

Yani bu yılın sadece Amerika değil, bütün dünyadaki fenomeni Taylor Swift’in sevgilisi…

Taylor Swift de tribündeydi ve bu muazzam olaya bir “Love Story” boyutu ekledi.

Las Vegas’a yakışan bir olaydı yani ve dün gece Las Vegas’da yaşanan hiçbir şey Las Vegas’da kalmadı, bütün dünyaya yayıldı.

New York Times bu maçı Gonzo gazeteci ile anlattı

New York Times dün bu maçla ilgili haber ve yazısına, dünya karşı kültür hareketinin efsane bir ismi ile başladı.

Hunter S. Thompson…

Daha doğrusu onun “Fear and Loathing in Las Vegas…”

(Kitap Türkçeye Las Vegas’da Korku ve Nefret” olarak çevrildi.)

Bu kitap medya dünyasında “Gonzo gazetecilik” denilen stilin doğmasına yol açan yazılardan oluşur.

Rock ve karşı kültür hareketinin en büyük yayın organı sayılan Rolling Stone dergisi için 1971’de yazdığı iki yazı ile başladı.

Dr. Gonzo diyor ki: Normal insan gibi davranıp vaktinizi harcamayın

Kitap Raoul Duke adlı bir kişi ile avukatı Dr. Gonzo’nun Las Vegas’a yaptığı yolculuğu anlatıyor.

Kitabın filmi de yapılmış ve Johnny Depp ile Benicio del Toro oynamıştı.

Las Vegas’ın henüz bugünkü eğlence merkezi olmasından çok daha önce, henüz kumarbazların, uyuşturucu ve alkol meraklılarının, mafyanın safari alanı olduğu yıllardır bunlar.

Hunter S. Thompson bunu “Amerikan rüyasının merkezine vahşi bir yolculuk” olarak tarif ediyor.

New York Times’daki yazı onun şu sözleri ile başlıyor:

“Las Vegas’a gidiyorsanız, vaktinizi normal bir insan gibi yaparak boşa harcamayın…Çıldırın…”

Bir Gonzo gazeteci dün geceyi nasıl yazardı?

Aynı Hunter S. Thompson yaşasa ve aynı yazıları dün gece için Rolling Stone dergisine yazsaydı acaba bu defa ne yazardı?

Dün geceyi yazması için çok ama çok önemli bir nedeni olurdu…

Futbol…

Gonzo Tuğrul’un Trump’la ortak bir noktası var mıdır?

Çünkü Hunter S.Thompson çok büyük bir futbol tutkunuydu.

Watergate öncesi Rolling Stone dergisi için ABD Başkanı Richard Nixon’la bir mülakat yapmıştı.

Düşünün Nixon gibi Cumhuriyetçi bir ABD Başkanı Hunter S. Thompson gibi bir Gonzo gazeteciye ve yazara mülakat veriyordu o günlerde.

Çünkü ortak bir tutkuları vardı.

Futbol…

Hunter S. Thompson o mülakatta Nixon için şu ifadeyi kullanmıştı:

“Monstre…”

Yani “Canavar…”

Ama aynı mülakatta şöyle bir de cümle vardı.

“İkimizin tek ortak yanı futbol…”

Bıraktığı mektubunun başlığı şu cümleydi

Hunter S. Thompson 20 Şubat 2005 günü, yani bundan 19 yıl önce bir sabah saat 05.42’de çok sevdiği tüfeğini çenesine dayadı ve tetiği çekti…

Karısının ilk aradığı insan, onun İngiliz dostu ve büyük karamizah çizeri Ralph Steadman oldu…

Amerika yollarında birlikte epey yol yapmışlardı ve o yazıyordu,

Hunter S. Thompson intihar ederken şu notu bırakmıştı.

“Futbol sezonu kapandı…”

Devre arasında Usher de hip hop sezonunu mu kapadı?

Bu yılki Amerikan Futbol sezonu bu sabaha karşı muazzam bir şovla kapandı…

Devre arasında Hip Hop’un dev isimlerinden Usher’ın şovunu izledik.

Tam bir Las Vegas şovuydu…

Görkemli, pahalı, kalabalık, rengarenk…

O da sanki Hip Hop’un 50’nci yılını kutluyordu…

Belki de Hip hop’un ilk yarım yüzyılının kapanma törenini yaptı.

Çünkü üç hafta önce yapılan dünyanın en büyük müzik şovunda müzik ödüllerinin çoğu kadınlara gidiyordu.

Hip hopçular sanki bir değil iki adım geri çekilmiş…

Michael Jacksonvari “Great Sow” dönemi tekrar açılmıştı.

Belki de Super Bowl üzerindeki “Sphere” etkisiydi bu…

Dün gece Taylor Swift sadece Quarterback’in sevgilisi değildi

Gecenin kraliçesi hiç şüphesiz Taylor Swift’ti…

Ama Taylor Swift o geceden beri müziği ile değil, ABD’nin başkan adayı olmaya hazırlanan Trump’a karşı mücadelesi ile konuşuluyordu…

Bir de sevgilisi Travis Kelce’i desteklemek için her hafta tribünlerdeki görüntüleriyle…

Eğlence… Spor… Siyaset ve aşk…

Neydi dün gece hatırlanan o Gonzo gazetecilik?

Hunter S. Thompson’un yaptığı gazeteciliğin adı “Gonzo gazetecilik” olarak kaldı…

Anonim ve “biz” diye başlayan aşırı ciddi cümleleri ile ciddiyet kazanmış klasik gazetecilik tarzının köküne dinamit koyan bir tarzdı bu…

Çünkü artık gazeteci, yazdığı konunun merkezine kahraman olarak kendini koyuyordu.

Cümleler “biz” veya “bu satırların yazarı” gibi ruhsuz ve kime ait olduğu belli olmayan ifadelerle değil, “ben” gibi iddialı, cüretkâr ve tabii ki kışkırtıcı cümlelerle anlatılıyordu.

Türkiye’de ilk defa Serdar Turgut Hürriyet’te başlatmıştı

“Gonzo gazetecilik” kavramını Türkiye’de ilk defa 1990’lı yıllarda Hürriyet’teki “Game Changer” mizahı ile yeni bir çığır açan yazılarında Serdar Turgut söz etmişti…

Elindeki hayali beyzbol sopası ile başta ben olmak üzere medyanın bütün müesses nizamı mensuplarını öldürmeye çalışan bir Hunter S. Thompson gibiydi.

Cihangir’de Rolling Stones tişörtlü Truman Capote

Son yıllarda bu unvanı Cihangir’de yaşayan bir gazeteci, Tuğrul Eryılmaz kendi kendine verdi.

Cihangir’de anlattığı bir avuç sanatçı, solcu, yazar, tiyatrocu, dizi oyuncusu ve işsiz gazeteci topluluğunu anlatan ilginç bir magazincilik türü yarattı.

Ama bir Gonzo gazetecilikten çok ilk iki bölümü yayınlanan Feud dizisindeki Truman Capote’yi andırıyor.

Ama Truman Capote kadar cesur olamıyor. Yani Cihangir’in merkezine vahşi bir seyahat değil onunki. Rolling Stones tişörtlü eksik bir “Truman Capote” 

Arkadaşları için yazdığı şeyleri iğneleyiciliğin sempatik sınırları içine kapatan bir tarz bu…

Oysa Selim İleri 1980’li yıllarda hazırladığı kültür sayfasında bunu tam anlamıyla Truman Capote cüreti ile yapıyordu…

Yaşlı bir yazarın Super Bowl gecesi

Dün akşam benim dünyamda sadece Super Bowl yoktu…

Ülker Arena’da beni kahreden Fenerbahçe-Alanyaspor maçını izlerken, bir yandan da cep telefonumdan Fatih Terim hocanın maçını seyrediyordum.

Akşam evde aynı saatlerde, Milan-Napoli ve Barcelona- Granada maçları vardı ve bir yandan Afrika Kupası’nda Nijerya ile Fildişi Sahili arasında oynanan final maçını izliyordum.

Sonra Super Bowl…

Futbol tutkunu oymayan biri Gonzo gazeteci olabilir mi?

Dün gece bir gazeteci olarak bana yine aynı cümleyi hatırlattı…

Futbol sadece futbol değildir…

Dün gece bir de de kafama şu soruyu soktu……

Futbol sevmeyen biri Gonzo gazeteci olabilir mi?

Yüreğiniz, 9 Mart’ta oynanacak Liverpool-Manchester City maçını o sahada seyretmek için atmıyorsa eğer, Gonzo ruhunuzda da eksik bir şey yok mudur?

Son gördüğümde Erol Simavi bana ne demişti?

Şimdiden şunu söyleyebilirim;

Bir gün o kaçınılmaz gün geldiğinde…

Benim için de futbol sezonu bir daha açılmamak üzere kapanacak…

Erol Simavi’yle son olarak 1995 yılı başında Stokholm’da bir otel lobisinde konuşmuştum.

O gün nasılsınız diye sorduğumda şu cevabı vermişti:

“Uzatmaları oynuyoruz…”

Gonzo Tuğrul’a neden uyuma kalk dedim?

Tanıdığım yazarların, gazetecilerin çoğu futbol tutkunudur.

Şu an gazetecilik uzatmaları oynuyor…

Ama eminim ki Gonzo gazeteciliğinin asıl sezonu şimdi açılıyor…

İşte o yüzden en cesur Gonzo yazılarını ancak benim için yazan Cihangirli dostum Tuğrul Eryılmaz’a seslendim bu sabah:

Hey Gonzo arkadaşım…

Gece kalkıp Super Bowl’u seyrettin mi?

Seyretmediysen Hunter S. Thompson çok fena bozulmuştur sana…

NOT: Hunter S. Thomson’un son gecesini Ralph Steadman’ın kendisinden defalarca dinledim. Steadman Hürriyet’in düzenlediği ve bugün de Aydın Doğan Karikatür Yarışması olarak devam eden yarışmada defalarca jüri üyeliği yaptı.

Akbük’deki evimizde kaldı günlerce sohbet ettik.

Hunter S. Thompson için özel bir cenaze töreni yapıldı. Vasiyeti üzerine külleri özel yapılmış bir top içine konuldu ve gökyüzüne fırlatıldı.

Törende Jack Nicholson, Bill Murray, Johnny Depp ve Sean Penn vardı.

Johnny Depp bu cenaze için 3 milyon dolar harcadı.

Johnny Depp “Fear and Loathing in Las Vegas” filmlindeki rolü için 6 ay Hunter S. Thompson’un evinin bodrum katında yaşamıştı.

Ölümünden sonra Londra yakınlarındaki evine gelip Ralph Steadman’la defalarca sohbet etmiş, onun belgeselini yapmıştı.