Dünya

Rusya-Ukrayna savaşında yeni ateşkes açıklaması: Putin İstanbul’u işaret etti

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Ukrayna ile savaşta üçüncü kez ateşkes ilan ettiklerini açıklarken, müzakere masası için 15 Mayıs’ta İstanbul’u adres gösterdi; Erdoğan’la doğrudan temas kuracağını duyurdu

Rusya-Ukrayna savaşında yeni ateşkes açıklaması: Putin İstanbul’u işaret etti

11 Mayıs 2025 07:46

Güncelleme: 11 Mayıs 2025 08:13

Önce “dağdakilerin” yaşlarına bakalım:

Yani PKK’nın İmralı ve Kandil takımına…

(*) Abdullah Öcalan: 76 yaşında

(*) Murat Karayılan: 71

(*) Duran Kalkan: 71

(*) Cemil Bayık: 71

Dağın yaş ortalaması 72

Ankara’nın yaş ortalaması 74

Sonra dağdan Ankara’ya inelim.

(*) Tayyip Erdoğan: 71

(*) Devlet Bahçeli: 77

Ankara’nın yaş ortalaması: 74

İmralı ve dağdakiler terörün 47 yılında sorumlu

Neredeyse altısı da aynı yıllarda doğmuş.

Cumhuriyetin bedava okullarında okumuş.

PKK 1978 yılında kuruldu.

Yani 47 yıllık bir örgüt.

İmralı ve dağdakiler “PKK terörü” denilen bu sorunun 47 yılının tamamında yönetici olarak sorumluluk sahibi.

Bahçeli 28, Erdoğan 21 yıldır devlet politikasından sorumlu

Devlet Bahçeli 1997 yılında MHP Genel Başkanı oldu.

Yani bu 47 yılın 28’inde, bizzat başında bulunduğu parti, PKK’ya karşı verilen mücadeleye destek verenlerden.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ise 21 yıldır Türkiye’yi neredeyse “tek adam” ve “tek parti” gücüyle yönetiyor.

Yani bu terör döneminde, mücadele veren devletin başında o vardı.

Yaş ortalaması 73 olan bu 6 kişi barışı getiriyor

Şimdi yaş ortalaması 73 olan bu 6 kişi “tarihi barışı” gerçekleştiriyor.

Bir anlamda bu sorunun sorumlusu olanlar, şimdi 70’li yaşlarının ortalarına yaklaşırken bu sorunu çözmeye karar veriyorlar.

Çok güzel bir şey ama yaşlarının bize anlattığı bu demografik sorumluluğu da hiç unutmayalım.

Ekrem İmamoğlu

Silivri zindanlarının yaş ortalaması kaç?

Bugün İstanbul’un seçilmiş Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer ve Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan, bu 47 yılın bir saatinde bile bu savaşın sorumluluk tarafı değillerdi.

Ama şimdi, sorumluluk sahipleri kucaklaşırken, onlar “terör” iddiasıyla tutuklular.

Onların yaşlarına da bakalım:

Ekrem İmamoğlu 54 yaşında.

Ahmet Özer 65 yaşında.

Resul Emrah Şahan 43 yaşında.

Yaş ortalamaları: 54

Yetmişlikler, kırk ve ellilikleri suçluyor

Yani Ankara’da bu barışa imza atan iki kişi ile aralarında 20 yıl fark var.

En önemlisi de Ankara’nın 74 yaş ortalaması, daha 3 ay öncesine kadar dağdaki ve İmralı’daki bu dört kişiyi “PKK terör örgütünü desteklemekle” ve “hainlikle” suçlamış.

Şimdi o Ankara, İmralı ve Kandil’e teşekkür ederken, İstanbul’un seçilmiş belediye başkanları hâlâ hainlikle, teröristlikle suçlayıp İmralı zindanlarında tutulmaya devam ediyor.

Bir tarafta “tarihi barış”, öteki tarafta “yüzyılın çelişkisi ve garabeti…”

Resul Emrah Şahan

Öyleyse soralım Ahmet Hoca niye hâlâ zindanda?

Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e teşekkür etti.

Kayyım döneminin biteceğini söyledi.

Öyleyse soralım.

Bugün itibariyle Ekrem İmamoğlu neden hala Silivri zindanlarında…

Prof. Ahmet Özer Hoca niye hala zindanda?

Resul Emrah Şahan niye hala zindanda?

Kayyım atanan belediyelerin seçilmiş başkanları niye hala zindanlarda?

Selahattin Demirtaş niye hala zindanda?

Osman Kavala, Can Atalay, Çiğdem Mater, Ayşe Barım ve Gezi’den tutuklu o aydın ve sanatçılar niye hala zindanlarda?

O zaman hâkim ve savcılara soralım: Niye?

Savcı ve hâkimler öyle karar verdiği için mi hala içerdeler?

Öyleyse onlara soralım.

Sayın hâkim ve Savcılar…

Ankara’nın 74 yaş ortalaması, dün “hain” dediği insanlarla el sıkıştığına ve bu ülkede barış isteyen insanlar da bunu gönülden desteklediğine göre, siz halkın seçtiği bu insanlara hala nasıl “hain ve terörist” muamelesi yaparak içerde tutuyorsunuz…

Selahattin Demirtaş

Yassıada’nın o meşhur ve meşum sözünü hatırlayalım

Türk siyasi hayatına girmiş çok önemli bir söz vardır.

Hani şu bütün kötülüklerin başı olan 27 Mayıs darbesinden sonra yapılan o pespaye Yassıada duruşmalarında bir hâkimin söylediği söz…

Orada Mahkeme Başkanı Salim Başol; rahmetli Menderes ve arkadaşlarına şunu söylemişti:

“Sizi buraya tıkan kudret böyle istiyor…”

Bir yargılamanın hukuki değil, siyasi olduğunu anlatan en çarpıcı sözdür bu.

Adalet için yüzkarası bir cümle…

İmamoğlu ve arkadaşlarını oraya tıkan bir kudret mi var?

Bugün hiçbir savcı ve hâkimin böyle düşüneceğini sanmıyorum.

Ama bilelim ki kamuoyu böyle düşünüyor.

Anketlerin hemen hepsi, her 10 Türk vatandaşından en az 6’sının, bu tutuklamaların hukuki değil, siyasi olduğuna inandığını gösteriyor.

Yani vatandaş, “Onları oraya tıkan kararın hukuki değil, siyasi” olduğunu düşünüyor.

Ama önceki gün ve dün itibariyle durum değişti.

Ankara’daki o yaşlı irade artık İmralı ve dağla barıştı.

Böyle bir gerekçe varsa eğer, dün itibarıyla o kudret başka türlü düşünüyor demektir.

Çünkü tutuklanan belediye başkanlarına yöneltilen “terör” suçlaması, önceki günkü fesih kararı ve özellikle de Cumhurbaşkanı’nın dünkü konuşması ile artık kadük olmuştur.

Yassıada hâkimi Salim Başol

Geriye sadece yolsuzluk suçlaması kaldıysa eğer

O zaman geriye yolsuzluk suçlamaları kalıyor.

Bu konuda da içiniz rahat olsun.

Siz de biliyorsunuz ki o yolsuzluk dosyalarında ne MASAK’tan gelen rapor ne o “gizli tanık” ifadeleri ne de tartışmalı itirafçıların çok düzgün cümlelerle kaleme alınmış ifadeleri, tutukluluğu gerektirecek bir gerekçe sunmuyor.

Üstelik bizzat, 23 yıldır bu ülkeyi yöneten Cumhurbaşkanı Erdoğan da İmamoğlu ve arkadaşları hakkındaki tutuklama kararını derhal kaldırmanızı sağlayacak gerekçeyi size veriyor.

Çünkü, 2002 yılında, seçilmiş İstanbul belediye Başkanı Erdoğan’a da aynı “yolsuzluk” suçlamaları, aynı cümlelerle yapılmış, ama tutuksuz yargılanmıştı.

Artık Ankara’da onları içeri tıkan bir irade yoksa sorumluluk yargının

Yani, “onları içeri tıkan irade” olarak sorumluluğu Ankara’ya bırakıyorsanız…

Bilin ki dünkü konuşması ile o iradeyi artık fiilen iptal etti.

Zaten resmi olarak bunun hukuki karar olduğunu söylüyorlar.

Kısaca…

Bugün itibariyle İmamoğlu ve arkadaşlarının Silivri zindanlarında bir gün daha yatmaları için görünürde bir neden kalmadı.

Bundan sonra sorumluluk artık bağımsız ve tarafsız bir adalet varsa, o yargının savcı ve hâkimlerinde.

Ankara artık demokrasiden, adaletten, özgürlükten söz ediyor

Siyasiler kendilerini bu sorumluluktan azad ediyorlar.

Geçirdiği hastalık sırasında uzun süre evinde dinlenen Devlet Bahçeli, attığı çok güzel adımlarla 77 yaşında, bu kubbede kendine hoş seda bırakacak bir vatan hizmeti yaptı.

71 yaşındaki Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ise kendine “hoş bir seda” mı, yoksa “zor bir beka” mı hazırladığını bilemiyorum.

Ama her ikisinin de ortak bir belagati var.

Sık sık “demokrasiden”, “adaletten”, “86 milyondan”, “özgürlükten” söz ediyorlar.

Bence bunlar, “hoş bir sedayı” düşünme yaşındaki insanların sözleri gibi geliyor kulağa.

Tarihe Salim Başol olarak kalmak istemeyen hâkim ve savcılar

Hiçbir hâkim ve savcının aynı Türkiye kubbesinde adını, kulağa Salim Başol gibi gelen bir seda olarak bırakmak isteyeceğini sanmıyorum.

O nedenle adalet dağıtan insanların Ankara’da oluşan bu havayı iyi okuyacaklarını tahmin ve umut ediyorum.

Bugünden tezi yok, boşaltılmış bir Silivri, hem siyasetin hem yargının hoş sedası için bir ilk adım olabilir.

70’li yaşlarına gelen insanlar için hoş sedanın yolları, ülkesini ve milletini seven hâkim ve savcıların öreceği gerçek adalet taşları ile örülebilir ancak.

Ülkeye gerçek bir barış gelecekse…

Hâkim ve savcıların da üzerlerine düşeni görevi yapmaları zamanı geldi diye düşünüyorum.