Politika

Enerji Bakın Bayraktar: Akkuyu Santrali'nin yapılmasında ne gibi bir problem var merak ediyorum

17 Kasım 2023 18:55

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nın 2024 yılı bütçesinin görüşmeleri sürüyor.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, “Akkuyu Santrali’nin yapılmasında ne gibi bir problem var merak ediyorum. Yani Rus santrali olması açısından mı kötü? Dolayısıyla bu santral, Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına göre çalışan bir şirkettir. Dolayısıyla bundan rahatsızlık duymayalım. Bu ülkeye 25 milyar dolarlık bir yatırımı yapmış, siz şunu mu bekliyorsunuz yani: Yarın öbür gün canı sıkılırsa Rusya bu santrali alır götürür mü diye düşünüyorsunuz? Bu santral burada 60 yıl boyunca elektrik üretecek” dedi.

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı 2022 Yılı Kesin Hesabı ve 2024 Yılı Bütçe Teklifi görüşülerek kabul edildi. Görüşmelerin sonunda Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Bayraktar, gün boyu kendisine yöneltilen sorulara ve eleştirilere yanıt verdi. Bakan Bayraktar, özetle şunları söyledi:

“Ben bu bütçenin bakanlık dönemimizin ilk bütçesi olması nedeniyle hem grenel yapısal konuları, enerji ve maden stratejimizle ilgili değerlendirmelerimi sunmak ve diğer sorulara da en kısa zaman içerisinde yazılı olarak cevap vermek istiyorum.

Dünyada bugün enerji tartışmalarının odağında iki tane temel konu var. Bir tanesi, enerji arz güvenliği konusu diğeri de iklim değişikliği konusu. Artık bunlar iç içe geçmiş iki konu esas itibariyle. Enerjide küresel ölçekte büyük bir değişim ve dönüşüm yaşanıyor. Neler değişiyor? Bir kere talep değişiyor. Artık talep batıdan doğuya kaymaya başladı. Üretim coğrafyaları değişiyor. Bugün üretimin merkezi olarak bilinen ülkeler farklılaşıyor. Bugün dünyanın en büyük petrol ve doğalgaz üreticisi ABD olmuş durumda.

“Dünyada yüksek enflasyon var"

Dünyada büyük bir adaletsizlik var. 600 milyonun üzerinde insanın hala elektriğe erişimi yok. Böyle bir ortamda dünya iklim değişikliğiyle mücadele ve fosil yakıtlardan da çıkışla alakalı bi strateji izlemeye çalışıyor. Aslında bugünde yaşanan büyük bir kırılma ve zorluk, bu değişimin sancılarından kaynaklanıyor.

İklim krizi yaşanıyor dünyada küresel ısınmadan dolayı ama hepimizin malumu 2020 yılında büyük bir pandemiyle iç içeydik. Daha sonra talepte ani bir yükseliş oldu, tedarik zinciri problemleri yaşandı. Enerji ve emtia fiyatları inanılmaz yerlere gitti. Bir taraftan fosil yakıtlardan çıkacağız petrol doğal gaz aramayalım ama adeta tasfiye nedeniyle dükkanı kapatırken yani malların ucuzlaması gerekirken tam tersi bir tablo var önümüzde. Dünya bir taraftan biz fosilden çıkıyoruz derken bu ürünlerin fiyatlarında anormal bir artış var. Bunun nedeni, insicamı olmayan politikalar. Talep devam ettiği için burada çok ciddi bir sıkıntı yaşanıyor ve bunun getirdiği dünyada yüksek enflasyondan bahsediyoruz, emtia fiyatlarındaki artışlardan bahsediyoruz. Yine hepimizin malumu jeopolitik krizler. Bütün bu kriz ve gelişmeler neticesinde başarılı bir enerji dönüşümünden bahsedebilmek için bir kere uygulanacak politikaların rasyonel olması lazım.

“AK Parti iktidarlarının enerji politikaları büyük bir bütüncüllük ve kapsayıcılık içerisinde"

Biz Türkiye’de ne yapmaya çalışıyoruz? AK Parti iktidarlarının 2002’ye de şunun için değiniyoruz. Çünkü, 2002’den bugüne kadar AK Parti iktidarlarının enerji politikaları aslında büyük bir bütüncüllük ve kapsayıcılık içerisinde geliştiriliyor. İki temel konuya odaklı politika geliştirdik. Birincisi, enerji arz güvenliğinin kesintisiz kalıcı sağlanması hedefi; ikincisi, Türkiye’nin dışa bağımlılığını azaltıcı hedefli ama insan odaklı politikalar geliştirdik.

“Akkuyu'nun ortalama 12,35 Cent alım garantisi var”

Nükleerle alakalı en kayda değer ilerleme, bugün ete kemiğe bürünmüş en önemli gelişme bizim dönemimizde 2010 yılında Rusya Federasyonu’yla Türkiye Cumhuriyeti Devleti arasında akdedilmiş hükümetler arası anlaşmalar kapsamında yapılan bir proje. Bu proje, yüzde 100 Rus sermayesiyle yapılan bir yap-işlet modelidir. Meclis’imizden geçen bir anlaşma kapsamında bu proje yapılıyor şu anda. 2018 yılında nükleer düzenleme kurumu tarafından inşaat lisansı verilen bu sahada 30 bin kişi çalışıyor. Oradaki çevreye çok önemli bir katkı yapıyor. İnşallah 2024 yılında ilk reaktörden enerji üretmeye başlayacağız. Akkuyu’nun alım garantilerine ilişkin ifadeler oldu. Akkuyu ile alakalı bir alım garantisi var. Ortalama 12,35 cent alım garantisi var.

“Akkuyu Rus santrali olduğu için mi kötü?"

Türkiye’de 21 yıl içerisinde 75 bin megawattlık güç çoğunluğu yerli müteşebbisler ama bir kısmı da yabancı yatırımcılar tarafından yapılmış. Alman şirket var, Suudi şirket var. Şimdi bunların yapılmasında bir problem yok da Akkuyu Santrali’nin yapılmasında ne gibi bir problem var merak ediyorum. Yani Rus santrali olması açısından mı kötü? Dolayısıyla bu santral, Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına göre çalışan bir şirkettir. Dolayısıyla bundan rahatsızlık duymayalım. Bu ülkeye 25 milyar dolarlık bir yatırımı yapmış, siz şunu mu bekliyorsunuz yani: Yarın öbür gün canı sıkılırsa Rusya bu santrali alır götürür mü diye düşünüyorsunuz? Bu santral burada 60 yıl boyunca elektrik üretecek. Daha çok yabancı sermayenin gelmesini istiyoruz arkadaşlar.”

İYİ Partili Uz: Rüzgar ve güneş enerjisi üretiminde hızlı bir gelişme sağlanamadı

İYİ Parti Çanakkale Milletvekili Rıdvan Uz, dünya çapında artan sanayileşme, nüfus, tüketim harcamaları, teknolojik gelişmeler gibi sebeplerden dolayı enerjiye talebin her geçen yıl yüzde 4-5 oranında arttığını söyledi.

AA'nın ve Anka'nın aktardığına göre Türkiye'nin yenilenebilir enerji kaynaklarından faydalanmada geride olduğunu söyleyen Uz, rüzgar ve güneş enerjisi üretiminde hızlı bir gelişme sağlanamadığını ifade etti.

Yenilenebilir enerjide hızlı ve sağlıklı yol alınmasının imkansız olduğunu iddia eden Uz, "Araştırma ve geliştirmeye gerektiği kadar kaynak ayırmıyoruz, rüzgar enerjisi üreticilerini yeteri kadar teşvik edemiyoruz, rüzgar türbinlerini kendimiz üretemiyoruz. Rüzgar türbinlerimiz belli başlı firmalar tarafından yurt dışında üretiliyor. Ülkemizde rüzgar türbinlerinin kanatlarını ve kuleyi üretiyoruz. Diğer sarf malzemeleri jeneratörü, elektronik kontrol ünitesini kendi ülkemizde üretemez miyiz?" diye konuştu.

Madencilikte denetim eksiklikleri bulunduğunu dile getiren Uz, "Yol kenarlarında gördüğümüz yarım bırakılmış hammadde ocakları, taş ocakları içimizi karartıyor. Kontrolsüz tedbirsiz bırakılan maden atıkları sularımızı, toprağımızı kullanılmaz hale getiriyor." dedi.

Rıdvan Uz, denetim eksikliklerinin maden kazalarında yüzlerce cana mal olduğunu da kaydetti.

MHP'li Ersoy: Ülkemizin enerjide kendisini güvence altına alması son derece önemli

MHP Kayseri Milletvekili Baki Ersoy, enerjinin, hayatın devam ettirilebilmesi için vazgeçilmez bir unsur olduğunu dile getirdi.

Türkiye'nin enerji alanında kendi kendine yetebilme ve bazı enerji alanlarında ihracatçı konumuna geldiğini bildiren Ersoy, "Ülkemizde sürekli, kaliteli, katma değeri yüksek, çevreci ve rekabetçi fiyatlarla enerji ve hammadde tedariki noktasında herhangi bir engelimiz kalmamıştır. Enerji alanında gösterilen üstün çalışmalar neticesinde 106 bin megavata yaklaşan elektrik enerjisi kurulu güçle, enerji güvenliğine yönelik sorunlar geride bırakılmıştır. Dört bir yanımızda savaşlar patlar verirken, ülkemizin enerji anlamında kendisini güvence altına alması son derece önemlidir." değerlendirmesinde bulundu.

Ersoy, rüzgar enerjisini diğer enerji çeşitlerine dönüştüren teknolojinin, diğer güç kaynaklarına oranla daha ekonomik olduğuna dikkati çekerek, Türkiye'nin geniş yenilenebilir enerji kaynaklarına sahip olduğunu, bunların başında rüzgar enerjisinin geldiğini kaydetti.

CHP'li Yavuzyılmaz: Dağıtım şirketlerinin borçlarını dolardan TL'ye çevirip 6 taksit yaptınız, devasa bir kamu zararına yol açtınız

CHP Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz, denetimlerin uygun bir şekilde yapılmadığını öne sürerek, Amasra'daki maden kazasının tedbirsizlikler sonucu meydana geldiğini söyledi. Yavuzyılmaz, Amasra'daki maden kazası öncesinde Sayıştay'ın raporlarında gerekli uyarıların yapıldığını savundu.

Özelleştirme politikalarına da değinen Yavuzyılmaz, "21 elektrik dağıtım şirketini özelleştirdiniz. Bunların yaklaşık olarak 13 milyar dolar getirisi olması gerekiyordu. Özelleştirirken 'şirketler dolar üzerinden özelleştirme borçlarını ödeyecekler' kuralı koyuyorsunuz. Bazı şirketler bunu nakit olarak ödüyorlar, bazıları da taksitle ödeyecekler. 2017 yılında kanun hükmünde kararname çıkararak özelleştirme borcu olan dağıtım şirketlerinin borçlarını dolardan TL'ye çevirdiniz, onlara da 6 taksit yaptınız, devasa bir kamu zararına yol açtınız" şeklinde konuştu.

HEDEP'li Koca: Türkiye'de elektrik pahalı hale geldi, elektrik üretim ve dağıtım şirketleri zenginleşti

HEDEP Mersin Milletvekili Perihan Koca da enerjinin kamusal bir hak olduğunu, tüm vatandaşların bu haktan eşit biçimde yararlanabilmesi gerektiğini belirtti.

Enerjinin üretimden tüketime kadar her aşamasının bütüncül bir kamusal planlamayla yönetilmesinin şart olduğunu vurgulayan Koca, "Dışa bağımlılığın azaltılması, sürdürülebilirlik, yenilenebilirlik ve arz güvenliği ilkeleri kamusal planlamanın temelinde yer almalıdır" dedi.

Özelleştirme politikalarını eleştiren Koca, "Son 22 yıllık sürede kamu mülkiyetinde olan elektrik üretim tesisleri çok büyük oranda, dağıtım tesisleri ise tamamen özel sektöre devredilmiştir. Özelleştirme daha ucuz ve kaliteli, kayıp ve kaçağın az olacağı bir sistem vaadiyle başlamıştı. Bugün gelinen noktada Türkiye'de elektrik oldukça pahalı hale gelmiş, elektrik üretim ve dağıtım şirketleri zenginlemiş durumda." ifadelerini kullandı.

AKP'li Ök: Türkiye'yi enerji ve madencilikte en gelişmiş ülkeler arasına katacak yatırımlar yapılmaya devam edilecek

AKP Denizli Milletvekili Nilgün Ök, enerji ve madencilikte tam bağımsız ve merkez ülke olma ilkesiyle yola çıkıldığını ve çalışmaların da bu doğrultuda yapıldığını anlattı.

Ök, hidrojen dahil yenilenebilir enerjinin farklı kaynaklardan üretimi ve depolanması başta olmak üzere enerjide yeşil dönüşümün sağlanmasından kritik minerallerin ülke ekonomisine kazandırılmasına, sera gazı salımını en aza indirecek yüksek nitelikli Ar-Ge projelerinden nükleer güç santrallerinin kurulmasına kadar Türkiye'yi enerji ve madencilik sektöründe en gelişmiş ülkeler arasına katacak yatırımların yapılmaya devam edileceğini bildirdi.

Enerji sektörünü stratejik bir alan olarak gördüklerine işaret eden Ök, "İthalatçı olduğumuz bu alanda attığımız adımlarla enerjide dışa bağımlılığı azaltmak, cari açığı cari fazlaya dönüştürmek için birçok önemli çalışmayı da hayata geçirdik. Enerji politikalarımızı milli bir dava olarak görüyoruz." diye konuştu.

CHP'li Türeli: Akkuyu Rus yatırımı, bu santral bizim değil

CHP İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli, “Bu santral kimin? Bizim mi, yoksa Rusların mı? Orada sizin de iyi bildiğiniz üzere Akkuyu'nun CEO'su ve Yönetim Kurulu Başkanı olan Anastasia Zoteeva demiş ki: ‘Biz başka bir devletin topraklarında bu santrali kendimiz için inşa ediyoruz. Bu nükleer santral Rusya'ya aittir ve bu başka bir ülkenin topraklarında bulunan kendi santralimizdir.’ Sonra onun üzerine, kısa bir süre sonra siz bir açıklama yapmışsınız ve demişsiniz ki: ‘Akkuyu Nükleer AŞ Türkiye Cumhuriyeti'nin vergi mevzuatına, hukuk kurallarına göre çalışan bir şirket, bir Türk şirketi.’ E, tabii ki Türk şirketi olacak. Bugün yurt dışında, Almanya'da, Hollanda'da açtığımız şirketlerin çoğu aynı zamanda Alman şirketi, Hollanda şirketi; doğal olarak o ülkenin mevzuatına tabii oluyor. Bu aslında buradaki iddiaya verilen bir cevap değil Sayın Bakan yani anlaşılıyor ki bu bizim değil. Orada başka birtakım şeyler de var, limanla ilgili orada gene bir Akkuyu Nükleer Anonim Şirketinin Üretim ve İnşaat Organizasyon Direktörünün de açıklamaları var. Yani bir Rus yatırımı var ortada ve bu santral bizim değil, bizim topraklarımıza gelip başka bir ülkenin yaptığı bir yatırım var. Bunun nasıl bir açıklaması var?” dedi.

Türeli, şunları söyledi:

Onuncu Plan'da, Onuncu Plan'ın son yılı olan 2018'de birincil enerji talebi bin ton petrol eş değeri cinsinden 154 bin olarak planlanmış ama gerçekleşme 147.955 olmuş. On Birinci Plan'da 2023 için 174 bin olarak öngörüyormuş; 2023 şimdi belli oldu, gerçekleşme tahmini 163 bin. Elektrik enerjisi talebi teravat saat olarak 341 binmiş 2018'de Onuncu Plan'da, hedeflenen 303 bin olmuş. On Birinci Plan'da 376 bin planlanıyormuş, 325 bin olmuş. Kişi başına elektrik enerjisi tüketimi kilovat saat olarak kişi başına 4.241 olarak planlanıyormuş, 3.698 olmuş; On Birinci Plan'da 4.324'müş, 3.780 olmuş. Yani aslında ilginç olan şu: Hiçbir talep projeksiyonu tutmamış yani bu şimdi nedir? Bu üretim ile talep arasındaki ilişki nasıl tanımlanıyor? Bu konuda ayrıntılı bilgi almak isterim sizden yani bir enerji fazlası mı var, fazla enerji mi ürettik? Yani enerji sektörünü çok mu fazla bir anlamda destekledik yani özel sektöre açtık ya da özelleştirdik?

Türkiye'nin şu ana kadar kamu-özel iş birliği modeliyle yaptırdığı toplam yatırımlar 270 adet; bunun 102 adedi enerji alanında yapılmış, yap-işlet, bir kısmı da işletme hakkı devri. Enerji yatırımlarının tutarı 21,7 milyar dolar, toplamın yüzde 22'sini oluşturuyor ve ilginçtir, özelleştirme açısından baktığımızda -bunun tabii bir kısmı özelleştirmeye giriyor, bir kısmı girmeyebilir model içinde- Türkiye'nin AKP dönemlerinde yaptığı özelleştirme 63 milyar 383 milyon dolar, toplam 70 milyar ama bunun yaklaşık işte bu 63 milyar doları AKP dönemlerinde yapılmış. Elektrik dağıtımın özelleştirmesi kısmı 12 milyar 745 milyon dolar yani yaklaşık yüzde 20'si gene özelleştirmede. Ve çok ilginçtir, geçtiğimiz günlerde bütçe görüşmelerine başlarken Maliye Bakanı Mehmet Şimşek geldiği zaman, 2024 yılında, programda da yer alan bir kısım -OVP'de ve programda da vardı- yeni özelleştirmeler yapılacağı söyleniyordu. Orda da söylerken gene elektrik üretim ve elektrik iletimle ilgili özelleştirmeler yapılacağını söyledi. Bunlar neler? Hangilerini özelleştireceksiniz? Bir kısım soruları da aslında içinde belirtiyorum."