Yaşam

Ekonomik eşitsizlik demokrasiye zarar veriyor

Zengin elitler, ekonomik düzenin kurallarının kendileri lehlerine işlemesini sağlamak amacıyla siyasi gücü ellerine geçirmekte

20 Ocak 2014 19:50

Çeviri: Nil Karaca

(www.oxfam.org - The Guardian)

"Daha eşitlikçi bir dünya" sloganıyla hareket eden, 12 ülkede örgütlenmiş olan, İngiltere merkezli yardım kuruluşu OXFAM’ın bu hafta Davos’ta gerçekleşecek olan Dünya Ekonomik Forumu toplantısı öncesi yayımladığı rapor, dünya genelinde refah paylaşımındaki dengesizliğin boyutlarını ortaya koyuyor.

Raporda, ekonomik adaletsizliğin dünyanın pek çok ülkesinde giderek artmakta olduğuna dikkat çekilirken; Dünya Ekonomik Forumunun, bu durumu insan gelişimine yönelik önemli bir risk olarak gördüğü belirtiliyor ve 2014 toplantısında, giderek artan bu gelir dağılımı eşitsizliğine yönelik çözümler üzerinde çalışılması çağrısında bulunuluyor.

Rapora göre zengin elitler, ekonomik düzenin kurallarının kendileri lehlerine işlemesini sağlamak amacıyla siyasi gücü ellerine geçirmekte. Bu da demokrasiye zarar verirken dünya genelinde en zengin 85 kişinin, en fakir 3,5 milyar kişinin servetinin yarısına sahip olduğu bir tabloya yol açıyor. Bir diğer deyişle dünya serveti, en zengin yüzde 1’lik kesim ile geri kalan yüzde 99 arasında dağılmış durumda. Elitlerin iktidarı ele geçirmeye yönelik bu girişimleri, giderek artan ölçüde kamuoyunun dikkatini çekiyor. OXFAM’ın altı ülkede (Brezilya, Hindistan, Güney Afrika, İspanya, İngiltere ve ABD) yapmış olduğu anket, insanların, kanunların zenginler lehine çarpıtılmakta olduğuna inandığını gösteriyor.

Her ne kadar yetenek, güç kazanılan beceriler, girişimcilik ve risk alma azmini ödüllendirmek; büyüme ve ilerlemeyi sürdürebilmek açısından ekonomik eşitsizlik bir yere kadar gerekli görülse de günümüzde ortaya çıkan aşırı zenginleşme düzeyleri, yüz milyonlarca insanı kendi yetenek ve çalışmalarının faydalarını görmekten mahrum bırakıyor.

Rapora göre aşırı ekonomik eşitsizlik, pek çok nedenden dolayı zarar ve endişe verici olarak kabul ediliyor. Şöyle ki; bu tür bir dengesizlik, ahlaki açıdan tartışmalı; ekonomik büyüme ve yoksulluğun azaltılması üzerinde olumsuz etkileri olabilir ve sosyal problemleri daha da çoğaltabilir. Ayrıca ekonomik eşitsizlik, kadın ve erkek arasındaki eşitsizlikler gibi diğer eşitsizlikleri de daha da şiddetlendirmekte. Pek çok ülkede, aşırı ekonomik dengesizlik, servet yoğunluğunun siyasette söz sahipliğini artırmak şeklindeki olumsuz etkisi nedeniyle de endişe verici olarak kabul ediliyor. Servetin hükümetlerin politika yapma süreci üzerinde etkili olması, kuralların zenginlerin lehine olacak ve toplumun geri kalanına zarar verecek şekilde belirlenmesine neden olmakta.  Bunun sonucunda da demokratik yönetim erozyona uğruyor, sosyal uyum ve herkese eşit imkân prensibi ortadan kalkıyor. Zenginlerin siyaset üzerindeki etkinliğini törpüleyecek cesur politika çözümleri üretilmemesi durumunda, hükümetler zenginlere çalışmaya ve ekonomik ve siyasi eşitsizlikler artmaya devam edecektir. Toplumlar, birlikte ileriye gitmek yerine ekonomik ve sosyal açıdan giderek daha fazla ayrışacaktır.

OXFAM, eşitsizlikteki bu hızlı artışı tersine çevirmek üzere Davos’ta Dünya Ekonomik Forumu için bir araya gelen güçlü liderlere ve işadamlarına birtakım öneriler de sunuyor:

  • Yatırımcıların kendi ülkelerinde vergi vermekten kaçınmak üzere vergi cennetlerine yönelmelerinin önüne geçilecek adil ve sağlam vergi politikaları geliştirilmeli, işadamları kendi ülkelerinde vergi ödemeli;
  • Ekonomik güç, siyasi faydalar elde edilerek kendi vatandaşlarının demokratik iradelerine zarar verecek şekilde kullanılmamalı;
  • Servet ve gelir üzerinden artan oranlı vergilendirme desteklenmeli;
  • Hükümetler, vergi gelirlerinin bütün vatandaşları kapsayacak şekilde sağlık, eğitim ve sosyal güvenlik harcamaları için kullanmaya teşvik edilmeli;
  • Tüm şirketlerde geçim sağlamaya yetecek düzeyde ücret politikası izlenmesi sağlanmalı;
  • 2015 sonrası kalkınma hedeflerinin önemli bir kalemi olarak, her ülkede aşırı ekonomik eşitsizliğin ortadan kaldırılması küresel hedef olmalı, bu çerçevede her bir ülkede en zengin yüzde 1’in servetten aldığı pay yakından takip edilmeli.