Eğitim

Eğitim-Sen: 2023 LGS sonuçları eğitimde her geçen yıl artan eşitsizlik ve adaletsizlikleri yansıtıyor

03 Temmuz 2023 17:35

Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen), 4 Haziran 2023 tarihinde LGS kapsamında yapılan, “Sınavla Öğrenci Alacak Ortaöğretim Kurumlarına İlişkin Merkezi Sınav” sonuçlarına ilişkin bugün yazılı bir açıklama yaptı. Sınav sonuçlarının değerlendirildiği açıklamada; "2023 LGS sonuçları eğitimde uzun yıllardır var olan ve her geçen yıl artan eşitsizlik ve adaletsizlikleri yansıtıyor" ifadeleri kullanıldı.

"MEB ortalama net sayılarında artış yaşandığını açıklasa da bu durum okulların yarısından fazlasının yarı başarıyı bile gösteremediği gerçeğini değiştirmemektedir"

Açıklamada öne çıkan başlıklar şu şekilde:

"2023 LGS’ye başvuruda bulunan 1 milyon 246 bin 465 öğrenci varken, sınava 1 milyon 30 bin 195 öğrenci girmiştir. Sınav başvurusu yapmasına rağmen 216 bin 450 öğrencinin LGS’ye girmemiş olması dikkat çekicidir. Millî Eğitim Bakanlığı (MEB) sınava katılım oranını yüzde 82 olarak açıklamıştır...

"20 sorudan oluşan testlerden Türkçeden 9.99, fen bilgisinden 9.01 ve matematik alt testinden 5.95; soru sayısı 10 olan din kültürü ve ahlak bilgisinden 6.29, T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük testinden 6.06 ve yabancı dilden 4.91 ortalama net doğru yapıldığı açıklanmıştır. MEB her ne kadar ortalama net sayılarında artış yaşandığını açıklasa da bu durum okulların yarısından fazlasının yarı başarıyı bile gösteremediği gerçeğini değiştirmemektedir.

2023 LGS sonuçları eğitimde uzun yıllardır var olan ve her geçen yıl artan eşitsizlik ve adaletsizlikleri yansıtırken, yıllardır iller ve okullar arasında büyük puan farkları oluşması sorununun önüne bir türlü geçilememiş olması düşündürücüdür. 

"MEB okullaşma politikasında ayrımcı davranmayı sürdürmektedir"

2023 LGS sonrasında Anadolu liselerine 71 bin 22, fen liselerine 40 bin 470, sosyal bilimler liselerine 10 bin 740, Anadolu imam hatip liselerine 42 bin 356, mesleki ve teknik Anadolu liselerine 41 bin 826 kontenjan ayrılmış olması, MEB’in okullaşma politikasının geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi değişmediğini göstermiştir. Pek çok ilde yüksek puanla öğrenci alan Anadolu liselerinin kontenjanları azaltılırken, yeterli talep olmamasına rağmen, imam hatip ve mesleki ve teknik liselerin kontenjanlarında artışa gidilmesi ciddi bir çelişki olarak karşımıza çıkmaktadır.

Okul türlerine göre açıklanan kontenjan sayıları MEB’in okul türleri arasında resmen ayrımcılık yaptığını ve ortaöğretim sistemini imam hatipler ve meslek liseleri merkezli olarak biçimlendirmeye çalıştığını göstermektedir. Ancak öğrenciler, ülkenin neresinde olursa olsun tercihlerini, iktidarın tüm çabalarına rağmen büyük çoğunlukla akademik eğitim veren okullardan yana kullanmaya devam etmektedir.

MEB’in temel eğitimden ortaöğretime geçiş sürecinde uzun süredir mesleki eğitim ve imam hatip lisesi merkezli olarak şekillendirilen okullaşma politikası, öğrencilerin çoğunluğunun bu okullara gideceği veya gitmesi gerektiği ön kabulü üzerinden şekillendirilmektedir.

Bu şekilde bir taraftan sermayenin ihtiyaç duyduğu öğrencileri ara elemanlar ve ucuz iş gücü olarak gören ‘piyasa merkezli’ politikalar yaşama geçirilirken, diğer taraftan imam hatipleştirme politikaları üzerinden eğitim sisteminin iktidarın siyasal-ideolojik hedefleri doğrultusunda biçimlendirilmesi planlanmaktadır. Öğrencilerin ilgi, yetenek, gereksinim ve tercihlerini dikkate almayan, okullaşma politikasını ve buna bağlı olarak kontenjanları bunlara göre oluşturmayan MEB’in yanlış politikaları nedeniyle öğrencilerin istediği okul türünde ve okulda eğitim alma hakkı açıkça ihlal edilmektedir.

“İktidarın değil, öğrencilerin istedikleri öncelikli olmalıdır”

MEB’in yıllardır eğitimde yaşanan ve giderek derinleşen eşitsizlikleri azaltacak adımlar atmaması nedeniyle, LGS gibi merkezi sınavlarla oluşan sınıfsal ayrışma ve eşitsizliklerin artmasının önüne geçilememektedir. MEB okullaşma politikasını siyasal önceliklerine göre değil, öğrencilerin istek ve tercihlerine göre oluşturmalı, eğitimin hiçbir aşamasında dayatma ve yönlendirme yapılmamalıdır.

Her yıl temel eğitimden ortaöğretime geçecek öğrenci sayısının mevcut akademik eğitim veren okulların kontenjanları ile karşılanması mümkün değildir. Yapılması gereken, öğrencilerin tercihleri dikkate alınarak, yeterli tercih yapılmayan okul türlerinin ayrıntılı dökümünün çıkarılması ve okul kontenjanlarının iktidarın önceliklerinin değil, öğrencilerin tercihleri doğrultusunda belirlenmesidir. Eğitime erişimde sorunlar yaşandığı ve sınıfsal eşitsizliklerin daha önce hiç olmadığı kadar derinleştiği koşullarda semtler, ilçeler, iller arasında okulların alt yapı, olanak, sosyal çevre farkı dikkate alınmadan yapılan bir sınav ve yerleştirme sisteminin var olan eşitsizlikleri yeniden üretmesi kaçınılmazdır. Her öğrencinin istediği okulda, okul türünde eğitim görme hakkı olduğu unutulmamalı, eğitim politikaları bu doğrultuda belirlenmeli ve oluşturulmalıdır.”  (ANKA)