Gündem

Eğitim-Bir-Sen’in araştırmasına Eğitim-Sen’den itiraz: Çocuklar ucuz iş gücüne dönüştürülmek isteniyor

14 Temmuz 2025 14:08

Güncelleme: 14 Temmuz 2025 14:39

Eftelya Feraset - T24

Eğitim Sen Genel Sekreteri Zülküf Güneş, Eğitim-Bir-Sen’in lisenin sadece iki yılının zorunlu olmasına yönelik araştırmasının iktidarın ısmarlamasıyla yapıldığını iddia etti. Güneş, çocukların ucuz iş gücü olarak kullanılmak istenildiğini ve tartışmanın bu yüzden başlatıldığını belirterek, “16 yaşındaki bir çocuğun hayata erken atılması konusuna odaklanarak bir eğitim sistemi değerlendiremezsiniz. ‘Sermayeye ucuz iş gücü sağlansın’ diye değerlendirilen, çocukların eğitimden koparılmasına ve erken yaşta evliliklerin artmasına neden olacak bu sistem yine siyasi bir saikle yapılıyor” dedi.

Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın tarafından açıklanan “Türkiye’de Zorunlu Eğitim Sistemi’ne Yönelik Saha Araştırması”nda, 4 yıllık zorunlu lise eğitiminin kaldırılarak, sadece iki yılının zorunlu tutulması önerisi gündeme getirildi. 36 binden fazla katılımcıyla yapıldığı öne sürülen araştırmada, 4 yıl zorunlu lise eğitim süresinin iş dünyasının beklentilerini karşılamadığı ve öğrencilerin iş hayatına daha erken atılmasını engellediği öne sürüldü.

T24’e konuşan Eğitim Sen Genel Sekreteri Güneş, iktidara yakın bir sendikanın sermaye odaklı araştırmasından çıkan sistem değişikliğinin, çocukları eğitimden koparıp ucuz iş gücüne dönüştüreceğini ve erken yaşta evliliklerin önünü açacağını söyledi. Güneş, şunları kaydetti:

13 yıl önce başlanan 4+4+4 sistemi İmam Hatip okullarının önünün açılması, din eğitiminin daha yaygın hâle getirilmesi projesi olarak uygulandı. O gün bu sisteme geçiş, din eğitimini yaygınlaştırmak için yapıldı; bugün ise “sermaye, ucuz iş gücü, gençler hayata erken atılsın” diyerek yapılıyor. Genç dedikleri aslında genç değil. Dünyada 18 yaşına kadar her birey çocuktur. Yani siz 16 yaşındaki bir çocuğun hayata erken atılması konusuna odaklanarak bir eğitim sistemi değerlendiremezsiniz; böyle bir sistemi hayata geçiremezsiniz. Dolayısıyla şu an “sermaye, ucuz iş gücü sağlansın” diye değerlendirilen, çocukların eğitimden koparılmasına ve erken yaşta evliliklerin artmasına neden olacak bu sistem yine siyasi bir saikle yapılıyor.”

Yoksullaşmayla çocuk işçiliği ve MESEM gibi projeler meşrulaşıyor

İş hayatına erken atılma ve MESEM gibi projelerin desteklenmesi, yoksullaşmayla birlikte büyük ölçüde meşrulaştırılıyor. Yani bu denli bir yoksullaştırma yaşanmamış olsaydı, veliler de bu sisteme bu kadar kolay ve istekli şekilde yaklaşmazlardı. Veliler çocukları meslek sahibi olsun istiyor. Ancak burada da gerçek anlamda bir motor ustası ya da kaporta ustası yetişmiyor; yine çocukların emeği sömürülüyor.

Devlet eğitim yükünü üzerinden atmak istiyor

Eğitim sistemindeki değişikliğin çok boyutlu sonuçları olacaktır. Devlet, üzerindeki eğitim yükünü üzerinden atmak istiyor. Şu anda dört yıllık bir lise eğitiminden bahsediyoruz. Eğer bu süre iki yıla düşürülürse lisedeki öğretmenlerin yarısı fazlalık hâline gelecek. Bu durumda devlet, artık yeni lise öğretmeni ataması yapmayacak; çünkü sistemde “fazlalık” olarak görülen bir kadro olacak. Aynı şekilde yeni okul da yapılmayacak. Böylece devlet, çocukların eğitimine dair sorumluluğunu kendi üzerinden atmış olacak. Bunun sonucunda, 2+2 modelinde eğitimine devam etmek isteyenler de özel okullara yönlendirilecekler.

Değişikliği toplumun talebi gibi göstermeye çalışıyorlar

Araştırmayı yürüten sendikanın iktidara yakınlığına da vurgu yapan Güneş, şöyle dedi:

Yapılan anket tamamen algı oluşturmak ve sanki toplumda böyle bir talep varmış gibi hükümete bir altyapı verisi sunmak amacıyla ısmarlanmış. Örneklem, büyük ölçüde kendi üyeleri arasında belirlenmiş; burada “lise öğretmeni” dedikleri de büyük olasılıkla kendi sendika üyeleri. Biz, kendi üyelerimize bu anket yapıldığında sorduk; dar bir çevre olsa da, bu ankete denk gelen ya da dolduran kimse çıkmadı. Yani siz bir anketi belli bir grupla yaparsanız, istediğiniz sonucu zaten elde edersiniz.

Bakan eleştirileri haklı çıkarmak istemiyor

Güneş, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in “Bu konuda kamuoyunda bir talep olursa, biz de ilgili birimlerimizle beraber oturur değerlendiririz” sözlerini de şöyle değerlendirdi:

Aslında tartışmayı ilk başlatanlardan biri de bakanın kendisi. Neden böyle bir açıklama yapıyor? Çünkü bu sisteme geçiş sürecinde en ısrarcı kurum, bizzat Bakanlık’tı. Eğer bugün sistem değişikliği yönünde bir öneri doğrudan kendilerinden gelirse, geçmişte yapılanlara yönelik eleştirilerin haklılığı da kabul edilmiş olacak. Bu nedenle, yapılan yanlışı doğrudan kabul etmek yerine, “toplumun ihtiyacı vardı” ya da “toplum talep etti” diyerek değişikliği meşrulaştırmak onlar açısından daha kolay. Bakanlığın bu çırpınışı, tam olarak bununla ilgili.”