Gündem

Covid şüphesiyle gitti, Türkiye'de nakil sırasında ilk sıraya yazıldı

20 Mart 2022 14:48

İstanbul'da yaşayan 14 yaşındaki Duru Doğan, kasım ayında öksürük şikâyetiyle doktora gitti. Önce Covid-19 sanıldı. Haftalar süren araştırmalar sonucu kalp kapağı hastalığı olduğu ve kalp nakli gerektiği ortaya çıktı. Koşuyolu Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne yatırılan Duru Doğan, nakil listesinde Türkiye'de birinci sıraya alındı. Koşuyolu ekibinin kar fırtınası nedeniyle zorlu yolculuğu sonrası İstanbul'a getirilen kalp, yaklaşık 4 saat süren bir ameliyatla Doğan'a nakledildi. Duru Doğan, "Hiçbir sağlık sorunum yokken bir anda hayatım değişti. Bu kadar kısa sürede uygun kalbin bulunması çok büyük şanstı. Beni dinleyenler, lütfen organ bağışında bulunun" dedi.

Bekleme listesinde ilk sırada

Operasyonu gerçekleştiren Koşuyolu Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi ve Kalp Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Kaan Kırali, Duru'nun kalp nakli için aşılması imkansız görülen pek çok engelin aşılabildiğini, bu açıdan çok şanslı olduğunu söyleyerek, "Birkaç ay önce ciddi bir şikayeti olması üzerine kalp yetmezliği olduğu anlaşılmış. Bizimle irtibata geçildi. Hastamızdaki patoloji çok değişik bir şey, çok sık görülen bir durum değil. Kalbin her iki karıncık bölgesinin yapısal olarak çalışamama durumu. Çift taraflı yapay kalp önerisi olmuş ama Duru'nun bunun için çok küçük olduğu, yapay kalbin bedensel olarak onun için çok ağır bir şey olduğunu düşündük. Ayrıca hastalığının patolojisi 'acilin de acili' olarak bildirilmeye uygundu. Kalp nakli olmak üzere nakil listesine alındı. Çok şanslı bir kızımız, hastalığının başlangıcından sonra neredeyse üçüncü ayında bir kalp çıktı" dedi.

Kayseri'de beyin ölümü gerçekleşen 30 yaşlarında bir kadının kalbinin Duru'ya uygun olduğu anlaşılınca 9 Şubat gecesi kalbi almak üzere yola çıkan Koşuyolu organ nakli ekibinin uçağı, kar fırtınası yüzünden iniş yapamadı ve saatlerce havada kaldı. Erişkin bir donörden bir çocuğa kalp nakli yapmanın her zaman mümkün olamadığını da söyleyen Prof. Dr. Kırali, sürecin devamını şu şekilde anlattı:

"Vefat eden hastamız da daha küçük bedenli olduğu için, ivedilikle kabul ettik. Burada damar çapları çok önemlidir. Bizim, ameliyat öncesi yaptığımız ölçümlerde, bu çapların birbirine çok yakın olduğu anlaşıldı. Duru açısından bu da çok büyük bir şanstı. Ayrıca o günlerde Kayseri'de bir kar fırtınası vardı ve uçakta da 2 saat havaalanı üzerinde dönmüş organı almaya giden ekiplerimiz. Arkadaşlarımız kalbi almaya gece gitmişti ama hava şartları sebebiyle dönüşleri sabaha ertelendi. Uçak kalkamadı. Tüm bu olumsuz koşullara rağmen kalbi buraya getirebildik ve Duru'ya naklettik. Eminim o da okulunu çok özlemiştir. Gelecek eğitim sezonunda okulunda arkadaşlarıyla birlikte eğitimine tekrar başlayabilecek. Kalp nakli, yapay kalpten her zaman daha öndedir. Ama bağış olmayınca biz diğer alternatiflere mecburen yöneliyoruz. Organ bağışı çok yüksek olsa, inan ki her gün kalp nakli bile yapabiliriz."

Duru Doğan ise organ nakliyle ilgili gündemin, bu yaşadıklarından sonra hayatlarına girdiğini belirterek; duygularını şöyle ifade etti:

"Tüm bunlar yaklaşık 3 aylık bir süreçte olduğu için, benim için de ani oldu. Daha öncesinde hiçbir sorunum yoktu. Organ nakli ile ilgili çok az şey biliyordum. Teşhisim konduktan sonra bu kadar detaylı araştırdım. Pandemiyle beraber özellikle kalp nakillerinin azaldığını öğrendim. Açıkçası bu kadar kısa sürede organ çıkmasını beklemiyordum. Çok garip hissettim. İlk düşündüğümde biraz 'adaletsizlik' hissettim. Çünkü çıkan kalbin sadece bana olacağını biliyordum. Yıllarca organ bekleyen çocuklar, kişiler var. Benim gibi hastaneden çıkamayanlar var. Beni dinleyen herkes, lütfen organlarını bağışlasın. Çünkü ben bu 3 aylık süreçte bile gerçekten çok zor şeyler yaşadım. Yıllarca bunu çeken insanlar olmasını istemem. Kendi başıma çıkıp gezebilmeyi özledim. Yaklaşık 100 gündür dışarı çıkmadım çünkü."

Duru'nun babası Galip Doğan ise bir öksürük şikayetiyle durumun buralara kadar gelebileceğini hiç düşünmediklerini söyleyerek "Covid olabileceğini düşündüler önce. Her gün tanılar değişti, sonuçlar değişti. Kalp yetmezliğiyle doktorlarımızın karşısına çıktığımızda ise hocalarımız bize hep şunu sordular: 'Daha önce Covid oldu mu? Daha önce bir atak geçirdi mi? merdiven çıkamaması, spor yapamaması lazım' diye çok şaşırdılar. Oysa Duru, mekik çekiyordu, barfiks çekiyordu, ip atlıyordu. Bayağı spor yapıyordu. Ufak, belki hafife alınabilecek bir öksürükten hikaye başlamış oldu" ifadesini kullandı. 

Koridorlarının ne kadar uzun olduğunu, oradan (Kayseri'den) gelebilecek bir telefonun ne kadar önemli olduğu, bu telefonda karşımıza çıkabilecek sonucu nasıl kaldırabileceğim; Duru'ya nasıl bir açıklama yapabileceğim, başka birçok şey düşünüyorsunuz. Bütün çalan telefonlardaydı kulaklarım. Koridordaki ayak seslerindeydi. Yani karınca yürüse duyabilecek hissiyattaydık o gece.  Bitmeyen bir 4-5 saatti. Sabah olduğunda doktorumuz geldi, parmağıyla 'tamam' işaretini yaptı. Ben de annesine aynısını yaptım."

"Çocuğumuzla hem gurur duyduk, gerçekten çok karışık duygu patlamaları yaşadık. Kendisi acil olarak böyle bir nakil beklerken bir başkasının sırasına girmiyorum değil mi demesi, tarif edilemez bir duyguydu. Biz o gece, kendimizden önce, (bize uyumlu olur, olmaz bilmiyorduk) öbür tarafta bir ailenin buna karar vermiş olmasından dolayı karşı tarafla empati kurarak önce oraya teşekkür dualarımızda. Bütün gece dua ettik vefat eden kişi ve ailesine. Yeterince organ bağışı olsa, bizim karşımızda imkansız diye duran, bir adı mucize olan organ bağışı ile nakil bekleyen hastaların hepsinin tedavi edilme şansı var aslında." (DHA)