Politika

Selahattin Demirtaş'ın avukatı Karaman: AYM, siyasi saiklerle yürütülen bir davayı aklama çabasına girmiş

Selahattin Demirtaş'ın avukatı Mahsuni Karaman, Murat Sabuncu'ya yorumladı

19 Haziran 2020 13:36

Eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın avukatı Mahsuni Karaman,  AYM’nin Demirtaş hakkında verdiği ihlâl kararını değerlendirdi. Demirtaş’ın tutukluluğu süresince 5 farklı hak ihlâli için başvuruda bulunduklarını belirten Karaman, AYM’nin dün açıklanan kararının sadece “tutukluluk devam kararlarının ölçüsüz olduğu” başvurusuna yönelik bir karar olduğunu belirtti. Karaman, karar için "AYM ihlâl kararında gerekçe olarak sadece mahkemeleri gösteriyor. AYM'nin kararı Demirtaş'ın siyasi gerekçelerle tutuklandığını aklama çabası" dedi.

AYM'nin verdiği kararın sadece 2 yıl 1 ay 3 gün tutukluluk süresiyle ilgili olduğunu belirten Karaman, Demirtaş'ın 3 yıl 7 ay 15 günlük tutukluluğunun görmezden gelindiğini ve bununla müvekkilinin tutukluluk süresinin geri kalanı için bir ihlâl kararı verilmemesinin amaçlandığını söyledi. Karaman Anayasa Mahkemesi'nin kararının Demirtaş'ın tahliyesinin önünü açmayacağını da belirtti. 

4 Kasım 2016'dan beri tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın avukatı Mahsuni Karaman,  AYM'nin verdiği hak ihlâli kararını ve Demirtaş davasında merak edilen gelişmeleri T24 yazarı Murat Sabuncu'ya yorumladı. 

Karaman, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin daha önce verdiği ihlâl kararında, uzatılan tutukluluk süresinin siyasi saiklerle verildiğini söylemesine rağmen AYM’nin davanın siyasi yönünü görmezden geldiğini ifade ederek, “Mahkeme ilginçtir bu kararı gerekçelendirirken tüm sorumluluğu söz konusu kararı veren mahkemelere yüklemiş durumda. Bu aynı zamanda buradaki siyasi motivasyon farkını gözden kaçırmaya yönelik bir gerekçedir. Gerçekleri yansıtmayan bir gerekçedir” diye konuştu.

Demirtaş’ın cumhurbaşkanı adayı olduğu sırada tahliye başvurusunun reddi, AİHM’in Demirtaş’ın uzun tutukluluğunu ihlâl sayması ve bu kararın 19. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından uygulanmaması, tutukluluk süresinin makul süreyi aştığı gibi gerekçelerle AYM'ye başvurduklarını hatırlatan Karaman, yapılan bu başvurular arasından sadece birinin değerlendirilerek karara bağlandığına ve ihlâl kararında herhangi bir şekilde davanın siyasi yönüne değinilmediğine dikkati çekti.

AYM’nin dava sürecinde iktidarın siyasi açıklamalarının etkisini gözardı ederek karar verdiğini belirten Karaman, şöyle konuştu: 

“AYM’nin bu kararla siyasi bir korku içerisinde olduğunu düşünüyorum. AYM gerekçeli kararının birçok yerinde ısrarla  ‘tutuklamanın hukukiliği konusunda bir şey demiyorum’, ‘Kuvvetli suç şüphesi bugün bile vardır’ demeye getiriyor. Bu bir korkunun ifadesidir. Siz eğer bu meselenin siyasi yönünü görmezseniz, sizin bir karar verdiğinizden bahsedilemez. Seçme seçilme hakkını ıskalarsanız siz şunu görmezden geliyorsunuz. Sayın Demirtaş tutuklanırken milletvekiliydi, 24 haziran 2018’e kadar milletvekili olarak yasama faaliyetini yürütemedi. Referandumda bir çalışma yürütemedi, tutukluydu. Cumhurbaşkanı adayı olduktan sonra seçilme hakkı  ihlâl edildi. Kendisine oy veren insanların da seçme hakları ihlâl edildi. Seçme ve  seçilme hakkı yönünden bir incelemeye gerek görmüyorsunuz. AYM bilinçli bir şekilde oralardan kaçıyor” 

 “19’uncu maddeden verilen bu karar aslında AİHM’in sayın Demirtaş ile ilgili sözleşmenin 5/3 fırkasından vermiş olduğu kararın bir eşdeğeridir. AİHM bu kararla tarihinde ilk kez 18. Madde’nin ihlâl edildiği kararını vermişti. Türkiye açısından bu bir kara lekedir, sabıka kaydıdır. Sayın Demirtaş’In tutukluluğuna siyasetin güdümüyle devam kararı verdiğine yönelik bir sabıka kaydıdır. O dosya AİHM Büyük Dairesi önünde duruyor karar aşamasında. Şimdi AYM’nin burada rol alıp 5/3’ten ihlâl kararı vermesi esasında Büyük Daire’nin yakın zamanda vereceği kararın altını oyma gayretidir. Çünkü eğer büyük daire ‘5/3’ten dolayı AYM ihlâl kararı verdi bu yeterlidir’ der ise bu durumda Türkiye aslında nihai amacına ulaşmış olacak. Bu hukuken de acemice bir mantıkdır.”

“Ne dokunulmazlıkların kaldırılması, ne tutuklanması hiçbiri yargısal bir tasarruf değil. Demirtaş’ın tutuklanması Türkiye Cumhuriyeti’nin demokratik yapısının değiştirilmesi için yapılan bir yol temizliğidir. Bunu açıkça ifade etmek gerekiyor.”