Kültür-Sanat

Bursa'da sakıncalı bulunan oyun, seyirciyle buluştu | Şenay Gürler: Açıkçası teksti okuduklarını ve anladıklarını sanmıyorum

"Ahlak, ‘ahlakçılık’ halini aldığında var olmaması gereken bir kavram"

01 Şubat 2023 14:19

Dilek Atlı – Bursa

Geçtiğimiz ekimde Bursa Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı Bursa Tayyare Kültür Merkezi’nde sahnelenmesi planlanan İstanbul GalataPerform’un, “Medea’ya Göre Ahlak” adlı oyunu, henüz sahnelenmeden sakıncalı bulunarak iptal edilmişti. Ulusal medyada büyük yankı bulan iptal kararına GalataPerform tiyatro topluluğu kadar oyunu sahneye taşıyan sanatçılar Şenay Gürler ve Özgün Çoban da sosyal medya hesapları üzerinden tepki göstermişti.

Tiyatro camiası tarafından tepki gören iptal kararının ardından AKP’li Bursa Büyükşehir Belediyesi ise sosyal medya resmi hesabından kamuoyu duyurusunda bulunarak algı yönetimi yapıldığını, iptal değil erteleme kararı olduğunu ve GalataPerform’un oyunu sahnelemek için yalnızca ön başvuruda bulunulduğunu belirtmişti.

Sakıncalı bulunan oyun,3,5 ay sonra dün Bursa’nın CHP’li Nilüfer İlçe Belediyesi’ne ait Nâzım Hikmet Kültürevi’nde seyirciyle buluştu. Medea’ya Göre Ahlak’ın oyuncuları Şenay Gürler ve Özgün Çoban, performans öncesi T24’e özel açıklamalarda bulunarak hem oyunun içeriğinden hem de iptal sürecinden söz ederek sorularımızı yanıtladı. 

"Medea miti üzerinden, ‘kadın’ ve ‘ahlak’ konularını tartışmaya açan bir oyun"

Oyunun sakıncalı bulunması nedeniyle içeriği merak konusu oldu. Medea’ya Göre Ahlak, nasıl bir oyun?

Şenay Gürler: İran asıllı İsveç vatandaşı yazar Athena Farrokhzad’ın yazdığı Medea’ya Göre Ahlak oyun. Farrakhzad, hem mülteci hem de anne olan bir kadın. Bu bakımdan da oyunun çok değerli olduğunu düşünüyorum. Medea’ya Göre Ahlak, GalataPerform’un her yıl yaptığı yeni tiyatro metinleri okumalarında tanıştığımız bir metindi. Oyunu sahnelenmesi kararının ardından 2022’nin Nisan ayından beri seyirciyle buluşmaya başladık. Medea, çok bilinen bir mit karakter aslında. Oyun da Medea miti üzerinden, ‘kadın’ ve ‘ahlak’ konularını tartışmaya açan bir oyun. Medea; çocuklarını öldürmüş, kardeşini öldürmüş, kendisini aldatan kocasının evleneceği kişiyi zehirlemiş bir antikahraman. Gürcistan’dan gelen, İason’a âşık olan, âşık olduğu kocası için memleketini terk eden ve ona iki çocuk veren Medea, İason’un başka bir kadın ile evlenmeye kalkışması üzerine intikam ateşini yakıyor. Ancak Gürcistan’daki anaerkil bir yapıdan gelip Yunanistan’a, yani ataerkil bir yapıya, İason’un peşinden göç eden Medea, büyücü ve güçlü bir kadın olarak bulunduğu toplumda kabul görmüyor. Bir rivayete göre de aslında çocuklarını öldürmediği, tragedya yazarı Euripides’e para karşılığı hikâyesinin böyle yazdırılmış olabileceği de söyleniyor. Böyle ya da değil. Nereden bakarsak bakalım, Medea, çok güçlü bir karakter. Çünkü ona verilen anne rolünü, sadık eş rolünü ya da kabullenen kadın rolünü kabul etmeyip mücadele eden bir kadın. Yüzyıllardır en çok konuşulan kadın mit karakterlerden biri sonuçta. Oyunumuz ise her şey bittikten sonra, yani diyelim ki yazıla geldiği gibi Medea, çocuklarını, kardeşini, eşinin evleneceği kişiyi öldürüp tek başına kaldıktan sonra, ahlakla baş başa kalıyor ve ahlakla tartışmaya başlıyor. Zaman Zaman ikiyüzlü olan, ‘ahlak’ karakteriyle yüzleşerek geçiyor oyunumuz özetle.

 

"Ahlak, ‘ahlakçılık’ halini aldığında var olmaması gereken bir kavram"

Medea’ya Göre Ahlak oyununda, “Ahlak” kavramının bir karakter olarak seyirci karşısına çıkaran da sizsiniz Özgün Bey. Seyirci nasıl bir Ahlak ile karşı karşıya geliyor?

Özgün Çoban: Aslında Medea’nın orijinal metninde halk, Ahlak’ı canlandırıyor bir şekilde. Toplumu şekillendiren ahlak düzeni ve bunun ikiyüzlülüğünün yanı sıra Ahlak’ı bu oyun üzerinden ele alırsak kadın bedeni ve kadın varoluşu açısından ahlakçılık taslayan bir karakteri canlandırıyorum diyebiliriz. Yer yer Ahlak’a hak verilebilecek seyirci. Çünkü ben bile teksi okuduğumda bazı yerlerde, ‘vay be iyi bir argüman’ diye düşündüğüm oldu. Ahlak, birbirimizi yemeyelim diye bir bakıma toplumda var olması gereken ancak ‘ahlakçılık’ halini aldığında var olmaması gereken bir kavram bence. Genelde insanlar gücü ele geçirdiğinde ya da toplumu arkasına aldığında ahlak kavramı, ahlakçılığa dönüşüyor ve bize zarar veren de bu hali oluyor.

"Kadın ya da erkek olmaktansa bir bütün olarak insan olmak adına düşünmeyi tercih ediyorum"

Eş ve anne kimliğinin dışında toplumda salt bir kadın olabilmek ile ilgili Medea karakteri üzerinden neler söylersiniz?

Şenay Gürler: Oyunun toplumda salt bir kadın olarak var olmaya yönelik bir yanıt içerdiğini düşünmüyorum. Ancak Medea, kendiyle mücadele ederken bir yandan da ben haklıyım da demek zorunda. Çift taraflı bir bakış var. Medea’ya da hak verebilirken Ahlak’a da hak verilebilir seyircimiz. Şenay olarak bu soruya yanıt verecek olursam, kadın olmak ya da erkek olmaktansa bir bütün olarak insan olmak adına düşünmeyi tercih ediyorum. Çünkü insan olma yolunda doğduğumuzu düşünüyor ve bu yolda kendimizi gerçekleştireceğimize inanıyorum. Bu yolculuk, insan olma yolculuğu ve hem bitmeyen, hem de uzun bir yolculuk…

 

“Çok küçük yaşlarımdan beri ahlakı reddeden biriyim”

Ahlak kavramını bir karakter olarak sahneye koymadan önce filozofların ahlak üzerine söyledikleriyle ilgili okumalar yaptınız mı?

Özgün Çoban: Açıkçası, Sartrecı bir bakışla ahlak kavramını ele alıp ‘ben’, ‘toplum’dan daha önemli diye düşünüyorum. Dolayısıyla insanın kendini geliştirmesi gerektiğini inanıyorum. Çok küçük yaşlarımdan beri ahlakı tamamen reddeden biriyim. Ayrıca bu, bir Medea repliğidir. Kişisel hayatımda toplumun bana dayattığı rolleri oynamak konusunda biraz başarısızım. Buna göre yaşamayı tercih etmem ve benim için de önce insan gelir. Bunun cinsiyeti, dini, ırkı, dili yoktur. Çocukluğumda bile dünya vatandaşı olarak neden sınırlar olduğu sorguladığımı hatırlıyorum. Medea’ya Göre Ahlak’ın okumalarına başladığımda ise biraz irkildim. Çünkü bana tamamen zıt bir karakteri canlandırmam gerekiyordu. Sonra şunu keşfettim ki şu anda da toplum ahlakçılar ve sekülerler olarak ikiye ayrılmış durumda diyebiliriz. Ahlakçıların neden böyle düşündüklerini anlamaya başladım. Ama hâlâ onlara hak vermiyorum.

“Açıkçası teksti okuduklarını ve anladıklarını sanmıyorum; sakıncalı bulunabilecek hiçbir şey yok”

Peki, bundan 3,5 ay önceye geri dönelim. Aslında 16 Ekim 2022’de Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı Bursa Tayyare Kültür Merkezi’nde sahne alacak oyununuz sakıncalı bulundu ve iptal edildi. Ardından BBB’den bunun aksini belirten bir açıklama geldi. Nasıl bir süreç yaşandı özetlersek?

Şenay Gürler: Biz, GalataPerform’un Medea’ya Göre Ahlak oyununu 16 Ekim 2022’de Bursa’ya gelip oynayacağız diye bekliyorduk. Sonra iptal kararı geldi. O zaman görevli olan arkadaşımızı aradık neler olduğunu sorduk. Açıklama yapacaklarını ancak sakıncalı bulunduğuna dair bir durum olduğunu söylendi. Ben özellikle merak ettim ve sordum çünkü. Oyuncu olarak sosyal medya hesaplarımızdan iptal kararının gerekçesini nasıl duyurmamız gerektiğini de belirlemek üzere özellikle sorduk. Ben, açıkçası teksti okuduklarını ve anladıklarını sanmıyorum. Sakıncalı bulunabilecek hiçbir şey yok. Günümüzde ahlak ve kadın üzerinden tartışmalar olduğu için bence ismi üzerinden bir rahatsızlık doğmuş olabilir. Fakat iş büyüyünce GalataPerform’un kendi reklamını yapmaya çalıştığı söylendi. Ancak GalataPerform’un ne reklama ihtiyacı var, ne de biz buna başvuracak insanlarız. Ulusal basında ve sosyal medyada yankı bulunca da, ‘Neden böyle açıklama yaptıklarını anlamıyoruz, daha sonra kendilerine sahnemizde yer vereceğimizi söylemiştik’ gibi bir açıklama yaptılar. Oysaki oyunumuz, gişeye yönelik bir oyun değil. Böyle ucuzluklara yönelecek değiliz. Alternatif bir oyun sergiliyoruz zaten. Biz de tavrımızı koyduk ve konuşarak içinin boşaltılmasına izin vermedik. Zaten her şey ortadaydı ve herkes her şeyi biliyordu.

“GalataPerform, alternatif oyunlar üreten bir tiyatro”

Özgün Çoban: GalataPerform, zaten binlerce kişilik salonlarda sahnelenecek oyunlar yapmıyor. Alternatif oyunlar üreten bir tiyatro. Bu olay meydana geldiğinde pek çok haber kanalı canlı yayın yapmak üzere röportaj istedi ama biz bunu tercih etmedik. Sadece tiyatro seyircisine açıklama yaptık ve geri çekildik.

Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin açıklamasının hemen ardından CHP’li Nilüfer İlçe Belediyesi de sosyal medya resmi hesabından bir açıklama yaparak sahnelerimiz oyuna açık mesajı yayımladı.

Şenay Gürler: Bu konuda benim bir bilgim yok. Belirtmek isterim ki Nilüfer Belediyesi ile GalataPerform arasında nasıl bir süreç işlediğini bilmiyoruz. Çünkü biz oyuncuyuz. O dönemde zaten hem başka bir oyun hem de provalarımız vardı Özgün’le beraber. Zaten yoğunduk ve hemen oyunu Bursa’da sahneye koyamadık.

Özgün Çoban: Bu arada, 'bu oyun şucu, bu oyun bucu' gibi bir çekişmeye de girmek yerine aslında bu oyunun her kesime hitap ettiğini belirtmek gerekir. Bugün seküler insanların ağzından cinsiyetçi sözler çıkabiliyor örneğin. Bu nedenle ayrıma gitmeden oraya da gitmemiz lazım, buraya da girmemiz lazım.

Oyunun turne programı nedir?

Şenay Gürler: Turnenin ilk etabı Bursa oldu. 4 Mart’ta Ankara’da Çankaya Sahnesi’nde seyirciyle buluşacağız. Daha sonra sırada İzmir ve diğer şehirler var. Bizim en büyük istediğimiz şey, farklı şehirlerde pek çok seyirciyle buluşmak. 

“İran’daki kadın başkaldırısına dünyadan yeterince ses gelmediğini düşünüyorum”

Son olarak İran asıllı bir yazar tarafından kaleme alınan oyunu sahneye koyarken bugün İran’daki kadın başkaldırısı ve Ahlak Polisi sistemi ile ilgili neler söylemek istersiniz?

Şenay Gürler: Oyuncular tutuklandı, halen mahkemesi devam eden insanlar var ve gencecik çocukları asıyorlar. 18-19 yaşında yüzlerini aydınlığa dönmüş çağdaş gençleri acımasızca öldürüyorlar. Çünkü bağnazlık ve cehaletin devam etmesini istiyorlar. Ki varlıklarını, sistemlerini sürdürebilsinler. Dünyadan yeterince ses gelmediğini düşünüyorum. Avrupa ülkeleri ne yaptı? Çok daha güçlü bir ses çıkarmak gerekiyor. Orada aldığımız haberlerden bilebildiğimiz kadarıyla çok ağır şeyler yaşanıyor. 

“Herhangi bir ahlakçıya baktığımızda kullandığı en büyük silah ne yazık ki din” 

Özgün Çoban: Ahlak Polisi’nin yasaklandığı haberlerinin yalan olduğu ortaya çıktı. Dünyanın gazını almaya çalışıyorlar. Bir taraf insan hakları, hayvan hakları, demokrasi, hukukun üstünlüğü üzerine konuşan birileri var, diğer tarafta da ahlakçılık yapan ve şunu yapamazsın, bunu giyemezsin diye faşist bir tavır sergileyerek kendine maalesef dini alet eden bir kesim var. Bu, Müslümanlık olur, Hristiyanlık olur fark etmiyor. ABD’de de Hristiyanlar aynı şeyi yapıyor örneğin. Herhangi bir ahlakçıya baktığımızda kullandığı en büyük silah ne yazık ki din. Bu, gerçekten inanan insanlar için de çok üzücü. Benim vermek istediğim mesaj şu; dini, cinsiyeti, dili, ırkı ne olursa olsun insanların yakasını bırakın ve herkes istediği gibi yaşasın.