Gündem

Bilim insanları Koronavirüs'ün laboratuvardan kaçmadığını yarasalarla gösterdi

13 Mayıs 2020 15:05

Bilim insanları Covid-19’a yol açan Koronavirüs'ün doğal konağının yarasalar olduğunu düşünse de politikacılar ve halk arasında virüsün kökenine dair tartışmalar sürüyor. Ancak yeni bir araştırma, SARS-CoV-2’nin genetik açıdan bilinen en yakın akrabasını yarasalarda bulmayı başardı.

Phys.org’un aktardığına göre, SARS-CoV-2’nin akciğer hücrelerine tutunmak için kullandığı sivri uçlu proteinlerin S1 ve S2 alt birimlerini birleştiren eklentiler, RmYN02 ismi verilen yeni virüsle büyük oranda aynı. 

10 Mayıs’ta hakemli bilim dergisi Current Biology’de yayımlanan makaleye göre, yeni virüs SARS-CoV-2’nin doğrudan evrimsel öncülü olmasa da bu alışılmadık eklentilerin koronavirüs evriminde doğal yollarla gerçekleşebileceğini gösterdi.

Independent Türkçe'de yer alan habere göre Çin’deki Shandong Birinci Basamak Tıp Üniversitesi’nin Patojen Enstitüsü’nün yöneticisi ve yeni makalenin kıdemlı yazarı Weifeng Shi şunları söyledi:

SARS-CoV-2’nin keşfinden bu yana, virüsün bir laboratuvarda geliştirildiğine dair temelsiz iddialar bulunuyor. Özellikle S1/S2 eklentisinin son derece sıra dışı olduğu ve belki laboratuvar müdahalesini gösterdiği öne sürüldü. Makalemiz bunların yaban yaşamda doğal yolla gerçekleşebileceğini çok açık gösteriyor. Ayrıca SARS-CoV-2’nin laboratuvardan kaçmadığına dair güçlü kanıtlar sağlıyor.

Araştırmacılar yeni keşfedilen virüsü 2019’un Mayıs ve Ekim ayları arasında Çin’in Yünnan eyaletinde toplanan 227 yarasa numunesini analiz ederken tespit etti. Shi, süreci şöyle anlattı:

2005’te yarasaların SARS Koronavirüslerinin doğal konağı olduğunun keşfedildi. O zamandan beri, Koronavirüslerin de arasında yer aldığı RNA virüsleri başta olmak üzere, bulaşıcı hastalıklar açısından yarasalara çok büyük ilgi var.

Ocak 2020’de, yeni Koronavirüs'ün keşfinden kısa bir süre sonra, yarasalardan alınan RNA örneklerindeki genetik kodlar dizilenmek üzere laboratuvara gönderildi.

Aslında genetik bilginin tamamı açısından en yakın tür, daha önce aynı eyalette tanımlanmış olan RaTG13 isimli başka bir virüstü. Ancak yeni keşfedilen RmYN02’nin bazı önemli bölgeleri SARS-CoV-2’yle daha büyük benzerlik gösteriyordu.

Araştırmacılar RmYN02’deki sivri uçlu proteinlerin SARS-CoV-2’nin insan hücrelerine girmek için kullandığına yeterince benzemediğini ve bu nedenle insana bulaşmasının mümkün görünmediğini belirtti. Ancak sivri uçlu proteinin iki altbirimini birleştiren kısmındaki dört yapıtaşından oluşan eklentiler, büyük benzerlik gösteriyor.

RmYN02’deki eklentilerin SARS-CoV-2’yle birebir aynı olmaması doğrudan birbirlerinden evrimleşmediklerine işaret ediyor ancak aynı zamanda bu tür eklentilerin doğada gerçekleşebileceğine dair önemli bir kanıt sunuyor.

Shi, “Bulgularımız, başlangıçta son derece sıradışı görünen bu tür eklentilerin aslında hayvan beta-koronavirüslerinde doğal yolla gerçekleşebileceğini gösteriyor” dedi ve ekledi:

Çalışmamız SARS-CoV-2’nin evrimsel atasına daha fazla ışık tutuyor. Ne RaTG13 ne de RmYN02, SARS-CoV-2’nin doğrudan atası değil çünkü bu virüsler arasında hala evrimsel bir boşluk var.

Shi sözlerine, “Ancak çalışmamız doğal yaşamdaki daha fazla türü örneklemenin SARS-CoV-2’yle daha yakın akraba virüsleri ve belki de doğrudan atalarını ortaya çıkarabileceğine işaret ediyor” diye devam etti.

Bu da bize yeni Koronavirüs'ün insanda nasıl ortaya çıktığına dair çok şey açıklayacak.