Politika

Bekaroğlu: Kurtulmuş'un AKP'ye geçmesi travmadır

HAS Parti İstanbul İl Başkanı Mehmet Bekaroğlu, Numan Kurtulmuş'un AKP'den aldığı teklifle ilgili konuştu

13 Temmuz 2012 14:33

HAS Parti İstanbul İl Başkanı Prof. Dr. Mehmet Bekaroğlu, AK Parti'ye katılıp katılmayacakları ile ilgili açıklama yaptı. Bekaroğlu, ''HAS Parti, kapanıyor, görüntü budur. Bunun resim açıklamasını Numan Kurtulmuş yapacaktır. Ben kendi kaanatlerimi paylaşıyorum. Bütün bu olup bitenlerden sonra bir geriye dönüşün olacağı kanaatinde değilim'' dedi.

HAS Parti Genel Başkanı Prof. Dr. Numan Kurtulmuş'un "Bütünleşme daveti aldık" açıklamasının ardından, sosyal medya üzerinden "Numan Bey'e yanlış yaptığını, bu işin doğru olmadığını söyledim. Kendisi ile kişisel olarak vedalaştım" mesajı yayımlayan Prof. Dr. Mehmet Bekaroğlu'ndan ilk resmi açıklama geldi. Halkın Sesi Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Bekaroğlu ve Zeki Kılıçaslan ile Genel İdare Kurulu Üyesi Cihangir İslam, ortak basın açıklaması düzenledi.

 

Ne oldu da bu yapılanların faturasına ortak oluyor?

 

Halkın Sesi Partisi’nin kuruluş amacını anlatan Bekaroğlu, “Halkın Sesi Partisini doğuran koşullar olduğu gibi duruyor. İki yıl önce bunları söyleyen Numan Kurtulmuş şimdi ne oldu da böyle bir Ak Parti’ye geçiyor ve bu yapılanların faturasına ortak oluyor?” ifadesini kullandı.

AK Parti ile birleşme kararının kişisel bir karar olduğunu ifade eden Bekaroğlu, “Kimsenin iradesine ipotek koyacak değiliz, buna gücümüz de yetmez. Ama Sayın Genel Başkanın partimizi bırakıp iktidar partisine niçin gittiğini anlamış değiliz. Sayın Genel Başkan’ın bu süreci yürütme biçimi de yanlıştır. Süreç, partimizin karar organları ve teşkilat mensuplarının bilgisi dışında yürütülmüştür. Biz konuyu AKP’nin mahalle teşkilatlarından sonra duyduk” dedi.

Bekaroğlu, “Kurtulmuş, Kurucular Kurulu marifetiyle partiyi kapatıp AKP’ye geçecektir. Aslında kapalı kapılar ardında yürütülen görüşmelerin deşifre olması ve Sayın Kurtulmuş’un “Henüz resmi teklif gelmedi” açıklaması ile bu parti fiilen kapanmıştır. Ancak Halkın Sesi’nin iddialarını kimse kapatamaz; sadece Sayın Kurtulmuş değil hepimiz bırakıp bir yerlere gitsek bile bu iddialar ortadan kalkmayacaktır” açıklamasında bulundu.

İşte Bekaroğlu’nun açıklamasının tam metni:

Halkın Sesi Partisi 1 Kasım 2010’da bir ihtiyaca binaen kurulmuştur. O gün altını imzalayarak kamuoyuna deklare ettiğimiz kuruluş bildirgesinde söylediklerimiz bugün de geçerlidir.

Biz sisteme ve egemen siyasal kültüre itiraz ettik. Demokrasinin seçkinlerin iktidar oyununa dönüştürülmesini reddettik.

Sadece bürokratik oligarşiye, vesayet sistemine değil, aynı şekilde şeflik sistemine, lider ve adamları oligarşisine karşı olduğumuzu söyledik. Siyasetin ekonomik çıkar, birikim/zenginleşme ve tahakküm aygıtı olarak kullanılmasını iğrenç bulduk. İnançların, kimliklerin ve yaşam tarzlarının siyasetin malzemesi yapılmasını, kimlik siyasetini reddettiğimizi ilan ettik.

Ayrımcılığı ve her tür imtiyazı lanetledik. Bütün insanlar ve canlılar için yaratılan yeryüzünün mülk olarak görülmesine ve bir grup insanın tekeline verilmesine itiraz ettik. Devletin olduğu kadar piyasanın da yüceltilmesine, insanın piyasaya, kâra, çok kazanmaya kurban edilmesine karşı çıktık. Açlık, işsizlik ve dışlanma tehdidi ile insanların iradelerine ipotek konulmasına hayır dedik.
Bir ırka, kabileye, gruba, bizimkilere değil tüm insanlara şu sözü verdik:

“Biz, insanın eşitliğini, kutsallığını ve muhteremliğini esas alan bir heyetiz. Bütün insanları Hz. Âdem’in evlatları olarak görüyoruz. Aralarında hiçbir ayırım kabul etmiyoruz. İnsanların ekmeğini ve hürriyetini teminat altına almak siyasetimizin varlık nedenidir. Onların söz, yetki ve karar hürriyetleri asla ellerinden alınamayacak. İnsanlara bunu taahhüt ediyoruz. Hiç kimse rızık endişesi ve istikbal korkusuyla kimsenin önünde eğilmeyecek, kimseye kulluk etmeyecektir. Bu bizim itikadımızdır. Bu itikadımızı hiçbir güç bozamaz.”

Dahası tarihe şu notları düştük:

 

'Firavunlaşmayacağız'

 

Siyasal iktidarı, devlet erkini, kamu kudretini “bizden olmayanlar”, bizim gibi inanmayanlar, bizim gibi yaşamayanlar, bize oy vermeyenler, bize muhalefet edenler, hatta bizimle mücadele edenlere karşı bir tahakküm ve dayatma aracı olarak kullanmayacağız.

 

'Karunlaşmayacağız'

 

Kamu kaynaklarını, devlet malını bizden yana olanlara, bizi destekleyenlere, bizimkilere aktarmayacağız. Bizim hırsızımız olmayacak ve hırsız bizdendir diye asla korunmayacaktır.

 

'Belamlaşmayacağız'

 

Başta dini inançlar ve medeniyetimizin değerleri ile tarihi birikimimiz olmak üzere, insanlığın evrensel doğrusularından olan hiçbir değer, ilke ve kuralı kendimizin, yakınlarımızın, yandaşlarımızın, destekçilerimizin çıkarları için kullanmayacağız. Bu değerler üzerinden bir iktidar üretmeyeceğiz.

 

'Çift dil ve çift gündemimiz olmayacak'

 

Bunları taahhüt ederken iş tutma biçimimizle ilgili de şunları söyledik:

Çift dil ve çift gündemimiz olmayacak, sizlerin dışınızda hiç kimseyle gizli bir ittifakımız olmayacak, halkımızın dışında hiçbir güç odağına dayanmayacağız.

Biz 1 Kasım 2010’da bunları söyledik. O günden bugüne daha fazla şeyler de söyledik. Genel Başkan Sayın Numan Kurtulmuş’un ağzından “Cari açık uluslararası sermayeye verilen rüşvettir” dedik, “NATO sırtımızdaki gâvur leşidir, atacağız” dedik, “Hata payı kitlesel ölümler ve canlı varlığını tehdit olan nükleer enerji yasaklanmalıdır” dedik.

Biz bu sözlere sahip çıkmaya, durduğumuz yerde durmaya devam ediyoruz.

Halkın Sesi Partisi, belki bu kısa sürede kendisini tam olarak ifade edemedi, söylemini belki geniş kitlelere mal edecek şekilde bir siyasal dile çeviremedi. Ama burada bir grup vicdanlı insan toplandı. İnsanları köleleştiren sistemlere karşı farklı şekillerde ve farklı yerlerde mücadele eden insanlar, ilk defa bir çatı altında, Halkın Sesi Partisi’nde bir araya geldiler, kula kulluğa ve adaletsizliğe karşı birlikte mücadele edeceklerini ilan ettiler.

Biz 1 Kasım 2010’dan bu yana iyiye doğru giden bir şey göremiyoruz; aksine AKP Hükümeti verdiği sözlerden uzaklaşıyor. İktidarını sağlamlaştırırken giderek devletin rengine boyanıyor; hak taleplerine kulak tıkıyor, tekçiliğe, kendine demokratlığa dönüyor. Akan kan durmadı, Kürt sorunu, Alevilerin sorunları, iktidarda olmalarına rağmen dindarların sorunları yerinde duruyor. Hala başörtülü kadınlar milletvekili olamıyor, memur olamıyor. 12 Eylül, 28 Şubat soruşturmaları savsaklanıyor, darbecileri serbest bırakmanın planları yapılıyor. Eğitim ve sağlıktaki kargaşa büyüyor, bu ülke hala doğru dürüst üniversite ve memur sınavı yapamıyor. İş kazaları adı altında her gün insanlarımız can veriyor, cezaevlerinde insanlar yanıyor, devletin/TOKİ’nin dere içlerinde yaptığı konutlarda çocuklar boğuluyor.

Ormanlar, tarım alanları, kıyılar, dereler, şehirler yağmalanıyor, kibir kuleleri göklere yükseliyor. Büyüme rakamları hava uçuşuyor ama gelir dağılımı uçurumu büyüyor; işçi, emekli, esnaf kan ağlıyor, hala milyonlarca işsiz var. Bütün çalışma hayatı taşeronlaştırıldı, insanlar köleleştiriliyor. Esnaf mantar gibi biten AVM’lerde asgari ücretle tezgâhtar olmaya zorlanıyor. Şu anda 1 milyonun üzerinde mevsimlik işçi, çoluk çocuk birlikte kamyon kasalarında, çadırlarda perişan vaziyettedir.

AKP’nin hükümet olduğu 10 yıllık dönemde Irak’ta bir milyonun üzerinde insan öldü. İnsanların üzerine bomba yağdıran uçaklar İncirlik üssünden havalandı. AKP Hükümeti buna hiç ses çıkarmadı. Libya’da aynı şeyler oluyor, ölenlerin sayısı yüz bini geçti. Suriye’de akan kan giderek artıyor. Hükümetin yaptığı tek şey muhalifleri silahlandırarak iç savaşı körüklemek oldu. Komşularla sıfır sorundan savaş noktasına geldik. Türkiye, uluslararası sularda vatandaşları katledilen, uçağı düşürülen, bunlara hamaset dolu nutukların dışında ses çıkaramayan bir ülke konumuna düşürülmüştür.

Evet, bir daha söylüyoruz; Halkın Sesi Partisini doğuran koşullar olduğu gibi duruyor. İki yıl önce bunları söyleyen Numan Kurtulmuş şimdi ne oldu da böyle bir Ak Parti’ye geçiyor ve bu yapılanların faturasına ortak oluyor? Elbette kişisel bir karardır, kimsenin iradesine ipotek koyacak değiliz, buna gücümüz de yetmez. Ama Sayın Genel Başkanın partimizi bırakıp iktidar partisine niçin gittiğini anlamış değiliz. Sayın Genel Başkan’ın bu süreci yürütme biçimi de yanlıştır. Süreç, partimizin karar organları ve teşkilat mensuplarının bilgisi dışında yürütülmüştür. Biz konuyu AKP’nin mahalle teşkilatlarından sonra duyduk. Bu süreçte parmak hesabı yapmanın da bir anlamı yok. Ortada altına imza atılmış bir sözleşme, ahitleşme var. Önceden verilen kararı kabul ettirmek için kurulları toplama görüntüsü yanlıştır. Bu, verdiğimiz söze aykırıdır.

 

'Halkın Sesi'nin iddialarını kimse kapatamaz'

 

Öyle anlaşılıyor ki Sayın Kurtulmuş, Kurucular Kurulu marifetiyle partiyi kapatıp AKP’ye geçecektir. Aslında kapalı kapılar ardında yürütülen görüşmelerin deşifre olması ve Sayın Kurtulmuş’un “Henüz resmi teklif gelmedi” açıklaması ile bu parti fiilen kapanmıştır. Ancak Halkın Sesi’nin iddialarını kimse kapatamaz; sadece Sayın Kurtulmuş değil hepimiz bırakıp bir yerlere gitsek bile bu iddialar ortadan kalkmayacaktır. Kaldı ki biz bu iddiaları itikadımız olarak bellediğimizi ilan etmişiz ve sözümüzün sahipleri olarak buradayız. Ayrıca biz icat etmiş de değiliz; bu söz dünya kurulalı var, Habil ve Kabil’den bu yana yeryüzünden hak mücadelesi eksik olmamıştır.

Bu söze inanarak burada toplanan insanlar 28 Şubat’tan beri büyük sıkıntılar çekmişler, çok incinmişlerdir. Sayın Kurtulmuş’un AKP’ye geçmesi elbette yeni bir travmadır. Ancak bu insanlar, kişilerin değil fikrin, iddiaların peşinde gitmektedirler. Sayın Kurtulmuş “iddialarımız güzel ama oy alamadık” diyor. Biz ise bardağın dolu tarafına bakıyor, sert kutuplaşmalara rağmen Halkın Sesi’ne oy veren 328 bin kişiyi önemsiyoruz. Ayrıca daha çok oy alamamanın sorumluluğu hepimizin, ama en başta Sayın Numan Kurtulmuş’undur.

Hiç kimseyi ve Sayın Genel Başkanı suçlamıyoruz. Neticede Sayın Kurtulmuş ve gidecek olan herkes kişisel olarak bir karar vermektedir. Bizim kendisinden talebimiz; açık olması, iç dünyasını ikna etmek için oluşturduğu bahaneleri genelleştirmemesidir. AKP gibi uluslararası bir projeye dâhil olan insanın “Ben hep bu sözleri söyledim, her yerde ve her şartta bu sözleri söylemeye devam edeceğim” demesi ikna edici değildir. Başka şeyler söylesin; mesela; çok söylenir, hizmet edeceğim desin, ben de artık iktidar istiyorum desin.

 

'Allah onu macup etmesin'

 

Sayın Kurtulmuş, “Yeni Türkiye'nin inşası konusunda AKP ile güç birliği, güçlenme, birlikte mücadele etme”den söz ediyor. Buna katılmıyoruz. Sayın Erdoğan ve Kurtulmuş’un formüle ettikleri bu denklem yeni Türkiye’yi işaret etmez. Kimlik siyaseti ve cepheler eski Türkiye’nin alamet-i farikasıdır. Biz insanların kim olduğu, ne olduğu ile değil, nasıl eylediği ile ilgiliyiz. Aşireti, bizimkileri büyütmekle meşgul değiliz, insanlığa bir söz söylemeye çalışıyoruz. Kaldı ki CHP(+MHP) versus AKP denklemi bozulmuştur; Suriye ile yaşanan uçak krizi rezaletini bile Kılıçdaroğlu’na bağlayarak işin içinden çıkma siyaseti iflas etmiştir. Anayasa/demokrasi cephesi diyenler olacaktır; devlet rengine boyanan, Sayın Kurtulmuş’un ifadesi ile, oyu halktan alıp iktidara geldikten sonra devletin partisi olan AKP’de demokrasi cephesi kurulamaz.

Sayın Kurtulmuş’a Allah selamet versin, Allah onu mahcup etmesin. Bize gelince; biz “Haksızlığa uğratılmış, mahrum bırakılmış çocuklar, kadınlar ve erkekler için niçin bir şey yapmıyorsunuz?” diyen söze uyuyoruz, bu itiraz ve iddianın sahipleri ile birlikteyiz.

Doğru, Has Parti kapanıyor ama Halkın Sesi hiç kapanmayacak, hiç şüphemiz yok ki bu sesin kürsüsü hep var olacaktır. Bu söze inanalar bu kürsüye omuz verir, burada kalır, diğerleri gider.

 

'Kurtulmuş'la vedalaştım'

 

AK Parti ile bütünleşmeye yönelik tepkisini dün Twitter üzerinden, “Numan Beye yanlış yaptığını söyledim, kendisi ile kişisel olarak vedalaştım” mesajıyla duyuran Bekaroğlu, Hürriyet’e de, “Önceden verilmiş kararların kabul ettirileceği kurul toplantılarına da katılmayacağım, sizi vekil tayin ediyorum, birleşmeye karşı olduğumu arkadaşlara benim adıma siz söyleyin’. Ardından da kendisiyle helalleşip vedalaştım” diye konuştu.

İlgili Haberler