Gündem

Bakan Soylu: Türkiye İskandinav bölgesinde değil, son 3-4 ayda güney komşuları birkaç defa değişti

"Dünya çapında bir iddiaya sahibiz"

18 Kasım 2019 14:15

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, son 3-4 ayda Türkiye'nin güney komşularının birkaç defa değiştiğini belirterek, "Komşuları değişmesine rağmen Türkiye'nin iradesi değişmedi" dedi.

Soylu, Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlıkları'nın (YİKOB) Antalya Belek'teki bir otelde yapılan yönetici eğitim seminerine katıldı. Toplantının açılış konuşmasını yapan Bakan Soylu, dünyadaki dengesizliğin önemli bir sebebinin, hayatlarına imrenilen gelişmiş ülkelerin, yaklaşık 300 yıldır, emperyalist sömürüyü bir kalkınma modeli olarak benimsemiş olmaları olduğunu söyledi.

Emperyalist ülkelerin bunu önce sanayi devrimi sırasında kendi halkının fakir kesimini sömürerek, sonra kolonyal imparatorluklarıyla dünyanın diğer fakir topluluklarını sömürerek, geçen yüzyılda da küresel savaşlar eliyle yaptığını belirten Soylu, "Bugün de radikalizm üzerinden tamamen İslam coğrafyasına yıktıkları vekâlet savaşlarıyla yapıyorlar. Hepsinin de neticesi aynı. Hepsinin de çıktısı fakirlik ve çatışmadır" dedi.

"Kardeşi kardeşe düşürüyorlar"

Bu yüzyılda ise emperyalistlerin belki de ilk kez, hesap etmedikleri bir çıktıyla karşılaştığını dile getiren Soylu, "Çatışmayı yıktıkları Orta Doğu kökenli ve kendilerine yönelen küresel göç dalgası. Panik halinde bunu engellemeye çalışıyorlar ama sömürü düzenlerinden taviz vermeye de yanaşmıyorlar. Terör örgütlerine silah veriyorlar, petrolü sömürmeye çalışıyorlar, farklılıkları birbirine düşürüp, kendi medeniyetlerini hakim kılmak istiyorlar, kardeşi kardeşe düşürüyorlar, yani göçü oluşturan çatışmayı körüklemekten geri kalmıyorlar. Büyük bir körlük içinde bir şekilde ne yardan, ne serden geçiyorlar" diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 'İnsanı yaşat ki devlet yaşasın' anlayışını tekrar tozlu sayfalardan çıkarıp, bir yönetim anlayışı olarak ortaya koyduğunu Bakan Soylu, şunları söyledi:

"1994'ten sonra İstanbul'da, benzerleri Avrupa'da da olan modern duraklar, klimalı modern otobüsler gelmeden önce hiç kimse böyle bir talep dile getiriyor değildi. Ama milletine böyle bir hayat standardı kazandırmak istiyordu ve bunu gerçekleştirdi. Bugün Tunceli'de, İstanbul'da bile olmayan klimalı ve kütüphaneli otobüs durakları varsa, işte bu anlayış sebebiyledir. Bugün birilerinin hala anlayamadığı, içine sindiremediği, gelen giden yolcu sayısıyla, finansal hesap oyunlarıyla karalamak için bahane aradığı yeni İstanbul Havaalanı, Marmaray, Avrasya Tüneli, Yavuz Sultan Selim Köprüsü gibi yatırımlar da yine aynı anlayışın ürünüdür. Milletin hizmet standardına ait geliştirdiği alışkanlıklar, bunun daha azına razı anlayışları, demokrasi kuralları içinde bir şekilde yola getirecektir. Önemli olan ana temayı doğru kavrayabilmektir.

"Dünya çapında bir iddiaya sahibiz"

Havaalanlarımız, yollarımız, hastanelerimiz, ekonomik istikrarımız, siyasal istikrarımız, aslında dünya standartlarında olması gereken yerde değildi ve biz bu eksiklerimizi tamamladık. Sonraki dönemde ise dikkat ederseniz Türkiye, dünya çapında bir iddiaya sahip oldu. Dünyanın en büyük havaalanından tutun, başka örneği olmayan şehir hastanelerine, küresel göç yönetiminden, küresel terörle topyekun mücadeleye. Cumhurbaşkanlığı hükümet modeline geçişten tutun, güney sınırımızın hemen altında gerçekleştirdiğimiz üç büyük askeri operasyona kadar Türkiye'nin bugün içeride ve dışarıda attığı her adım, küresel ölçekte etkisi olan, küresel ölçekte iddialı, dikkat çeken, geleceğe dair bir vizyon ortaya koyan ve telkinlere değil tamamen kendi içimizde ürettiğimiz bir akla dayanmaktadır.

"Türkiye'nin komşuları değişti"

Türkiye'nin güney komşuları son 3-4 ayda güney komşuları birkaç defa değişti. Komşuları değişmesine rağmen Türkiye'nin iradesi değişmedi. 

Türkiye İskandinav bölgesinde falan değildir. Problemler, çatışmalar, güç savaşları tam da bu bölgede yaşanıyor. Tarih boyunca da böyle olmuş. Hiçbir şeye gözünüzü kapatma veya ilgilenmeme lüksünüz yok. Benimle ilgili değil deme lüksünüz yok. Orta Doğu kaynaklı göç hareketi hem hedef hem geçiş ülkesi olarak size yöneliyorsa; küresel terör örgütleri ve bunların destekçileri olan ülkeler dolaylı yoldan sizi hedef alıyorlarsa, yanı başınızda haritaları değiştirmek ve bir terör örgütüne alan açmak istiyorlarsa elbette ki sizin hedeflerinizin, politikalarınızın, ürettiğiniz işlerin de dünya ölçeğinde işler olması şarttır. 

İlk kez Türkiye'nin bir fırsat ile karşı karşıya olduğunu belirten Soylu, şöyle devam etti: "Dünyanın merkezi 400 yıl önce Avrupa'ya geçti. İlk kez Avrupa bir yönsüzlükle karşı karşıyadır. Telaş içindedir. Ortak para birimini gerçekleştiremediler, ortak anayasayı gerçekleştirmediler. Durağan bir dönem içindeler. Soğuk savaş sonrası önümüze bir fırsat geldi ama birçok problemle karşılaşmıştık. Siyasi, ekonomik istikrarsız, güvenlik istikrarsızlığı, depremler bizi başka bir noktaya götürdü. Şimdi ilk kez ülkemiz bir fırsatı yakaladı. Avrupa durağanlık yaşarken, bütün problemi bizim coğrafyaya yıkmaya çalışırken, biz bu fırsatı kötü kullanmadık. Altyapıyı iyi yapmaya çalıştık. Elimizi milyonlarca insana uzatan bir anlayış ortaya koyduk. Türkiye'nin istikrarsız coğrafyaya rağmen yıl sonu itibari ile Antalya'da 16 milyon turist bekliyoruz.

"Nitelikli personel yoksa yazılımın önemi yok"

Ancak önemli bir sayıda da, etkin kullanılamayan sistemlerimiz var. Kurumlara yazılımlar sipariş edilmiş, parası verilip alınmış ancak bir şekilde beklenen verimi veremeyen projeler gördük. Hem kamuda hem özel sektörde bunları yaşadık. Bunun iki sebebi olabiliyor. Ya sistemi oluştururken gerekli planlama doğru yapılmamış oluyor ya da kullanıcıların sistemi benimseyememesi oluyor. Yani sistem doğru olsa bile, eğer onu kullanacak nitelikli personel yetiştirmiyorsanız, o yazılım maalesef atıl duruma geliyor.