Politika

Bahçeli: Türkiye ile Mısır’ın beraberce çözemeyeceği, üstesinden gelemeyeceği bir sorun yoktur

MHP liderinin hedefinde yine CHP ve DEM vardı

13 Şubat 2024 10:38

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yarın gerçekleştireceği Mısır ziyareti öncesinde, "Türkiye ile Mısır’ın beraberce çözemeyeceği, üstesinden gelemeyeceği bir sorun yoktur." ifadelerini kullandı.

Bahçeli, önceki dönem CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hakkında, "Sınıf arkadaşım Sayın Kılıçdaroğlu’nun ahı tutacak, adam edip siyasete taşıdıklarının vefasızlığı bumerang gibi bir gün ters dönecektir" dedi. 

Partisinin haftalık grup toplantısında konuşan Bahçeli'nin açıklamalarından satır başları şöyle: 

"Gezeravcı kardeşimize vatanına hoş geldin diliyor daha nice Türk çocuklarının uzaya çıkmasını diliyorum. Alper Gezeravcı gururumuzdur. Artık uzaya Türkçe yaklaşmanın vakti gelmiştir. Bugünün yağlı boyası yarının paha biçilemez tablosudur. Yükselişin engeli yoktur. Uzay hakimiyetinin perdesi açılmıştır. Yeter ki aşağılık kompleksine kapılan çağın piyonluğuna talip olanları hayatımızdan çıkaralım. Başarıdan başarıya koşmak için ışık hızı ile çalışalım. Gelen Türk asrıdır. Türk milleti yeni yüzyılda her alanda ben de varım diyecektir.

"DEM'in İstanbul'da yaptığı ayak oyunları bir işe yaramayacak"

31 Mart seçimlerine 48 gün kala CHP; kısık ateş altında, gizli pazarlıklar sarmalında, sandık ittifakı kisvesiyle DEM’in, yani PKK’nın çekim alanına girmiştir. Bunun dışında ne söylense beyhudedir. Zira saklı gerçekler, kirli ilişki ağları, al-ver mekaniği uyanık ve şuurlu hiçbir vicdan sahibinin dikkatinden kaçmayacaktır. 31 Mart seçimlerinde alayının foyası ortaya çıkacaktır. 31 Mart’ta Cumhur İttifakı Türk ve Türkiye Yüzyılı hedeflerini yerel yönetimlerle kenetleyecektir. DEM’in özellikle İstanbul’da yaptığı ayak oyunları, sahnenin önünde sözde aday çıkarıp, sahne arkasında CHP ile el ele vermesi hiçbir işe yaramayacaktır. Görevdeyken muhalefet etmiş olsak da, sınıf arkadaşım Sayın Kılıçdaroğlu’nun ahı tutacak, adam edip siyasete taşıdıklarının vefasızlığı bumerang gibi bir gün ters dönecektir.
 
DEM’lenmiş CHP Türkiye’den kopmuştur. Görevdeyken muhalefet etmiş olsak da, sınıf arkadaşım Sayın Kılıçdaroğlu’nun ahı tutacak, adam edip siyasete taşıdıklarının vefasızlığı bumerang gibi bir gün ters dönecektir. 31 Mart’ta Türk milleti kargaşa ve kaos imal eden partilere sandıkta nal toplatacaktır. Cumhur İttifakı Küçükçekmece Belediye Başkan adayımızın seçim çalışmaları esnasında yapılan ve demokrasimizi de hedef alan silahlı saldırıyı buradan lanetliyor, yakalanan faillerin cezalarını çekmelerini içtenlikle ümit ve temenni ediyorum. Karnıyla düşünmeyi, gözüyle öğrenmeyi, kulağıyla görmeyi alışkanlık haline getiren siyasi istismar ve inkar taifesinin Türkiye’nin güncellenen ve güçlenen devlet ve toplum hayatından rahatsızlıkları klinik ve patolojik düzeyde olsa da, bunların yalnızca 48 günü kalmıştır. Hiç kimse merak buyurmasın, endişeye kapılmasın, 48 gün sonra zilletin yönetimi altında bulunan belediyeler cumhurun iradesiyle birleşip küllerinden yeniden doğacak ve meşale gibi bu yüzyılı aydınlatacaktır. CHP, milli ve manevi değerlerimizle çatışma halindedir. CHP, istiklal ve istikbal haklarımızla çelişki içindedir. DEM’lenip değersizleşen CHP Türkiye’nin karşındaki mihraktır. 

Büyükerşen'e sert sözler 

Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen'in Osmanlı Devleti ile ilgili sözlerine tepki gösteren Bahçeli, şu ifadeleri kullandı: 

"Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen’in eğer akli melekeleri sukut etmemişse, eğer beyni sulanmamışsa, izahı ve ifadesi olmayan, tekrarından yüzümün kızarıp haya edeceğim ve gündeme bomba gibi düşen aşağılık sözleri CHP’nin maalesef özetidir. Büyükerşen kahredici bir bühtanın lekesiyle siyasi hayatını noktalamak üzeredir. Keşke temiz mazisiyle, saygın ilim ve siyaset insanı vasfıyla anılsaydı, fakat sonunda ecdadımıza ve tarihimize husumet besleyen karanlık iç yüzünün ortalığa saçılmasıyla bütün her şeyi silip atmıştır. 15 Ocak 2024 tarihinde, Eskişehir’de CHP’nin aday tanıtım toplantısı sırasında yaptığı konuşmada, “Bu parti nasıl adam olacak? diye düşünüp durmuşumdur” diye Büyükerşen esasen haklıdır, cevap konusunda yardımcı olmak ise görevimizdir.

Çünkü CHP’nin adam olması diye bir şey asla ve kata mümkün değildir. Hatırlatırım ki, Osmanlı tabiri devletin adıdır, milletin adı ise Türk’tür. Osmanlı İmparatorluğu Türk milletinin medarı iftarıdır. Osmanlı İmparatorluğu’nu karalamaya, aşağılamaya teşebbüs etmek bir haçlı kafasıdır. Sırpsındığı’nın, Kosova’nın, Niğbolu’nun, Varna’nın ve Moğaç’ın acısını unutmayanların Yılmaz Büyükerşen’in şahsında mücessem hale gelmesi biliniz ki, utançların en utancı, düşmanı takdis edenlerin en son çırpınışıdır.
Türklüğe karşı bin yıldır sinmiş kin ve nefret, saklandığı yerden bugünkü CHP yönetimini görünce yeniden doğrulmuştur. Bu tam bir hesaplaşmadır. Kapanmamış defterlerin, silinmemiş nefretlerin.
Tükenmemiş düşmanlıkların, unutulmamış yenilgilerin hesabıdır bu. Bu, bitmemiş hesabın bugünkü taşeronu DEM’lenmiş CHP’dir, Büyükerşen de sadece maşadır. Eskişehirli vatandaşlarım, böylesi bir kötü ve köhne zihniyeti hak etmiyor. Eskişehir Büyükşehir Belediyesi’nin ecdadımıza hakaret eden müflis CHP yönetimiyle devamı diye bir şey de akla ve milli ahlaka kesinlikle aykırıdır. Osmanlı İmparatorluğu Türk’tür, Türkiye’dir, Türk milletidir. Büyükerşen’in aklında ne varsa diline o yansımıştır. Yazıklar olsun diyorum. Haydi tarihten feyiz almadın diyelim, peki yaşından başından da mı utanmadı? Tekfur zihniyetine, Bizans varislerine, haçlı yanaşmalarına verilecek cevabın tarihi 31 Mart 2024’tür.
İnsanlık tarihi, tehlikeleri öngörememiş, tehditleri sezememiş, işleyen hayatın, akan zamanın değişim dinamiklerine intibak edememiş devlet, medeniyet ve toplumların acıklı harabelerini gözler önüne sermektedir."

Erdoğan'ın Mısır ziyaretleri 

"Sayın Cumhurbaşkanımızın 12 yıllık aradan sonra yarın gerçekleştireceği Mısır ziyareti, bu çerçevede Mısır Cumhurbaşkanı’yla görüşecek olması bölge barış ve istikrarına önemli bir katkıdır. Bu kritik ziyarette ticaret, enerji ve savunma alanlarında güçlü temas ve işbirliğinin doğması her iki ülkenin de çıkarınadır. Türkiye ile Mısır arasında kurulacak sağlam diyalog köprülerinin inanıyorum ki, önemli, öncelikli ve müspet sonuçları olacaktır. İsrail’in Gazze Şeridi’nin güneyindeki Refah’a askeri operasyon yapma ihtimalinin iyice gün yüzüne çıktığı bir dönemde, Türkiye ile Mısır’ın kırgınlıkları, anlaşmazlığa neden olan konu başlıklarını bir kenara bırakarak ortak tarih, kültür ve inanç ekseninde bir araya gelmesi Ortadoğu’da dengeleri değiştirecektir. Türkiye İsrail’in bu muhtemel operasyonuna karşıdır.
Aynı şekilde Mısır da karşıdır. Türkiye ile Mısır’ın beraberce çözemeyeceği, üstesinden gelemeyeceği bir sorun yoktur. Buzların erimesi, soğukluğun giderilmesi, siyasi mesafelerin silinmesi hem Türkiye’nin hem de Mısır’ın eşzamanlı olarak gücüne güç katacak, Doğu Akdeniz’den Etiyopya’ya kadar oluşacak yeni eksenin caydırıcılık özelliği tüm dikkatleri de üzerine çekecektir. Milliyetçi Hareket Partisi, Türkiye’nin çevresinin barış kuşağıyla ihata edilmesini, diyalog ve diplomasiyle her sorunun çözümünü makul ve mantıklı en doğru yol olarak değerlendirmektedir. Cepheleşmenin hiç kimseye, hiçbir ülkeye bir yararı dokunmayacaktır.

İsrail’in Refah’ı hedef alan saldırgan tavrından derhal vazgeçmesi, masum ve mazlum Filistinlilerin kanını döken katliamlarına son vermesi insani ve vicdani bir mecburiyettir. Birleşmiş Milletler İnsani İşler Koordinasyon Ofisi’nin Gazze’deki yıkımla ilgili raporu da hakikaten yürek yaralayıcıdır. Gazze’de 12 milyon ton enkazın oluştuğu, 650 bin masumun dönecek evinin olmadığı açıklanmıştır. Yaklaşık 28 bin Filistinli katledilmiştir."

"Filistin’in güvenliği Türkiye’nin güvenliğidir"

ABD Başkanı Biden’ın, “İsrail Gazze’de aşırıya kaçtı” değerlendirmesi samimiyet içeriyorsa gereği derhâl yapılmalı, aşırılığın ve dökülen kanların hesabı terör devleti İsrail’den sorulmalıdır. İsrail ile Filistin arasında kalıcı barış derhal tesis edilmeli, 1967 sınırlarına haiz, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız, egemen, siyasi ve toprak bütünlüğünü sağlamış Filistin devleti muhakkak surette tanınmalıdır. Aksi halde sadece Ortadoğu’yla sınırlı kalmayacak silahlı çatışmalar dünyayı A’dan Zye sarıp ateşe verebilecektir. Unutulmasın ki, Filistin’in güvenliği Türkiye’nin güvenliğidir. Biz güvenlik haklarımızdan, soydaşlarımızın ve din kardeşlerimizin inanç ve insan haklarından taviz veremeyiz, veremeyiz, vermeyeceğiz. Bu duygu ve düşüncelerle sözlerime son verirken hepinizi saygılarımla selamlıyor, başarılarla dolu bir hafta geçirmenizi diliyorum." 

Büyükerşen ne demişti? 

AA'nın haberine göre; CHP'nin Emek Mahallesi Seçim Ofisi açılışına katılan Büyükerşen, "Övündüğümüz Osmanlı var ya, hani bize kul diyen, halka kul diyen bir Osmanlı ailesi, efendim baktığınız zaman aileye, ailede bütün padişahların kadınları yabancı. Hep beyaz tenli, mavi gözlü falan filan. Ben takılıyorum bazen arkadaşlara. Tarihle alay etmiyorum ama yanlış anlamayın. Çünkü hemen ufacık lafı çevirirler, evirirler. Hoca şöyle dedi, böyle dedi derler, iftira etmeye hazırdırlar. Ne zaman efendim şehzadelerden birine hanım alacaklar, hanım ağa alacaklar veyahut padişahlardan hangisinin karısı öldü, yeni bir karı alacak. Hemen sefer yapıyor Avrupa'ya. Beyaz tenli, mavi gözlü falan olacak diye." ifadesini kullanmıştı.

 

Türkiye-Mısır ilişkileri

3 Temmuz 2013'te dönemin Genelkurmay Başkanı Sisi liderliğindeki Mısır ordusu, yönetime el koyup AKP'nin yakın ilişkiler kurduğu Müslüman Kardeşler çizgisindeki Muhammed Mursi yönetimini devirmişti. Mısır yönetimi, bunun karşısında Türkiye Büyükelçisi’ni, “istenmeyen kişi” ilan etti. Türkiye de mütekabiliyet ilkesi gereğince Mısır Büyükelçisi’nden ülkeyi terk etmesini istedi. Böylece Ankara ve Kahire arasındaki ilişkiler, maslahatgüzar seviyesine indi.

Erdoğan, yıllarda Sisi için “katil”, “darbeci”, “zalim” demişti. 

Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı, o dönem, "Türkiye ile Mısır arasındaki diplomatik ilişkiler 2013 yılından itibaren karşılıklı olarak maslahatgüzarlar düzeyinde sürdürülmekte olup, iki ülkenin dışişleri bakanları arasında çeşitli vesilelerle kısa süreli görüşmeler gerçekleştirildi. Mısır'ın Ankara Büyükelçiliği ve İstanbul Konsolosluğu ile Türkiye'nin Kahire Büyükelçiliği ve İskenderiye Konsolosluğu faaliyetlerine aralıksız devam ediyor." açıklamasında bulundu.

Türkiye'de İhvan'a (Müslüman Kardeşler) bağlı kişiler tarafından işletilen bazı televizyon kanallarının çalışmalarının durdurulması, iki ülke arasında normalleşme sürecinin kapısını araladı.

Mayıs 2021'de, Mısır ve Türkiye'de iki ülke arasında dışişleri bakan yardımcıları düzeyinde ikili düzeyde ve bölgesel bağlamda ilişkileri normalleştirmek için gerekli adımları görüşmek üzere iki tur keşif görüşmeleri yapıldı.

Mayıs 2021'de, Mısır ve Türkiye'de iki ülke arasında dışişleri bakan yardımcıları düzeyinde ikili düzeyde ve bölgesel bağlamda ilişkileri normalleştirmek için gerekli adımları görüşmek üzere iki tur keşif görüşmeleri yapıldı.

Türkiye’den Mısır’a 2013’ten sonra bakanlar düzeyinde ilk ziyaret, dönemin Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin Haziran 2022’de İslam Kalkınma Bankası’nın yıllık toplantısına katılmak için Kahire’ye gitmesiyle gerçekleşti. 23 Ağustos 2022’de Türkiye Ticaret Bakanlığı'nca Kahire’de Türk ve Mısırlı işadamları arasında bir görüşme gerçekleştirildi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Mısırlı mevkidaşı Sisi ile Kasım 2022’de Dünya Kupası kapsamında görüşmesi, iki ülke arasındaki istişare ve yakınlaşmayı zirveye taşıdı. Mısır Cumhurbaşkanlığı da bu görüşmeyi “ilişkilerin geliştirilmesinin başlangıcı” olarak niteledi. İki ülke arasında karşılıklı yapıcı açıklamalar devam ederken, Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından Mısır’ın depremzedeler için insani yardım malzemesi göndermesi, Sisi’nin Erdoğan’ı araması ve Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şükri’nin 27 Şubat’ta Türkiye’yi ziyaret etmesi Mısır-Türkiye son dönem ilişkileri zirveyi gördü. Dönemin Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Şükri ile görüşmesinin ardından, "Mısır, Akdeniz bölgesi ile Arap ve İslam dünyası için önemli bir ülkedir. Mısır’ın güçlü olması hepimizin çıkarınadır" dedi.

29 Mayıs'ta Sisi, Erdoğan'ı arayarak 14-28 Mayıs seçimlerini kazanarak tekrar Cumhurbaşkanı seçilmesini tebrik etti. Bu görüşmede büyükelçi ataması konusunda hemfikir kalındı.

4 Temmuz'da taraflar karşılıklı atamalarla ilişkileri büyükelçi seviyesine çıkarma kararı aldıklarını duyurdular. Türkiye, Kahire Büyükelçisi olarak Büyükelçi Salih Mutlu Şen’i, Mısır ise Ankara Büyükelçisi olarak Amr Elhamamy’i  görevlendirdi.

Erdoğan ve Sisi, Dünya Kupası temasının ardından 10 Eylül 2023'te Hindistan'daki G20 Liderler Zirvesi kapsamında masaya oturdular.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ilişkilerin kopuk olduğu yıllarda Sisi'yle ilgili ağır söylemlerde de bulundu...

Erdoğan, Sisi'ye "tiran, katil, darbeci" demişti

Türkiye-Mısır ilişkileri, 2013’te Mısır’da Müslüman Kardeşler iktidarına Sisi liderliğindeki ordunun darbe yapması ve yönetimi ele geçirmesinin ardından kopmuştu. ErErdoğan daha önce Sisi'yi 'Katil' ve 'Darbeci' gibi sert ifadelerle hedef almıştı.

Mısır askerî darbesinin ardından iki ülke arasındaki ilişkiler gerginleşmiş ve iki ülkenin diplomatik ilişkileri maslahatgüzar seviyesine gerilemişti. İlerleyen dönemlerde ise Cumhurbaşkanı Erdoğan ve dönemin Başbakanı Binali Yıldırım, askerî müdahaleyi darbe olarak nitelendirmiş ve Erdoğan Sisi’yi “tiran” olarak nitelemişti.

"Sisi ile asla görüşemeyiz"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, katıldığı bir canlı yayınında Sisi ile ilgili şunları söylemişti:

"Ben böyle bir kişiyle asla görüşmem. Her şeyden önce onun bir defa genel afla içerideki bütün bu insanları serbest bırakması lazım. Serbest bırakmadığı sürece biz kalkıp Sisi'yle görüşemeyiz. Görüşenler de tarihte farklı bir şekilde değerlendirilecektir. Sisi göreve geldiğinden bu yana 42 kişiyi idam ettiler. En son 9 genci idam ettiler. Bu bir defa yenilir yutulur bir lokma değildir. Mısır halkı bizim canımız ciğerimizdir ama Sisi asla!"

"Sisi denilen kişi, şu anda Mısır'da böyle bir yöneticidir"

Erdoğan, başka bir canlı yayında ise Sisi'ye yönelik olarak şöyle konuşmuştu:

"Darbecilerin yaptığı açıklamalar ne Mısır halkının ne de uluslararası kamuoyunun vicdanını rahatlatmaktan uzaktır. Darbeci yönetim tarafından basın yayın kuruluşlarına uygulanan abluka, şüpheleri daha da arttırmaktadır. Bir ülkede seçimle gelen ilk cumhurbaşkanı 20-25 dakika can çekişiyor ve orada en ufak bir müdahale yapılmıyor. Ailesi, bir vasiyetin yerine getirilmesini istiyor 'kendi köyüme gömülmek istiyorum' diyor ve ailesine naaşını vermiyorlar. Sadece iki oğlu ile avukatları bu defin esnasında hazır bulunabiliyor. Böyle bir cinayet olabilir mi? Sisi denilen kişi, şu anda Mısır'da böyle bir yöneticidir."

"Beni Sisi'yle barıştırmak isteyenler var"

Erdoğan, 13 Mart 2019 yılında katıldığı bir programda şu Cumhurbaşkanı Sisi hakkında şu ifadeleri kullanmıştı:

“Beni Sisi'yle barıştırmak isteyenler var. Asla kabul etmiyorum, etmem de. Halkın yüzde 52 oyu almış olan Mursi'yi ve arkadaşlarını mahkum eden bir kişiyle karşı karşıya gelmem" 

"Zalimdir, demokrat değildir"

"Ben kendisi için her zaman onu söylüyorum bir zalimdir ve bir demokrat değildir. Gerçek manada bir demokrasinin neticesi iş başına gelmiş birisi değildir. Bizim bu ifadelerimiz tabi gerek Sisi ve etrafındakileri, aynı zamanda dünyada da onları sevenleri rahatsız edebilir. Ama önemli olan bu dünyada haklıların yanında yer alanların buna nasıl baktığıdır."

"Pazar günü Sisi mi diyeceğiz, Binali Yıldırım mı?"

Erdoğan, İstanbul Sancaktepe'de düzenlenen bir toplu açılış töreninde CHP İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Ekrem İmamoğlu'nu hedef almıştı. 23 Haziran seçimlerini Mısır'daki Muhammed Mursi'nin ölümüyle ilişkilendiren Erdoğan,  "Pazar günü Sisi mi diyeceğiz, Binali Yıldırım mı?" ifadesini kullanmıştı

Sisi'ye karşı 'Rabia' işareti yapmıştı

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Mısır askerî darbesini protesto etmek amacıyla Mısır'ın cumhurbaşkanı Muhammed Mursi ve Müslüman Kardeşler destekçileri tarafından kullanılan bir simge olan 'Rabia' işaretini "Tek Millet, Tek Bayrak, Tek Vatan, Tek Devlet" anlamıyla kullanıldı.