Dünya

'Avrupa Parlamentosu, 15 Ocak'ta Türkiye'yi basın hürriyeti konusunda sert şekilde uyaracak'

AP siyasi grupları, bugün Strasburg’da gazetecilerin gözaltına alınmasını değerlendirmek üzere toplanacak

12 Ocak 2015 11:23

Avrupa Parlamentosu, 15 Ocak’ta Türkiye’yi basın hürriyeti konusunda sert şekilde uyarmaya hazırlandığı ileri sürüldü. Gülen cemaati yayınlarını da kapsayan 14 Aralık operasyonunda Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca ve Zaman Gazetesi Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı ile birlikte çok sayıda gazeteci, senarist ve televizyon yapımcısının gözaltına alınmasına büyük tepki gösteren Avrupa Parlamentosu konuyu acil gündemi ile aralık ayında tartışmış ve 15 Ocak’ta karar alma konusunda uzlaşmıştı. Bugün (12 Ocak 2015) Strasburg’da toplanacak AP siyasi grupları, istişarelerin ardından ortak bir metinde mutabakat arayacak. 

Zaman gazetesi Brüksel Temsilcisi Selçuk Gültaşlı'nın haberine göre, geçtiğimiz hafta Diyarbakır’da gözaltına alınan Hollandalı gazeteciler Frederike Geerdink ve Mehmet Ülger’in de bazı taslaklarda yer aldıyor. Fransa’da Charlie Hebdo dergisindeki katliamın basın hürriyeti hassasiyetini artıracağı yorumları yapılıyor.

 Gültaşlı'nın Zaman'da "AB, Türkiye'ye sert uyarı hazırlığında" başlığıyla köşesine taşıdığı (12 Ocak 2015) konuya ilişkin yazısı şöyle:

 

AB, Türkiye'ye sert uyarı hazırlığında

 

Bugün Strasburg’da toplanacak AP siyasi grupları, istişarelerin ardından ortak bir metinde mutabakat arayacak. Zaman, 4 siyasi grubun taslak karar metinlerine ulaşıldı. Hıristiyan Demokratlar, Sosyalistler, Liberaller ve Yeşiller’in taslakları büyük oranda birbiriyle örtüşüyor. Hıristiyan Demokratlar ve Sosyalistler, Zaman ile Samanayolu televizyon kanalına yapılan polis baskını ile gazetecilerin gözaltına alınmasını ‘kınarken’, Liberaller ve Yeşiller müdahaleye ‘teessüf ediyor’. Karar, Ahmet Davutoğlu’nun Brüksel’i başbakan olarak ilk defa ziyareti sırasında alınacak.

Bütün taslak metinlerde Hidayet Karaca ve Ekrem Dumanlı’nın isimleri zikredilirken, Türkiye’nin son yıllarda basın hürriyetiyle ilgili gelişmelerin büyük endişeye sebep olduğu vurgulanıyor. Karaca’nın tutuklanarak hapse gönderildiği, Dumanlı’nın ise tutuksuz yargılanmak üzere salıverildiği belirtilen taslaklarda Dumanlı’nın tekrar tutuklanması talebinin reddedildiğine işaret ediliyor. Geçtiğimiz hafta Diyarbakır’da gözaltına alınan Hollandalı gazeteciler Frederike Geerdink ve Mehmet Ülger’in de bazı taslaklarda yer aldığı görülüyor. Fransa’da Charlie Hebdo dergisindeki katliamın basın hürriyeti hassasiyetini artıracağı yorumları yapılıyor.

Taslak metinlerde Tayyip Erdoğan’ın 2014 yılının, AB yılı olacağını ilan ettiği ancak hükümet icraatlarının tam tersi bir istikamette geliştiğine işaret ediliyor. Erdoğan, AB’nin Karaca ve Dumanlı’nın tutuklanmalarına sert tepki göstermesi üzerine Brüksel’e ‘kendi işine bakmasını’ söylemiş, Türk basınının dünyanın en hür medyalarından biri olduğunu iddia etmişti.

Karar metninin oylamanın yapılacağı perşembe gününe kadar değişme ihtimali bulunmakla birlikte taslaklarda öne çıkan noktalar şöyle:

-AP, 14 Aralık 2014’te çok sayıda gazetecinin tutuklanması ve muhalif basına yapılan baskınları kınar/ teessüf eder; bu tutuklamalar Türkiye’deki basın hürriyetine ve fikirlerin çeşitliğine yeni bir saldırıdır; bütün gazetecilerin derhal serbest bırakılması çağrısı yapar.

-AP, tutuklananların iddia edilen suçları işlediklerine dair inandırıcı bulguların bir an evvel ortaya çıkarılması; yargılama sürecinin şeffaflık ve kanuni teminatlar çerçevesinde hızlıca yapılması ya da bütün iddialardan vazgeçilmesi için yetkililere çağrı yapar.

-AP, büyük tutuklama dalgasının önceden planlandığına ve yolsuzluk iddialarını gündeme getirenlerin tutuklanmasının tesadüf olmadığına inanır; Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Türk hükümetine muhaliflerini susturmaya ve farklı görüşleri devlet düşmanı göstererek cezalandırmaya son vermeye çağırır.

 

Tutuklamalar hukukun üstünlüğüne aykırı

 

AP, demokratik reformlarda geriye gidişe özellikle de hükümetin eleştirel medya ve halk protestolarına karşı azalan tahammülüne teessüf eder.

-AP, Türk siyasi kültürünün çok kutuplaşmış olduğunu, komplo teorileri, gizli komplolar ve spekülasyonlara odaklandığını not eder.

-AP, ifade ve basın hürriyeti ile kamusal tartışmalar demokratik bir devlet  için temel şartlardır, bu tutuklama ve baskınlar ne hukukun üstünlüğü ne de demokratik standartlarla uyumludur; bu çerçevede barışçıl Gezi protestocularına yönelik soruşturmaların da durdurulması çağrısı yapar.

 

Yüce Divan kararına ‘teessüf’

 

-AP, TBMM’nin yolsuzluklarla itham edilen dört bakanı Yüce Divan’a göndermemesine teessüf eder ve yolsuzluk soruşturmalarını başlatan savcıların görevlerinden uzaklaştırılmasını kınar; bu adımları hukukun üstünlüğü ilkesinin daha da yıpranmasına yol açtığına ve iktidarın yargı üzerindeki etkisinin arttığına işaret olarak telakki eder

-AB Yüksek Temsilcisi, AB Konseyi ve AB Komisyonu’nun adalet, hukukun üstünlüğü ve insan hakları konularında Türkiye’ye baskıyı artırmaları ve temel haklarla ilgili 23 ve 24. fasılların açılması çağrısı yapar.

Türkiye, basın hürriyetinde en kötü ülkelerden biri oldu

Taslak metnin, Türkiye’de basın ve ifade hürriyeti konusundaki son gelişmeleri izah eden kısmında ise şu görüşlere yer veriliyor:  Türk güvenlik güçleri, 14 Aralık 2014’te aralarında Zaman Gazetesi Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı ve Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca’nın da bulunduğu gazeteciler, medya çalışanları ve bir polis müdürünü gözaltına almıştır.  

Kasım 2014’te Erdoğan TBMM’ye yeni bir güvenlik kanunu sunmuş, söz konusu tasarı polisin yetkilerini genişleterek güvenlik güçlerine mülklere el koyma ve telefon dinleme yetkileri vermiş; bu yetkiler suçluların tespitinde kolaylık sağlayacak olmakla birlikte muhaliflere karşı kullanılabilecek ve internet üzerindeki kısıtlamaları artırabilecektir. Üyelik müzakerelerine başlanması kararının 10. yıldönümünde Cumhurbaşkanı Erdoğan, Brüksel’den gelen eleştirilere karşılık, AB’nin Türkiye’ye hürriyetler, demokrasi ve insan hakları konusunda ders veremeyeceğini belirtmiş, Erdoğan ve hükümeti muhaliflerine karşı birçok dava açmış, birçoğunun hükümetin muhalefeti bastırma girişimleri çerçevesinde işinden atıldığı iddia edilmiştir.

 Gazete sahipleri ve idarecilerine karşı baskılar artmış, Türkiye basın hürriyeti konusunda son yıllarda en kötü ülkelerden biri haline gelmiştir. Hapiste olan gazetecilerin önemli bir kısmı Kürt’tür. Bazı gazeteciler tutuklanmamakla birlikte davaları sürmekte, bazılarının davaları temyizde bulunmakta, bazıları yıl içinde kısaca tutuklanmış, hükümet gazetecilerin çoğunu terörle mücadele kanunu ve terör örgütlerine üyelikten suçlamıştır.

 Hukukun üstünlüğü, ifade hürriyeti ile temel hak ve hürriyetler Türkiye’nin bağlı olmayı taahhüt ettiği temel AB değerleridir.