Gündem

Adalete olan ihtiyacımızı görün! Dokunulmazlara dokunun!

Toplumda yaygın bir adalet talebi var. Bunu hepimiz hissediyoruz. Bu talebin yanıtlanması gerektiğini görüyoruz, biliyoruz.

02 Ocak 2014 17:46

Mebuse Tekay

(Avukat)

 

Türkiye’nin gündeminde yine hukuk ve hukuksuzluk var.

Toplumda yaygın bir adalet talebi var.  Bunu hepimiz hissediyoruz. Bu talebin yanıtlanması gerektiğini görüyoruz, biliyoruz. Ama ne yazık ki adında ‘Adalet’ sıfatını taşıyanlar, hukukun adaleti zedeler şekilde uygulanması için bütün güçlerini/iktidarı kullanıyorlar. Oysa insanlık, gücün hakim olduğu dönemden hukukun düzenine geçeli çok oldu.

Her şey gözlerimizin önünde olup bitiyor. Son olarak Başbakan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın yakalanmasını isteyen Savcı, yeni gelen emniyet görevlilerine söz geçiremedi, üstelik görevden alındı. Yakalama için jandarmaya başvuruldu ama jandarma da harekete geçmedi deniliyor. Hatta TSK’nın ‘siyasetin dışında kalacağız’ açıklamasını buna bağlayanlar var. Fezlekeler bir türlü Meclis’e gelmiyor.

 

Erdoğan Suç İşliyor!

 

Kendi Bakanı tarafından istifaya çağrılan Erdoğan, il il dolaşıp savcıyı, Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu’nu eleştiriyor, onlara hakaret ediyor, yürütülmekte olan soruşturmayla ilgili olarak açıkça taraf oluyor, baskı yapıyor, yolsuzluğu soruşturanları suçlayarak yargıya müdahale ediyor. Erdoğan, hem kuvvetler ayrılığı ilkesini hem de Anayasa’nın 138. Maddesini meydanlarda alenen çiğniyor, yargıyı etkileme suçunu işliyor.

Erdoğan yolsuzluk iddialarına cevap vermeyi seçmene havale ediyor: Seçmen, savcı mı hakim mi? Yargılama hakkı seçmenin mi?

Yolsuzluk dosyalarının neden şimdi ortaya sürüldüğüne ilişkin çeşitli iddialar var. Bunların doğruluk payını bilemeyiz, bu kamplaşmanın tarafı olmak durumunda da değiliz. Ama hakikati öğrenmek, hukukun uygulandığını görmek yurttaşlar olarak en doğal hakkımız.

Başbakan iddialara karşılık, Türkiye’nin dış borçlarını ne kadar azaltmışlar, kaç kilometre yol/metro/ köprü yapmışlar, Merkez Bankası döviz rezervlerini ne kadar arttırmışlar, bunları anlatıp, diyor ki ‘Yolsuzluk yapsak bunları yapamazdık!’ Yolsuzluk yapmadınızsa niçin korkuyorsunuz hukuktan? Neden oğlunuzu  yargıya teslim edip aklanmasını sağlamak yerine, kamu vicdanında mahkum edilmesine neden oluyorsunuz?

 

Hukuk Niçin Vardır?

 

Hukuk, yalnızca menfaat çatışmalarını çözmez; asıl amacı adaleti sağlamak ve hakikati ortaya çıkarmaktır; insanın doğru hareket etmesini amaçlar. Hayatımızın tüm alanlarını ilgilendirir. Sabah kalktığımız andan yatana kadar yaptığımız her şeyle bağlantısı vardır. İş, aile, evlilik, miras, eğitim hakkı, mal sahibi-kiracı, alım satım, devletle ilişkilerimiz… Toplumsal düzeni kurduğu ve devamını  sağladığı için hukuka/adalete güvenimiz önemlidir. Adalete güvenini kaybetmiş bir toplum, ürkütücüdür.

Bugün çağdaş devletlerde hakim olan ilke hukuk devleti ilkesidir. Hukuk kuralları herkes için geçerlidir. Hukuk devleti, kuvvetler ayrılığının sağlandığı, yürütme ve yargının hukukla bağlı olduğu, devletten kaynaklanan haksızlıkların giderildiği devleti anlatır. Hukuk, devlet iktidarının kaynağı ve meşruluğunun referansıdır, keyfiliğe, kayırmaya, suçu işleyenin sıfatına göre davranmaya yer yoktur. Devlet egemenliği dendiğinde, hukukun egemenliği anlaşılır. Hukuk niçin vardır sorusunun bir yanıtı olmalı. Bu yanıt vicdanımızı sızlatmamalıdır.

 

Meclis Göreve!

 

Anayasa’nın 98. Maddesi uyarınca, Meclis, hükümet üzerindeki denetimini soru, Meclis Araştırması, genel görüşme, gensoru, Meclis soruşturması yoluyla yapar. Soru için tek milletvekilinin, araştırma, genel görüşme ve gensoru için parti grubunun veya 20 milletvekilinin Meclis soruşturması için TBMM üye tamsayısının onda birinin imzası yeterlidir.

Muhalefet partileri, soruşturmanın AKP milletvekillerinin oylarıyla reddedileceğini düşünüyor olabilirler. Ben, herkesin içinde bir hak duygusu taşıdığına, vicdanının en derininde neyin doğru neyin yanlış olduğunu bildiğine  inanırım. Mesele onların da korkusuzca ve güven içinde adil olanın, adaletli olanın yanında yer alabilmesinin kanallarını açabilmektedir.  Nitekim Başbakan’larının talimatına rağmen pok çok AKP milletvekili Irak’ta savaşa hayır diyebildiği için savaş tezkeresi Meclis’ten dönebilmişti.

Dün bir taksi şoförü ‘İnanın bütün bunlar beni sizden daha çok incitiyordur, çünkü ben onlara oy verdim’ dedi. AKP’li pek çok vekilin de olan bitenden rahatsızlık duyduklarını, suçluların yargılanması, suçsuzların aklanması ve bu şekilde kendilerinin de zan altında kalmaktan kurtulmayı seçeceklerini düşünüyorum. Kaldı ki reddedilirse  bu da önemli bir göstergedir, hepimiz ne düşündüklerini anlamış oluruz. Toplum olarak eksikliğini duyduğumuz şey, hakikati ve adaleti cesaretle savunan bir temsiliyetin olmamasıdır. Muhalefet bir an önce Meclis’in denetim mekanizmalarını devreye sokarak yurttaşları rahatlatmalıdır.

Diğer yandan muhalefet partileri, yerel yönetim adaylarının mal beyanını açıklamalıdır.

Cumhurbaşkanı DDK’yı Görevlendirmeli:

İdareyi yakından ilgilendiren bir yolsuzluk soruşturmasında, soruşturmayı yürüten emniyet görevlilerinin, savcının görevden alınması, kirliliğin üstünün örtüleceği kuşku ve kaygısını uyandırmıştır. Cumhurbaşkanı bir an önce DDK’yı görevlendirmelidir. Anayasa’nın 108. Maddesi ve Devlet Denetleme Kurulu Kurulması Hakkındaki Kanun uyarınca, İdareninhukuka uygunluğunu, düzenli ve verimli şekilde çalışmasını sağlamak amacıyla kurulan Devlet Denetleme Kurulu ‘nun görevi kapsamında olmayan sadece yargı ve Türk Silahlı Kuvvetleridir. Toplumu derinden etkileyen böyle bir süreçte DDK’nın görevlendirilmemesi Cumhurbaşkanı’nın tarafsız olması ilkesine gölge düşürecektir.

Biz yurttaşlar temiz toplum istediğimizi ışıklarımızı yaka yaka, tencere tavalarımızı vura vura nasıl gösterdikse gerekirse yine gösteririz. Umarız durumdan vazife çıkarmamıza gerek kalmadan temsilcilerimiz olan Meclis ve Cumhurbaşkanı ve elbette yargı görevlerini yerine getirirler.