Medya

Abdurrahman Dilipak, Karar gazetesi yazarı Elif Çakır'ın başörtüsünü çıkarmasını değerlendirdi: Asıl Müslümanların yüz karası onlar

30 Temmuz 2021 12:37

Yeni Akit yazarı Abdurrahman Dilipak, bugünkü yazısında Karar gazetesi yazarı Elif Çakır’ın başörtüsünü çıkarmasını değerlendirdi.

“Bu kendi kararı. Bugüne kadar niye bekledi ki? İsteyen olayı ideolojik, politik, sosyolojik, psikolojik, sosyo politik açıdan değerlendirebilir” diyen Dilipak, “Başını açmak ne ki, A.O’cular 'Bikinili Çağdaş Müslüman Kadın'ı dünyaya tanıtmadılar mı? Biz bu noktaya durduk yerde gelmedik. FETÖ’yü ‘günah keçisi’ yaparak da kurtulamayız bu işten. Başı açık ‘şeyhiyeler’imiz de var artık!” dedi.

Çakır'ın  başörtüsü kararının geç kalmış bir karar olduğunu ifade eden Dilipak, “Artık öyle düşünmüyor, inanmıyorsa niçin inanıyormuş, düşünüyormuş gibi yapsın ki! Bizim gibi inanmak zorunda değil ki insanlar. Başını örtüp, parkta, cafelerde, laubali bir tavırla ‘erkek arkadaşı’  ile yarenlik yapanlar aslında Müslümanların yüzlerinin karası. Eğer o ahlakla yaşamıyorlarsa, o başörtülerini başlarına bağlamamaları daha doğru olur.

Keşke başörtülerinin ifade ettiği manaya sadık kalsalar. Başörtülü, ya da sakallı namaz kılan bir politikacının, bürokratın yalan söylemesi, rüşvet yemesi aslında insanların İslam’a ve Müslümanlara güvenini sarstığı için o kimliği ifade eden sembollerden sıyrılmaları daha doğru olacaktır” şeklinde yazdı.

Çakır’ın başörtüsü kararının bir süre daha gündemde kalacağını yazan Dilipak, şöyle devam etti:

"Belki bu vesile ile birileri düşünüp yeni bir karar verebilirler. Orada kim kalır kim gider göreceğiz. Bu işin dini çevrelerde nasıl tartışılacağı, tartışmanın şekli, üslubu, siyasi çevrelerdeki, toplum içindeki yansımaları nasıl olacak göreceğiz. 28 Şubat’ta da başörtüsünü tartışıyorduk, bugün AK Parti döneminde de ve yine aynı kökten gelen bir siyasi hareketle aynı çizgide yayın yapan bir medyada yazı yazan başörtülü bir hanımın başını açma kararı, Müslüman çevrelerdeki dönüşüm açısından da ayrıca farklı bir tartışma gündemi oluşturacak gibi. Sonunda imtihan oluyoruz ve herkes bu süreçte yapıp yapmadıkları, söyleyip söylemedikleri ile ya kendi cennetine sırtında tuğla taşıyor, ya da kendi cehennemine sırtında odun taşıyor olacak. “