Gündem

2. Gazetecilere Özgürlük Kongresi başladı

2. Gazetecilere Özgürlük Kongresi'nde konuşan Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Başkanı Ercan İpekçi: Türkiye'de evlerin balkonlarına, insanların yüzlerine atılan gaz bombalarından kimse haber kokusu almıyor

24 Temmuz 2013 20:27

Gazetecilere Özgürlük Platformu (GÖP) tarafından düzenlenen Gazetecilere Özgürlük Kongresi'nin ikincisi Taksim'deki The Marmara Hotel'de başladı. Çok sayıda Türkiyeli ve yabancı gazetecinin katıldığı kongrede açılış konuşmasını, GÖP Dönem Başkanı ve Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Genel Başkanı Ercan İpekçi yaptı.

baskahaber.org'ta yayımlanan habere göre, İpekçi medya patronlarına seslenerek, "Nasıl olsa bir gün kaybedeceğiniz medyanızı hiç değilse halkın sesi ile paylaşın, hiç değilse onurunuzu kurtarın. Türkiye'de evlerin balkonlarına, insanların yüzlerine atılan gaz bombalarından kimse haber kokusu almıyor. Ne Reyhanlı'yı, ne Silivri'yi. ne Lice'yi, ne Uludere'yi görüyor" dedi.

"Türkiye'deki medyanın gözü ve kulağı, cezaevlerinin dış duvarı gibi ülke dışına açık ama ülke içine ışık tutmaktan uzakta. Bir avuç meslek örgütü, bir avuç gazeteci tutuklu gazetecilerle birlikte Türkiye’nin gündemine girmeye çalışıyoruz" diyen İpekçi, korkup susan medya patronlarının medyanın halkın gerçekleri öğrenme hakkını gasp ettiğini kaydetti. Tutuklanan gazetecilerin terörist olduğuna toplumun ikna edildiğini vurgulayan İpekçi, gazetecilerin de meslektaşlarını kötüleme propagandasının en ön saflarında yer aldığını belirtti.

 

'Erdoğan baskıcı iktidarın, isyana yol açtığını görmüyor'

 

"Kürtler polis ve asker şiddeti ile mağdur edilirken, devlet ağzı ile yayın yapan medya nedeniyle Türkiye'nin batısı onları terörist olarak tanıdı" şeklinde konuşan İpekçi, Gezi direnişi ile birlikte ülkenin batısında on binlerce insanın da 'marjinal' olarak adlandırıldığını hatırlattı.

İpekçi, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Gezi Parkı meselesinin memleketin demokrasi meselesine dönüşmesini şaşkınlıkla izlediğini ve medyanın olayların yayılmasında etken olduğunu düşündüğünü kaydederek, "Kendi baskıcı yönetiminin bu isyana yol açtığını göremiyor. Medya kuruluşları hala iktidarın hedefinde. Gazi direnişinde olayları izleyen 50’den fazla gazeteci biber gazı fişeği ile yaralandı, tekmelendi, 20’den fazlası gözaltına alındı. Yabancı uyruklu gazeteciler 1 yıl boyunca ülkeye girmeleri yasaklanarak sınır dışı edildi. Bu süreçte en az 22 gazeteci işten atıldı 37 gazeteci istifaya zorlandı, 12 gazeteci zorunlu izne çıkarıldı" ifadelerini kullandı.

 

'Hapishanelerde 64 gazeteci var'

 

Gazetecilerin, Gezi direnişçilerinin, avukatların tutuklu bulunmasının sebebinin TMK ve özel yetkili mahkemeler olduğunu belirten İpekçi, "Sadece gazetecilere özgürlük isteyerek mücadeleyi kazanmak mümkün değildir. Halkın ortak mücadelesine gazetecilerin destek verip katılması gerekiyor" şeklinde konuştu.

İpekçi, 7 yıldır tutuklu yargılanan Atılım Gazetesi'nden Bayram Namaz ve Özgür Radyo çalışanı Füsun Erdoğan'ı da hatırlatarak, "Türkiye Açık Hava Cezaevi'nde bunlar olurken, kapalı cezaevlerinde halen 17'si hükümlü, 47'si tutuklu olmak üzere 64 gazeteci bulunmaktadır" dedi.

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Turgay Olcayto ise tutuklu gazetecileri hatırlatarak, "Sadece yasa çıkarmak yeterli değildir. Esas olan yargıya müdahalenin önüne geçmektir" dedi. Yaratılan baskı ve sansür iklimine karşı gazetecilerden bir karşı çıkış beklemenin zorlaştığını kaydeden Olcayto, "Sahadaki arkadaşlarımızın çabaları ya susturuluyor ya da arkadaşlarımız işten atılıyor" ifadelerini kullandı.


'Demokrasi rejimi tehdit altındadır'

 

Olcayto'dan sonra sözü devralan Ankara Gazeteciler Cemiyeti Genel Sekreteri Ümit Gürtuna ise "İki yıl önce toplandığımızda bir demokrasi ayıbıyla karşı karşıyaydık. Arkadaşlarımız tutuklanmıştı. Şimdi ise bir rejim tehlikesi ile karşı karşıyayız. Demokrasi rejimi tehlike altındadır. İktidarda bulunan kişi devletin bütün olanaklarını demokrasi güçlerinin aleyhine kullanmaktadır" dedi.

Gürtuna'nın konuşmasının ardından Başkanlık Divanı belirlendi. Divana Doğan Tılıç, Sibel Güneş, Gökhan Durmuş ve Recep Yaşar seçildi. Başkanlık Divanı adına konuşma yapan Tılıç, Gezi direnişini hatırlatarak, "Şimdi de parklarda forumlar devam ediyor. Çok geniş ve çeşitli toplulukların polis müdahalesi olmadığı takdirde doğrudan demokrasiyi sorunsuz bir şekilde işlettiğini görüyoruz" şeklinde konuştu.

Kongre Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı'nın Medya Özgürlüğü Temsilcisi Dunja Mijatovic'in video mesajı ile devam etti. Kongreye ve tutuklu gazetecilere dayanışma mesajları yollayan Mijatovic, "Türkiye'de medya alanında acil reformlara ihtiyaç var" dedi.


'Sokaklarda insanları, TV'lerde penguenleri gördük'

 

Mijatovic'in mesajının ardından söz alan Avrupa Gazeteciler Federasyonu (EFJ) Başkan Yardımcısı Nadezda Azgikhina ise, Türkiye'de 64 gazetecinin tutuklu olduğunu vurgulayarak, "Türkiye'de basın çok zor bir dönemden geçiyor. Sadece tutuklu gazetecilere ilişkin de mücadele etmiyoruz. Gazetecilerin çalışma koşullarına ve gazetecilere dönük baskılara karşı da mücadele ediyoruz" dedi.

Rusya'da gazetecilere karşı şiddetin arttığını ve bu şiddete karşı sessizliğin hüküm sürdüğünü belirten Azgikhina, Rusya'da 348 gazetecinin öldürüldüğünü belirtti.

Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) Basın Özgürlüğü Danışmanı Steven Ellis ise, "Son iki ayda Türkiye'de sokaklardaki insanları ve televizyonlardaki penguenleri görüyoruz” dedi. Gazetecilerin sokaklarda plastik mermiler, tazyikli su ve gaz bombaları ile saldırıya uğradığını vurgulayan Ellis, IPI Türkiye Ulusal Komitesi olarak gazetecilere dönük saldırılar ve tutuklu gazeteciler konusunda dayanışmayı sürdüreceklerini belirtti. Güneydoğu Avrupa Medya Örgütü (SEEMO) Genel Sekreteri Oliver Vujuovic de bir konuşma yaparak Türkiye'nin basın özgürlüğü alanında kısıtlayıcılığı ile bilinen bir ülke olduğunu kaydetti.

Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü (RSF) Avrupa Büro Temsilcisi Johann Bihr ise, “Bir önceki kongreden bugüne işler daha kötüye gitti. Bir yandan da bütün bu baskılar daha da görünür oldu” dedi.


'Tutuklu gazetecilerle gurur duymalıyız'

 

Uluslararası PEN Başkan Yardımcısı Eugene Schoulgin, tutuklu gazetecilerin isimlerini tek tek sayarak, "Bütün bu insanlar bize otosansürle mücadelenin mümkün olduğunu gösterdi. Türkiye'deki bütün gazeteciler bu isimlerle gurur duymalıdır" dedi.

Norveç'te çok ünlü bir gazetenin Türkiye'de yaşanan hak ihlalleri ve polis baskısını yazdığı için kapatılmak üzere olduğunu kaydeden Schoulgin, "Gezi Parkı direnişine katılan kişiler Türkiye'yi temsil ediyor. İnanıyorum ki bu ülkenin geleceğini de onlar belirleyecek" diye konuştu.

Schoulgin'in konuşmasının ardından Dünya Basın Konseyleri Birliği'nin kongre için yayınladığı mesaj okundu. Dünyadaki tüm gazetecilerin Türkiye'de basına dönük baskılar ve polis saldırıları konusunda beraber mücadele yürütmesi gerektiği kaydedilen mesajda, "Tüm dünya Gezi Parkı direnişini sansürlenmiş bir şekilde izlemiştir. Bizim birliğimiz Türk hükümetini insan hakları stnadartları çerçevesinde hareket etmeye çağırmaktadır" ifadeleri yer aldı.


Kıbrıslı gazetecilerden dayanışma

 

Kıbrıs Basın-Sen temsilcisi Benan Dağtaş ise Kıbrıslı gazeteciler olarak Türkiye'de yaşanan baskılara karşı dayanışma içinde olacaklarını belirtti. Türkiye'de gazetecilerin cesur davranarak Gezi direnişinde iyi bir sınav verdiğini belirten Dağtaş, "Gazeteciler işten de atılsa, tutuklansa da, öldürülse de mücadeleye devam edecektir" dedi.

Dağtaş'ın ardından söz alan Uluslararası Gazeteciler Federasyonu (IFJ-FIJ) Başkanı Jim Boumelha, "Türkiye basın özgürlüğü alanında dünyadaki en kötü durumda olan ülkelerden biridir" dedi. Gazetecilerin ortada herhangi bir delil yokken komplo teorileriyle ve "terör" suçlamalarıyla tutuklandığını vurgulayan Boumelha, "Gezi Parkı'nda polisin gazetecilere ve halka uyguladığı şiddet görünmez kılınmaya çalışıldı. Dünya gazetecileri olarak Türkiye'deki direnişin yanındayız" diye konuştu.

Fotoğraf: Gökhan Biçici