Corona'ya rağmen son lig... Ve Real Madriz, Kara Kartal... Ve Yokari Lig

"Zemin seviyesinden kameraya alınan bezgin bir maçın oynak görüntüsüne dalıp giden temiz futbolsever ilgisini (bazı bahisçide bile bulaşığı olabilir), dünya merakının bir tezahürü sayamaz mıyız? Veya, en berbat şartlar altında bile gönlünü hoş tutma gayretinin bir tezahürü?"

18 Nisan 2020 18:34

“Son lig,” deniyor Batı medyasında Belarus ligine. Veya, “baki kalan lig,” “elimizde kalan tek lig.” Çünkü Coronavirus salgını karşısında hemen bütün dünyada futbol ligleri tatil edilmişken, “Cempionat” (Belarus liginin özgün adı bu) 20 Mart’ta yılmadan başladı, oynanıyor.

Belarus Futbol Federasyonu Başkanı Vladimir Basanov  “kritik bir durum olmadığını” açıkladı ligi başlatacaklarını duyururken. (Bu yazı yazılırken yaklaşık 10 milyon nüfuslu ülkede 5 bine yakın vaka, 42 ölü bildirilmişti) [1]. 14 Nisan’da beyanat veren Spor Bakanı Sergey Kovaltçuk, “Avrupalıların” liglerini ertelemelerinin veya tatil etmelerinin sebebinin “acelecilik, bilgi eksikliği veya panik” olabileceğini söyledi. Kendileri, “insanları depresyondan kurtarmaya ve olumsuz duygularını yatıştırmaya katkıda bulunacağını düşünerek“ oynatıyorlardı maçları. Elbette bu beyanların arkasına, Belarus’un Devlet Başkanı Lukaşenko’nun tavrı var. Ülkenin tek-adamı, baştan “psikoz” dedi Coronvavirus meselesi için, nokta. Dünya kamuoyu, yani “Batılılar” gereksiz telâşa kapılmışlardı, nokta. Beyaz Ruslar (Belarus’a böyle de diyoruz, biliyorsunuz) dayanıklı, sağlam millettiler, onlara bir şey olmazdı, nokta.

“Tanrı ligi devam ettirdi”

“Cempionat” takımlarından FC Belshina’nın teknik direktörü Eduard Gradoboyev’in 14 Nisan’daki basın toplantısının videosunu izledim, “ne yapalım, mecburuz” havasında, “Tanrı ligi devam ettirtti,” diyor, tatlı bir tebessümle. (Kastettiği, Devlet Başkanı aslında.) “Beyaz Rusya’da Coronavirus’la fazla büyük bir problemimiz yok… Tabii dikkat ediyoruz. Ellerimizi yıkıyoruz” diyor.

Belarus futbolunun yetiştirmiş olduğu en büyük yıldız, Aleksandr Hleb (iki yarım sezon geçirdiği Gençlerbirlikliler olarak onu hürmetle anarız), 23 Mart’ta yaptığı açıklamada eleştirdi ligin oynanmasını. “Kimse kulak asmıyor, inanılır gibi değil” dedi. “Herkes başkanlık yönetimine güveniyor. Belki de başkanımız virüsün neler yapacağını bekliyor,”  dedi. Rus kulübü Ural Yekaterinburg’de oynayan milli oyuncu Nikolay Zolotov da, Çernobil’e benzetmiş durumu, endişe içinde.

FC Slutsk’tan Jegor Semyonow, Der Spiegel’le mülakatında, Belarus’taki futbolcuların mütevekkil ruh halini yansıtıyor. “Antrenmanımızı yapıyoruz, ‘banja’ya gidiyoruz,” demiş. (Banja, yani banyo veya sauna. Lukaşenko virüse karşı votkanın yanı sıra onu salık veriyor!) Korkmadıklarını, dikkat ettiklerini anlatıyor: “22 kişi izoleyiz, dış dünyayla temasımız yok. Tesisimiz şehrin kenarında. Odalarımızda da izoleyiz. İki kişilik odamızda aramıza hep bir buçuk metre mesafe koyuyoruz. Sürekli ellerimi yıkıyorum, ellerimi yüzüme götürmemeye çalışıyorum.” Test falan da yapılmamış takıma. “Yöneticiler bilir,” demiş, “Çalışıyoruz, işimiz bu.” Dünyanın her yerinde, salgın tehdidi altında çalışmak zorunda tutulanların pek çoğunun kısıldığı, kıstırıldığı tevekkül.

Seyirci sayısının azalmasını hüzünlü buluyor Semyonow. Zaten 1.000-1.500 seyirci ortalamalı statlara, şimdi 100 ilâ 250 koçyiğit uğruyormuş maç başına. Birbirlerine mesafeli oturmaları tavsiye ediliyormuş, çok zor olmasa gerek. Birçok taraftar grubu maçları boykot ediyor. Bazı kulüpler de seyircilere stada gelmeme çağrısında bulunmuş, “televizyondan izleyin,” diyorlar.

“Meşhur olduk”!

Jegor Semyonow, seyirci sayısının iyice azalmasından bahsederken, “ama buna karşılık başka ülkelerden bizi seyrediyorlar” demiş, bunun da çok motive edici olduğunu söylemiş. Hatta kulübün finansörü olan rafinerinin masrafları kısma ihtimali söz konusu olunca, dünyanın her yerinden facebook’ta organize olan taraftarlar yardım kampanyası düzenlemişler!

Belarus 3. (2010) ve 2. liginde (2012) şampiyon olup “yukarı” lige çıkmaktan gayrı bir marifeti olmayan, mazisi anca 1998’e dayanan FC Slutsk’un “bütün dünyada” taraftarları mı var şimdi yani? Var, çünkü dünyada lig kalmayınca, futbolsever kavminin aç gözbebekleri, Belarus ligine çevrilmiş durumda. Kıtlığa düşen canlı maç yayınında nefis köreltmenin tek çaresi. On bir televizyon kanalı naklen yayın haklarını satın aldı “Cempionat”ın. Rusya, Ukrayna gibi komşular yanında İngiltere, Avustralya, Hindistan kanalları. Dünyanın “az bilinen” liglerinden bilâbedel, hayrına canlı yayın yapan internet sitesi MyCujoo.tv de sunuyor bu maçları, onlar da kendi izleyici rekorlarını kırıyorlar. Belaruslu kulüpler ve futbolcular, dünya çapında ilgi görmekten memnun.

Belaruslu futbolseverler de hiç olmadığı kadar “kendi” ligleriyle ilgilenmeye başlamışlar bu arada. Zira Belarus ligi, söylemesi ayıp, pek üst düzey bir futbol sunmuyor. Belaruslu futbolsever milleti de açık kanallardan yayımlanan İngiltere ligi maçlarının tiryakisiymiş haliyle, “yerli” ligle pek ilgilenmezlermiş. Şimdi, onlar da “ev yapımı” futbolu keşfediyorlar. Yine televizyondan.

Kaltak? Madriz?

16 takımlı Belarus liginde beynelmilel seviyede bilinen tek takım BATE Borisov’du. Şampiyonlar Ligi gruplarına bile katılan bir “marka”. Geçen sezon, tam 15 sene sonra ilk kez BATE’den başka bir takım, Dinamo Brest şampiyon olmuştu. Coronavirus kıtlığında uluslararası futbolsever camiasının kelime hazinesine, başka Belarus takımlarının da adları katılıyor. Mülakatını aktardığımız Semyonow’un takımının (FC Slutsk), ilgi odağı olmasına yarayan talihsiz bir avantajı var; İngilizce “kaltak” (slut) veya “kaltaklar” (sluts) kelimelerini “andırıyor”. Britanyalı erkek futbol manyaklarının, seri biralar eşliğinde, namüteahi bu takımın adını tekrarladıklarını grotesk bir sahne olarak gözünüzün önüne getirebilisiniz.

Yabancı dillerin yabancılığını komiksemek, kesonofobinin (yabancı korkusunun) sıradan tezahürlerindendir. Bunun öteki yüzü, kozmopolit bir sevecenlikle, size tuhaf gelen yabancı isimlere sempatiyle sarılmak. Futbolsever folklorunun branşlarından biri de budur: bilmediğiniz liglerin tuhaf (yani size tuhaf gelen) isimlerine sardırıp egzotik tatlar bulmak. Mesela bana sorarsanız Belarus liginde en seksî isim, had safhada “Rus” hatta biraz da Sovyetik çağrışımıyla Shakhtyor Soligorsk’tır.

Nikaragua ligi de nefis isimler sunuyor: Deportivo Las Sabanas, Juventus Managua… Ama en müthişi: Real Madriz. Yazım hatası yok; halı saha turnuvasında mavra yapan bir grup gencin uyduruğu değil (Real Mardin misali), Nikaragua’nın Madriz bölgesinin saygın takımı bu: Real Madriz.

Bahisçinin can simidi

Nikaragua ligi nereden çıktı? Çünkü, dünyada hâlâ süren tek tük birkaç ligden biri de Nikaragua ligi. (6,5 milyon nüfuslu memlekette 9 vaka 1 ölüm görüldü şimdiye kadar.) Sona yaklaşıyor, 29 Nisan’da bitecek.

Nikaragua ligi, devam etmesi sayesinde, dünya çapında bahis oynanabilen ender spor organizasyonlarından biri. Türkiye’nin yasal bahis kuruluşu “İddia”nın sosyal medya yayınında da, Nikaragua maçlarına ilişki tahminler, oranlar, “iddialı” yorumlar bulabilirsiniz. İddia, bütün ligler artarda iptal olunca, müşterisini tatmin edebilmek için, Belarus ve Avustralya liglerinin yanısıra Mart’ın ortalarında Nikaragua, Singapur, Angola, Haiti, Hong Kong, Jamaika, Mart’ın son haftasında da Burundi, Saint Titts ve Nevis lig maçlarını bültenine dahil etmişti. (Saint Titts ve Nevis, Karayipler’de 52 bin küsur nüfuslu bir ada ülkesi.) Mart sonu ilâ Nisan başında Avustralya, Singapur, Angola, Hong Kong, Haiti, Jamaika ve hatta Saint Titts ve Nevis ligleri de durdurulunca, geriye Belarus’la Nikaragua ve Burundi kaldı, bahis oynanabilecek.

Futbol delisi, Hollanda deyince mesela, van Gogh’unu, Erasmus’unu, Spinoza’sını falan bilmeyebilir ama sözgelimi AZ Alkmaar “mefhumuna” aşinâdır. Hele bahisçi milleti, Hollanda’nın haritada yerini gösteremez ama “Heerenveen maçı üst olur mu abi?” diye sorabilir size. Şu ara, onların dünya ilgisi Belarus ve Nikaragua’ya kitlenmiş olmalı.

Bahis ve ücra ligler

Dünya futbolunun ücrasındayken kendince kıymete binen bu liglerden Nikaragua’nın “Primera Division” adlı üst liginin “biyotopuna” eğilelim biraz… 10 takımlı ligde 44 yabancı oynuyor, –biri Kübalı, biri ABD’li olmak üzere– 42’i Amerika tüm-kıtasından, biri İtalyan, biri İspanyol. Real Esteli’de oynayan Meksikalı milli futbolcu Taufic Guarch, kulüp başkanlarının ayrılmak isteyenlere anlayış göstereceğini söylediğini fakat “sözleşmeme sadık kalma gereği duydum,” diye düşündüğünü söylemiş. Deportivo Las Sabanas’ın Kolombiyalı kalecisi Carlos Mosquera, Reuters’e “endişeden maça konsantre olamıyoruz” açıklamasında bulunmuş.

Belarus’un uluslararası medyada “geri kalan tek lig” muamelesi görmesinde tabii Avrupa-merkezciliğin payı var. Belarus’un görece üst düzey kalmasının da payı var. FIFA sıralamasında 210 ülke arasında 87. sırada, Beyaz Rusya. Nikaragua, 151. sırada.

Ligiyle bahisçilere hizmet vermeyi sürdüren Afrika ülkesi Burundi, FIFA sıralamasında 149. sırada. (11 milyonluk ülkede 5 vaka, 1 ölüm bildirildi.) 16 takımlı Amstel Ligi’nin sezonun 25 Nisan’da bitmesi planlanıyor. Liderin ismi hoş: Le Messager Ngozi. Burada da bir Sovyetik takım adına rastladım: Dynamik. Beşiktaşlıların bağrına basacağı bir kulüp var orta sıralarda: “Aigle Noir” – Kara Kartal!

İyice gözlerden uzakta birkaç lig daha var devam eden. Bunlar, dünyadaki sayısız bahis şirketinin bültenlerinde, “saygın” liglerin yokluğunda, ikame malı olarak yer bulabiliyorlar. Bahisçilik, ağır bir illettir; darda kalırlarsa günlük vaka ve ölüm sayısı üzerine bile bahse tutuşurlar. Ki bunu gerçekten yapan bahis siteleri olduğunu da yüzüm kızararak haber vereyim size. 

Dolayısıyla, Tacik ligine bahis oynamaları yine evlâdır. Sayalım dolaşımdaki diğer nadir ligleri:

Bhutan Premier League. Bhutan FIFA sıralamasında 189. sırada. (754 bin nüfusta bildirilen 5 Coronavirus vakası var, ölüm yok.) 10 takımlı lig 6 Şubat-11 Mart arası tek devreli lig usulü oynandı bitti. Şampiyonun adı müthiş: High Quality United (Yüksek Kalite!). Bu sezonu 5. Sırada bitiren BFF Academy U-19 adlı takım, küçük ülkenin 19 yaş altı milli takımı! Tecrübe kazansınlar diye muhtemelen, ligde oynuyorlar.

Tayvan Premier League. Tayvan FIFA sıralamasında 138. sırada. (24 milyona yakın nüfusta 395 vaka, 6 ölüm.) 8 takımlı lig 12 Nisan’da başladı. Maçlar seyircisiz oynanıyor, futbol federasyonu kendi youtube kanalından yayımlıyor. Bu ufak ligin çehresine endüstriyel müesseseler damgasını vuruyor: Taiwan Steel, Taiwan Power.

Myanmar National League. Myanmar FIFA klasmanında 136. sırada. (53, 7 milyon nüfuslu ülkede 85 vaka, 4 ölümbiliniyor.) Ligin 11. Haftası sağ salim geçilmiş.

Ve iki Orta Asya ligi… Tacıkistan Vysshaya League. Ülke futbolu FIFA klasmanında 121. sırada.  (Nüfus 9 milyon, Coronavirus’la ilgili bir bilgi ve bildirim yok.) 10 takımlı lig 5 Nisan’da başladı. En fazla şampiyon olan İstiklâl Duşanbe’nin baskın bir konumu var bu ligde. İkisi de başkent Duşanbe’nin takımı olan iki Sovyetik ad dikkat çekiyor: Lokomotiv Pamir ve Sovyet/Doğu Avrupa ülkelerinin ordu kulüplerinin jenerik adını taşıyan CSKA Pamir. 6 milyona yakın nüfuslu Türkmenistan da Coronovirus vakası bildiriminde bulunmadı. Yine de, FIFA sıralamasında 129.’luğu tutan ülkede lig 23 Mart’ta başlayacakken 19 Nisan’a ertelendi. Bakalım... 8 takımlı minik ligin favorisi, ismiyle de favori olan son şampiyon, FC Altın Asır. Bu ligde de gayet Sovyetik adlı bir takım var: FC Enerjetik. Ama ligin asıl adına bittim: uluslararası metinlerde “Yokary League” deyi yazıyorlar – Yukarı Lig, yani!

Başka futbol biyotoplarına tecessüs duyan, pul koleksiyonuna bakar gibi puan tablolarının, takım adlarıyla armalarının seyrine dalan, zemin seviyesinden kameraya alınan bezgin bir maçın oynak görüntüsüne dalıp giden temiz futbolsever ilgisini (bazı bahisçide bile bulaşığı olabilir), dünya merakının bir tezahürü sayamaz mıyız? Veya, en berbat şartlar altında bile gönlünü hoş tutma gayretinin bir tezahürü?

Veya basitçe, aziz Alex Ferguson’un dediği gibi, “Football, bloody hell!”


[1] Salgınla ilgili veriler, 17 Nisan tarihlidir.