DİĞER
Yeni çıkan, yeni baskısı yapılan, yayınevleri tarafından bize gönderilen, dikkatimizi çeken; okumak ve üzerine yazı yazmak için ayırdığımız bazı kitaplar...
"Yarım kiloya yakın ağırlıktaki futbol topu, bazen saatte 100 kilometreyi aşan bir hızla kafaya çarptığında beyin az çok sarsılıyor. Sinir hücrelerini birbirine bağlayan lifler (aksonlar) sadmeleniyor, geriliyor. Kafa topu mücadelesindeki çarpışmalara hiç girmeyelim…"
"Günümüzde tüketici ve taraftar arasında bir ayrım yapmak imkânsız hale gelmiştir. Artık meşale savaşı yaptığınızda bile kısmen Coca-Cola içiyor sayılırsınız. Destekçisi olduğunuz sektör milyarlarca doları reklam ve pazarlama giderlerine harcarken, siz lisanslı bir ürün satın alarak, Orta Amerika ve Asya’daki güvencesiz çalışma koşullarının, işyerindeki dayak ve tacizin finansörü haline gelirsiniz."
"2014’te kulübün çoğunluk hisselerini alan İngiliz işadamı Tony Bloom, sahibi olduğu bilgi işlem ve bahis firması için geliştirilen algoritmalardan yararlanarak teknik direktörlere oyuncu tavsiyesinde bulunuyormuş! Bu tavsiyeleri dinlemeyen ilk teknik direktörün işine çok geçmeden son vermişler. Zamanla algoritmaların cidden iş gördüğü anlaşılmış!"
“Evvelce, nasıl da değerliydi bu takım fotoğrafları. Modası geçti artık. İrili ufaklı ekranlarda kesintisiz futbol görüntüsü akar dururken ve geniş kadrolar ve on birler sürekli değişirken, kimse ‘duvarında’ bir kadroyu sabitlemeyi düşünmüyor herhalde… İşte, gazeteci ve futbol mecnunu Koray Gürtaş, 2014’te başlattığı Ayaktakiler Oturanlar sitesiyle modası geçen bu protokolün, estetiğin bir nevi müzesini kurmaya girişti.”
"Kendine acımak. Dertleri zevk edinmek. Dertleri zevk edindiğini söylemek ve göstermek. Mazoşizm. Hiç şüphe yok, taraftar folklorunun favori motiflerinden biri. Taraftarlar mazoşizmlerini teşhir etmeyi ve onunla övünmeyi severler. Narsisizmin, taraftarlığın duygulanım haritasının merkezinde olduğu da kesin."
"Yaşı ilerlemiş topçuların sahada kalmaya devam etmesinin en hoş yanı, futbol oyununun bünyevi demokratikliğini delillendirmesidir. Uzunu kısası, sıskası tombulcası… ve genci yaşlısı oynayabilir bu mereti."
"Afganistan’da kadın futbolunu 'modernleşme-Batılılaşma' vitrinine indirgemek, haksızlık olur. Çünkü kadınların futbol oynama cehdi, onların kamusal alanda varolma mücadelesinin de bir vitriniydi. Bu mücadeleyi yürütenler de vitrin mankenleri değil, kanlı canlı insanlardı – kadınlardı. Ve o vitrinin ülkenin kadınları için eni konu yüreklendirici bir etki yarattığı anlaşılıyor."
"Galiba geçmiş zaman kipinde söz etmeliyiz, 'golcü'den. Kendisinden sadece gol atması beklenen, top sürmesi, pres yapması, uzvu olduğu takımın bedeniyle beraber devinmesi beklenmeyen, sadece olay yerinde hazır bulunarak 'golünü' atması istenen bir özel görevli olarak golcü istihdamına postmodern futbolun tahammülü yok."
"Sessiz Şampiyon’un kahramanı Ahmet Bilek, adı üstünde, sessiz sakin, mütevazı, sebatkâr bir adam. Kitabın alt başlığının bildirdiği gibi, bir Köy Enstitülü! Olimpiyat şampiyonu bir Köy Enstitülü. Kızılçullu Köy Enstitüsü’nde okumuş; köyüne gidip gelirken, sporcu çantasının yanında muhakkak Enstitüler’in alâmet-i farikalarından mandolinini de taşırmış."
"Avrupa’da birçok önemli taraftar platformu, bilcümle yurttaş haklarının kibar tabirle hayli kısıtlı olduğu Katar’daki turnuvanın boykot edilmesi gerektiğini savunuyor; bazı federasyonlar boykota cür’et edemese de mızırdanıyor. Geçtiğimiz aylarda Almanya, Norveç ve Hollanda'nın, Dünya Kupası terfi maçlarına formalarının üzerine 'insan hakları!' sloganlı tişörtlerle çıkmaları, bu mızırdanmanın bir işareti idi."
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.
↑ Yukarı çık