İyilik

Şebnem İşigüzel'in İletişim Yayınları etiketiyle okurla buluşacak İyilik adlı romanından K24 okurları için tadımlık bir bölüm yayınlıyoruz...

07 Şubat 2019 09:00

Bir akşam güzelim çocukluk evimize o kötü haber ulaştığında da böyle şaşırmıştım.

Eve dönerken babama araba çarpmış. Halamla annem Haliç kıyısındaki işlek yola koşmuştu:

“Baban yolun kenarına savrulmuş köpek ölüsü gibi yatıyordu.”

 Annem babamın araba çarpmış bedenini kabaca böyle tarif ediyordu.

İyilik, Şebnem İşigüzel, İletişim Yayınları“Zavallı öyle çaresizdi ki sanırsın insan değil hayvancağızın teki yatıyor kaldırımın kenarında. Bütün kemiklerinin kırıldığı belli, gözleri açık ağzından kan gelmiş, ayakkabısının teki uçmuş gitmiş, öteki ters dönmüş, öylece ölüvermiş işte.”

“Yere düşer düşmez öldüğünü anladım zaten. Ben ondan sonra inmiştim otobüsten. Koştum gittim yanına. Karabiber külahları yüzünü örtmüştü. Yaşasaydı dedim, bu kadar karabiberi yutmaktan muhakkak ki aksırır tıksırırdı.”

Küçüktüm.

Hane sakinlerinin dövünerek anlattıklarını çocukluk anılarım arasına katmaktan başka çarem yoktu.

 “O gün en güzel takımını giydi. İçine sinmedi yarı yoldan döndü geldi üstünü değiştirdi. Üşüdüğü için giydiği süveterini çıkardı, saçlarını yeniden taradı, ayakkabılarını parlattı. Aynaya baktı, kendisiyle iftihar etti. ‘Biliyor musun,’ dedi bana, ‘insanlar benim baharat sattığıma inanmıyor. Zengin semtlerdeysem muhitlerinden birisi, fakir fukara semtlerdeysem yolunu kaybetmiş bir zengin sanıyorlar.’ Eğer öyleyse kolundaki sepette ne var sanıyorlar acaba, diye sormak istedim ama bu söylediğine öyle kalpten inanmıştı ki bozmayayım fakiri dedim. Bunun yerine, böyle giyineni kim ne sanmaz, dedim. Sanki bir daha eve dönüşü kısmet olmayacakmış gibi sokakta kaybolana kadar bakmıştım arkasından. Elbiseleri epey eskimiş, düğmeleri değişmiş, takımlarının dikişleri atmış, ipek kravatlarında çekilmemiş ip kalmamıştı ama o yine de üzerindekileri kusursuz buluyordu.”

Annem anlatıyordu bunları.

Benim bu hikâyelere dayanarak ileri yaşlarda düşüncem şu olmuştu: Babam dünyayı olduğu gibi değil gördüğü gibi algılıyordu. Evimiz saray kendisi kral olsa bu kadar mutlu olurdu.

“Mesut ağabey yine kont gibi giyinmiş karşıdan karşıya geçiyordu. Konserve gibi herkesin üst üste gittiği belediye otobüsünden bu adam nasıl böyle jilet gibi iniyor vallahi bravo diye düşünmedim değil. Nazarım değdi. Cadillac’ından inmiş kalantormuşcasına yolu geçmek üzere adımını atmıştı ki arabanın teki fren bile koymadan yağ gibi kayarak geldi buna çarptı.”