Yedinci soru

Valeria Luiselli'nin ABD'deki göçmen Meksikalı çocukların hikâyesini anlattığı Bana Sonunu Söyle, Siren Yayınları tarafından Türkçeye kazandırıldı. Bu hafta basılacak olan kitaptan kısa bir tadımlık sunuyoruz.

16 Haziran 2021 19:22

Sorgu formundaki yedinci soru “ABD’ye seyahatin esnasında başına seni korkutan ya da yaralayan bir şey geldi mi?” sorusu. Çocuklar ilk taramada Meksika’dan ABD’ye yaptıkları seyahatlerde yaşadıklarıyla ilgili nadiren ayrıntılı bilgi veriyor, daha fazla bilgi almak için onları zorlamanın faydası olduğu da söylenemez. Anavatanlarıyla ABD’ye varışları arasında başlarına gelenler bir göçmen yargıcı karşısındaki savunmalarına pek katkı sağlamıyor, bu nedenle bu soru görüşmede önemli bir rol oynamıyor. Ne var ki bir Meksikalı olarak beni en çok utandıran soru bu, zira Meksika’dan geçerlerken çocukların başlarına hep başka yerlerde olabileceğinden çok daha kötü şeyler geliyor.

Sayılar başlı başlarına birer korku hikâyesi anlatıyor.

Tecavüz: ABD sınırına ulaşmak için Meksika’dan geçen kadınların ve kız çocuklarının yüzde sekseni yolda tecavüze uğruyor. Bu durum o kadar yaygın ki çoğunluğu kuzeye doğru yola çıkmadan önce doğum kontrol önlemleri alıyor.

Kaçırılma: 2011’de Meksika’daki Ulusal İnsan Hakları Komisyonu göçmenlerin kaçırılma ve alıkonmasına ilişkin özel bir rapor yayınladı ve 2010 yılında, Nisan ve Eylül ayları arasında -sadece altı aylık dönemde- kaçırılan göçmen sayısının 11.333 olduğunu açıkladı.

Ölüm ve kayıplar: Net bir rakam vermek mümkün olmasa da kimi kaynaklar 2006’dan bu yana yaklaşık 120.000 göçmenin Meksika’dan geçerken kaybolduğunu öngörüyor.

Korkunç ve soyut istatistiklerin ötesinde yakın zamanda Meksika’nın kolektif toplumsal vicdanına pek çok korku hikâyesi kazındı. Ne var ki belirli bir hikâye dönüm noktası oldu. 24 Ağustos 2010’da yetmiş iki Orta ve Güney Amerikalı göçmenin cesedi Tamaulipas, San Fernando’daki bir çiftlikte yer alan bir toplu mezarda yığılı bulundu. Kimileri işkence görmüş, hepsi başlarından vurulmuştu. İçlerinden üç göçmen ölü numarası yapmış ve, yaralı olmakla beraber, sağ kurtulmayı başarmıştı. Böylece tüm hikâyeyi anlatabildiler: Göçmenler onlar için çalışmayı reddettiğinden ve fidyeyi ödeyecek paraları da olmadığından uyuşturucu karteli Los Zetas üyeleri bu toplu katliamı düzenlemişti.

Haber Meksika’da duyulduğunda yaşanan karanlık günleri anımsıyorum: binlerce, hatta belki de milyonlarca insan gazetelerin, radyoların, televizyon ekranlarının karşısına geçmiş soruyordu: Nasıl? Neden? Biz ne yaptık? Toplum olarak nerede yanlış yaptık da böyle bir şey mümkün olabildi? Bugün bile cevabı bilmiyoruz. Kimse bilmiyor. Ama şunu biliyoruz: O günden bu yana yüzlerce toplu mezar daha bulundu. Her ay, her hafta yenileri bulunuyor üstelik. Ve her ne kadar “72” hikâyesi –hunharca katledilmiş yetmiş iki erkek ve kadın, kız ve oğlan– gerek Meksika halkının gerekse dünyanın geri kalanının Meksika topraklarını geçen göçmenlerin durumuna yaklaşımını değiştirdiyse de konuyla ilgili hiçbir şey yapılmadı.

Meksika’da olumlu hikâyeler de var elbette. Yıllar önce Veracruz’da Bestia’nın tepesindeki göçmenler için şişe suyu ve yemek atmaya başlayan bir grup kadından oluşan ve artık resmi bir sivil toplum kuruluşu olan Las Patronas [Azizeler] var mesela. Meksika yolculuklarında göçmenlere yiyecek ve sığınak sunan pek çok barınak da var; bunların en bilinenleri Rahip Alejandro Solalinde tarafından işletilen Hermanos en el Camino [Yoldaki Kardeşler]. Fakat bu hikâyeler -Meksika çölünde küçük vahalar- sadece birer istisna. Hani olsa olsa Bestia’nın metal tekerleklerinin tiz bir sesle durmaksızın bağırıp inlediği karanlık ve hırçın kâbustaki umut ışıkları.

Dolayısıyla çocuklara o yedinci soruyu –“ABD’ye seyahatin esnasında başına seni korkutan ya da yaralayan bir şey geldi mi?” sorusunu–  sormam gerektiğinde tek istediğim yüzümü ve kulaklarımı kapatıp sırra kadem basmak aslında. Ama bunu yapmamam gerektiğini biliyorum ya da en azından yapmamaya çalışıyorum diyeyim. Kendime öfkemi, kederimi, utancımı bir kenara bırakmam gerektiğini anımsatıyorum; hani olur da çocuklardan biri sınır dışı edilmesine karşı yapılacak savunmada kilit rol oynayabilecek bir ayrıntıyı açığa vurursa diye gıkımı çıkarmadan oturup dikkatle dinlemem gerektiğini düşünüyorum.

(s. 25-27)

Valeria Luiselli
Bana Sonunu Söyle
çev. Seda Ersavcı
Siren Yayınları
2021
104 s.