"Hayatımı ve zamanımı çalamadıklarının en büyük kanıtı oldu"

Britanya'da Baillie Gifford Kurmaca Dışı Ödülü'ne aday gösterilen Ahmet Altan, Dünyayı Bir Daha Hiç Görmeyeceğim kitabına ilişkin soruları yanıtladı...

10 Ekim 2019 08:30

Ahmet Altan, Britanya’da Baillie Gifford Kurmaca Dışı Ödülü’ne aday gösterilmesi vesilesiyle, adaylığa ve kitabına ilişkin soruları yanıtladı. Ödülün internet sayfasında yayınlanan söyleşide, Baillie Gifford’a aday gösterilmesinin "hayatımı ve zamanımı çalamadıklarının en büyük kanıtı" olduğunu söyleyen Altan, yeni kitabına ilişkin ayrıntıları da paylaştı.

Altan, 19 denemeden oluşan ve Türkçede henüz okurla buluşmayan Dünyayı Bir Daha Hiç Görmeyeceğim kitabıyla ödüle aday gösterilmişti. Kitap, Britanya’da Yasemin Çongar’ın çevirisiyle ve I Will Never See the World Again adıyla Granta Books’tan çıktı.

Baillie Gifford Ödülü’nün kısa listesi 22 Ekim’de, ödüle değer görülen isimse 19 Kasım’da Londra’da düzenlenecek törenle açıklanacak.

Ahmet Altan, Dünyayı Bir Daha Hiç Görmeyeceğim kitabıyla, Fransa’da Prix Femina étranger ve Prix André Malraux’ya aday gösterildi, Almanya’da ise Geschwister-Scholl Ödülü’ne değer görüldü.

Altan’ın yanıtlarını paylaşıyoruz.

Dünyayı Bir Daha Hiç Görmeyeceğim’in Baillie Gifford Kurmaca Dışı Ödülü’ne aday olması sizin için ne ifade ediyor?

Başka bir zamanda, başka koşullar altında bu soruya vereceğim cevap çok daha farklı olurdu elbette. Ama ben bu ödüle aday olduğumu bir hapishane hücresinde öğrendim. Hapishane insanın hayatını, zamanını çalar. Yaşayabileceğiniz bir zamanı yaşamadan, hayatın dışına atılarak geçirirsiniz. Sizi hapishaneye kapatanların amacı da budur zaten. Bu ödüle aday gösterilmek, hayatımı ve zamanımı çalamadıklarının en büyük kanıtı oldu benim için. Hayatımı ve zamanımı kurtarabildiğimi, yaşayabildiğimi, yazı yazarak zamana sahip çıkabildiğimi gösterdi bana. Bu, kolayca tahmin edilemeyecek kadar büyük bir zafer duygusu yaratıyor. Öylesine güçlü bir duygu ki bu, insana hapiste olduğunu unutturuyor.

Bu kitabın yayımlanmasıyla neyin gerçekleşmesini umuyorsunuz?

İçinde bulunduğunuz koşullar ne kadar kötü olursa olsun o koşullara rağmen her zaman insanın yapabileceği bir şeyler olabileceğini bu kitabı okuyanların hissedebileceğini ümit ediyorum. Koşullar sizin değiştiremeyeceğiniz kadar ağır ve zorlu olsa da sizin değiştirebileceğiniz, kendi iradenizin damgasını basabileceğiniz bir alan vardır. Koşullar önemlidir ama sizin iradeniz de önemlidir. Direndikçe güçlenirsiniz. Bunlar yeni fikirler değil, binlerce yıldır söylenen ve bilinen gerçekler ama bir insanın bunu yaşarken anlatmasının okuyanların umutlarını ve dirençlerini artırmakta küçük de olsa bir yardımı olabileceğini umuyorum.

Ben yazarak okuyanların gücünü artırmaya yardım ederken, okuyanlar da okuyarak benim gücümü artırıyorlar. Yazının o muhteşem gücünü paylaşıyoruz.

En sevdiğiniz kurmaca dışı kitap nedir ve neden?

Stefan Zweig’ın biyografilerini, özellikle de Balzac biyografisini çok severim. Zweig, Balzac hayranı olmasına rağmen Balzac’ın tuhaf hatta gülünç yanlarını da onun olağanüstü yaratıcılığıyla birlikte ortaya koyar. Üstelik bunu zaman zaman Balzac üslubuyla yazarak başarır. Ama benim bu kitabı gençliğimden beri çok sevmemin bir başka nedeni daha var. Herkesin “iyi kitap” tanımı farklı olabilir. Benim için “iyi kitap”, okurken bende yazı yazma isteği uyandıran kitaptır. Ben bu kitabı ne zaman okusam, bende çok güçlü bir yazı yazma isteği uyandırır.

Başka bir kitap planınız var mı? Varsa, ne hakkında olacak?

Yeni bir roman yazdım. Şimdi düzeltmelerini yapıyorum. Günümüz Türkiye’sinde, sıkıntıların ortasında hayata da ölüme de pek aldırmayan, anlık mutlulukları uzun vadeli güvencelere tercih eden, doğa belgeselleri seyretmeye düşkün coşkulu bir kadını anlatıyor. Yazarken bu kadını çok sevdiğimi de söylemeliyim.

 

Ahmet Altan’ın söyleşisinin İngilizcesine buradan ulaşabilirsiniz.