Özgürlüğün kokusu

moramber

Mor Amber

CHIMAMANDA NGOZI ADICHIE

Çeviri: Ali Cevat Koyunlu Doğan Kitap

Chimamanda Ngozi Adichie, Mor Amber ile okurlarını sömürge sonrası Nijerya’ya konuk ediyor; bir ülkenin ve ailenin portresini çiziyor

ILGAZ GÖKIRMAKLI

Günümüzün en etkili yazarlarından ve Nijerya’nın en güçlü seslerinden biri olan Chimamanda Ngozi Adichie, Mor Amber’i İngilizce yayımladığında takvimler 2003 yılını gösteriyordu. Roman 28 dile çevrildi ve dünya çapında pek çok ödülün de sahibi oldu. Etkileyici öykülerinin ardından ilk kez bir romanla okurlarının karşısına çıkan Adiche, dünyanın pek çok ülkesinde yankı uyandırdı. Time dergisinin "Dünyadaki En Etkili 100 İsim" listesinde yer alan Adichie, "Hepimiz Feminist Olmalıyız" konuşmasıyla tüm dünyada feminizmin daha iyi anlaşılması için ilham kaynağı oldu. On altı yılın ardından Ali Cevat Akkoyunlu çevirisiyle Doğan Kitap tarafından yayımlanan Mor Amber, üçüncü baskısıyla raflarda. Adichie, Mor Amber ile okurlarını sömürge sonrası Nijerya’ya konuk ediyor; bir ülkenin ve ailenin portresini çiziyor.

Darbeler ve yoksullukla sınanan bir ülke, Nijerya… Tüm bu karmaşadan uzakta, âdeta farklı bir dünyada yaşayan Kambili ve ailesi… Aslına bakarsak, ülkenin küçük bir ön izlemesi olarak değerlendirebiliriz bu aile evini. Varlıklı bir ailenin kızı olan 15 yaşındaki Kambili, annesi babası ve ağabeyi Jaja'yla birlikte yaşıyor. Baba Eugene koyu bir Katolik. Katı kuralları olan bir babayla büyümek Kambili’nin hayatın gerçeklerinden fersah fersah uzak kalmasına neden olmakta. Öyle ki bu yalıtılmış evde her şey önceden belirlenmiş programa ve kurallara bağlı. Okul çıkışlarında arkadaşlarla vakit geçirilmez, dersler aksatılmaz, kahkaha atılamaz, aynaya yalnızca giysilerin düğmeleri doğru iliklenmiş mi diye kontrol amaçlı bakılır…

Hayata dair her şeyin günah olduğuna inanan ve ailesini de bu şekilde "yöneten" baba, misyonerlerin şekillendirdiği bir sömürge ürünüdür aslında. Kilise ziyaretlerini aksatmaz, yaptığı her eylem ile Tanrı’nın sevgisine layık olmaya çalışır. Öyle ki atalarının inançlarından vazgeçmeyen büyükbaba, Papa-Nnukwu) ile görüşmek dahi sınırlandırılmıştır. Yaşadığı zorluklara rağmen toplumda saygın bir konum elde etmiş olan Baba Eugene, çocuklarına sunduğu her türlü imkânın bedeli olarak onlardan "kusursuzluk" beklemekte, tüm aileye baskı uygulamaktadır. Aksi hâlde Baba, ailede kuralların dışına çıkan herkese fiziksel cezalar uygular.

Baskı ve korkuyla büyüyen Kambili, her ne olursa olsun babasının sevgisini kazanmak için uğraşır, onun çizdiği sınırlarda dolaşır. Ta ki babasının yıllarca küs kaldığı halasının evine gidene kadar… Ergenliğini baskılar altında yaşayan Kambili, halası ve kuzenleriyle aynı evde yaşarken, gerçekten "yaşamanın" ne olduğunu fark eder. Kendi evinden farklı olarak hissedilen yoksulluğa karşın; gerçek sevgi, yükselen kahkahalar ve özgürlüğün baş döndüren kokusunu tadar.  Babasının her hafta ziyaret ettirmek zorunda bıraktığı Papaz Benedict yerine, güler yüzlü Peder Amadi ile tanışır. Kalbinin ritimleri değişir, aşkın ayak sesleri genç Kambili’nin kulaklarını çınlatır. Ancak yeni adım attığı bu özgür dünyası bu kez de bir askerî darbe ile sarsılır. Yaşanılan bu son gelişmelerle birlikte artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı da bellidir.

Mor Amber, Kambili’nin aile hayatıyla, ülkenin içinde bulunduğu durum ve yönetim biçimi arasındaki benzerlikleri de gözler önüne seriyor. Babanın acımasız kuralları, toplumun zengin- yoksulları arasındaki uçurumlar ve elbette Anne başta olmak üzere, kadınlara söz hakkı tanınmaması Mor Amber’in fonunu oluşturmakta. Adichie, tüm bunları anlatırken, okurlarını doğup büyüdüğü Nijerya’ya konuk ediyor; zarif ancak sarsıcı bir anlatımla dönemin portresini çiziyor. Romanda sık sık karşımıza çıkan mor amber özgürlüğü temsil ederken; ülkenin dağılmasına eşzamanlı olarak aile içinde de bağların sarsıldığını görüyoruz. Kendi doğrularıyla yaşamanın hayalini kuran Kambili’nin soruları cevaplanıyor, belki de dünyanın en özel kokularından biri olan özgürlük, güçlü bir dille okurlara aktarılıyor.