07 Eylül 2024

Metrobüs kazası

Bu hafta Metrobüs kazası oldu 1 kişi öldü. İBB Taksi problemi çözümü için büyük bir adım atıldı. Bunlar benim konularım. Bu haftaki yazı ile sizi 2007 tarihine götürmek istiyorum. O tarihte Radikal'de yazdığım Metrobüs yazılarının bazı kısımlarını aynen tekrar yayımlayacağım. Bunlarda temel bilgiler var. Yer müsait olmadığı için devamı haftaya olacak...

İstanbul Belediyesi, Metrobüs, OSD!

Hollanda Kuzey Brabant Vilayeti'nin baş şehri Eindhoven'dır.

Eindhoven Belediyesi, 1993'de, Meerhaven banliyösüne 7000 ev izni vermeye karar verdi. Ulaşım ihtiyacının araştırılması işini de BOM'a verdi.

BOM; Ar-Ge şirketi PDE OTOMOTİVE, proje geliştirme ve üretim organizasyonu şirketi DUVEDEC, elektonik sistemler ve otomosyon şirketleri, SİMAC ve NEWAYS'i davet ederek, APTS (gelişmiş toplu taşıma sistemi) Projesini kurdu. VDL BOVA'da davet edildi tabii.

Bu grup, neticede sadece Eindhoven'da değil, gelişmiş Avrupa şehirlerinde de kullanılabilecek, ileri teknoloji içeren PHILEAS otobüs sistemini geliştirdi. Bu sistem şöförsüz, -elektronik sensörleri olan yollarda- kullanılabilecek, son derece konforlu, çevre dostu bir "metro otobüs". Hibrid bir sistem ile yürüyor. Esas motorları elektrikli. Aküleri şarj eden dizel motoru istenirse çekişe yardım ediyor. Duraklara yan yan yanaşabiliyor.

Metrodan ve tramvaydan daha ucuz, çevreci bir "uzun otobüs".

Araştırma sonunda ortaya çıkan "otobüs" için açılan AB ihalesini VDL Groep kazandı; PHILEAS üretimi başladı.

Bunları iki sebepten yazdım.

İlki, "kamu kurumu" olan belediyelerin Batı'da üstlendiği işleri ve karar tarzını görün istedim.

İstanbul Belediyesi, hem yaklaşık 30 misli nüfusa hizmet götürmek zorunda, hem de ulaşım ve trafik problemi 30 misli çok!

"Belediye uzmanları", batı istanbul için "otobüs taşımacılığı" tercih etmiş! Otobüs cinsi olarak da PHİLEAS'ı seçiyorlar.

Türkiye'de otobüs endüstrisi Hollanda ile aynı tarihlerde başladı ancak, bugün Türkiye Avrupa'nın en büyük üreticisi! Teknoloji de üretiyor ve bütün dünyaya otobüs satıyor. (2006'da 4000 adet civarında.)

Metrobüs hattına alınacak otobüslerin Phileas gibi çift taraflı kapısı olmalı. Çünkü plansız çalışıldığı için metro hattında sadece (ortada) durak var. Otobüslere tek taraftan binilir. O zaman da tersine trafik kullanmak durumunda kalırsınız. Bu çok tehlikeli.

En önemlisi, Organisation Internationale des Constructeurs d'Automobiles - Uluslararası Otomobil üreticileri organizasyonu (OICA) üyesi, Türk otomotiv endüstrisini bir araya getirmiş; Otomotiv Sanayi Derneği (OSD) var. Üstelik OSD Genel Sekreteri Prof. Ercan Tezer OICA'nın başkan yardımcısı!

Bütün bu kişi ve kuruluşlar yok sayılıp kendi başına metrobus ithaline karar veriliyor.

Ankara'nın ucuz diye "Çin taşı" ithal etmesi gibi; İstanbul Belediyesi'nin de "yerli malı kullanma" refleksi yok!

Otobüs, otomotivde en çok katma değer yaratan ürün; robotlar ile değil, el emeği ile yapılıyor.

Onun için AB'nin üretim merkezi olmuşuz; ihracattan yarım milyar Euro girmiş!

İETT Genel Müdürü'nden başka "sual cevaplayacak" yetkili yok. Sayın Genel Müdür'ü 4 defa aradım; yok. Cuma sabahı yine aradım. Sekreteri "Cuma'dan sonra ararız" dedi "Cumartesi çalışıyor musunuz?" diyince "Cuma namazı!" dedi. Namazdan sonra da aramadılar.

Onun için, ne birinci konunun sualleri yanıtlanabildi ne de aynı konuda yazacağım "gelişmişlik" konusuna girebildim.

Belediye'de neler oluyor?

Sayın Topbaş;

Bu mektubu, geçen ay telefon ile konuştuğum İETT Genel Müdürü Sayın Mehmet Öztürk'e yazmam gerekirdi. Ancak, kendisinin üslubu pek "dialog" taraftarı olmadığı için size yazıyorum.

Konu; metrobüs sistemi için PHILEAS otobüsünün ithalatının yanlışlığıdır. Lütfen, "tenkide yönelik yazı!" diye algılamayın. Toplu taşıma için iyi işler yapıyorsunuz. Belki dikkatinizden kaçmış bazı noktalar görürsünüz!

İthalat kararı; matematik olarak yanlış. Alınış tarzı "fazla merkezî". Moral olarak ise "kötü"dür.

PHILEAS 1,2 milyon Euro'ya 220 kişi taşıyor. Yani 5500 Euro / kişi .

Aynı işi gören yerli belediye otobüsü 12 mt./100 kişi olursa; 170.000 Euro (1700 Euro/kişi). 18 Mt./150 kişilik körüklü otobüs ise 240.000 Euro ediyor. Yani 1600 Euro/kişi.

50 adet PHILEAS; 50 X 220 - 11000 kişi kapasite 60 milyon Euro eder.

Yerli alırsanız; 110 adet 12 Mt.'lik (19 milyon Euro).

VEYA 74 adet 18 Mt.lik körüklü (18 milyon Euro) aynı kapasite.

Bir de servis, parça var tabii!

Parkurda bir gün geçirdim. Yol 17900 Mt. 150 kişilik körüklü otobüsler servis veriyor. Sefer 22/29 dk. sürüyor.

Duraklarda 20/30 saniye yetiyor. Sabah Çekmece'den Cevizlibağ'a, akşam da tersine oluşan "yoğunluk" (Rush hour) 3,4 otobüsten birini süratle ters yöne boş yollayarak çözülüyor. Sistem kusursuz işliyor. Bunları PHILEAS yapamaz!

Hangi belediye "uzmanları", hangi "bilimsel veriler" ile otobüs ithaline karar verdi Sayın Başkan?

"Moral" yanlışlığa gelince; Türk otobüs endüstrisi Avrupa'nın en büyük otobüs üretici ve ihracatcısı; 6,7 marka otobüs üretiyoruz.

Başkan Topbaş'ın Ferrari'si!

Metrobüs işi çıkalı beri "bu iş çok yanlış" diye yazıp duruyorum. Sonunda Başkan Topbaş'a hitaben bir yazı yazıp "Eğer şahsi aile bütçeniz yılda 40 milyar açık veriyor olsa idi, banka kredisi ile Ferrari alır mıydınız?" diye sormuştum. Bunun üzerine davet etti, görüştük. Sualler sordum. Yapılan işler hakkında hiç fikri yok. Bu işi iyi bilen biri olarak  -yazılı ve sözlü- tavsiyelerde bulundum. Tenimiz tutmadı! Bir daha ne aradı ne sordu.

Bu ülke her yıl 50 milyar dolar civarında dış ticaret açığı veriyor. Bu makas giderek açılıyor. Eğer bu ülkenin başkenti ve en büyük kentinin "emanet edildiği adamlarda" yerli malı kullanma refleksi yoksa sade suya vatandaş ne yapmaz!

Çin'den kaldırım taşı ithal eden Melih Gökçek'e de bunun için yazmıştım.

Kimileri, "Rüşvet en kolay ithalattan alınır! İşte sebep diyor!" Bana daha çok iş bilmezlikten, akıl almamaktan, kendini her şey bilir zannetmektenmiş gibi geliyor.

Belediye, binlerce otobüs ithal ederken bir gün OSD'ye "Yahu bizim şöyle bir problemimiz var. Bunu yerli olarak nasıl çözeriz?" dememiş. Eindhoven'de PHİLEAS'I doğuran teknoloji bizde de var ama anlaşılan Eindhoven Belediye Başkanı gibi Başkan yok!

Gelelim "zekâ aşağılayan" açıklamalara yönelik suallere.

- İstanbul "metrobüs" sistemi dünyanın en iyisi imiş!

Daha başlamadı ki gözüm; kim karar vermiş?

  • Uzmanlarca; 1: hız, 2: kapasite, 3: konforda birinciliğe adaymış!

Uzmanlar kim? Diğer adaylar kim? Maliyette kaçıncı aday?

- En komiği de meğerse İETT uzmanları "Avcılar-Topkapı hattı için 26 metre boyunda, motoru hibrid, kompozit yapıda, 220 yolcu kapasiteli, duraklara azami derecede yanaşabilen, sefer aralığı asgari, yüksek teknolojiyle donatılmış bir araç…" gereğini tespit etmişler! Her yeri aramışlar! Tarife uygun bir tek bu PHİLEAS'ı bulmuşlar. Eh, ne yapsınlar, ihale kanunu gereğince"tek üretici" olduğu içinde de ihalesiz almışlar!

İETT Genel Müdürü Vekili Mehmet Bey ile 2 saat konuşmuştum. Bu zat bu konular hakkında yeterli bilgi sahibi değil. İETT'ye atanmış, bilgili, tecrübeli bir üst kadro yok. Peki, uluslararası tespitleri kim yapıyor? Porto Riko'yu bir Brezilya şehri zanneden basın müşavirliği mi?

Başkan Topbaş, niçin yetim hakkı olan bu fakir ülkenin parasını harcarken kırk defa düşünen yöneticiler bulamıyor? Bulmak mı istemiyor?

Endüstrisine sahip çıkmayan bu kadro mu "Avrupa kültür mirası"na sahip çıkacak? AB'lileri "Hollanda aleti" ile mi etkileyeceğiz?

İlahiyatçı Başkan Topbaş'a kitabımızdan bir "meal".

"Kamu imkânlarının gereken yerlere gitmesine engel olanlar, gösteriş yapanlar, dini yalan sayanlardır!"

Daha çok "Metrobus" yazacağım anlaşılan!


Haftaya kazayı inceleyeceğiz.

Yazarın Diğer Yazıları

Kükreyen fare Selçuk Pehlivanoğlu

Benim ve benim gibi birinci nesil Atatürkçü olan Türklerin, Yusuf Tekin'i anlaması ve muhatap alması olası değil... Ancak, bizi kolejli Selçuk ilgilendiriyor. Onu yeni tıraş olmuş, Fransız kravatları ile sarayda eğitim politikası geliştirirken görmek istemiyoruz

Pehlivanoğlu, Nasuh Mahruki, elektronik seçim…

İktidar elektronik seçime geçmek için vereceği parayı emekliye (bana!!!) versin. Millet var olan sistemi beğeniyor. Bir de parmak boyası getirilirse daha memnun olacağız. Lütfen icat çıkarmayın…

Monşer Umar ile diyalog (3): Tarikatlar…

Büyükelçi Suha Umar: Devlet yönetmek, şirket yönetmeye benzemiyor... Bizim iş adamlarımızda da bu duygu var, devlet yönetmenin ayrı bir iş olduğunu anlamak istemiyorlar. Para kazanmak için şirket kuruyor, işlerini bu temele oturtuyor.

"
"