27 Eylül 2022

Kuzey Carolina'da bir Trump mitinginden izlenimler: Amerikan demokrasisi krizde mi?

Giderek kutuplaşan ve iç savaş ihtimalinin konuşulduğu ABD’de, Trump’ın kişilik kültü çevresinde kenetlenen bu kalabalık, karanlık geceye dağılırken fanatik bir sarhoşluk içinde. Kendi vatandaşlık sorumluluklarını, karizmatik liderlerine devretmenin dayanılmaz hafifliğini hissediyor gibiler. Demokrasi, bir tişört üzerindeki slogandan fazlası olmalı....

Geçtiğimiz cuma Amerika Birleşik Devletleri'nin Kuzey Carolina eyaletinde düzenlenen Trump mitingine katılmak için güvenlik kontrolünden geçmeyi bekleyen heyecanlı grup içinde Trump aksesuarı taşımayan tek kişi var. O kişi olmak insanı bir nebze ürpertiyor. Bu ürperti yanımdaki çiftin, 6 Ocak 2021'de ABD Kongresi'ne düzenlenen baskın öncesinde Washington DC'de olduklarını öğrenince daha da artıyor. Kongre'ye yapılan bu saldırı, eski Başkan Donald Trump'ın seçim sonuçlarını kabul etmemesi sonucu yaşanan adeta bir "darbe" girişimiydi- ABD'nin 246 yıllık tarihinde bir ilki temsil ediyor. Bu çift "yorgunluk ve soğuk havadan dolayı" Kongre baskınına gitmemişler. Ama Federal Soruşturma Bürosu (FBI) gün gelir de kapımızı çalar diye hala korktuklarını söylerken gülümsüyorlar.

Kadın 50'li yaşlarda, pembe bir Trump kepi takmış, tampon yapan bir fabrikada çalıştığını söylüyor. Şapkasını fabrikada takmasına izin verilmemesinden şikâyetçi. Oysa kürtaj yandaşlarının tişörtlerine müsamaha gösterildiğini söylüyor. Adam gururla kalabalığa bakarak gelenlerin en az yüzde 85'inin dürüst, işinde gücünde insanlar olduğunu, gerisinin de emekli olduğunu öne sürüyor. İsçi sınıfından, hayatın yıpratıp acılaştırdığı insanlara benziyorlar. Arada Başkan Joe Biden ve diğer Demokrat politikacıları yaş, cinsiyet ve zeka üzerinden aşağılayan şakalar yapılıyor. Güvenlik görevlisi, adamı girişte uyarıyor, "üzerinizdeki tişörtü ters çevirin" diye: zira tişörtün üzerinde "F**k Biden" yazıyor. Kalabalıktan hoşnutsuz sesler yükseliyor, "Yuh, burası özgürlükler ülkesi Amerika!". Başkan'a küfür etmek ABD'de bile olsanız hoş karşılanmıyor.

Trump mitinginde Uncle Sam kılığına giren katılımcı; Wilmington, Kuzey Carolina,
23 Eylül 2022/ Fotoğraf: Melike Eğilmezler Boylan

Trump, önümüzdeki Kasım ayındaki Senato seçimlerinde Kuzey Carolina'da yarışacak Cumhuriyetçi adayı desteklemek için bu mitingi düzenliyor. Siyasi uzmanlar Kuzey Carolina'yi "mor" bir eyalet olarak tanımlıyor. Bunun nedeni, geçmişteki seçimlerde bazen "kırmızı" renkle bilinen Cumhuriyetçi Parti, diğer zamanlarda da "mavi" renkle sembolize edilen Demokrat Parti'nin seçimleri kazanması. Trump da çekişmeli seçimlerin olduğu bu eyaletin öneminin farkında. Henüz başkanlık için adaylığını ilan etmemiş olsa da, kitlede 2024 seçimlerinde Trump kazanacakmış havası var. Aslında, 2020'deki seçimi de kaybetmemiş olduğuna inanıyorlar. Trump seçimin çalındığını söylüyor ve onlar da buna inanıyorlar.

Trump'in bu seçim öncesi yeni sloganı "Amerika'yı Kurtarın- Save America". O sahneye çıkmadan önce siyah bir vaiz, herkesi Amerika'yı kurtarmak için dua etmeye davet ediyor. Gözlerini kapatıp ellerini havaya kaldıranlar, kendinden geçip bağıranlar var. Tişörtlerdeki sloganlar dikkat çekiyor. Uzun saçlı, sakallı bir adamın üstünde "İsa Kurtarıcım, Trump Başkanım" yazıyor. Saçlarını kazıtmış, yapılı, gençten bir adamın sırtındaki tişörtte: "Eğer Amerikan bayrağı seni rahatsız ediyorsa, valizini toplamana yardım edeyim" diyor. Somurtkan orta yaşlı bir kadının üzerindeki kıyafette "Eğer Trump'i Sevmiyorsan, Beni de Muhtemelen Sevmezsin" yazıyor. Dini ve millî motifler, havadaki sosisli sandviç kokularına karışıyor. Trump sahneye çıkmadan önce adrenalini yükseltmek için çalan müzikler arasında Elvis, Johnny Cash ve Phantom of the Opera var. Miting, sahil kenti Wilmington'ın havalimanının asfalt pistinin hemen yanında düzenleniyor. Her dört dakikada bir uçaklar kalkıyor. Gerçek dışı bir siyasi tiyatro sergileniyor.

Trump'ın konuşmasında hedef aldığı kesim "çılgın radikal solcu demokratlar". The Economist dergisinin son sayısında "Ayrışmış Devletler" kapağıyla ülkedeki giderek artan kutuplaşma işleniyor. 50 eyaletten oluşan federal bir devlet olan ABD'de eyaletler bazen birbirinden farklı ülkelermiş gibi ayrışabiliyor. Örneğin, Kaliforniya'da geçen ay iklim değişikliğiyle mücadele kapsamında 2035 yılından itibaren benzin kullanan arabaların satışının durdurulması kararı alındı. Aynı günlerde, Teksas eyaletindeki yasa yapıcılar, adeta zamanda geri giderek, bebeğin anne karnına düştüğü andan itibaren kürtajı yasakladı. Trump bu kutuplaşmayı ustaca kullanıyor. Benzine karşı çıkarılan yasaları kınarken, elektrikli araba kullanmanın zorlukları ile dalga geçiyor. Prompter olmaksızın teklemeden konuşuyor, taraftarlarıyla kurduğu iletişim etkileyici, ama bir konudan diğerine atlayarak kafa karıştırıyor. Bir yandan yasa dışı göçmenleri nasıl sınır dışı ettiğini ballandırarak anlatıyor. Diğer taraftan Çin'le başlattığı ticaret savaşları kapsamında 28 milyon dolar kazandığını ve bu parayı çiftçilere dağıttığını ileri sürüyor. Eğer hala görevde olsaydı, Ukrayna'daki savaşın engelleneceğini bile iddia ediyor- sırf Putin ona hayran olduğu için.

Donald Trump, Wilmington'da sahnede/
Fotoğraf: Melike Eğilmezler Boylan

Sevenleri, gözünü kırpmadan yalan söyleyebildiği aşikar olan eski Başkan Trump'in her sözüne sorgulamadan inanıyorlar. Trump, ABD tarihinde secim sonuçlarını, yasal dayanağı olmaksızın kabul etmeyen ilk ve tek Başkan. Ayni zamanda, iki kez azledilmiş olan ilk ve tek başkan da o. Ama dahası var. Ağustos ayında Adalet Bakanlığı Florida'daki evini basarak, Beyaz Saray'dan ayrılırken yanında götürdüğü çok gizli belgeler için arama yaptı. Geçtiğimiz Çarşamba günü New York Başsavcısı, Trump ve üç çocuğu hakkında şirketlerinin mali varlığını milyarlarca dolar şişirmek suretiyle usulsüzlük ve dolandırıcılık yaptıkları iddiasıyla dava açtı. Trump'in her açıdan köşeye bu denli sıkışmış olması ve hakkındaki tüm bu iddialar, sevenlerini kuşkuya düşürmüyor. Bilakis sisteme karşı mücadele eden bir figür olarak görüyorlar onu. Böylesi bir kişilik kültünün çevresinde kenetlenme, Amerikalı sosyolog Eric Hoffer'in "Kesin İnançlılar" kitabındaki kitle hareketlerinin bazı özelliklerini anımsatıyor: mantık ve gerçekliğin önüne geçen bir "körü körüne iman ve tek yürekten bağlılık".

Üzerindeki Trump pelerini ve Trump çoraplarıyla (ve söylediğine göre Trump iç çamaşırıyla!) kalabalığı arşınlayan Jeff'in gözlerinden de bu körü körüne iman ve bağlılık okunuyor. Tişörtünün üzerinde "Trump kazandı, kabul edin artık- Trump Won. Get Over It." yazıyor. Trump'ın en çok dürüstlüğünü sevdiğini söylüyor: "Gerçek sahtekarlardan kurtulmak için dürüst bir sahtekardan çok kimin şansı olabilir ki?" diye ekliyor. Oy verme eğilimini sorunca, gençliğinde John Kennedy'yi sevdiğini, ancak 1963 yılındaki suikastı sonrasında siyasete küstüğünü söylüyor. 50 yıldan uzun zamandır neden siyasetle ilgilenmediğini soramadan kalabalığa karışıyor.

Trump Mitingi Katılımcılarından Jeff; Wilmington, Kuzey Carolina,
23 Eylül 2022/ Fotoğraf: Melike Eğilmezler Boylan

Trump bu noktada bir saatten uzun süredir önünde bir metin olmaksızın konuşuyordu. Kah bağırıyor, kah fısıldıyor ama taraftarlarını avucunun içinde tutmayı başarıyor. Çizdiği Amerika portresi insanların sokaklarda birbirini bıçakladığı, büyük şehirlerin kaos ve tehlike içinde olduğu bir kıyamet senaryosu. Ekonomi ve enflasyon kontrolden çıkmış. Öfke ve korkudan beslenen bu raydan çıkmış ABD'de kendini kurtarıcı ve kahraman olarak konumlandırıyor.

Mitingin sonlarına doğru, Sonia Armstrong neden Trump'ı desteklediğini anlatıyor. Emekli bir kadın olan Sonia, kendisini muhafazakar, Hıristiyan ve cumhuriyetçi olarak tanımlıyor. Amerikalı olmaktan gurur duyduğu anlaşılan Sonia, Trump şapkasının üstünde aynı zamanda bireysel silahlanmayı savunan bir rozet taşıyor. Üstelik siyahi bir kadın. ABD'de siyahi oylar genellikle Demokratlar'a gitmesine rağmen, Sonia Demokrat Parti'yi ırk ve etnik köken üzerinden insanları böldüğü düşüncesiyle eleştiriyor. Trump'ın Amerikalıları birleştirdiğine inanıyor.

Sonia Armstrong; Wilmington, Kuzey Carolina,
23 Eylül 2022/ Fotoğraf: Melike Eğilmezler Boylan

Giderek kutuplaşan ve iç savaş ihtimalinin konuşulduğu ABD'de, Trump'ın kişilik kültü çevresinde kenetlenen bu kalabalık, karanlık geceye dağılırken fanatik bir sarhoşluk içinde. Kendi vatandaşlık sorumluluklarını, karizmatik liderlerine devretmenin dayanılmaz hafifliğini hissediyor gibiler. Trump aksesuarı taşımayan azınlık ise kafa karışıklığı içinde havaalanı pistinden ayrılıyor. Demokrasi, bir tişört üzerindeki slogandan fazlası olmalı.

Melike Eğilmezler Boylan kimdir?

Melike Eğilmezler Boylan, 30 Eylül 1976'da İstanbul'da doğdu.

1998 yılında Marmara Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümünden mezun olduktan sonra Hazine Müsteşarlığı'nda uzman olarak görev yaptı.

Yüksek lisansını Johns Hopkins Üniversitesi İleri Uluslararası Çalışmalar Okulunda (SAIS) Uluslararası İlişkiler ve Uluslararası Ekonomi alanında tamamladı.

2004-2007 yılları arasında Washington DC'de Dünya Bankasının insani kalkınma alanlarında yürüttüğü çalışmaların sektörel ve küresel ölçekte izleme ve değerlendirmesi üzerine çalıştı.

2005 yazında UNICEF'le Hindistan 'da anne-çocuk sağlığı üzerine bir projenin saha araştırmasında görev yaptı.

Türkiye'ye döndükten sonra Ortadoğu Teknik Üniversitesi Sosyoloji bölümünde başladığı doktorayı 2015'te tamamladı. İlk kitabı olan "Güldürme Beni!" doktora tezi için gerçekleştirilen söyleşilerden oluşmaktadır.

Yazarın Diğer Yazıları

Uykusuz dergisi kapandı, peki şimdi ne olacak?

Mizah dergileri belki alıştığımız formatta sürmeyecek ama mizahçılar yeni formlarda, yeni şekillerde, ve yepyeni yaratıcı fikirlerle kendilerini var etmeye devam edecekler. 

Hollywood yıldızlığından Charles Darwin'e uzanan yol: Isabella Rossellini

İsveçli aktris Ingrid Bergman ile İtalyan film yönetmeni Roberto Rossellini'nin kızı, oyuncu ve yazar Isabella Rossellini, bana gülümseyerek şarap ikram ettikten sonra konuşmaya devam ediyor. Rossellini Thalia Hall Performans Merkezindeki oyunu öncesinde sorularımı içtenlikle yanıtladı

70'lik teyzelerin tabanca satın aldığı ülke: ABD’nin silah bağımlılığına yakından bir bakış

Dünyada kişiler arası şiddetten kaynaklanan ölümler, 2016 ve 2020 yılları arasında yüzde 26 azalmış olmasına rağmen, ABD buna tezat teşkil eden tek ülke...