10 Mayıs 2020

Online yalnızlık ve yaratıcı ilişki

Dinlediğim ve okuduğum pek çok araştırma, online dünyanın büyüyeceğini söylüyor

Sabah insanıyım ben, erken uyanırım. Eskiden erken yatar kütük gibi uyurdum.

Yaş almaya başladıkça artık uyku da eskisi gibi olmuyor.

Sevdiğim alışkanlıklarımı korumaya çalışıyorum. Her sabah BBC One'ın sabah haberleriyle kahve içmeyi severim. Sabahın sessizliğini ilk onların sesiyle bozuyorum.

Haber sunucularının abartısız ve doğal halleri bana iyi geliyor. Çığırtkan değiller. Rahatlar, haber aktarırken birbirleriyle şakalaşıyorlar. Neşeleri ekrandan odama yayılıyor. İşlerine hakim olmanın getirdiği rahatlık haberleri izlememi kolaylaştırıyor.

Neyse uzatmayayım. Yine bugün aynı rutin tekrarlanıyordu ki bir haber ilgimi çekti ve paylaşmak istedim.

Her koşulda çözüm üretmek mümkün ama önce istemek lazım bunu düşündüm!

Dikkatimi çeken haber Korona günlerinde gönül ilişkileri üzerineydi. Online dünyanın yeni platformları "Dating app"ler, yani çöpçatan platformları.

Haber evlere kapalı kalınan şu günlerde, yalnız insanların gönül ilişkilerini nasıl devam ettirdiklerini anlatıyordu. Ekrana peş peşe bu appleri kullanarak tanışanlar gelmeye başladı. İçlerinde bir çift vardı ki en çok ilgimi onlar çekti. Zaten haber de onların ilişkilerindeki yaratıcılık üzerine kurgulanmıştı.

Birbirleriyle Korona döneminde bilinen applerden birini kullanarak tanışmışlar. (Eskinin çöpçatanları modern dünyada karşımıza app olarak çıkıyor artık.) İki ayrı mekandan ilişkilerini devam ettirmek için verdikleri çaba doğrusunu isterseniz çok etkileyiciydi. Vay be dedim. İnsan istemeye görsün...

Neler yapabiliyor. Darısı aynı evin içinde yaşayan çiftlere!..

Tom ve Sophie yaklaşık iki aydır flört ediyorlar. İlk günler sadece yazışarak birbirlerini tanımaya çalışıyorlar kafaları tutup anlaşınca Tom'un teklifiyle videolu görüşmeye geçiyorlar. Her geçen gün daha iyi anlaştıklarını fark edince bu zamanı aynı mekanda yaşar gibi daha yaratıcı ve eğlenceli hale getirmeye karar verip plan yapıyorlar.

Her akşam yaklaşıp 5-6 saat videolu sohbetlerini temalı hale getirip birlikte eğlenmeyi ve iyi zaman geçirmeyi başarıyorlar...

Aynı evin içinde bile zor olabilecek bu süre Tom'un yaratıcı fikirleriyle çeşitleniyor. Her akşamın programı ayrı, bir gece film izleniyor, bir başka gece tiyatro, diğer gece dans gecesi.

Aynı anda yemeğe oturup sanki birliktelermiş gibi sohbet ediyorlar. Sophie, Tom'un sayesinde bu dönem yogaya bile başlamış.

Bu çifte hayran kalmamak mümkün değil. Diyorlar ki, "normalde bu kadar yaratıcı olamayabilirdik belki ama koşullar bizi yoğun bir ilişkiye itti. Birbirimizi tanımaya ve yaratıcı olmaya da vakit bulduk, birlikte çok eğleniyoruz." Kılık kıyafet işini de aralarında sorun etmemişler. "Normal bir buluşmada daha çok süslenebilirdik ama ikimiz de daha rahat olmayı tercih ettik" diyorlar. Ben, bu çifti pek sevdim. Umarım ilişkileri normal günlerde de böyle devam eder ve hep mutlu olmayı başarırlar.

Yayına bağlanan psikolog bu app'ler üzerinden kurulan ilişkilerin normal bir ilişkiye göre ne kadar sağlıklı olup olmadığını değerlendirdi. Gerçek zamanda kurulan ilişkiler kadar olmasa da bu dönemde kurulan ilişkilerin de kendi koşulları içinde sağlıklı bir zemine oturabileceğini ve gerekli güven ortamının da bu ortamdan sağlanabileceğini söyledi.

Özellikle video ve normal telefon görüşmelerinde insanların birbirini daha konsantre olarak dinlediklerini ve video yardımıyla da vücut dilinin yarattığı gerçekliğin çiftler arasındaki güveni artırdığından bahsetti.

İhtiyaçlar var oldukça çözümlerde kendi içindeki yaratıcılıklarıyla geliyor. Umarım Tom ve Sophie ilişkilerinin ilk günlerindeki gibi yaratıcı olmayı başarır ve uzun bir birlikteliği mutlu olarak devam ettirirler.

En çok online app'leri kullanmayı öğrendik

Koronavirüs süpermarketlerin hizmet anlayışlarına pragmatik çözümler getirdi.

Pazar, değişen alışveriş kalıplarına hızla adapte olmaya çalışıyor. Özellikle bu dönemde artan online talepleri karşılamak ve devamında pazardan daha büyük pay alabilmek için.

M&S kendi internet sipariş sistemine ek olarak Deliveroo (bir yemek dağıtım şirketi) ile anlaştı. Eğer ekstra bir 4.99 pound ödemeyi kabul ederseniz ürünler yarım saate kapınızda.

Sainsbury's ise pazarın ikinci büyük süpermarket zinciri. "Chop Chop" diye yeni bir servis çıkardı. O da aynı paraya 20 adet ürün alırsan bir saat içinde aldıklarını teslim ediyor.

Online alışveriş pazarı kriz öncesi yüzde 7 iken hızla pazar payını yükseltti. Özellikle belli bir yaş grubunun üstü online sipariş vermeyi bu dönemde öğrendi ve bunların bir kısmı pazarda kalıcı olacaklar.

Amerika'da artan talebi karşılamak için Amazon'un 170 bin kişiyi işe alacağını açıklaması da Covid sonrası için büyüme planlarının bu yönde olacağını açıkça gösteriyor.

Dinlediğim ve okuduğum pek çok araştırma da online dünyanın büyüyeceğini söylüyor.

10 Mayıs İngiltere için çok önemli

Bu pazar burada büyük gün. Boris Johnson hangi sektörlerin ve şirketlerin nasıl bir planla çalışmaya başlayacağını açıklayacak.

Hepimiz dört gözle alınacak kararları bekliyoruz. İş sahipleri sabırsızlanıyor, bir an önce iş yerlerini açmak istiyorlar. Hatta bazı kuaförler kaçak çalışmaya başlamışlar bile. Hepimiz bir an önce eski günlerimize dönmek istiyoruz. Dışarıya çıkıp onu aradığımızda bulduğumuz şey ise maalesef o olmayacak. Normalleşmek çok zaman alacak. 30 bini geçen kayıpla Avrupa'daki en büyük can kaybını veren İngiltere bu buhranı ve utancı nasıl atlatır bilmiyorum ama bu durum İngiltere'nin imajını çok olumsuz etkiledi ve etkileyecek.

Hatırlayalım, kısa süre önce seçilip iş başına gelen Boris hükümeti seçim öncesi, zayıflayan sağlık ve eğitim sistemine yatırım yapma vaadiyle gelmişlerdi. Henüz icraat için vakit bulamadan amansız salgın canlarına okudu. 

Başta kendisi olmak üzere parti içinde pek çok vekil hastalığa yakalandı. Çok şükür iyileşip işlerinin başına dönebildiler. Boris siyasi tarihi boyunca aldığı geç karantina kararıyla anılacak bu kesin. Ağır geçirdiği hastalıktan zor kurtuldu, yeni doğan oğluyla birlikte onu ve hükümeti zor günler bekliyor.

Hastaneden çıktıktan sonra yaptığı konuşmayı asla unutmayacağım. Çok güzel ve kapsayıcıydı. Teşekkür ettiği sağlık görevlileri İngiltere'deki etnik zenginliği gösteriyordu. Şimdi oğluna kendini iyileştiren iki doktorun ismini (Nicholas) verdi. İnsanlar tabi kendi başlarına gelince bu tip şeyleri daha da iyi anlıyor ve hassas oluyorlar. Umarım yeni dönemde ekonominin yanı sıra sağlık sistemine gerekli kaynak aktarılabilir.

Gün geçmiyor ki yeni bir iflas ve işten çıkarma duymayalım. Giderek moraller bozulmaya ve kaygılar artmaya devam ediyor.

Şu günlerde hükümetin kira kontratları ile ilgili alacağı karar da merakla bekleniyor. Bu konu çok hassas pek çok işletme kapalı olduğu halde kira ödemek zorunda. Mülk sahiplerinin kiracılarıyla yaptıkları uzun dönemli kira kontratları işletmeler üzerinde büyük kambur. Geçtiğimiz günlerde iki büyük dev şirket Boots ve Superdrug kiralarını normalden düşük yatırdılar. Aslında mülk sahiplerine ve hükümete bir mesaj verdiler. Konu mahkemeye gidecek olsa da bu hareket önemli bir sinyaldi. Kaldı ki kiracısını kaybedenlerde yenilerini bulmakta çok zorlanacak.

Güçlü bir ekonomi ve sosyal devlet

Oturmuş sistem ve güçlü bir ekonomi kriz durumunda bile küçük işletmelerin ayakta kalmasını sağlayabiliyor.

Bakın güzel bir örnek, küçük bir kasabada harika bir butik oteli olan arkadaşım birkaç gün önce aradı. Biraz sohbet ettikten sonra oteli ve işlerini sordum. Duyduklarıma inanamadım. Kendisinin herhangi bir talebi olmadan hükümet tarafından küçük işletmeler için tahsis edilen 10 bin poundluk bir ödeme almış. Çok mutluydu. Yıllık kazancını ve kaybını sormuşlar, birkaç bilgiden sonra para bankadaki hesabına yatmış.

Küçük işletmelerin ayakta kalabilmesine yönelik bu önlemlerin alınması bir hayli sevindirici. En azından bu parayla aç kalmadan bu yılı geçiririm diye seviniyordu. Şöyle düşündüm, gelecek günlerde ekonomileri kuvvetli ülkelerde yaşamak daha da avantajlı olacak öyle görünüyor.

Zuhal'den seçmeler

Bunları izlemenizi ve dinlemenizi tavsiye ederim.

Spotify podcastlerde Kafa Dergisi yazarı Candaş Tolga Işık'ın "Adını Dövme Yaptırdım Yarim" yazısını kendi sesinden dinlemenizi tavsiye ediyorum.

The Royal Academy "Painting the Modern Garden" başlıklı sergisini anlatan bir belgeseli ücretsiz olarak yayınlıyor ilgililere duyururum. Belgeselde 1860'lardan 1920'lere kadar gelen birçok esere göz atabilir ve uzman görüşlerini dinleyebilirsiniz.

Bir Yıldız Tilbe hastası olarak bir insanın ne kadar çılgın olabileceğini görmek istiyorsanız Instagram Live videolarına göz atın derim baya kafa açıyor. :)

Kalın sağlıcakla.

Yazarın Diğer Yazıları

Bir daha asla demeyeceğim: "Hindistan mı asla! Ne işim var orada!" dedim ve yine gitmek istiyorum

Giderken beni hijyenle ilgili o kadar korkutmuşlardı ki yanıma aldığım kraker ve kuru yemişlerle iki hafta geçirmeyi planlıyordum. Oysa hiç öyle olmadı. Gezi boyunca inanılmaz güzel Hint yemekleri yedim. Her şey nasıl baharatlı ve lezzetliydi anlatamam

Yeni yıldan ne istiyorum?

"Bak bu benim manifesto listem, seninki nerede?"

Shavasana

Kendinle yalnız kalmak ve o derin sessizliğin içinde ne istediğini bulmaya çalışmak çok zor ama bir o kadar da çekici…