10 Kasım 2019

Ben Atatürk'ün 'Can Yoldaşı'nın torunuyum

En büyük zenginliği, 'İstiklal Madalyası' ile Atatürk'ün ona verdiği ve ömrü boyunca koynunda taşıdığı 'Sadakat Vesikası' idi…

Ben Ali Çavuş'un torunuyum.

Altı yıl boyunca Atatürk'ün yanından beş dakika dahi ayrılmamış, sabah kalktığında kahvesini yapan ve sunan, akşam yattığında üstünü örten sadık 'Emir Çavuşu'nun torunuyum.

Atatürk'ün 'Can Yoldaşı'nın torunuyum.

Atatürk'ün aramızdan ayrılışının 81'inci yılı olan bugün, onun hiç bilinmeyen anılarını yazdığım kitabı nihayet TÜYAP Kitap Fuarı'nda sizlerle paylaşabileceğim. Çok mutluyum ve çok heyecanlıyım…

Bu kitapta, Ali Çavuş'un Ata'dan aldığı talimatla maiyetindekiler aç yatmasın diye Zübeyde Hanım'dan kalan birkaç ziyneti Osmanlı Bankası'na rehin bıraktığını okuyacaksınız. Paşa istifa ettiğinde üniformasını çıkarmasına ve ilk sivil kıyafeti giymesine o yardım etmişti. Sine-i millete dönüşünün en yakın tanığıydı.  

Ankara yolunda onu bir ağaç dibinde kuzu postu üzerine yatırıp sabaha kadar başında nöbet tutan da oydu. Mustafa Kemal'le milli mücadele yıllarında sırt sırta verip isyancılara kurşun sıkan da…

Mustafa Kemal'in Enver Paşa ile kavgaları,

'Yeşil Ordu' efsanesi,

Suikast girişimleri,

İsyanlar, saldırılar, cephelerde savaşlarını Ali Çavuş'un anılarından okuyacaksınız bu kitapta.

Atatürk'ün o yıllara ait hangi fotoğrafına baksanız, bir yerinde mutlaka Ali Çavuş'a rastlarsınız.  

Zübeyde Hanım, Latife Hanım ve Fikriye Hanım üçgeninin ortasında yine o vardı. Çünkü bu üç kadının da sırdaşıydı.

Zübeyde Hanım'ın, 'Latife benim oğlumu mutlu edemez. İlet oğluma' sözünü cesaret edip Ata'sına söyleyememiş ve belki de o mutsuz evliliğine vesile olmuştu. Tren vagonunda Atatürk'e Zübeyde Hanım'ın vefatını duyuran telgrafı götüren ve Atatürk'ün annesini kaybettiğini öğrendiği o anı birlikte yaşayan da oydu.

Atatürk'ün en keyifli, en sinirli, en hırslı, en hoşgörülü anılarını bulacaksınız bu kitapta… Bir liderin insani yeteneklerine, zaaflarına, duygularına ve bütün bunların güncel yaşama yansımalarına şahit olacaksınız.

Temmuz 1919'da Atatürk'ün yanına geçerek 1925'e kadar aralıksız hiç yanından ayrılmadı. Ankara'daki İstasyon binasına yerleşim, yokluk yılları, milli mücadelenin en sıcak anları, Fikriye Hanım ile geçen kısa süreli bir yaşam,  Çankaya Köşkü'ne geçiş, 23 Nisan'ın adı ve Cumhuriyet'in ilanı…

Ali Çavuş, Atatürk'ün 'Can Yoldaşım' dediği kişiydi. Bu nedenle kitabımızın adı 'Can Yoldaşım' oldu.

Küçücük bir tekaüt maaşı ile Cebeci'de kirada oturduğu bir dairede yaşamını geçirdi ve 1972'de memleketi Mihalıççık'ta çevresine 'Ben bugün aranızdan ayrılıyorum' diyerek vefat etti.

En büyük zenginliği, 'İstiklal Madalyası' ile Atatürk'ün ona verdiği ve ömrü boyunca koynunda taşıdığı 'Sadakat Vesikası' idi…

İşte ben bu insanın torunuyum.

Can Yoldaşı, Atasının vefat ettiği 10 Kasım'ın 81'inci yılında, torunu aracılığıyla ona bu kitapla şükranlarını sunuyor… Bu kitap aynı zamanda bu milleti, bu Cumhuriyeti yaratan Atatürk'ün, koruyucusu ve kollayıcısı olan Ali Çavuş'a torunundan bir 'teşekkür' ilanı da olsun.

Atatürk ve Ali Çavuş gibi ona canını vermeye hazır olan ve bugün aramızda bulunmayan silah arkadaşlarının ruhu şad olsun…

Yazarın Diğer Yazıları

Altılı masa ve sarsıntılar

Altılı Masa'nın şunu unutmaması gerekiyor: Bu halk masadan kalkan, zayıf karnından vurulan, masaya tekme atan, iktidarın oyununa gelen, sarsıntılara karşı dayanamayıp sallanan ya da yıkılanı hiç ama hiç unutmayacak

Avrupa-Türkiye karşılaştırması ve terazinin kefesi

Bu ülkede yaşayan gençlerin yüzde 80’inin Avrupa’da yaşamak istemesinin nedeni, Türkiye’de yaşanan bolluğu bırakıp, orada kıtlık içerisinde bir dünya kurmak mı? Sorun bakalım bu insanlara, ‘Terazinin kefesi hangi yönde ağır basıyor?’…

İsrail ile normalleşme süreci

Orta Doğu'da şekillenmekte olan yeni dengeler Türkiye'nin normalleşme çabalarına çok uygun bir zemin sunuyor