19 Nisan 2020

New York'tan: Yerlerini robotlar alacak, hiçbir işe yaramayacaklardı; şimdi onlar Amerikalıların en muhtaç oldukları kahramanlar!

ABD'nin, gelişmiş ülkeler arasında, 'ücretli hastalık, doğum izni ve sağlık garantisi' olmayan tek ülke olduğu şimdilerde manşetlere taşınıyor

New York

Hastaneye yatanların sayısı azalmaya başladı, tünelin ucundaki ışık yakında görünecek, deniyor.

Hastanelerdekilere ilaveten New York'ta bu ayın ilk  5 gününde, evinde ya da sokakta 1125 kişi öldü. "Bunların büyük bölümü Korona'dan ölmüş olabilir, ancak tespit edemediğimiz için resmî rakamlara dahil edemiyoruz" diyorlar. Bir doktor arkadaşım "New York'ta evlerinde  ölenlerin sayısı Korona öncesi günde 25 iken şimdi 125'e yükseldi" diye ilave ediyor. Bu ölenlerin hikâyesini hiçbir zaman öğrenemeyeceğiz.

New York Belediye Başkanı De Blassio, resmî okulları eylüle kadar kapatma kararı aldığını açıkladı. New York Valisi Cuomo, ölü sayısının her gün açıkladığı rakamların çok üstünde olabileceğini kabul etti.  Korona sessizce ve hızla yayılıyor.

150 yıldır kimsesizlerin, yoksulların gömüldüğü Hart Island'da her gün getirilen 24 Korona kurbanı için çukurlar kazılıyor. Halbuki New Yorklular, İspanyol gribinden, HIV'den ölenlerin de mezarı olarak bilinen Bronx'a yakın olan bu adanın adını bile telaffuz etmezlerdi. Buralarda mezarlara, ölülere rüzgâr eşlik ediyor. 

Ölü sayısı arttıkça, herkes birbirine, "Sizlerden de ölenler oldu mu ya da tanıdığının tanıdığı öldü mü, onların adları soyadları neydi" diye soruyor. Her gün, her gece gibi yeniden ölüyor. 41 toplu taşıma çalışanı öldü. 6 binden fazlası Korona hastası. Bu yüzden taşımacılıkta aksamalar yaşanıyor.

New York Valisi, "Her felakette en yüksek bedeli neden yoksullar ödüyor" diye soruyor. Belediye Başkanı, "Bu eşitsizlik devam edemez" diyor. Korona sosyal bir şok yaratıyor. Gelir düzeyinin en üst  yüzde 1'lik dilimindeki 40 yaş grubunun,  aynı yaş grubundaki en düşük gelir düzeyindeki yüzde 1'e  göre 15 sene  fazla yaşadığına dair istatistiklere daha önce herhalde kimse bakmamış, diyorum.

Amerika'nın gelişmiş ülkeler arasında, ulusal düzeyde ücretli hastalık ve doğum izni ve sağlık garantisi olmayan tek ülke olduğu şimdi manşetlere taşınıyor. 

Bedava yemek dağıtan yerlerin sayısı yayılan açlıkla birlikte 34'den 435'e çıktı. Bangladeşli bebek bakıcısı Raziah Begum'ün, iki odayı paylaştığı üç ev arkadaşından ikisi Koronalı. Evdeki herkes işsiz ve günde sadece bir kere yemek yiyebiliyorlar. "Çok açım ancak şeker ve tansiyon hastası olduğum için ölmekten daha çok korkuyorum" diyor. 44 yaşındaki  Kolombiyalı Edison Ferrero, daha önce restoranda çalışıyordu. Şimdi hem işsiz hem de ateşler içinde yanıyor, bir odayı paylaştığı arkadaşı evi terk etmesini istiyor. 

Bahar bir geliyor bir kayboluyor. Bahar, ümit mevsimi iken korku mevsimine dönüşüyor.  Baharın geldiği günler vahaya dönüşen Central Park'ta New Yorklular, nergisleri, fulyaları, kiraz ağaçlarını görmek için  ter içinde koşuyor, bebek arabalarıyla sanki her şey normalmiş gibi yürüyorlar. Kimse parka geçen hafta kurulmuş  14 çadırlı sahra hastanesine bakmıyor. Bazı yetkililer Central Park'ın kapatılması gerektiğini söylüyor.

Binlerce gönüllü belediye mutfaklarında

Ben de yürümekten vazgeçemeyenlerdenim. Sabah yola adımımı attığımda, başımı güneşe çeviriyorum. Akşamları güneşin ölen ışıklarını görünce öfkeleniyorum. Gündüz ile geceyi ayıran nedir? Gündüz, kötü hatıralar, ölüm bile daha geride bekler, her şey daha kolay ve hiçbir şey değişmemiş gibi yaşanır. Gece düştüğünde ise bildiklerimiz ızdırap, keder, korku olarak geri gelir. Bu yüzden New Yorklular gece sokağa çıkmıyor. Bruce Springteen ve Pati Smitt'in ortak şarkılarında söylediği gibi, gece belki de sadece âşıklara ait.

New Yorklular, birbirlerine koşuyor. Binlerce gönüllü belediyenin açık mutfaklarında çalışıyor, gençler yaşlıların ihtiyaçlarını karşılamak için internet üzerinden örgütleniyor, sağlık çalışanlarının çocuklarına bakıcılık yapıyor, bazıları evlerini dahi temizliyor.

2015 yılında gösterime giren, hâlâ bilet bulması piyango ikramiyesi kazanmak gibi olan Amerika'nın kurucu atalarından Alexander Hamilton'ın hikâyesinin yazarı ve müzikalin yapımcısı Lin-Manuel Miranda ve oyuncular, müzikalin bütün şarkı sözlerini ezberlediği için annesinin mart ayındaki oyunlardan birine bilet alarak ödüllendirdiği, Korona nedeniyle müzikali göremediği için büyük bir hayal kırıklığı yaşayan 9 yaşındaki Aubrey'e Zoom'dan bir konser veriyor.

Korona öncesi , akıllı telefonlar için hazırlanmış en fazla 10 dakikalık kısa video programları sunan Quibi (Türkçe tercümesi 'hızlı lokma' olabilir) nisan ayında piyasaya çıktı. Oysa, zamanın çok çabuk harcandığı bu şehirde şimdi zaman harcanamıyor.

Günde 800 milyon telefon araması

New Yorklular, zaman çok değerli olduğu için telefonla konuşmak yerine mesaj göndermeyi tercih ederlerdi. Şimdi herkes telefonla konuşuyor. Amerika'daki en büyük telefon şirketlerinden Verizon, Amerika'da günde 800 milyon arama yapıldığını, bunun arama sayısının en yüksek olduğu Anneler Günü'ndeki sayının iki misli   olduğunu (böylece en fazla Anneler Günü'nde arama yapılmakta olduğunu öğreniyoruz), konuşma  sürelerinin uzadığını söylüyor. Bu telefon konuşmalarının bir bölümü de seyahat acentalarıyla, seyahatlerin iptal edilmesi için yapılan konuşmalar. New Yorklular, dünyada en fazla seyahat edenler yarışmasında her zaman birinci gelirler. Emekli olduklarının ertesi günü gemilerle, Alaska'ya, Karayip adalarına giderler. Gençler adı hiç bilinmeyen yerleri keşfe çıkarlar. Havaların iyi olduğu hiçbir hafta sonu New York'ta kalmazlar. New Yorklular bütün bu seyahatleri, New York'a dönmüş olmaktan mutlu olmak için yaparlar.

Geçtiğimiz hafta cumartesi günü Manhattan'dan hareket eden 3 şoför, 3 bin millik bir yolu  27 saatten az bir sürede kat ederek Los Angeles'a ulaştı. Böylece trafiğin hemen hemen yüzde 70 azaldığı otoyolda  şimdiye kadar kaydedilmiş en büyük rekor kırıldı. New Yorklular bu rekorun bir daha kırılmaması için dua etti. Belirsizlik ve evde kalma süresi uzadıkça depresyon vakalarında artış oluyor. Uzmanlar, "Duygularımızı tamir etmek, bozulan bir arabayı tamir etmekten daha zor, arkadaşlarınızla, terapistlerinizle sorunlarınızı paylaşın" diyor.  

Ve Trump

Trump'ın 2020 seçim kampanyası yetkilileri, bir hatalar zinciri hâline dönüşen günlük basın toplantılarının kendisine zarar vermeye başladığını söylüyor. Basın toplantılarında baş aktör gibi görünmesini istemiyorlar. Oysa, Trump'ın sahne ışıklarını terk etmesi kolay görünmüyor.

Trump, basın toplantılarının en fazla reyting alan programlardan daha çok seyredilmesiyle övünüyor. Söyledikleriyle hâlâ hepimizi şaşırtmayı becerebiliyor. Bir gün "Test konusunda dünyada birinciyiz" derken, ikinci gün "Burası çok büyük bir ülke, herkese test yapamayız" diyor. Trump, "Kimse beni solunum cihazı için aramıyor" derken, New York'ta hastaneler bir solunum cihazına iki ya da üç hastayı bağlamak için çareler arıyor. Korona öncesi  konuşmalarında, attığı twitlerde "İşsizlik oranı son 50 yılda en düşük düzeyde", "Borsa tarihin en hızlı yükselişini yaşıyor" derken, şimdi işsizlik oranından ve borsadan bahsedemiyor. Bu yüzden, ekonomiyi mayıs ayında açmak istiyor. Bu sefer tarih vermekten kaçınsa da "Matrix kafamda, bir de 'içgüdüme' güveniyorum" diyor. Trump'ın ekonomiyi açma kararı hakkında mutlak bir yetkiye sahip olduğunu söylemesi, büyük bir tartışmaya sebep oluyor. New York Valisi "Sen kral değilsin, anayasaya göre bu kararı eyaletler alabilir" diyor. Trump'ın baş destekçilerinden Senatör Lindy Graham, Trump'ı "Senin baş düşmanın Joe Biden değil, Korona, bu basın toplantıları Biden'a cephane vermekten başka işe yaramıyor" diye uyarıyor.

New York'un kahramanları

Trump'ın basın toplantılarının büyük bir seyirci kitlesine ulaşması, insanların bilgiye duydukları açlık ve yapacak bir şeyleri olmamasının yanı sıra, diğer yanda 29 Ocak tarihinde Beyaz Saray'da kurulmuş olan "Görev Gücü"nün üyesi "Ulusal Alerji ve Enfeksiyon Hastalıkları Enstitüsü" Başkanı 79 yaşındaki Anthony Fauci var. New Yorklular Fauci'yi, ön cephede savaşan sağlık çalışanlarından sonra ikinci  "Korona Kahramanı" olarak ilan etmiş durumda.  Trump'ın bazen kimsenin anlamadığı ifadeleri sonrasında basın mensuplarının kendisine yönelttiği sorulara Fauci'nin dürüstçe ve bilimsel şekilde cevap veriyor olması Trump'ı zor durumda bırakıyor. Fauci'nin geçtiğimiz günlerde bir gün basın toplantısına katılmamış olması burada büyük bir panik yarattı. "Fauci nerede" başlığıyla yüz binlerce tweet atıldı. Fauci, "iktidar sahiplerine gerçeği söylemekten çekinmeyen, ideal bir danışman" olarak tarif ediliyor.

"Sağlıksız olduğu" için zengin semtlerde yüzüne bakılmayan, sadece fakir semtlerde bayileri kalmış gibi görünen "Donut"ların üzerine şekerlemeden yapılmış Fauci'nin resimleri yapıştırılıyor. New Yorklulular yemeseler dahi Fauci'li "Donut"ları hatıra olarak saklamak üzere satın almak istiyorlar. Çorapların, oyuncakların üzerine Fauci'nin resmî konuyor. Bazı dergiler, Fauci'yi, "dünyanın en seksi erkeği" olarak ilan edip, "Aslında insanı çekici yapan fizik değil, zekâ ve dürüstlük" gibi açıklamalar yapıyorlar.

Günlük basın toplantılarında Demokratlar Fauci'yi , Cumhuriyetçiler ise Trump'ı dinliyor. Trump Fauci'ye çok zor katlanıyor. Trump'ın tabanı Fauci'ye tepki gösteriyor. Trump'ın 12 Nisan'da, "Fauci'yi kov" tweetini retweetlemesi New Yorkluları çok korkuttu. Tepkiler üzerine Trump, Fauci için "Wonderful guy" demek zorunda kaldı.

'En gerekliler…'

10 Nisan Perşembe akşamı, New York'un Freedom Tower, Empire State Building gibi sembol yapıları, bütün stadyumları, her yer; sağlık personelini, otobüs şoförlerini, metroda, fabrikalarda, postanelerde ve Amazon depolarında çalışanları, çöp toplayanları, sipariş dağıtıcılarını, kısaca Korona'ya karşı ön cephede savaşanları minnetle selamlamak  için maviye bürünüyor. Korona bitene kadar bu ışıklar yanacak. Mavi rengi ben de severim. Mavi gökyüzü gibi, deniz gibi sonsuzluğu hatırlatır. Korona sonsuz değil, bu nedenle seçilmiş olmalı diye düşünüyorum.

Korona öncesi, elitlerin, bankacıların, düşünce kuruluşlarındaki konuşmacıların büyük bir bilgiçlik yarışması gibi geçen, herkesin sadece kendini dinlediği sohbetlerin baş konusu yapay zekâ, algoritmalar ve tsunami gibi gelen teknolojinin hayatlarımızda yaratacağı sonuçlar etrafında dolanırdı. Teknolojinin gelişi durdurulamazdı. Robotlar, sıradan insanların işlerini hem çok daha hızlı hem de çok daha ucuza yapacak, şimdi kahraman ilan edilenler "gereksiz, işe yaramaz insanlar" haline dönüşecekti. Tek sorun bu insanların isyan etmelerini önlemekti. Bunun için de belki karınlarını doyurabilecek ve evde video oyunlarıyla meşgul olmalarını sağlayabilecek bir ücret ödenmesi düşünülebilirdi. Bütün bu konuşmalar  Korona'nın bizim için neler planladığını bilmediğimiz zamanda gelecek hakkında sarf edilen cüretkâr sözlerdi.

 "İş" aslında her zaman zenginlerin fakirlere bir lütfu gibiydi.

Paradoksal bir şekilde, bugün "işe yaramayacakları düşünülenler" ekonominin Korona'dan geriye kalmış tek ayağını tutan, hayatta kalmaları için Amerikalıların muhtaç oldukları "en gerekli insanlar"a dönüştüler. Dirsek dirseğe fabrikalarda, Amazon depoları gibi birçok yerde  Amerikalıları beslemek için çalışanların birden ne denli önemli oldukları anlaşıldı. Şimdi "çok kıymetliler",  "ekonominin kilit emekçileri" diye övgüler alıyorlar.

Amerikalılar her şeye bir isim vermeyi severler. Çeşitli televizyon programlarında görüş bildiren uzmanlar, uzun bir süre eski normale dönülemeyeceğini, yeni normalin ise "temassız ekonomi" üzerinden sürdürüleceğini, bu ekonominin temel direğinin de Korona'ya rağmen sahada fiilen çalışmak zorunda kalan insanlar olacağını söylüyor.

Yolda yürürken bisiklet pedallarını kara bulutlara doğru hızla sürermiş gibi giden sipariş dağıtıcılarını görüyorum. Bunların büyük bir bölümü yasal oturma ve çalışma izni olmayan Hispanikler. Bunlar tutunamamayı hayal bile edemeyecek, arkalarında Korona'dan büyük savaşları yenerek buraya gelebilmiş insanlar.

Eşitsizlik ve teknoloji

"Bu krizden dev teknoloji şirketleri daha da güçlü  çıkacak" deniyor. Amerika'nın en büyük 5 teknoloji şirketinin değeri yaklaşık 5 trilyon dolar civarında. Bu Amerika'nın gayri safi milli hasılasının dörtte birine eşit bir rakam.

"Surveillance kapitalistler" olarak anılmaya başlanan dev teknoloji şirketlerinin ellerindeki bilgilerle siyaseti belirleyebilecek güce ulaşmış olmaları korkutuyor. Bize ait bilgileri bir meta olarak toplayan bu şirketler yapay zekâ aracılığıyla davranışlarımızı tahmin edebiliyor. Google ve Facebook kamuya bedava hizmet sağlıyormuş gibi yapıyor, Amazon ise her malın en ucuza satıldığı  bir imkân yaratıyormuş gibi şöhretiyle yanlış bir algıdan kazanç sağlıyor.  Oysa Facebook, Amazon ve Google dijital dünyadaki bilgi akışını kontrol eden gerçek iktidar sahipleri haline geliyor.

Harvard Üniversitesi profesörü Shoshana Zuboff "The Age of Surveillance Capitalism" kitabında, "Google'ı kullandığımızda Google'ın müşterisi değil Google'ın hammaddesi oluyoruz" diyor.  Google yaptığımız her şeyi önce kaydediyor, sonra davranışlarımızı tahmin edecek bir model geliştiriyor ve nihayetinde bu modelleri gerçek müşterileri olan reklam şirketlerine satıyor. Şahsi tüketim eğilimimizi daha iyi tahmin edebilmek için dev teknoloji şirketleri milyarca dolar harcıyor.

Birbirinin en acımasız rakibi Apple ve Google, Korona'lı insanları tespit edecek, kimlerle temas ettiklerini anlayacak, Bluetooth teknolojisini kullanarak kurulacak bir platformun yazılım programı üzerinde işbirliği yaptıklarını açıklıyor. Programın kullanılmasının gönüllülük esasına bağlı olacağı söylense de, birçok uzman, 2018 yılında su yüzüne çıkan (Microsoft'un ağır eleştirilere maruz kalmasına neden olmuştu)  kullanıcılarının lokasyon uygulamasını kapatmış olmasına rağmen Android telefonların lokasyon bilgilerine ulaşarak, bilgi toplamaya devam etmesini hatırlatıyorlar.

Daniel Susskind'in "A World Without Work" kitabı, teknolojiyle  var olan eşitsizliğin düşündüğümüzün çok ötesinde derinleşeceğini söylüyor. 1964 yılında Amerika'nın en değerli şirketi olan AT&T 750 binden fazla insan istihdam ederken (şimdi birincilik Amazon ve Apple arasında gidip geliyor) Amerika'nın bugün en değerli ikinci şirketi olan Microsoft sadece 145 bin kişi istihdam ediyor. 2012 yılında Facebook tarafından 1 milyar dolara satın alınmış olan Instagram'da çalışanların sayısı ise sadece 500 civarında.

Korona'nın otomasyonu hızlandırması bekleniyor. Yeniden dönüşüm endüstrisinin (bu bana New York'un çöplerini hatırlatıyor, çöpü anlatmazsam New York hikâyesi eksik kalır, bir dahaki yazıma ilave etmeliyim diye not düşüyorum) atılmış su şişelerini, karton kutuları ayıklayan işçilerin Korona'ya yakalanma ihtimalinin yüksek olması nedeniyle daha fazla robot kullanmayı tercih ettiği anlaşılıyor. AMP Robotics adlı şirket, siparişlerinde büyük bir artış olduğunu söyledi. Kâr maksimizasyonu ve verimliliği dikkate alan şirketler Korona'dan önce de, çağrı merkezlerinde, depolarda, süper marketlerde robotları insanlara tercih etmeye başlamıştı.

Yeni bir toplum sözleşmesi yapılabilir mi?

Sosyal mesafelendirmenin mevcut krizden sonra da bir süre devam edeceği, bu sebeple daha fazla otomasyona gidileceği tahminleri yapılıyor. Uzmanlar böyle bir gelişmenin, şimdi sayıları 22 milyona ulaşmış işsizlerin yeniden istihdam edilmesi ihtimalini zayıflatacağını söylüyor.

Korona ile birlikte su yüzüne çıkan sefalet, eski ezberlerimizden uzaklaşarak, ruhumuzdaki yüksek ideallerin ortaya çıkmasına imkân tanıyabilir mi? İnsanlık tarihi boyunca yaşanmış salgın hastalıklar ve felaketlerin ertesinde toplumların değiştiğine dair birçok örnek var. 

Teknolojinin, olumlu ve olumsuz sonuçlarıyla yaratacağı değişim dalgasından herkesin yararlanacağı şekilde yeni bir toplum sözleşmesi yapılabilir mi?  Çarşafların içinde sürekli dönerek uyumaya çalışan, cevabı olmayan binlerce soruyu akıllarından geçiren Amerikalılar, "Teknoloji daha iyi, daha adil bir toplum için de kullanılabilir mi" sorusuna da cevap arıyor mu?

Belki hâlâ alçak gönüllü olmak için vakit var, belki her gün "bu şavaşta hepimiz birlikteyiz", "bu savaşı hep birlikte kazanacağız" sloganları, bazılarının hayatlarında her zaman savaşların olduğu gerçeğine bizi yaklaştırabilir. Birlikte miyiz yoksa değil miyiz, kimse bilmiyor. Korona, korkuda bizi birleştirirken, gelecek için yeni bir dünya hayalinde de  birleştirebilir mi? Eskimiş fikirlerimizden, ön yargılarımızdan kurtulabilir miyiz?  Korona'ya karşı verilen ortak mücadele ve hedef, gelecek için bize ışık tutar mı? Hayatımızı robotlar değil yapacağımız tercihler belirleyecek.

Yazarın Diğer Yazıları

'Main Street', Wall Street'e karşı; GameStop hisselerinde ne oldu?

GameStop hissesi, Cuma günü Borsa kapanmadan birkaç saat önce 60 dolar civarında direniyordu. Küçük yatırımcı büyük yatırımcıyı yutamasa da, Wall Street'in güvenini sarsmayı başardı

Amerika'da yeni bir sayfa; Biden'dan sadece 'eylem' değil, 'dönüştürücü eylemler'in ayak sesleri

Birisi deli sessizliği yok edecek rüzgarı geri çağırdı. Washington'daki kiraz ağaçları yine çiçek açacak, bahar gelecek, umut bitmeyecek…

Trump, aşırı sağ radikalizmini yaygınlaştırdı, normalize ederek meşrulaştırdı

Demokrasinin sadece seçimlerden ibaret olmadığını bilen Amerikalılar, demokrasi için özgür basın, güçlü sivil toplum, bağımsız mahkemeler, güvenli bir anayasal çerçeve yanısıra, belki de bunların ötesinde seçimleri kaybedenlerin seçim sonuçlarını kabul edecekleri demokratik bir kültürün ne kadar önemli olduğunu öğrendi